- Kabede Namaz Kılmak

Adsense kodları


Kabede Namaz Kılmak

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

rray
reyyan
Mon 6 February 2012, 06:23 pm GMT +0200
92. Kabe'de Namaz Kılmak[329]

 

2023. ...Abdullah b. Ömer'den rivayet olunduğuna göre Resûlullah sallalahu aleyhi ve sellem, Üsânıe b. Zeyd, Kabe hizmetçisi Osman b. Talha ve Bilâl ile birlikte Kabe'ye girmiş, (Osman) Kabe'­nin kapısını üzerilerine kapamış (Peygamber sallal'ahu aleyhi ve sel­lem yanındakilerle birlikte) orada bir süre durmuş. İbn Ömer de­miştir ki:

Çıktığı vakit BilaPe; "Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)' ne yaptı?" diye sordum.

Bir direk soluna, iki direk sağına üç direk de arkasına aldı, o gün Beyt altı direk üzerinde idi.. Sonra namaz kıldı, cevabını verdi.[330]

 

Açıklama
 

Kabe'den maksat Mekke-i Mükerreme'de bulunan Beyt-i  şerîfUr  Allah teâlâ ye tekaddes hazretleri bu hususu Kur'an-ı Kerîminde şöyle ifâde ediyor: "Allah hürmetli ev Kâbeyi, hürmetli ayı, kurbanı, boynu tasmah kurbanlıkları insanların faydası için ortaya koydu."[331]

Kabe, mavi taşlardan yapılmış 15 m. yüksekliğinde Mescid-i Haram'-ın ortasında kuzey cephesi 10 m., batı cephesi 12 m. güney cephesi 16 m. doğu cephesi 11 m. uzunluğunda küp şeklinde bir binadır.

Kur'ân-ı Kerim'in ifâdesine göre yeryüzünde insanlar için yapılmış ilk bina Kabe'dir.[332] Kabe'nin inşa tarihi ile ilgili pekçok rivayetler var­dır. Bu rivayetlerden birine göre, Hz. Âdem'in tevbesi Allah tarafından kabul edilince o Allah'a şöyle yalvarmıştır: "Allah'ım ben burada cennet­teki ibadetten mahrumum." Bunun üzerine Allah bir vahyle Hz. Âdem'e şöyle diyor: "Sen de gökteki meleklerin camisi gibi bir camiyi yeryüzünde inşa et ve melekler gibi sen de ibâdetini yap" melekler Hz. Adem'in yardı­mına gelirler ve böylece Hz. Adem Mekke'de Kabe'yi inşa eder.[333]

Ezrakî de "Mekke Tarihi" isimli eserinde Kabe Tarihi ile ilgili olarak bazı rivayetler naklediyor ki bunlardan bazıları şöyledir:

1. Hz. Âdem'in vefatından sonra Allah Kabe'yi göğe çekti ve daha sonra Hz. İbrahim bunun yerine yeni bir Kabe inşa etti.

2. Kabe Hz. Nuh zamanındaki tufan zamanında göğe çekildi.

3. Kabe tufan zamanında yıkıldı harâb oldu.

4. Hz. Adem Kabe'yi elmas, inci vs. gibi çok değerli olan taşlardan bina etmişti fakat Hz. Adem'in ölümünden sonra Kabe göğe çekildi ve çocukları bunun yerine âdi taş ve topraktan Kabe'yi yeniden inşa ettiler.

O halde geçmişe ait ve kesinlikle bilinemeyecek şeyleri bir kenara koy­malıdır. Her halükârda Hz. Nuh zamanındaki tufandan sonra Hz. İbra­him'e kadar Kabe'nin hiç bir izine rastlanmamaktadır.

Bir gün Allah Teâlâ Hz. İbrahim'e Kabe'yi yeniden inşaletmesini vahyle bildirdi. Hz. İbrahim "Ya Rabbi ben Hz. Adem zamanında Kabe'nin nerede olduğunu bilmiyorum" dedi. Allah (c.c.) O'na, "Önünde hareket hâlinde olan şu buluta bak, ve onu takib et. O nerede durursa gölgesinin düştüğü yerde Kabe'yi yeniden inşa et" dedi. Hz. İbrahim o bulutun göl­gesini tâkibederek Mekke'ye kadar gitti. Mekke'ye varınca bulut durdu, "Hz. İbrahim bu bulutun gölgesinin düştüğü yerlerin ölçüsünü aldı ve temelleri kazmaya başlayarak Kabe'yi inşa etti ve ondan sonra o bulut da kayboldu. Başka rivayetlere göre Hz. İbrahim'e yardım etmek için me­lekler de gelmiştir.[334]

Kur'an-ı Kerim'de Kabe'yi inşâ edenlerin Hz. İbrahim'le oğlu olduğu belirtilmektedir: "Hani İbrahim ve İsmail Kabe'nin temellerini yükselti­yordu, "Rabbimiz, yaptığımızı kabul buyur, şüphesiz ki sen hem işitir, hem bilirsin," dediler."[335]

Bu durumda Kabe'nin ikinci yapıcısı Hz. İbrahim'in kendisi olmaktadır.

