sumeyye
Sun 28 March 2010, 03:05 pm GMT +0200
Kabir Azabından Kurtaran Şeyler
Taberani el-Kebir´de Hakim-i Tirmizi Nevadir el-Usul´de Isbehani Tergib´de Abdurrahman bin Semurete (Radiyallahû anh) ´den rivayet ettiklerine göre, söyle demistir: Bir gün Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem,) yanimiza geldi. Buyurdu ki: Dün akşam acaip bir şey gördüm. Ümmetimden, ruhunu almak için kendisine melekül-mevt gelen bir adam gördüm. Onun, ana babasına yaptığı iyilikler, o meleği çevirdiler.
Ve ümmetimden, kabir azabına kapılmış bir adam gördüm. Onun aldığı abdestler gelip o azaptan onu kurtardılar.
Ve ümmetimden bir adam gördüm, seytanlar etrafını sarmıştılar. Onun Allah´a yaptığı zikir geldi, onu onların arasından kurtardı.
Ve ümmetimden, azap meleklerinin etrafını sardığı bir adam gördüm. Namazı gelip onu, onların elinden kurtardı.
Ve ümmetimden bir adam gördüm, susuzluktan ağzını açmıştı. Vardığı her havuzdan kovuluyordu. Sonra orucu gelip ona su verdi, onu doyurdu.
Ve ümmetimden bir adam gördüm; yaninda peygamberler halka halka oturmustular. O adamin, yaklastigi her halka onu kovuyordu. Sonra cenabetten yıkanmasi geldi, elinden tutup onu yanıma oturttu.
Ve ümmetimden bir adam gördüm, önü karanlık, arkası karanlık, sağı karanlik , solu karanlık, altı karanlık, üstü karanlık O karanlıklar içinde şaşırmıştı, sonra Hacc ve Umresi gelip onu o karanlıklardan kurtardılar. Etrafını nurlarla doldurdular
Ve ümmetimden bir adam gördüm, müminlerle konuşur. Onlar onunla konuşmazdı. Sila-i rahim geldi, «Ey müminler cemâati onunla konuşun» deyince onunla konuşmaya başladılar.
Ve ümmetimden birisini gördüm, eliyle ateşin alev ve kıvılcımlarını yüzünden kovuyordu. Sonra, verdiği sadakalar geldi, yüzüne bir örtü, başında gölgelik oldular.
Ve ümmetimden, birisini gördüm, her taraftan gelen zebaniler onu yakalamıştılar. Adamın yaptığı emr-i bi´l-mâruf nehy-i ani´l-münker gelip onu onların ellerinden kurtardılar, rahmet meleklerinin ellerine teslim ettiler,
Ve ümmetimden, bir adam gördüm, dizleri üzerine çömelmis. Allah ile onun arasinda bir perde vardı. Güzel ahlâki geldi, elinden tuttu. Onu Allah´ın huzuruna bıraktı.
Ve ümmetimden sahifesi, sol eline verilmis bir adam gördüm. Onun Allah´dan korkusu geldi, sahifesini sağ eline verdi.
Ve ümmetimden terazisi hafif kalmis bir adam gördüm. Yaptigi iyilikteki asiriliklar gelip terazisini agirlastirdi.
Ve ümmetimden, cehennem kenarinda olan bir adam gördüm. Allah korkusu gelip onu kurtardi. Adam ordan geçti.
Ve ümmetimden bir adami ates içinde gördüm. Dünyada Allah korkusundan akan göz yaslari gelip onu atesten çekti.
Ve ümmetimden bir adam gördüm. Sirat köprüsü üstünde durmus, hurma yapraginin titredigi gibi titriyordu. Allah´a olan hüsn-ü zanni geldi. Titremesi durdu. Adam köprüden geçti.
Ve ümmetimden, sirat köprüsü üstünde bir adam gördüm. Bazen yavas yürür. Bazen sürünürdü. Bana olan salavatlan geldi, elinden tutup onu ayaga kaldirdilar ve adam geçti.
Ve ümmetimden bir adam gördüm. Cennet kapilarina varmis, fakat kapilar ona kapali... Lâ ilahe illallah sehadeti geldi, ona kapilari açti ve onu cennete koydu.
Ve dudaklari makaslanan bir halk yigini gördüm. «Yâ Cibril kimdir bunlar?» dedim. O, dedi ki:
«Bunlar halk arasinda koguculukla gezen insanlardir.»
Ve dillerinden asilmis, erkekler gördüm. «Kimdir bunlar» dedim. Cibril dedi ki:
«Bunlar, mümin, kadin ve erlere haksiz olarak iftira atanlardir.»
Kurtubi dedi ki, bu büyük bir hadistir. Resûlullah (Sallaliâhû Aleyhi ve Sellem), özel ve korkunç hallerden kurtaran özel amelleri onda zikretmistir.
