sumeyye
Sun 28 March 2010, 02:59 pm GMT +0200
Kabrin Korkunçluğu, Mümine Kolaylığı Ve Genişliği
Hakim, ibn-i Mace, Beyhaki, ve Hennad Zühd´de Hz. Osman, (Radiyallahû anh)´in kölesi Hâni´den rivayet ettiklerin göre şöyle demistir: «Hz. Osman bir kabrin başında durup sakalları ıslanıncaya kadar ağladı.»Ona:«Cennet ve Cehennemden söz edildiği zaman ağlamıyorsun da, neden kabrin yanında ağlıyorsun?» denilince, o şöyle dedi:
Resulullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) :
«Kabir, âhiret menzillerinin ilkidir. Kişi ondan kurtulsa, arkası daha kolay olur. Ondan kurtulamazsa, arkası daha zordur» ve «Kabirden daha korkunç hiç bir manzara görmedim» diye buyurdu...
îbn-i Mâce, Berra´ (Radiyallahû anh)´dan rivayet ettiğine göre şöyle demistir:
. «Bir cenaze ihtifalinde Resûlullah {Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) ile beraberdik. Bir kabrin kenarında durup ağladı, ağladı. Öyle ki yer ıslandı. Sonra, «Ey kardeşler, işte bunun için hazırlık yapınız» diye buyurdu.
Ahmed, Nesai, ibn-i Mace, Ibn-i Ömer (Radiyallahû anhüma)´dan rivayet ettiklerine göre şöyle demistir:
Medine´de bir adam öldü. Resûlullah {Sallallâhû Aleyhi ve Sel lem) namazını kıldı ve «keşke doğduğu yerde ölmeseydi.» buyurdu.
Halktan birisi;
«Neden yâ Resûlullah?» dedi.
Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) :
«Kisi doğduğu yer den baska bir yerde öldüğü zaman, doğduğu ve öldüğü yerler arası kadar Cennette ona yer verilir,» diye buyurdu.
Ebu´l-Kasim bin Mende, ibn-i Mesud (Radiyallahû anhVden ri vayet ettigine göre, Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
«Gurbette Ölenin kabri, ailesinden uzak oldugu kadar genistir.»
îbn-i Mende, Ebû Said-i Hudri (Radiyallahû anh) ´dan rivayet et tigine göre, Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) söyle buyur mustur :
«Kabir ya cennet bahçelerinden bir bahçe veya cehennem çu kurlarindan bir çukurdur.»
Beyhaki «Azabü´l-Kabir» kitabinda ve ibn-i Ebi Dünya, ibn-i Ömer (Radiyallahû anhüma) ´dan rivayet ettiklerine göre, Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) söyle buyurmustur:
«Kabir ya cehennem çukurlarindan bir çukur, veya cennet bah çelerinden bir bahçedir.»
îbn-i Ebi Seybe «Musannef»de, Sâbuni «el-Maideteyn»de ve îbn-I Mende, Ali bin Ebû Talip (Kerremallahu Veçhemi)´dan rivayet et tiklerine göre, söyle demistir:
«Kabir cehennem çukurlarindan bir çukur veya cennet bahçe lerinden bir bahçedir. Her gün üç sefer çagrir i ´Ben kurtlar eviyim, karanlik eviyim, vahset ve yalnizlik eviyim. »
îbn-i Mende, Ebû Hüreyre (Radiyallahû anh)´dan rivayet etti gine göre, Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) söyle buyur mustur :
«Mümin kabrinde yesil bir bahçe içindedir. Kabri ona yetmis, zira genislenir ve dolun ay gibi aydinlanir.»
Ali bin Muabbed, Muâz´e (Radiyallahû anhâ)´dan rivayet etti gine göre söyle demistir:
Âise (Radiyallahû anhâ) ´ye:
«Yâ Âise bize hiç bildirmiyorsun, kabre koyduklarimiz ne olu yor, baslarina ne geliyor» dedim.