Kıymetli âlimimiz Kâmil Miras bu konudaki görüşlerini şu cümlelerle ifade etmektedir: "Beyt-i Muazzamın inşasını emreden Allahuzülcelal,mü-belliği ve mühendisi Cibril, ilk banisi İbrahim Halil, muavini de İsmail olduğu en sahih rivayet olarak kabul edilmek icab eder."[336]

Hz. Peygamber'in büyük dedesi Kusayy zamanında tamir edilen Ka­be Hz. Peygamber'in gençliğinde de yeni bir tamir görmüştür. Nitekim bu sırada Hacerü'l-esved'i yerine yerleştirme şerefi Hz. Peygamber'e nasib olmuştur.

Emevîler zamanında özellikle Haccâc b. Yusuf zamanında harpler ve isyanlar dolayısıyla Kabe iki defa harap bir vaziyete gelmiş ve yeniden tamir edilmiştir. Kanunî başta olmak üzere Osmanlı Sultanları da Kabe'­nin tâmiriyle yakından ilgilenmiştir. Bu tamirler dolayısıyla Kabe'nin bi­nası zaman içinde değişikliklere uğramıştır. Zaten mukaddes olan, Kabe'­nin yapısı değil, üzerinde bulunduğu arsadır.

Resûl-i Ekrem (s.a.)'in fetih günü Kabe'ye girişi Buhârî'nin rivayetin­de şu mânâya gelen lâfızlarla anlatılmaktadır: Resûlullah (s.a.) Fetih günü Mekke'ye devesi üzerinde Mekke'nin yukarı kısmından girdi. Terkisinde Üsâme b. Zeyd, etrafında da Bilâl ile Osman b. Talha vardı. Nihayet hayvanını mescitte çöktürdü ve Kabe'nin anahtarlarının kendisine getiril­mesini emretti. Osman (anahtarları getirip Kabe'nin kapısını) açtı, Resû­lullah da Üsâme, Bilâl ve Osman'la birlikte Kabe'ye girdi uzun süre orada kaldı, sonra dışarı çıktı."[337]

Resûl-i Ekrem Kabe'ye girerken yanına çok sevdiği Zeyd'in oğlu ol­duğu için Üsâme'yi, müezzini olduğu için Hz. Bilâl'i, Kabe'nin hizmetçisi olduğu için de Osman b. Talha'yı almıştır. Hz. Osman Kabe'nin anahtarı­nı sunduktan sonra Resûl-i Ekrem: "Ey Ebû Talha oğulları, ebediyyen sizde kalmak üzere bu anahtarı alınız!" buyururak Osman'a vermiştir.

Kabe'nin içine girdikten sonra kapıyı üzerlerine kapatmalarının hik­meti ise izdihamı önlemek yahut da kalblerinin sükûnet bulup tam bir huşû'a ermesini te'min etmektir.

Her ne kadar bu hadis-i şerifte Abdullah b. Ömer'in Resûlullah (s.a.) ve yanındakiler Kabe'den çıkınca ilk defa Hz. bilâl'e: "Resûlullah ne yap­tı?" diye sorduğu ifâde ediliyorsa da, Ebû Avâne'nin el-A'lâ b. Abdirrah-mân vasıtasıyla tbn Ömer'den rivayet ettiği bir hadiste İbn Ömer'in bu soruyu H^. Bilâl'le birlikte Hz. Üsâme'ye de yönelttiği ifâde edilmekte­dir.[338] Bu durum iki hadis arasında bir çelişki bulunduğunu göstermez. Çünkü Hz. İbn Ömer'in önce bu soruyu Hz. Bilâl'e sorduğu, aldığı cevabı te'yid ettirmek maksadıyla aynı soruyu bir de Hz. Üsâme'ye yöneltmiş olduğu düşünülebilir.

