- İsrailiyyat Haberleri Nakletmenin Yasak Olduğunu Gösteren Deliller

Adsense kodları


İsrailiyyat Haberleri Nakletmenin Yasak Olduğunu Gösteren Deliller

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

rray
meryem
Sun 12 December 2010, 01:55 pm GMT +0200
Îsrailiyyat Haberleri Nakletmenin Yasak Olduğunu Gösteren Deliller

Yahudilerin kitasbın kelimelerini tahrif etmeleri, tarih konusunda onları güvenilir olmayan kişiler yapmıştır. Yüce Aliah buyuruyor:" Yahudilerden yalana kulak verenler ve sana gelmeyen başka bir topluluk hesabına casusluk yapanlar sözlerin asıl yerlerini deneğiştirirler ve "Böyle bir fetva size verilirse alın, verilmezse kaçının" derler."[71]

"Verdikleri sözleri bozdukları için onlara lanet ettik. Kalplerini    katılaştırdık.     Onlar    sözlerin    yerlerini değiştiriyorlar.   Kendilerine   belletilenlerin   bir  kısmını unuttular,   içlerinden   pek   azından   başkasının   daima hainliklerini görürsün.[72]

2- Yahudiler naklettikleri söz ve haberlerde iftira edip yalan söylüyorlar. Yüce Allah buyuruyor: "İnkar etmeleri ve Meryem'e büyük bir iftira yapmaları sebebiyle..."[73]

3- Yahudiler, müslümanları dinlerinden uzaklaştırmak isterler. Bunu da Îsrailiyyat haberler yoluyla yaparlar. Yüce Allah buyuruyor:" Kitap ehlinin çoğu, hak kendilerine apaçık belli oduktan sonra, içlerindeki kıskançlık sebebiyle, sizi, inandıktan sonra küfre döndürmek isterler."[74]

4- Yahudiler bile bile hakkı gizler, yine bile bile tahrif ederek batıla çevirirler. îsrailiyyat haberleri de hakkı gizleme ve tahrif etme alanlarından başka bir şey değildir. Yüce Allah buyuruyor: "Size inanacaklarını mı umuyorsunuz? Oysa onlardan bir takımı, Allanın sözünü işitiyor, ona akılları yattıktan sonra bile bile onu tahrif ediyorlardı."[75]

5- Yahudilerin bilgileri kuruntu, yalan ve temennilerden ibarettir. Yüce allan buyuruyor: "Onlardan bir kısmının okuyup yazması yoktur. Kitabı bilmezler. Bildikleri sadece birtakım yalan ve kuruntulardır."[76]

6- Yahudiler bile bile hakkı oırakır ve batıla uyarlar. Îsrailiyyat haberlerinde bu özellik hakimdir. Yüce Aliah buyuruyor: "Ellerinde olanı doğrulayan bir peygamber Aiiah katından onlara gelince, kitap verilenlerden bir takımı, bilmiyorlarmış gibi, Allanın kitabını arkalarına attılar. Şeytanların Süleyman'ın hükümdarlığı hakkında söylediklerine uydulr."[77]

7- YahudiIer,   bilmeyen   ve   anlamayan   bir   millettir. Biliyormuş gibi davranırlar. Halbuki bilselerdi batıl ve yalan şeyleri yaymazlardı. Yüce Allah buyuruyor:"Andolsun ki onu satın alanın ahiretten bir nasibi olmadığını biliyorlardı. Kendilerini karşılığında sattıkları şeyin ne kötü olduğunu keşke  bilselerdi.  Onlar inanıp Allaha  karşı  gelmekten sakınsalardı, Allah katından olan sevap daha hayırlı olurdu. Keşke bilselerdi."[78]

8- OncekiIerin öyküleri geçmişin bilinmeyenlerindendir. Geçmişin bilinmeyenlerini de sadece Allah bilir. Yahudiler kendilerinden Öncekilerin olaylarına şahit olmamışlardır. Yüce Allah buyuruyor:" Sana vahyettiklerimiz gaybe ait haberlerdir. Onlar elbirliği edip düzen kurdukları zaman yanlarında değildin."[79]

9- Kur'an,   yahudilere   karşı   müslümanların   nasıl mücadele   edeceklerini,    onlara    "Siz   mi   daha    iyi

biliyorsunuz, Allah mı daha iyi biliyor?" diyerek şüphelerini, söylentilerini ve israiliyyat haberlerini iptal etmelerini öğretmiştir. Yüce Allah buyuruyor: "Deki, bizim ve sizin rabbiniz olan Allah hakkında bize karşı hüccet mi gösteriyorsunuz? Bizim yaptıklarımız kendimize, sizin yaptıklarınız da kendinize aittir. Biz ona karşı samimiyiz. Yoksa İbrahim, ismail, İshak, Yakub ve torunlarının yahudi veya hıristiyan olduklarını mı söylüyorsunuz? Peki, siz mi, yoksa Allah mı daha iyi bilir? Allah tarafından kendisine bildirilen bir şeyi gizleyenden daha zalim kim vardır? Allah yaptıklarınızdan gafil değilir."[80]

