bengisu
Mon 10 December 2007, 02:36 pm GMT +0200
Allah-u Zülcelal ayet-i kerimede şöyle buyurmuştur; "Ey iman edenler... Onlarla (kadınlarınızla) iyi geçinin. Olabilir ki, birşey sizin hosunuza gitmez de Allah onda birçok hayır takdir etmiş bulunur." (Nisa; 19)
Zevcenin maddi ihtiyaçlarını karşılamak, maişetini temin etmek erkeğine aittir. Hz. Aişe (r.a)’den rivayet edilen bir hadis-i şerifte Hz.Peygamber (a.s.v) şöyle buyurmuştur;
“Sizin en hayırlınız, ailesine karşı en hayırlı olnınızdır.Ben aileme karşı sizin en hayırlınızım.”(İbn-i Mâce, Hâkim)
Peygamber Efendimiz (a.s.v) şöyle buyurmuştur: "Mü'min bir erkek, mümine bir kadına kızıp darılmasın. Eğer onun bir huyundan hoşlanmazsa, başka, huyundan memnun kalabilir."(Müslim)
İyi niyetli, ülfet edilir insan, kendi zevcesinde hoşuna gidecek nice meziyetler bulabilir. Ayıp aramaya değil, meziyet aramaya bakmalıdır. Marifet iltifata tabidir. İltifatsız marifet, zayidir.
Kadının, kocasının kendisi ile meşgul olmasını istemesi hakkıdır. Bunu devamlı ister. Buna ruhen muhtaçtır. Onun için erkek; sevgi, nezaket, ünsiyet, ikram, ihsan, şefkat ve merhamet gibi güzel İslam ahlakını, hiç esirgemeden ailesine göstermelidir. Bunlar ünsiyetin şartlarından, saadetin anahtarlarındandır.
Olur olmaz şeyler için kadına darılmak, konuşmamak İslam dininde men edilmiştir. Birbirini garip tecessüslerle, bir konuda aşırı titizlik göstererek sıkıştırmak üzüntü verir. iyilik ve hüsn-ü zan varken kötülüğe, su-i zana düşmek doğru değildir. Hele mürid olmuş bir kişinin edep olarak iyiliği şeçmesi, seyr-i sülukunda tekamülünü gösterir. Huzurunu arttırır.
Aile sırları asla dışarıya ifşa edilmez. Nitekim Peygamber Efendimiz (s.a.v) şöyle buyurmuştur; "Kıyamet gününde Allah nezdinde en kötü bir mevkide bulunan insanlardan biri de ailenin mahrem münasebetlerini, sırlarını ifşa eden kimsedir.” (Müslim)
Ailenin ilminin, ahlakının, amel-i salihasının yükselmesine çalışmak adabtandır. Sıhhatini, hava almasını, meşru olan eğlenme ve dinlenmesini temin etmek de yine erkeğe düşen vazife ve adabtandır.
Hanımının hizmetlerini takdir etmek, yorgunluğunu giderecek söz söylemek; seveceği şeyleri almak; onu neşelendirecek işler yapmak; söz verdiği vakitte gelmek; farz ve sünnet olan hukukuna riayet etmek; erkeğin kendisi için mübah olsa da ailenin intizarda kalmasına, beklemesine, merak ve üzülmesine asla meydan vermemek olgun bir müslüman erkeğin vazifesidir.
Zevcenin maddi ihtiyaçlarını karşılamak, maişetini temin etmek erkeğine aittir. Hz. Aişe (r.a)’den rivayet edilen bir hadis-i şerifte Hz.Peygamber (a.s.v) şöyle buyurmuştur;
“Sizin en hayırlınız, ailesine karşı en hayırlı olnınızdır.Ben aileme karşı sizin en hayırlınızım.”(İbn-i Mâce, Hâkim)
Peygamber Efendimiz (a.s.v) şöyle buyurmuştur: "Mü'min bir erkek, mümine bir kadına kızıp darılmasın. Eğer onun bir huyundan hoşlanmazsa, başka, huyundan memnun kalabilir."(Müslim)
İyi niyetli, ülfet edilir insan, kendi zevcesinde hoşuna gidecek nice meziyetler bulabilir. Ayıp aramaya değil, meziyet aramaya bakmalıdır. Marifet iltifata tabidir. İltifatsız marifet, zayidir.
Kadının, kocasının kendisi ile meşgul olmasını istemesi hakkıdır. Bunu devamlı ister. Buna ruhen muhtaçtır. Onun için erkek; sevgi, nezaket, ünsiyet, ikram, ihsan, şefkat ve merhamet gibi güzel İslam ahlakını, hiç esirgemeden ailesine göstermelidir. Bunlar ünsiyetin şartlarından, saadetin anahtarlarındandır.
Olur olmaz şeyler için kadına darılmak, konuşmamak İslam dininde men edilmiştir. Birbirini garip tecessüslerle, bir konuda aşırı titizlik göstererek sıkıştırmak üzüntü verir. iyilik ve hüsn-ü zan varken kötülüğe, su-i zana düşmek doğru değildir. Hele mürid olmuş bir kişinin edep olarak iyiliği şeçmesi, seyr-i sülukunda tekamülünü gösterir. Huzurunu arttırır.
Aile sırları asla dışarıya ifşa edilmez. Nitekim Peygamber Efendimiz (s.a.v) şöyle buyurmuştur; "Kıyamet gününde Allah nezdinde en kötü bir mevkide bulunan insanlardan biri de ailenin mahrem münasebetlerini, sırlarını ifşa eden kimsedir.” (Müslim)
Ailenin ilminin, ahlakının, amel-i salihasının yükselmesine çalışmak adabtandır. Sıhhatini, hava almasını, meşru olan eğlenme ve dinlenmesini temin etmek de yine erkeğe düşen vazife ve adabtandır.
Hanımının hizmetlerini takdir etmek, yorgunluğunu giderecek söz söylemek; seveceği şeyleri almak; onu neşelendirecek işler yapmak; söz verdiği vakitte gelmek; farz ve sünnet olan hukukuna riayet etmek; erkeğin kendisi için mübah olsa da ailenin intizarda kalmasına, beklemesine, merak ve üzülmesine asla meydan vermemek olgun bir müslüman erkeğin vazifesidir.