Konumuzu teşkil eden Ebû Dâvûd hadisinde Resûl-i Ekrem Kabe'de direğin birini soluna, ikisini de sağına alarak namaz kıldığı, ifâde ediliyor­sa da Buhârî'nin Abdullah b. Yusuf kanalıyla Mâlik'den rivayet ettiği bir hadis-i şerifte bir direk sağına, bir direk de soluna alarak namazı kıldığı ifâde edilmektedir.[339]

Aslında bu iki rivayet arasında bir çelişki bulunduğunu zannetmek doğru değildir. Çünkü konumuzu teşkil eden Ebû Dâvûd hadisi Kabe'nin Hz. Peygamber zamanındaki haline göre rivayet edilmiştir. Çünkü metin­de de ifâde edildiği gibi, "Kabe'nin içinde o zaman altı direk vardı."

Buhârî hadisi ise Kabe'nin râvi Mâlik zamanındaki haliyle.ilgilidir. Çünkü o zaman Kabe içindeki direklerden biri alınmış ve beş direk kal­mıştı. Nitekim metinde geçen, "O gün Beyt-i Şerif, altı direk üzerinde idi" cümlesi de Kabe içindeki direklerin sayısının sonradan değiştiğini ifa­de etmektedir.

Kirmanı bu durumu şöyle açıklıyor: "Direk lâfzı cinstir; bire de ikiye de ihtimali vardır. Binaenaleyh mücmeldir. Bu mücmeli Mâlik, İsmail b. Ebi Üveys rivayetinde açıkça beyân etmiş, sağındaki direklerin iki olduğu­nu söylemiştir."[340] Bazıları rivâyetlerdeki ihtilâfa bakarak vakanın ayrı ayrı zamanlarda iki defa cereyan ettiğine kail olmuşlardır. Bir rivayette de Re-sûlullah (s.a.)'ın iki direk sağına, iki soluna, üç de arkasına alarak namaz kıldığı bildirilmiştir. Bu takdirde direklerin yedi olması icabed ederse de nefs-i hadisde "o gün Beyt-i Şerîf altı direk üzerindeydi" denilmesi bu rivayeti reddeder.[341]

Buhârî'nin Hz. Bilâl'den rivayet ettiği bir hadis-i şerifte de Resûl-i Ekrem'in Kabe'deki namazı, Yemânî rükünler arasında bulunan iki direk arasinda kıldığı ifade edilerek[342] Resûl-i Ekrem'in sağında ve solunda bi­rer direk bulunduğu bildirilmişse de aslında burada direğin biri ya diğer iki direkle aynı hizada bulunmadığından, ya da Resûl-i Ekrem namazı O'na karşı kıldığından zikredilmemiştir.

İleride tercümesini sunacağımız 2026 numaralı hadis-i şerif ile Zürkâ-nî'nin tahkikine göre İmam-ı Mâlik'in rivayet ettiği bir hadis-i şerifte[343] Resûl-i Ekrem'in Kabe'de iki rekat namaz kıldığı ifâde edilirken Müslim'­in rivayet ettiği diğer bir hadiste hiç namaz kılmadığı,1 sadece !duâ ettiği ifâde edilmektedir.[344] Ayrıca ileride tercümesini sunacağımız 2027 numa­ralı hadis de böyledir. Bu konuda Nevevı şunları söylüyor: "Hadis ulemâ­sı Resûl-i Ekrem'in Kabe'de iki rekat namaz kıldığını ifâde eden Bilâl rivâyetiyle amel edileceği hususunda ittifak etmişlerdir. Çünkü bu rivayet bir hüküm isbat etmektedir. Aynı zamanda bu hadiste kendisine aykırı olan hadise nisbetle daha fazla bilgi vardır. Binaenaleyh bu hadis, kendisi­ne aykırı olan hadislere tercih edilir.

"Hz. Bilâl "Resûl-i Ekrem Kabe içerisinde iki rekat namaz kıldı" derken Hz. Üsâme'nin "namaz kılmadı" demesine gelince, bunun sebebi de şudur: Kabe'ye girip kapıyı kapadıkları vakit, herbiri duâ ile meşgul olmuş. Üsâme (r.a.) Peygamber (s.a.)'i Beyt-i Şerifin bir tarafında duâ ederken görmüş, sonra kendisi de Beyt'in başka bir tarafında duâ etmiş­tir. Hz. Bilâl Resûlullah (s.a.)'e yakın bulunduğu için onun namaz kıldığı­nı görmüş Üsâme ise, uzakta bulunduğu için ve meşguliyeti sebebiyle bu­nu görememiştir. Zaten Resûlullah sallalahü aleyhi ve sellem'in bu namazı hafif idi. Binaenaleyh Hz. Üsâme'nin, zannıyla amel ederek "Namaz kılmadı" demesi caizdir. Fakat Hz. Bilâl hakikaten namaz kıldığını gör­müş ve haber vermiştir."[345]

Hz. Bilâl'in bu rivayeti ileride gelecek olan 2027 numaralı İbn Abbas hadisine de tercih edilir. Çünkü Hz. İbn Abbas bu hadisin içinde bizzat Resûl-i Ekrem'le birlikte bulunmamıştır. Bu hadisi rivayet ederken bazan kardeşi Fazl'a bazan da Hz. Üsâme'ye istinad ve itimad etmiştir.