10- Önceküerin tarihinde kayıp halkalar bulunmaktadır. Allah, o halkaları kimsenin bilmediğini, sadece kendisinin bildiğini belirtmektedir. Onları bildiğini iddia eden israiliyyat haberleri Kur'ana tamamen aykırı düşmektedir. Yüce Allah buyuruyor:" Nuh, Ad, Semud ve Allahtan başka kimsenin bilmediği onlardan sonra gelenlerin haberi size gelmedi mi?"[81]

11- Kur'an,   öncekilerin   haberleri   hakkında   kitap ehlinden bir şey sormayı ve öncekilerin öyküleri hakkında onlardan bilgi istemeyi kesin olarak yasaklamaktadır. Şöyle buyuruyor:   "Onlar hakkında,  onların  hiçbirinden  bilgi sorma"[82]

12- Kur'an, bilgisizce konuşmayı kesin olarak yasaklamaktadır. İsrailiyyat da bilgisizce konuşma türürdendir. Sahipleri de hakkında bilgileri olmayan şeylerin peşinden giderler. Yüce Allah buyuruyor: "Bilmediğin bir şeyin ardına düşme. Şüphesiz göz, kulak ve kalp, bütün bunlar ondan sorumludur"[83]

13- Fasıklardan  gelen  haberleri duyduğumuz zaman onları araştırmamızı ve doğru bir eleştiriye tabi tutmadan fasık   ve    kafirlerin    haberlerini    kabul    etmememizi öğretmektedir. Sağlam bir eleştiriye tabi tutarak doğru olanları    alıp    diğerlerini    terketmemiz    gerektiğini söylemektedir.   "Ey inananlar!  Bir fasık size bir haber getirdiği zaman onu araştırın"[84]

14- Rasulullah,    yahudilerden    bir   şey    alınmasını yasaklamıştır,  Buhari,  Ebu Hureyre'den şöyle dediğini rivayet   eder:   Kitap   Ehli,Tevratı   Ibranice   okur   ve müslümanlara Arapça tefsir ederlerdi. Rasulullah, "Kitap ehlini ne tasdik edin, ne yalanlayın, Allaha inandık ve bize indirilenlere inandık, deyin" dedi."[85]

15- Hz.Peygaber, Hz.Ömer'in elinde Kitap Ehline ait bir sayfa görünce tasvip etmeyip yadırgamıştır. imam Ahmed, Cabir Ibn Abdillah'tan, Ömer İbn Hattab'ın Ehli kitap'tan birinden aldığı bir sayfayı Rasulullaha getirdiği ve ona okuduğu, Rasulullahın ona, "Şüphe mi ediyorsun Ey Hattab oğlu? Allaha yemin ederim ki size dini ak ve tertemiz olarak getirdim, onlardan bir şey sormayın, aksi halde doğru söylediklerini yalanlar veya yanlış söylediklerini tasdik edersiniz, Allaha yemin ederim ki Musa hayatta olsaydı, ancak bana tabi olurdu" dediği anlatılmaktadır.[86]

16- lsrailoğullarına gidip onlardan israiliyyat haberleri alan kişileri ashabın eleştirmesi. Buhari, Ubeydullah İbn Abdillah İbn Utbe Ibn Mesud'dan, o da Ibn Abbas'tan şöyle dediğini rivayet etmektedir: "Ey müslümanlar! Ehli kitaptan nasıl sorarsınız? Halbuki Allahın Peygamberinize indirdiği kitap Allah hakkında en taze bilgileri içermektedir. Hişbir şüphe karışmamış olarak onu okuyorsunuz, Kitap ehlinin Allahın yazdığını değiştirdiklerini ve kitabı elleriyle bozduklarını Allah size bildirmiştir. Uydurdukları şeylerin, karşılığında az bir ücret almak İçin Allahtan olduğunu söylemişlerdir. Size gelen ilim onlardan bir şey sormanızı yasaklamadı mı? Halbuki onlardan bir kişinin size inen şeyleri sorduğunu vallahi görmedik.'[87]

17- Abdulîah îbn Mesud'un şu sözleri de bu türdendir: "Kitap Ehlinden sormayın. Bir doğruyu yalanlamış veya bir yanlışı tasdik etmiş olursunuz. Kendilerini saptırdıkları halde size doğruyu söylemezler."[88]