Tirmizi ve ibn-i Mâce, Mikdam bin Madikerib´den rivayet ettiklerine göre, Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) söyle buyurmustur :
Sehidin Allah katinda, alti hasleti vardir. Ilk önce kaninin dökülmesinden dolayi magfiret edilir... Cennetteki yeri ona gösterilir... Kabir azabindan kurtulur. Kiyametin korkunçlugundan emin olur.., Herbir yakutu dünya ve içindekilerine deger bir taç basina konu lur. Hurilerden yetmis iki hanimla evlendirilir.. . Akrabalarindan yetmis kisiye sefaat etme yetkisi verilir.
Tirmizi (hasen gördügü bir rivayetle), Ibn-i Mâce ve Beyhaki, Selman bin Sard ve Halid bin Arkata (Radiyallahû anhüma)´den rivayet ettiklerine göre, Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) söyle buyurmustur:
«Kim ki, karin agrisindan ölürse, kabrinde azap görmez.»
Ebu Ivfüaym, Selmân-i Farisi (Radiyallahû anh)´den rivayet ettigine göre; ehl-i kitapdan bâzilari Isa (Aleyhi´s-salâtü ve´s-selâm)´in söyle buyurdugunu haber vermislerdir:
«Namazda kiyamin uzatilmasi, sirat köprüsünden kurtulmaktir. Ve secdenin uzatilmasi kabir azabindan kurtulmaktir.»
Âbid, Müsnfed´inde, ibn-i Abbâs (Radiyallahû anhümaVdan rivayet ettigine göre, bir adama:
Onunla çok sevinecegin bir hadisi sana bagislayayim mi demis. Adam, «evet» demistir.
Ibn-i Abbâs (Radiyallahû anh) «Tebâreke sûresini oku, ailene, çoluk çocuguna ve komsularina ögret. Çünkü o (kabir azabindan) kurtarir.
Mâcadele suresi ise, kiyamette Allah huzurunda okuyucusunu müdafaa eder, onu atesten kurtarmak ister. Onu okuyan kisi, onunla kabir azabindan kurtulur.»
Halef bin Hisam, Fezâilü´l-Kur´an´da, ve Hâkim, sahih gördügü bir rivayette ve Beyhaki , ibn-i Mesûd (Radiyallahû anh)´dan rivayet ettiklerine göre, söyle demistir:
«Tebâreke sûresi, koruyucudur. Kabir azabindan kurtarir. Azap, kabirde onu okuyanin bas ucuna gelir. Bas der ki , benden geçemezsin, çünkü, bu basta Tebâreke suresi okunmustur. Azap ayak ucundan gelir. Ayaklar da benden geçemezsin, bu ayaklar Mülk sûresi için çok dikilmislerdir,» derler.
Nesai, ibn-i Mesud (Radiyallahû anh)´dan rivayet ettigine; göre, söyle demistir: «Kim Tebâreke sûresini her gece okusa, Allah onunla onu ka bir azabindan korur. Biz Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) zamaninda, bu sûreyi «koruyucu» diye isimlendirdik.
Ibn-i Asakir «Tarih»inde zayif bir senedle Enes (Radiyallahûanh) ´dan rivayet´ ettigine göre, Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) söyle buyurmustur:
Bir adam öldü, Allah´in kitabindan beraberinde, Tebâreke sûresinden baska bir sey yoktu. Kabrine konuldu. Melek geldi. Sûre, ona karsi kükredi. Melek, sen Allah´in kitabindansm. Sana karsi gel mek istemem. Ne sana, ne ona, ne de kendime, ne kâr, ne de zarar verebilme yetkisinde degilim. Eger onu kurtarmak istiyorsan, Allah´a çik, ona sefaat et» dedi.
Sure Allah´a çikti; «Yâ Rabbi bu kulun, kitabmdan bana dayanip beni ögrendi, okudu, Ben onun içinde iken onu atese yakip azap verir misin? Sayet bunu yapacak olursan beni kitabindan imha et,» dedi.
Allah «görüyorum kizmissin, onu sana bagisladim. Seni ona sefaatçi kildim» buyurdu. Bunun üzerine Melek, cenazeden bir sey sökemedi diye gönlü kirik olarak çikar.
Sûre gelir, agzini ölünün agzina kor. «Merhaba ey agiz, beni çokça okudun. Merhaba ey kalp beni çokça dinledin. Merhaba ey ayaklar, beni çok tasidiniz» der. Kabrinde vahsete karsi ona ünsiyet verir.
Ravi dedi ki, Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem.) bu hadisi buyurduktan sonra;
Ne küçük ne büyük, ne hür ne köle hiç kimse kalmadi, illa bu sûreyi ögrendi. Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) bu sûreye «Münciye» (Kurtarici) ismini verdi.