Ayrıca Hz. Bilâl'in rivayeti olumlu olduğu için de diğer olumsuz riva­yetlere tercih edilir.[346]

 

Bazı Hükümler
 

1. Resûlullah (s.a.) hayatta olduğu halde bir sahabının diğer bir sanabıden hadis rivayet etme­si caizdir.

2. Daha faziletli bir kimse varken aynı dercede faziletli olmayan baş­ka bir kimseye haber sorup onun vereceği haberle yetinmek caizdir. Çün­kü İbn Ömer, Resûl-i Ekrem dururken Kabe'den ne yaptıklarını Hz. Bilâl'e sormuştur.

3. Hz. İbn Ömer, Hz. Peygamberin sünnetini araştırmak ve sünnete uymak hususunda son derece hırslı idi.

4. Hacı olsun veya olmasın bir kimsenin Kabe'ye girmesi müstehab-tır. Taberânfnin el-Mu'cem'ul-kebîri'inde Abdullah b. Müemmil'den ri­vayet ettiği zayıf bir hadiste şöyle buyuruluyor: "Beyt-i Şerife giren bir kimse bir iyiliğin içine girmiş ve bir kötülüğün dışına çıkmış olur. O kimse Beyt'ten çıkarken günahları bağışlanmış olarak çıkar."[347] Ulemânın bü­yük çoğunluğuna göre Kabe'ye girmek hac ibadetinden değildir. Çünkü İbn Abbas (r.a.); "Ey insanlar Beyt-i Şerife girmenizin hacla hiç bir ilgisi yoktur." buyurmuştur.[348] Nitekim şu hadis-i şerifte bu gerçek, açıkça ifade edilmektedir: "Keşke girmeseydim, çünkü ümmetime güçlük çıkarmış olmaktan korkuyorum"[349]

Beyt-i Şerîf'e girerken son derece alçak gönüllü edepli olmalı ve göz secde yerinden ayrılmamalıdır. Nitekim Salim b. Abdillah'm Hz. Âişe'den naklettiği bir hadis şu mealdedir: "Şu Müslüman kimseye hayret ediyo­rum, Kabe'ye giriyor da Allah Teâlayı tazim maksadıyla gözünü secde mahallinden ayırıp tavana dikiyor. Oysa Resûlullah (s.a.) Kabe'ye girdiği zaman çıkıncaya kadar gözünü secde mahallinden ayırmadı."[350]

5. Kabe içinde namaz kılmak müstehabdır. Ancak bu meselenin ay­rıntıları ulemâ arasında ihtilaflıdır. Hanefî ulemâsıyla, İmam Şafiî, Ah-med, Sevrî ve cumhûr-ı ulemâya göre Kabe içerisinde farz ya da nafile namaz kılmak caizdir; İbn Abdilhakîm el-Malikî de bu görüştedir. İbn Abdilber ile İbnu'l-Arabî de bu görüşü doğrulamaktadırlar. Delilleri ise, konumuzu teşkil eden Ebû Dâvûd hadisidir. Sözü geçen ulemâya göre sıh­hat bakımından nafile namazlarla farz namazlar arasında bir fark olmadı­ğı gibi, mescid olması itibariyle Kabe nafile namazları kılmaya müsâid olduğu gibi farz namazları kılmak için de müsaittir. Bu hususta Kabe'nin içi.ile dışı arasında bir fark olmaması gerekir.