Âise (Radiyallahû anhâ) :
«Eger, mümin ise kabri kirk zira´ genislenir.»
Kurtubi demis ki, bu genislik, kabrin sikismasi ve suâli bittikten sonradir. Kâfir ise ona asla genislik olmaz.»
Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem)´in «Kabir ya bir çukur dur veya bir bahçedir» sözü bize göre hakikattir. Mecaz degil.. . Ka bir hakiki olarak yesillikle dolar. îbn-i Ömer (Radiyallahû anhüma) hadisinde bu yesilligin reyhan çiçegi oldugunu belirtmistir.
Bâzi âlimler ise bu hadisin mecaz olduguna kail olmuslar ve kabrin . bahçe olmasindan kasit, kabir suâlinin kolayligi, hafifligi, emniyeti ve güzel hayati, rahati ve gözün görebilecegi kadar genis ligidir. Nitekim, rahat yasayan birisi için ´filan cennettedir´ veya azap içinde olana ´filan cehennemdedir´ denilir.
Kurtubi demis ki, «birinci görüs daha üstündür»
imam Ahmed «Zühd»de Ibn-i Ebi Dünya «Kitabü´I Kubûr»da,Vehb bin Münebbih´den rivayet ettiklerine göre söyle demistir:
îsa (Aleyhi´s-selâm) bir kabrin basinda, havarilerle beraber du ruyordu. Kabrin vahsetinden, karanligindan, darligindan söz ettiler. îsa (Aleyhi´s-selâm) dedi ki:
. «Sizler, ana karninda kabirden daha dar bir yerde lah genisletmek istedigi zaman genisletir.»
Ibn-i Ebi Dünya «S ek erata girenler» kitabinda Ebû Ümâ arkadasi Ebû Galip´den rivayet ettigine göre;
«Sam´da bir genç sekerâta girdi. Amcasina «bilir inisin, beni anama biraksa idi, bana ne yapardi?» dedi.
Amcasi: «Anan seni cennete kordu» dedi.
O:
«Allah anamdan daha sefkatlidir,» dedi. Ve ruhunu teslim etti. Ben amcasi ile beraber, kabrine girdim, «tas getirin» dedik, getir diler. Kabrini yaptik. Bir tas düstü. Amcasi egildi, biraz bekledi. Ben ne yapiyorsun, dedim.
O:
«Kabri nurla doldu, göz alacak kadar genislendi» dedi.
Yine îbn-i Ebi Dünya, Muhammed bin Ebban tarikiyle Hâi rivayet ettigine göre söyle demistir :
«Bir kiz kardesimin oglu vardi. «Ya dayi! Allah beni anama bi-raksaydi bana ne yapardi» dedi.
Ben «Cennete kordu» dedim.
O, «Vallahi Allah bana anamdan daha sefkatlidir» dedi. Sonra, ruhunu teslim etti» Onu gömdük. Ben kabrine baktim göz görünce ye kadar genislemis. Arkadasima «gördügümü görüyor musun?» de dim.
O;
«Evet, Allah mübarek etsin. Ben sanki, «Allah, bana anamdan daha sefkatlidir» diye söyledigini isitir gibiyim, dedi.
îbn-i Ebi Dünya, ölüm konusunda Ebu Bekir b. Meryeifc da bir üstadindan rivayet ettigine göre söyle demistir:
O «Basra´da Hadremi ogullarindan bir üstad vardi. Salih bir sa his idi. Bir kardesinin oglu vardi. Cariyelere arkadaslik ederdi. Genç olarak öldü. Amcasi onu kabre koyup, üstünü düzeltince onun bâzi hallerinden süphelendi. Kabrinden bâzi taslari aldi. Bakti ki kabri Basra çölünden daha genistir. Ve O, ortasinda duruyor. Sonra tas lan geri yerine koyduktan sonra hanimindan onun ne ameller isle digini sordu. Hanimi dedi ki:
Müezzin, kelime-i sehâdeti okurken, o, «Ben de aynen sahitlik ediyor ve yüz çevirenlere teblig ediyorum» diyordu.
