- Kader bölümü

Adsense kodları


Kader bölümü

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

rray
hafiza aise
Wed 16 March 2011, 02:52 pm GMT +0200
OTUZSEKİZİNCİ BÖLÜM
 
KADER BÖLÜMÜ [109]

 
1. İnsanın, Anne Karnında Yaratılmasının Mahiyeti

 

290. Abdullah ibn Mes'ûd (r.a)'tan rivayet edilmiştir:


"Doğru olan ve doğruluğu (Allah tarafından) tasdik edilmiş olan Re-sulullah (s.a.v) bize şöyle buyurmaktadır:

Sizden birisinin yaratılış (maddesi) annesinin karnında kırk günde tamamlanır. Sonra (yaratılış maddesi olan sperm yine) bu şekilde (bu kırk günlük müddet içerisinde) kan pıhtısı halini alır. Sonra (yine) bu şekilde bir çiğnem (et) haline gelir. (Bu kırkar günlük üç merhaleden} sonra Allah, anne karnındakine dört kelime (yazması için) bir melek gönderir. Bunun üzerine melek, (bu çocuğun;) rızkını, ecelini, amelini, bedabaht mı, bahtiyar mı olacağını yazar. Sonra ona ruh üfürür. [110]

Kendisinden başka ilah olmayan Allah'a yemin ederim ki, şüphesiz ki sizden birisi cennet ehline ait ameller işler, o kadar ki cennet ile kendi arasında sadece bir arşın kadar (bir mesafe) kalır. Fakat (hakkındaki) yazgı önüne geçer de cehennem ehlinin amelini işler ve cehen-neme girer.[111]

Yine sizden birisi cehennem ehline ait bir amel işler, o kadar kî cehennem ile kendi arasında bir arşın kadar (bir mesafe) kalır. Fakat (hakkındaki) yazgı önüne geçer de cennet ehlinin amelini işler ve cennete girer.[112]

Bu hadis(in bu şekildeki metnin)i; Buhârî, Müslim, Ebu Dâvud ile Tirmizî rivayet etmiştir.

Bu rivayetin içerisinde, almaktadır.[113] yada bir arşın kadar" ifadesi yer

Konu ile ilgili olarak Rezîn'in naklettiği rivayet ise şu şekildedir:

Nutfe (=sperm) rahme düştüğü zaman, nutfe, rahimde kırk gün uçuşur.

Sonra (bu sperm, sonraki) kırk gün(lük müddet içerisinde) kan pıhtısı halini alır. Sonra (bu kan pıhtısı) kırk günflük müddet içerisinde) bir çiğnem (et) haline gelir. (Bu kırkar günlük üç merhaleden sonra) yaratılma işlemi tamamlandığında, Allah (ona) bir melek gönderip onu şekillendirir. Melek, iki parmağı arasında bir toprak getirip onu bir çiğnem (etle) karıştırır, sonra onu hamur haline getirir, sonra da emrolunduğu gibi (onu) şekillendirir. Sonra (bu melek, Allah'ın huzuruna gidip ona):

Erkek mi olsun, yoksa dişi mi? Bedbaht mı olsun, yoksa bahtiyar mı? Ömrü ne kadar olsun? Rızkı ne kadar olsun? Emaresi ne olsun? (Uğrayacağı) musibetler ne(ler) olsun?' der.

Yüce Allah'da (ona gereken şeyleri) söyier. Melek de, (Allah'ın söylediği bu şeyleri) yazar. (Zamanı geldiğinde) bu ceset öldüğü zaman, toprağın(ın) alındığı yere gömülür."



[109] Kader: Kader kelimesi, Kur'an-i Kerim'de, defalarca zikredilmiştir.

"O'nun katında her şey, bir "mikdâr'a (ölçüye) göredir" {Ra'd: 13/8), "Her şeyin hazîneleri yalnız bizim yanımızdadır. Biz onu ancak belli bir "kader" (ölçü) ile indiririz"  {Hİcr:   15/21), "Biz,  her şeyi  bir "kader"e  (=ölçüye)  göre yarattık"  (Kamer:54/49)

Bütün bu ayetlerden çıkan sonuç şudur: Kader'den maksat; Allah'ın, bu alem için ortaya koyduğu sağlam düzen, genel kanunlar ve sebepleri müsebbeplere bağlayan ilahi kanunlardır.

Kader; hiçbir şekilde tembelliğin sebebi, günah işlemenin vesilesi ve sözü zorla söylettirmenin yolu olmamalı. Bilakis Kader, büyük işlerin ardında büyük gayelerin gerçekleştirilmesi İçin bir yol kabul edilmesi gerekir.

Meydana gelecek şeyleri Allah'ın bilmesi ve bu bilmeye göre o şeylerin meydana gelmesi insan üzerinde hiçbir etkisi yoktur. Çünkü bilmek, etkinin sıfatı değil, bilinmeyen şeyleri açığa çıkarmanın sıfatıdır. Örneğin, bu; kişinin, oğlunun zeki olduğunu, derslerine çalıştığını, bütün konuları kavrayıp ezberlediğini bilmesi ile bunları yapması için çocuğu zorlaması arasındaki fark gibidir. Bunları bilmenin, çocuğun başarısı üzerinde hiçbir etkisi olmadığı açıktır.