İmam Mâlik'e göre ise, Kabe içerisinde nafile namazın dışında bir namaz kılmak caiz değildir. Bu görüş İmam Ahmed'den de rivayet olun­muştur. Delilleri ise şu âyet-i kerimedir: "Artık yüzünü Mescid-i Haram semtine çevir bulunduğunuz yerde yüzlerinizi o yöne çevirin."[351] Çünkü Kabe'nin içinde namaz kılarken Kabe'ye yönelmek gerçekleşmiyor. Bu ba­kımdan farz namazları Kabe'de kılmak âiz değildir. Nafile namazlara ge­lince bilindiği gibi farz namazlara nisbetle nafile namazların edasında di­nen bazı kolaylıklar vardır. Oturarak kılınabilmeleri ve yolculukta hayvan üzerinde kılınmalarının caiz olması buna misal olarak verilebilir. Bu ba­kımdan Kabe'ye yönelme tam gerçekleşmese bile Kabe içinde namaz kıl­mak caizdir. Binaenaleyh Kabe içinde kılınan farz namazların kesinlikle iadesi lâzım gelir. Malikî ulemâsının meşhur olan görüşü budur.

İbn Abbas'a göre ise, Kabe içerisinde farz veya nafile hiç bir namaz kılınamaz. Malikîlerden bazıları ile Zâhiriyye ulemâsı bu görüştedirler. Çün­kü Kabe içinde namaz kılarken Kabe'nin bir kısmı arkada kalmış olur. Oysa matlub olan Kabe'ye yönelmektir. Sünnet-i müekkedeler ile vitir ve bayram namazlarını Kabe içerisinde kılmak ise, Malikîlere göre mekruhtur.

Bu görüşler içerisinde isabetli olanın cumhurun görüşü olduğunda şüphe yoktur. Çünkü Resûl-i Ekrem (s.a.) hiçbir zaman farz namazı Kabe içinde kılmayı yasaklamamıştır.[352]

 

2024. ...Şu (önceki hadis-i şerîf) Malik'den de rivayet olunmuş­tur. Ancak (bu hadisi Malik'den rivayet eden Abdurrahman b. Mehdî burada bir önceki hadisde geçen) direkleri zikretmemiştir. (Abdur­rahman b. Mehdi Malik'den naklen) dedi ki: Sonra (Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem) namaz kıldı; kendisiyle kıble arasında üç arşın(lık bir mesafe) vardı.[353]

 

Açıklama
 

Hz.  Abdullah b. Ömer Kabe'ye girince yüzü istikâmetinde ileri doğru yürümüş kapıyı arkasında bırakarak karşısındaki duvara üç arşın kalıncaya kadar ilerler ve Hz. Bilâl'in haber verdiği yeri bulur, orada namaz(ını) kılarmış. Binaenaleyh Kabe'nin her hangi bir yerinde namaz kılmakta hiçbir kimse için sakınca yoktur, istedi­ği yerde kılabilir.[354]

 

2025. ...İbn Ömer (r.a.) Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem-den (2023 numaralı) Ka'nebî hadisinin manasını rivayet etti (ve); "Ben (Kabe'de Hz. Peygamberin) kaç (rekat) namaz kıldığını Bilâl'e sormayı unuttum" dedi.[355]

 

Açıklama
 

Bu hadis-i şerifi Müslim şu mânâya gelen lâfızlarla rivâyet etmiştir:  "Resülullah (sallallahü aleyhi ve sellem) beraberinde Üsâme, Bilâl ve Osman b. Talha olduğu halde Beyt-i Şerife girdi. Sonra üzerlerine kapıyı uzun zaman kapadılar. Bilahere kapı acıldı, içeriye ilk giren ben idim ve Bilal'e rastlayarak:

Resûlullah (s.a.) nerede namaz kıldı? diye sordum. Bilâl:

İki ön direk arasında, cevabını verdi. Ama Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem)in kaç rekat namaz kıldığını ona sormayı unuttum.[356]

Bu rivayetle birlikte konumuzu teşkil eden hadis-i şerif gösteriyor ki Hz. Bilâl, Hz. İbn Ömer'e Hz. Peygamber'in Kabe'de namaz kıldığı yeri haber vermişse de kaç rekat namaz kıldığından bahsetmemiştir.

Halbuki Mücâhid'in İbn Ömer'den naklettiği şu hadis-i şerif bunun aksini ifâde etmektedir. "Ben Bilal'e Peygamber (saİlallahu aleyhi ve sellem) Kabe'de namaz kıldı mı? diye sordum da:

Evet Beyt'e girdiği vakit şu senin sağında bulunan iki direk arasında iki rekat namaz kildi. Sonra Kabe'den çıktı, iki rekât da Kabe'ye doğru kıldı, cevabım verdi."[357]

Aslında bu iki rivayet arasında çelişki yoktur. Çünkü İbn Ömer'in bu rivâyetirideki "iki rekat" sözü kendisine aittir. Hz. Bilâl'den duymuş değildir. Ancak Hz. Bilâl'den duyduğu sözü naklederken iki rekatten az namaz kılınamaycağım düşünerek sözüne "iki rekat" kelimesini ilave ede­rek nakletmiştir.