Ebû Ubeyde «Fedail» adli kitabinda, Beyhaki «Delâil»de ibn-i Mesûd (Radiyallahû. anh)´ dan rivayet ettiklerine göre, söyle demistir:
Meyyit, öldügü zaman her taraftan ates yakilir. Onu yakmaya baslar. Eger ona mani olacak ameli yoksa...
Bir adam öldü. Kur´an´dan yalniz Tebâreke sûresini okumustu. Azap bas tarafindan geldi, sûre, «o beni okurdu» dedi. Ayak ucundan geldi, sûre «onlar beni çok tasidilar,» dedi. Gögüs tarafmdan gelmek istedi, sûre «o beni çok bellerdi» dedi ve onu kurtardi.
Daremi «Müsned»inde Halid bin Madan´dan rivayet etligini göre, söyle demistir :
Bana ulasti ki, secde sûresi, kabirde sahibini korur. «Ya Rabbi eger ben senin kitabindan isem, beni ona sefaatçi kil, eger kitabindan degil isem beni ondan imha et» der. Kus sekline girer, kanadlarini açip ona sefaat eder , onu, kalan azabindan kurtarir.
Ravi Tebâreke suresi içinde ayni seyleri söylemis. Onun için, Halid, onlari okumadan uyumazdi.
Yine Daremi ve Tirmizi, Câbir (Radiyallahû anh)´dan rivayet ettiklerine göre, söyle demistir:
Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) Secde sûresi ile Mülk sûrelerini okumadan uyumazdi.
Rafii´nin de rivayet ettigine göre;
Yemenli salih kullardan biri, bir Ölüyü defnetmis. Halk ayrildiginda, o, kabirden siddetli bir vurus seslerini isitmis. Sonra, kabirden, siyah bir köpek çikmis. O salih, «helak olasin, nesin sen?» demis. O demis ki:
«Ben Ölünün ameliyim» Seyh:
«O vuruslar sâna miydi, ona miydi?» demis. O:
«Hayir bana idi, yanmda Yasin ve benzeri sûreleri gördüm,, benimle onun arasma girdiler. Böylece dövüldüm ve kovuldum.»
îsbehâni, «Tergib»de, Ibn-i Abbâs (Radiyallahû anhüma)´dah rivayet ettigine göre, Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) söyle buyurmustur:
Kim, Cuma gecesi aksam namazindan sonra iki rek´at namaz kilip, her bir rek´atta, Kur´an Fatihasini bir sefer, «Iza zülzüeti´l-ard» sûresini onbes sefer okusa, Allah ona Ölüm sekeratim kolaylastirir. Onu kabir azabindan kurtarir. Kiyamet gününde, Sirat köprüsü üstünden de geçmeyi ona kolaylastirir.
Ebû Yala´ Enes Radiyallahhû anh)´dan rivayet ettigine göre, Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) söyle buyurmustur:
«Kim Cuma günü ölse kabir azabindan korunur.»
Beyhaki, îkrime bin Halid el-Mahzumi´den rivayet ettigine göre söyle demistir:
«Kim Cuma günü veya Cuma gecesi ölse iman üzere hayatina hitam verilir. Ve kabir azabindan korunur.»
Beyhaki ibn-i Recep söyle demistir:
Enes bin Malik (Radiyallahû anh) ´dan zaif bir senedle; «Ramazan ayinda ölüler üzerinden kabir azabi kaldirilir,» diye rivayet edilmistir.
Yafii «Ravz er-Reyyahin»de Veli birisinden rivayet ettigine göre söyle demistir:
«Ben Allah´dan kabirdekilerin makamlarini bana göstermesini istedim. Bir gece kabirlerin varildigim gördüm. Bâzilarinin en a´la kumas üstünde, bâzilarinin ipek üstünde bâzilarinin çiçekler üstünde bâzilarinin koltuklar üstünde, yattiklarini; bâzilarinin agladigini, bâzilarinin güldügünü gördüm.
Ben, Yâ Rabbi, eger isteseydin, ikramda aralarini esit tutardin, dedim. Birden kabirden bir ses:
Yâ filan, bunlar amellerin
dereceleridir. Iste atlas kumasta yatanlar güzel ahlâk sahipleridir, ipek üstünde yatanlar, sehidlerdir. Reyhan çiçekleri üstünde yatanlar, oruç tutanlardir. Tahtlar üstünde yatanlar ise, Allah yolunda birbirini sevenlerdir. Aglayanlar ise, günahkârlardir. Gülenler ise tevbe edenlerdir, dedi. [29]
[29] Imam Celaleddin Es-Suyuti, Kabir Alemi, Kahraman Yayinlari: 302-309.