- Kadının kimliği

Adsense kodları


Kadının kimliği

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

rray
hafız_32
Sat 16 October 2010, 03:37 pm GMT +0200
Kadın; Kimliği ve Âiledeki Yeri

Kadın, insan denen varlığın yarısı, bir cinsi, bir elmanın diğer yarısı gibi olan erkeğin eksikliklerinin kendisiyle tamamlandığı kişidir. Kadın denilince, tarih boyunca ve güncel değerlendirmede çoğunlukla mazlum bir tip karşımıza çıkmaktadır. Tarihî süreçte çoğunlukla ezilmiş, hor görülmüş, emeği ve cinsiyeti sömürülmüş, bir hizmetçi ve hatta bir köle statüsünde kabul edilmiştir. Günümüzde de durum pek farklı değildir. Kendisine öncelik ve değer veriliyor gösterilerek kadın, erkeklerin yine kölesi olarak kabul edilmekte, cinsel obje ve reklam aracı olarak yaklaşılmaktadır. Bazı müslümanlar da din adına ayrım ve adâletsizlik yapmakta, geleneksel yaklaşımın Kur’an ve Sünnete ters anlayış ve uygulamalarını örf ve âdet olarak sürdürmekte, kadına zulmetmektedir. Aslında, gerçek İslâm toplumunda kadın sorunu diye bir problemden bahsedilmez. Ancak, ortak insanî problemler sözkonusu olabilir. Asr-ı Saâdet, bunun en güzel örneğidir.

 
Doğmasından utanç duyulan kadını İslâm, horlandığı mevkîden alıp yükselterek insanlık açısından erkekle aynı düzeye getirmiştir. Kur’ân-ı Kerim’in birçok âyetinde erkek ve kadına birlikte hitap edilmektedir. Dünyada kadının ruhunun bulunup bulunmadığının tartışıldığı bir sırada İslâm, kadını erkeğin parçası saymış ve onu erkek gibi teklife ehil (yükümlü), insanlık bakımından tamamen erkekle eşit kılmıştır.[503]

 
Erkeklere farz olan şeyler, kadınlara da farz, erkeklere yasak olanlar kadınlara da yasaktır. Dinin en önemli emirlerinden olan iyiliği emir, kötülükten men’etme görevi, hem erkeklere ve hem de kadınlara verilmiş bir görevdir.[504] Ma’rûfu emir ve münkerden nehy, bir öğreticiliktir. Demek ki İslâm, kadına toplumda öğreticilik görevini de vermiştir. Nitekim Peygamber’in (s.a.s.) hanımları, onun hadislerini ve dinî hükümleri kadın-erkek ashâba anlatıp öğreterek öğretmenlik görevini yapmışlardır. İlk müslüman kadınlar da Allah’ın bu emrini yerine getirmişler, dinlerini korumak ve savunmak için çeşitli güçlüklere, işkencelere göğüs germişler, yurtlarından çıkarılmışlar, şehid olmuşlardır.

 
Peygamberimiz, hemen her savaşta hanımlarından birini beraberinde götürürdü. Erkeklerin yanında kadınlar da savaşa katkıda bulunmuş, savaşçılara su taşıma, hastalara bakma, yaralıları nakletme gibi askerî görevler yapmışlardır. Cuma ve bayram namazlarına iştirâk etmişler, kendilerine özgü yerde sıraya girerek erkeklerle birlikte Allah’a ibâdet etmişlerdir.

 
Hz. Peygamber’in, erkeklerden ayrı olarak kadınlardan da bey’at alması, kadına verilen özgürlüğü ve erkeklerle eşit siyasî katılım hakkını göstermesi açısından çok önemlidir. Hz. Peygamber, hanımlarına son derece nâzik davranmış ve kerîm/olgun insanların kadınlara güzel davranacağını; kadınlara katı davrananların kaba ve kötü insanlar olduklarını belirtmiştir.[505] 

 
Allah, ilk insan Âdem (a.s.)'i topraktan ve o bir nefisten eşini yaratmıştır.[506] Havvâ'sız Âdem eksiktir; Âdem'siz Havvâ'nın eksik olduğu gibi. Erkekle kadın birbirlerinin eksiklerini tamamlayan bir elmanın iki yarısı gibidirler. "Onlar (hanımlar) sizin için bir elbise; siz de onlar için bir elbisesiniz."[507]     