Ayrıca Ömer b. Şeybe'nin "Kitabı Mekke"de yine îbn Ömer'den nak­len rivayet ettiği bir hadis de şu anlamdadır: "Kabe'den çıktıkları zaman Bilâl'le karşılaştım:

Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) burada ne yaptı? diye sor­dum, eliyle yani şehadet ve orta parmaklarıyla işaret ederek:

İki rekat namaz kıldı, diye cevap verdi.[358] Ömer b. Şeybe'nin bu ri­vayeti de Hz. İbn Ömer'in Hz. Bilal'e Hz. Peygamber'in kaç rekat namaz kıldığını lafzen sormadığını BilaFinde O'na lafzen cevap vermediğini, fa­kat iki rekat kıldığını eliyle ifâde ettiğini ortaya koymaktadır. Yahutta Hz. İbn Ömer "Ona kaç rekat kıldığını sormayı unuttum" derken; iki rekattan fazla namaz kılıp kılmadığını iyice anlayamadım, demek istemiştir.[359]

 

2026. ...Abdurrahman b. Safvân'dan; demiştir ki: Ben Ömer b. Hattâb'a:

Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) Kabe'ye girdiği zaman ne yaptı? diye sordum da;

İki rekat namaz kıldı, diye cevap verdi.[360]

 

Açıklama
 

Bu hadis-i şerif Resûl-i Ekrem (s.a.fin Kabe'ye girdiği vakit iki rekat namaz kıldığım ifâde etmektedir. Her ne kadar senedinde bir takım tenkidlere hedef olan Yezid b. Ebî Ziyâd oldu­ğu için bu hadis zayıf sayılmışsa da şu hadisler tarafından takviye edildiği için zayıflıktan çıkıp hasen liğayrihî seviyesine yükselmiştir.

1. Daha önce tercümesini sunduğumuz; "Ben Bilâle: Peygamber (s.a.) Kabe'de namaz kıldı mı?" diye sordum da: "Evet, Beyt'e girdiği vakit şu senin sağında bulunan iki direk arasında iki rekat namaz kıldı, sonra Kabe'den çıktı, iki rekat de Kabe'ye doğru kıldı" cevabını verdi.[361] anla­mındaki hadis.

2. Abdulaziz b. Ebi Revvâd'ın Nâfi'den O'nun da İbn Ömer'den ri­vayet ettiği, Kabe'den çıktıkları zaman Bilal'le karşılaştım, "Peygamber (s.a.) burada ne yaptı?" diye sordum. Eliyle, yani şehâdet ve orta par­maklarıyla "iki rekat namaz kıldı" diye cevap verdi.[362]

3. İbn Ebi Müleyke'nin İbn Ömer'den rivayet ettiği, Hz. BilaPe "Resulullah Kabe'de namaz kıldı mı?" diye sordum da, "Evet iki direk ara­sında iki rekat namaz kıldı" dedi.[363]

Biz bu hadisle ilgili açıklamayı 2024 ve 2025 numaralı hadislerin şer­hinde açıklamış bulunmaktayız.[364]

 

2027. ...İbn Abbâs (r.a)'dan rivayet olunduğuna göre, Peygam­ber (s.a.) Mekke'ye gelince içinde putlar bulunan Kabe'ye girmek istememiş (ve Hz. Ömer'e) onları (çıkarmasını) emretmiş, bunun üze­rine (putlar Kabe'den) çıkartılmış ve (özellikle) İbrahim ve İsmail (aleyhisselam)'ın heykelleri de ellerinde ezlâm (demlen fal okları) olduğu halde çıkarılmışlar. Bunun üzerine Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem (bu iki heykeli yapanları kastederek);

"Allah onları helak etsin, onlar pek iyi bilirler ki (bu iki Pey­gamber hiç bir zaman) kısmetlerini fal oklarıyla aramış değillerdir" buyurmuş, sonra Beyt'e girip her tarafında ve her köşesinde tekbir getirmiş sonra orada namaz, kılmadan (dışarı) çıkmıştır.[365]

 

Açıklama
 

Bu hadis-i şerifte söz konusu edilen olay, Mekke'nin fethinde cereyan etmiştir.