Ebü´l-Hasan bin Berra, bitisik bir senedle, Serik bin Abdullah´daii rivayet ettigine göre, söyle demistir:
«Kûfe´de bir ölünün namazini kildim ve kabrine gittim. Ben tas lari düzeltirken, kabirden bir tas düstü. Kabri içinde Kabe ve tavaf bana göründü.»
«Dibac» kitabinda, Ebu îshak Ibrahim bin Ebu Süfyan el-Cebe-li´nin, Abdullah bin Muhammed el-Abesi´den isittigine göre, Amr bin Müslim, bir kabir kazicisindan söyle dedigini rivayet etmistir:
«Iki kabri kazmis tini. Üçüncüsünde idim. Sicaklik basima vur du. Cübbemi, kazdigimin üzerine attim, gölgelendim. Ben o durum da iken, Duru iki at üstünde iki adamin geldigini gördüm. Birinci kabrin basinda durdular. Biri, diger arkadasina «yaz* dedi. Öbü rü «ne yazayim?» deyince:
«Fersah çarpi fersah yaz» dedi.
Sonra ikinci kabre gittiler. Yine «yaz» dedi. Arkadasi «ne yaza yim» deyince, «göz görecek kadar, yaz» dedi.
Sonra içinde bulun dugum kabre geldiler «yaz» dedi, «ne yazayim» sorusuna
«Karis çarpi karis yaz» karsiligini verdi.
Ben oturup cenazeleri bekliyordum. Bir adam cenazesi geldi, be raberinde az kisi vardi. Birinci kabrin basinda durdular. Ben, «bu adam kimdir» dedim.
Onlar;
«Bu sucu bir adamdi, çoluk çocuk sahibidir, hiç bir seyi yoktu. Bu paralari «ona biz topladik.
Ben «paralari ailesine birakin» dedim. Onlarla beraber o kazidigim yerde onu defnettim.
Sonra baska bir cenaze geldi, yaninda yalniz bir iki tasiyici var di. Kabir sordular ve ikinci kabre geldiler. Ben bu adam kimdir, de dim.
Onlar;
«Garip bir insandi, çöplükte öldü, beraberinde hiç bir sey yok tu» dediler.
Ben de hiç bir sey almadim, oturdum, üçüncü kabri bek liyordum. Yatsi vaktine kadar bekledim. Bir komutanin haniminin cenazesi getirildi. Ben ücret isteyince, ücreti basima vurup, onu o üçüncü kabirde defnettiler.
îbn-i Ebi Dünya, Cafer bin Süleyman´dan rivayet ettigine göre söyle demistir:
«Bir adam, bir ölünün kabrine birakilirken söyle dedigini isit mis :
´Cenine ana karninda, kolaylik saglayan Allah, sana kolaylik saglamaya kadirdir´»
Ibn-i Ebi Dünya, Ebu Gatafan. el-Meriden rivayet ettigine göre; Hz. Ömer (Radiyallahû anh) :
«Yâ Resûlullah, bazen bizi korkutsan, iyi olur. Acaba kabrin karanligi ve darligi nasildir?» deyince, Resûlullah (Sallallâhû Aley hi ve Sellem) :
«Kisi içinde bulundugu hâl üzere ölür» buyurdu.
Acûri, «Gureba» kitabinda, Saîd bin Hâkim´den rivayet | ne göre, Ebû Yezid´e Bahreynli bir adam söyle nakletmistir:
«Bahreyn´de bir adami yikadim, etinin üstünde «Ne mutlu sa na ya garip» yaziliydi. Egilip baktim? o yazi, derisi ile eti arasinda yazilmistir.