Şüphesiz Kader, kaderle önlenir. Örneğin, açlık kaderse yemek yemekde kaderdir, susuzluk kaderse su içmekde kaderdir, hastalık kaderse (bundan kurtulmak için) tedavi ve sağlıklı olmakta kaderdir, tembellik kaderse çalışmak ve gayret etmekte kaderdir. Böylece kader, kaderle giderilir. Dolayisıyle Kader'in, ayakbağı veya baskı aracı olması sözkonusu değildir. Anlatıldığına göre; Ebu Ubeyde ibnu'l-Cerrah, veba hastalığından kaçan Hz. Ömer (r.a)'a:

Allah'ın kaderinden mi kaçıyorsun?' diye sormuştu. Hz. Ömer'de:

Evet, Allah'ın kaderinden yine Allah'ın kaderine kaçıyorum' diye cevap vermişti. (Yani Hz. Ömer, burada, "hastalık ve veba kaderinden sağlık ve afiyet kaderine kaçıyorum" cevabını vermişti.)

Daha sonra Ebu Ubeyde ibnu'l-Cerrah'a, çorak arazi İle verimli arazi arasındaki farkı örnek verip develerinin otlaması için çorak araziden verimli araziye geçmek suretiyle bir kaderden diğer kadere geçtiklerini ifade etti." (Buhâri, Tıb 29; Müslim, Selam 98 (2219); Muvatteı, Cami' 22}

Resulullah (s.a.v) ve ashabı, başarısızlığa boğulanların mazeret gösterdiği yanlış anlamayı kendilerine kanıt yapacak azimsiz zayıf kişilerin karaktersizliği gibi gevşek ve çabasız davranabilirdi. Fakat Resulullah (s.a.v), gerçeği, açığa çıkarmak İçin gelmiştir. Gevşemedi, zayıflamadı ve Allah'ın kullarına vaadettiği yardım kanununa sarılarak büyük risaletini gerçekleştirmek için kaderi desteğine aldı.

Fakirliğe çalışmayla, bilgisizliğe ilimle, hastalığa ilaç ve tedaviyle, küfür ve İsyana cihad-la karşı koydu. Keder ve hüzünden, acizlik ve tembellikten Allah'a sığındı. Zaferle sonuçlanan bütün gazveleri, Allah'ın irade ve kaderine göre meydana gelen O'nun yüce iradesinin bir belirtisinden başka bir şey değildir.

Resulullah (s.a.v}, kaderin yanlış anlaşılmasından sakındırmış ve yanlış anlayan kimselere karşı konulmasını emretmiştir, (ç)

[110] Hadisin zahirine göre; insan, anne kamında kırkar günlük üç devre kaldıktan sonra Allah, ona ruh üfürmek için bir melek gönderir. Bu devrelerin toplamı dört ay eder. Dört aydan sonra anne karnındaki cenine, melek tarafından ruh üfürülür. Doğduğu zaman yiyip içeceği rızkı, eceli, ameli, bedbaht mı, yoksa bahtiyar mı olacağı yazılır. Yalnız ceninin canlılığının, mahiyeti hiçbir zaman bilemeyeceğimiz ruhun üflenmesiyle aynı şey olduğunu iddia etmek mümkün değildir. Çünkü günümüzde ulaşılan ayrıntılı tıbbî bilgiler, ceninin, döllenmeden itibaren ayrı bir canlılık ve bütünlük kazandığını, safha safha oluşum ve yaratılışının tamamlandığını, İlk birkaç haftadan itibaren organlarının teşekkül ettiğini, hatta kalp atışlarının hissedildiğini ortaya koymaktadır, (ç)

[111] Allah'a hüsnü zanda bulunmak, Allah'a sıdk ve cennet ehlinin ameli ve itikadıyla yönelen kişinin, Allah bereketini artıracağına ve onu hayr ile sona erdireceğine inanmamızı gerekli kılar. Biz, bu meseleyi, bozuk inançlı veya riyakar yada kalbi hastalıklı ve zahirde cennet ehlinin amelini işleyen veya gizli günahlar işleyen, ama batında cehennem ehlinin amelini işleyen bir kişinin bulunabileceği şeklinde düşünüyoruz. Bu gibilerin akıbeti kötüdür. Ancak Allah'ın büyük şirkin dışındaki günahları bağışlaması mümkündür.

B.k.z: Said Havva, İslam Akaidi, Aksa Yayın, İstanbul 1996, 2/335 (ç)

[112] Buhârî, Kader 1, Bed'ü'1-Halk 6, Enbiyâ11; Müslim, Kader 1 (2643); Ebu Dâvud, Sünnet 16 (4708); Tirmizî, Kader 4 (2137); Nesâî (el-Kübrâ), Tefsir, 6/366; İbn Mâce, Mukaddime 10 (76); Ahmed b. Hanbel, 1/382, 430 (ç)

[113] Ebu Dâvud, Sünnet 16 {4708}

Lal-i Hal
Tue 5 April 2016, 06:15 pm GMT +0200
Tek umudumuz Rabbimizin affi ve merhameti.yoksa halimiz buyuk bir ziyandır.

Sevgi.
Thu 30 June 2022, 05:05 am GMT +0200
Esselamü Aleyküm. Rabbim bizleri herdaim hayırlı olan kullarından eylesin inşaAllah