Metinde Kabe'nin içindeki putlardan "ilâh" diye bahsedilmesi câhiliyye arablarının batıl inançlarını ifade etmek içindir. Bu maksadın dışın­da herhangi bir puttan "İlâh" diye bahsedilmesine imkân yoktur. Resû-Iu-i Ekrem Kabe'yi eski hâli üzere bırakmak istemediğinden ve içinde put­lar varken oraya meleklerin girmesi mümkün olmadığından dolayı putları çıkartmadan oraya girmek istememiştir.[366]

Beyhâkî'nin rivayetine göre, Hz. Peygamber Fetih günü Bathâ'da Ka­be'ye giderek oradaki putları imha etmesi için Hz. Ömer'e emir vermiştir ve bu putlar tamamen ortadan kaldırılıncaya kadar Kabe'ye girmemiştir.[367] Beyhakî'nin bu rivayeti Kabe'yi putlardan temizleyen kimsenin Hz. Ömer (r.a.) olduğunu ifâde etmektedir ki, biz de tercümemizde buna pa­rantez içerisinde işaret ettik. Buhârî'nin bir rivayetinde de Hz. İbrahim ve İsmail'e ait heykellerin ashab-ı kiramdan bir cemaat tarafından çıkarıl­dığı ifâde edilmektedir.[368] Ayrıca Beyhakî'nin bir rivâyetiyle Buhârî'nin di­ğer bir rivayetinde de Hz. Peygamberin Kabe'de Hz. İbrahim'in heykeliyle Hz. Meryem'in heykeline rastladığı ifâde edilmektedir.[369]

Bu rivayetler arasında bir çelişki bulunduğunu zannetmek doğru de­ğildir. Çünkü Kabe'de pek çok put vardı. Bu putlar arasında Hz. İbrahim ve İsmail'e ait heykeller bulunduğu gibi Hz. Meryem'e ait bir heykelin de bulunması mümkündür. Ayrıca Kabe'deki putların imha edilmesi için Hz. Ömer'e emredilince ashâbdan bazı kimselerin de ona Kabe'nin putlar­dan temizlenmesinde yardım etmiş olması ihtimali de vardır.

Metinde geçen "ezlâm = fal okları" zelam kelimesinin çoğuludur. Ucunda temren bulunmayan küçük ok anlamına gelir. Câhiliyye çağında fal için kullanılan bu oklar üç adet olurdu. Bunlardan birinde "yap" öbü­ründe "yapma" yazılı idi. Üçüncüsünde de bir şey yoktu, yani boştu. Bir iş tutmak isteyen bir yola çıkacak olan kimse bu işin ya da yolculuğun kârlı ve kazançlı olup olmayacağını anlamak için bu oklara başvururdu. Kabe içerisinde ücret mukabilinde bu işi yürüten falcıya varıp bu oklardan birini çekerdi. Şayet "yap" çıkarsa o işi yapardı, "yapma" çıkarsa bu işinden vazgeçerdi. Eğer boş çıkarsa, üzerinde "yap" veya "yapma" yazı­lı oklardan biri çıkıncaya kadar fal çekmeye devam ederdi.

İslâm dini zararı olan câhiliyye âdetleri yanında her türlü bâtıl inanç­larla da mücâdele etmiş ve onların kökünü kazımıştır. Kur'ân-ı Kerim'in bazı âyetlerinde fal oklarına başvurarak geleceğe dâir bilgi edinmek iste­menin şeytanın aldatmasından doğan, pis ve çirkin bir âdet olduğu ve fenalıkta şarap içmeğe, kumar oynamağa denk olduğu belirtilerek bunlar­dan kaçınılması emrolunmuştur. Nitekim Allah Teâlâ bu konuda mü'minleri şöyle uyarıyor: "bir de fal oklarıyla kısmet aramanız size haram kılın­dı. Bunlar fâşıklıktır..."[370]

 

Bazı Hükümler
 

1. Halkı bâtıllardan sakındırmak,  kötülüğün işlendiği yerlerden uzak durmak ve batıl inançlar­la mücadele etmek, mü'minler için farzdır.

2. Kabe'ye girerek her tarafında tekbir getirmek müstehabdır.

3. Peygamber (s.a.) Veda Haccında Kabe içerisinde namaz kılmarmştır. Her ne kadar bu hadis Resûl-i Ekrem'in Kabe içinde namaz kıldığını ifâde eden 2023 ve 2026 numaralı hadislere aykırı gibi görünmekte ise de, bu rivayetlerin aralarını şu şekilde uzlaştırmak mümkündür. Hz. Pey­gamber Kabe'ye iki defa girmiştir. Bu girişlerinin birinde 2023 ve 2026 numaralı hadislerde ifâde edildiği gibi namaz kılmıştır, diğerinde de konu­muzu teşkil eden İbn Abbâs hadisinde ifâde edildiği gibi namaz kırmamıştır.