 
Kadın-erkek insan, yeryüzünün halifesidir.[508]Emâneti insan olarak beraber yüklenmişlerdir.[509] Hiç kimse, doğuştan ayrıcalıklı değildir. Erkek ve kadın olarak dünyaya gelmek konusunda hiçbir insanın kendi irâdesi sözkonusu değildir. Dilediğine kız, dilediğine erkek çocuk veren Allah’tır.[510] Bir kimseyi akîm/kısır kılan da Allah’ın irâdesidir.[511] Allah’ın seçimine rızâ göstermekten, şükretmekten başka yapılacak da yoktur. Allah yanında fazilet ve üstünlüğün ölçüsü cinsiyet değil; takvâdır.[512]

 
Çoğu insanın ve hatta nice müslümanın düşünce, kültür ve uygulamasında kadın hor görülmekte, ikinci sınıf varlık sayılmaktadır. Bu, İslâm’ın yıktığı câhiliyye hayatının kalıntılarından ibâret gayr-i İslâmî bir durumdur. Bu bakış açısı neticesinde, kadının erkeğe kayıtsız şartsız itaati, onun her alanda kendisinden üstün olduğunu bilmesi, fitne çıkarmamak için mescidlere gitmemesi, sesini asla erkeklere duyurmaması, buna rağmen cehennemin çoğunluğunu kendi cinsinin oluşturacağına inanması istenmiş; toplumdan İslâmî kültür ve eğitimden, mescidden soyutlanıp evine kapanabildiği ölçüde takvâda ileri gideceği düşüncesi yerleştirilmiştir.           

 
Kur’an’da bu şekilde bir cinsin toplumda pasifize edilmesi sözkonusu olmadığı gibi, Rasûlullah döneminde de bu şekilde yaşanmamıştır. Aslında, Peygamberimiz’e ilk inanıp ilk müslüman olan kimse bir kadın olduğu gibi (Hz. Hadice), İslâm yolunda ilk şehid düşen kimse de kadındır (Hz. Sümeyye).       


[503] Bak. 16/Nahl, 97; 3/Âl-i İmrân, 195; 33/Ahzâb, 35; 9/Tevbe, 72

[504] 9/Tevbe, 71; 3/Âl-i İmrân, 10, 104

[505] İbn Mâce, Edeb 3; Ebû Dâvud, Edeb 6, Rikak 22, İ’tisâm 3; Müslim, Akdiye 11

[506] 4/Nisâ, 1

[507] 2/Bakara, 187

[508] 2/Bakara, 30

[509] 33/Ahzâb, 72

[510] 42/Şûrâ, 49

[511] 42/Şûrâ, 50

[512] 49/Hucurât, 13




HALACAHAN
Fri 11 March 2016, 03:32 pm GMT +0200
Kadinlar islamiyetle deger kazandi,  toplumda soz sahibi oldu, kadin erkek esitligi dinimizle beraber geldi.. Kadin kimligini  islamiyetle kazandi.. Kadin haklarını ıslamiyet belirledi. Şükürler olsun ki müslümanız..Allah razi olsun sizlerden

ceren
Fri 11 March 2016, 05:27 pm GMT +0200
Esselamu aleykum.Kadin islamiyetin gelmesi ile deger gormus ve hak kazanmistir.Ve allahin kadindan istegide esine ve cocuguna bagli olup helal dairede yasamasidir.Rabbim razi olsun bilgilerden kardesim...

damla6d
Fri 11 March 2016, 05:31 pm GMT +0200
#Esselamu aleykum..Genelde kadınlar hor görülmüş ve küümsenmişitr..Oysa ki kadınların işlevleri daha fazladır..Rabbim eski(eziyet çektirilen) dönemleri geri getirmesin inşAllah..Rabbim razı olsun..#

Edanur 8/D
Fri 11 March 2016, 05:46 pm GMT +0200
Aleykümüsselam.
İslamdan önce kadınlar değersiz ve mal karşılığında satılan varlıklardı.Kadınlar islamıyet ile birlikte değer kazandılar.Rabbim razı olsun İnşaallah