neslinur
Mon 19 July 2010, 01:29 pm GMT +0200
Kadınla Erkek: İki Farklı Ruh Dünyası...
KADIN NEDEN BEĞENİLMEK İSTER?
Gina Lambrossa'den
Cemil MERİÇ
Herkesin bildiği vücut ve ruh farkları bir yana, kadını erkekten ayıran önemli bir fark vardır. Aşağı yukarı ötekilerin temeli bu fark. Kadın özgecidir, daha doğrusu merkezi dışındadır. Yani nazlarının da kaygılarının da bir başkasıdır kaynağı. Sevdiği ve sevilmek istediği biri: Koca, çocuklar, baba, dost vs...
Çevresindekilerin ne sevinçlerine yabancı kalabilir, ne acılarına; kadın onlarsız kâm alamaz hayattan. Onlara beğendirmek için yapar, onlar beğenmiyor diye yıkar. Onların hoşuna gitmeye çalışır. Damak zevkleri de kulak, göz, kafa zevkleri de vızgelir kadına. Düşündüğü ve kendisini düşünen biri yoksa, kendisiyle beraber kâm alacağı, kendisiyle beraber hareket edeceği, kendisi için hareket edeceği biri yoksa zevk almaz hayattan, çalışamaz, iş göremez. Başkaları için yaşamaya can atan kadın, kendisini başkalarına feda etmeye hazır olan kadın, başkalarından gördüğü iyiliklere sonsuz bir minnettarlık görmeyince, başkaları kendisiyle ilgilenmeyince, kendisi için yaşayan, kendisi için hayatını fedadan çekinmeyen biri olmayınca mahvolur. Böyle birine kavuşunca coşar, üzülüyorsa böyle birinden mahrum olduğu içindir. Asabiyetleri, böyle birini beklediğinden. Aydınlatacağı biri yoksa, alevi söner kadının.
Çocuklara bakınız: Kız, bebeklere düşkündür. Erkek, tüfeğe. Kız, anne olmak ister, öğretmen, hastabakıcı olmak ister. Küçüklerle oynamaktan, onları okşamaktan, okşanmaktan hoşlanır. Kendisini annesine veya hocasına beğendirmek için deli divâne olur. Erkek kendinden büyüklerini arar. Ya arabacı olmak ister, ya general. Kumanda edecek, herkes boyun eğecek ona.
Kadının hayatında en bahtiyar çağ, bütün varlığını ailesine, bütün varlığını cemiyete verebildiği çağdır. Gerçek ve tabiî bir heyecan. Kendi başkaları için çırpınır, başkaları onun için. Kadın çocuğu için hem sütanne, hem terbiyeci, hem sevgili olduğu yıllarda bahtiyardır.
Uğrunda didineceği kimsesi yoksa, kendisine bağlanacağı, kendine bağlayacağı kimsesi yoksa; ölür gider kadın. Evlenmemiş bir kız düşünün. Ne kardeşi var, ne yeğeni. Sevmiyor ve sevilmiyor. Acılarını dindirecek kimsesi yok. Fedakârlık edemiyor. Duyguları hiç kimsenin işine yaramıyor, ne öğretmen, ne hemşire. Canlı bir hedefi yok. Ne olur bu kızcağız? Solar ve kurur. İşsizlik, ilgisizlik, en büyük felâket kadın için. Heyecansız bir hayat, bağlanamamak, kendine bağlayamam ak. Ölümden beter.[377]
KADIN NEDEN BEĞENİLMEK İSTER?
Gina Lambrossa'den
Cemil MERİÇ
Herkesin bildiği vücut ve ruh farkları bir yana, kadını erkekten ayıran önemli bir fark vardır. Aşağı yukarı ötekilerin temeli bu fark. Kadın özgecidir, daha doğrusu merkezi dışındadır. Yani nazlarının da kaygılarının da bir başkasıdır kaynağı. Sevdiği ve sevilmek istediği biri: Koca, çocuklar, baba, dost vs...
Çevresindekilerin ne sevinçlerine yabancı kalabilir, ne acılarına; kadın onlarsız kâm alamaz hayattan. Onlara beğendirmek için yapar, onlar beğenmiyor diye yıkar. Onların hoşuna gitmeye çalışır. Damak zevkleri de kulak, göz, kafa zevkleri de vızgelir kadına. Düşündüğü ve kendisini düşünen biri yoksa, kendisiyle beraber kâm alacağı, kendisiyle beraber hareket edeceği, kendisi için hareket edeceği biri yoksa zevk almaz hayattan, çalışamaz, iş göremez. Başkaları için yaşamaya can atan kadın, kendisini başkalarına feda etmeye hazır olan kadın, başkalarından gördüğü iyiliklere sonsuz bir minnettarlık görmeyince, başkaları kendisiyle ilgilenmeyince, kendisi için yaşayan, kendisi için hayatını fedadan çekinmeyen biri olmayınca mahvolur. Böyle birine kavuşunca coşar, üzülüyorsa böyle birinden mahrum olduğu içindir. Asabiyetleri, böyle birini beklediğinden. Aydınlatacağı biri yoksa, alevi söner kadının.
Çocuklara bakınız: Kız, bebeklere düşkündür. Erkek, tüfeğe. Kız, anne olmak ister, öğretmen, hastabakıcı olmak ister. Küçüklerle oynamaktan, onları okşamaktan, okşanmaktan hoşlanır. Kendisini annesine veya hocasına beğendirmek için deli divâne olur. Erkek kendinden büyüklerini arar. Ya arabacı olmak ister, ya general. Kumanda edecek, herkes boyun eğecek ona.
Kadının hayatında en bahtiyar çağ, bütün varlığını ailesine, bütün varlığını cemiyete verebildiği çağdır. Gerçek ve tabiî bir heyecan. Kendi başkaları için çırpınır, başkaları onun için. Kadın çocuğu için hem sütanne, hem terbiyeci, hem sevgili olduğu yıllarda bahtiyardır.
Uğrunda didineceği kimsesi yoksa, kendisine bağlanacağı, kendine bağlayacağı kimsesi yoksa; ölür gider kadın. Evlenmemiş bir kız düşünün. Ne kardeşi var, ne yeğeni. Sevmiyor ve sevilmiyor. Acılarını dindirecek kimsesi yok. Fedakârlık edemiyor. Duyguları hiç kimsenin işine yaramıyor, ne öğretmen, ne hemşire. Canlı bir hedefi yok. Ne olur bu kızcağız? Solar ve kurur. İşsizlik, ilgisizlik, en büyük felâket kadın için. Heyecansız bir hayat, bağlanamamak, kendine bağlayamam ak. Ölümden beter.[377]