Hafız İbn Hacer de İbn Hıbbân'dan naklen Resûl-i Ekrem'in biri Fetih günü diğeri de Veda haccında olmak üzere iki defa Kabe'ye girdiğini ve Fetih günü Kabe'ye girdiğinde namaz kıldığını, Veda haccında girdiğin­de ise kılmadığını söylüyor.[371] İmam Nevevî'ye göre ise, Hz. Peygamber Kabe'ye sadece Fetih günü girmiş ve Kabe'de namazı da o gün kılmıştır.[372]

 

[329] Bazı nüshalarda bu başlık şeklindedir.

[330] Buhârî salât 96; Müslim, hac 388; Nesâî, kıble 6; Muvatta, hac 193; Ahmed b. Hanbel, II, 113, 138.

     Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 7/507-508.

[331] el-Maide (5), 97.

[332] Âl-i İmrân (3), 96.

[333] Hamidullah M. İslâm Müesseselerine giriş, 25.

[334] M. Hamidullah, a.g.e., 25.

[335] el-Bakara (2), 127.

[336] Miras, Kâmil, Tecrid Tercemesi, VI, 17.

[337] bk. Buhârî, cihâd 127.

[338] Buhârî, hac 51; İbn Hacer, Fethu'1-Bârî IV, 210.

[339] Buhârî, salât 96.                             

[340] Muvatta', hac 193.

[341] Davudoğlu, Sahih-i Müslim Terceme ve Şerhi, VII, 52.

[342] Buhârî, hac 51.

[343] Zürkânî, Şerhû'l-muvatta' III, 200.

[344] Müslim, hac 395-396.

[345] Nevevî, Şerhu Müslim, IX, 82. (Müslim, hac 388).

[346] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 7/508-512.

[347] Heysemî, Mecme'u'z-zevâid, II, 293; Beyhakî, es-Sünenü'1-kübrâ, V, 158.

[348] İbn Hacer, Fethu'1-bârî, IV, 212, Zafer Ahmed, İ'lâu's-Sünen, X, 115.

[349] Tirmizî, hac 45; İbn Mâce, menâsik 79; Ahmed b. Hanbel, VI, 138.

[350] Beyhakî es-Siinenü'1-kübrâ, V, 158; Hakim, Müstedrek, I, 479.

[351] el-Bakara (2), 144.

[352] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 7/512-514.

[353] Sadece Ebû Dâvûd rivayet etmiştir.

     Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 7/514.

[354] Buhârî, salât 96; hac 52.

     Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 7/514.

[355] Müslim, hac 389, 391.

     Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 7/514.

[356] Müslim, hac 391.                                   

[357] Buhârî salât 30; Nesâî, menâsik 127; Dârimî, menâsik 43; Ahmed b. Hanbel, II, 75, III, 410; VI, 12, 14.

[358] Fethu'l-Bârî II, 46.

[359] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 7/515.

[360] Sadece Ebû Dâyûd rivayet etmiştir.

     Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 7/516.

[361] Buhârî, salât 30, Nesâî, menâsik 127; Dârimî, menâsik 43, Ahmed b. Hanbel, 1, 75, III, 410, IV, 12, 14.

[362] Buhârî, salât 30.

[363] Nesâî, menâsik, 127.

[364] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 7/516.

[365] Buhârî, hac 54, enbiyâ 8, meğâzî, 148; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, V, 158.

      Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 7/517.

[366] İbn Hacer, Fethu'1-Bârî, IV, 215.

[367] Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, V, 158.

[368] Buhârî, hac 54.

[369] Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, V, 158.

[370] el-Mâide (5), 3.

     Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 7/517-518.

[371] İbn Hacer, Fethü’l-Bari IV, 215.

[372]     Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 7/518-519.


ceren
Mon 30 July 2018, 02:25 am GMT +0200
Esselamu aleykum. RABBİM bizleri kabeyi ziyaret eden ve kabe de namaz kılıp ibadet eden rahmete merhamete erisen kullardan eylesin inşallah. ..

Bilal2009
Mon 30 July 2018, 11:38 am GMT +0200
Ve aleykümüsselam Rabbim bizlere o mübarek yerlere gidebilmeyi nasip eylesin Rabbim paylaşım için razı olsun

Sevgi.
Fri 22 September 2023, 05:43 am GMT +0200
Rabbim bizleri o güzel mübarek yerlere gidip görmeyi nasip etsin inşaAllah.. amiin ecmâin