"İsrailoğullarından Nakledin, Hiçbir Sakıncası Yoktur" Sözünün Anlamı:
 
îsrailiyyat haberleri nakletmenin hükmü ile ilgili sözlerimizi tamamlarken, onları rivayet etmenin caiz olduğunu söyleyenlerin dayandığı şeylerden de söz etmek istiyoruz. Dayanaklarının en meşhur ve en önemlisi, Rasulullahın şu hadisi gösterilmektedir: Buharı, Abdullah İbn Amr îbn Âs'dan Rasulullahm şöyle dediğini rivayet ediyor: "Bir âyet de olsa benden tebliğ edin, İsrailoğullarından nakledin, bunun hiçbir sakıncası yoktur, Kim benim adıma kasten yalan söylerse cehennemde yerine hazırlansın"[89]

Israiliyyatı rivayet etmenin caiz olduğunu düşünenler, hadisin İsrailoğullarından müslümanların rivayet etmesini caiz gördüğünü ve bunun bir sakıncasının olmadığını belirttiğini söyleyerek kitaplarını israiliyyat rivayetler, haberler, öyküler ve hurafelerle doldurmuşlardır. Hadisten ne anladığımızı belirtmeden önce, îbn Hacer'in hadisi nasıl açıkladığına bakmak istiyoruz.

"İsrailoğullarından nakledin" sözünün anlamı nedir? İbn Hacer bu konuda şu görüşleri kaydetmektedir:

1- Denildiğine göre, hadiste geçen İsrailoğullarından maksat, Bizzat Hz.Yakub'un çocuklarıdır. Bu duruma göre anlamı, Hz.Yusuf'un kardeşleriyle olan öyküsünü anlatın, demek olur. Bu ise en uzak yorumdur.

2- lmam Malik şöyle demektedir: Bundan maksat, güzel olan bir işlerini anlatmaktır. Ama yalan olduğu bilinen şeyler değildir.

3- Denildiğine göre, Kur'an ve hadiste geçen şeylerin benzerlerini onlardan nakledin.

4- Denildiğine göre, senedli senedsiz onlardan ne şekilde olursa olsun nakletmenin caiz olması demektir. Çünkü onlardan senedle nakletmek mümkün değildir. Ama islamİ ahkamda senedle nakil asıldır.

5- lmam Şafii şöyle demektedir: Bilindiği gibi Rasulullah yalan şeyleri nakletmeyi caiz görmez. O zaman anlamı, yalan   olduğunu   bilmediğiniz  şeyleri   İsrailoğullarından nakledin, olur. Caiz gördüğnüz şeyleri nakletmekte sizin için bir sakınca yoktur, demektir.

Onlardan nakletmenin bir sakıncasının bulunmaması konusunda da İbn Hacer şu görüşleri aktarmaktadır:

1- Onlardan nakletmekte sizin için bir sakınca yoktur. Çünkü Rasulullah, daha önce onlardan almayı ve kitaplarına bakmayı yasaklamışken, sonra serbest bıraktı. Sanki bu yasaklama, bozukluk olmaması için şeriat hükümleri ve dinin kurallarının yerleşmesinden önce olmuştur. Sakınca ortadan kalkınca zamanlarındaki ibretle ilgili haberler konusundaki yasak da ortadan kalkmıştır.

2- Onlardan duyduğunuz acaip şeylerden dolayı canlarınız sıkılmasın, anlamına geldiği söylenir. Çünkü böyle şeyler defalarca meydana gelmiştir.

3- 0nlardan   nakletmemekte   bir   sakınca   yoktur, demektir. Çünkü önce söylediği "nakledin" sözü emir olup vaipliği ifade etmektedir. Bu ifade ile olardan nakletmenin vacip olmadığına ve bu emrin serbestlik ifade ettiğine işaret etmiş olmaktadır.

4- Denildiğine göre, maksat, bunları anlatan kişiler için bir sakıncanın olmamasıdır. Çünkü onların haberlerinde çok çirkin lafızlar bulunmaktadır. Mesela, Git, sen ve rabbin savaşın, bize bir tanrı yap, gibi.[90]

Fakat, "Israiloğullanndan nakledin" sözünden, onlara başvurun, haber ve rivayetlerini nakledin, tefsir, haberler, tarih ve öykü, gibi islami kitaplarımızda sergileyin anlaşılır mı?."Falan kişiden rivayet ettim" sözü ile "Falan kişiden söz ettim" sözü arasında fark vardır.

"Falan kişiden rivayet ettim" deyince, onun sözlerini başkalarına naklettim, anlamına gelir. Onun sözlerini rivayet etmiş olurum. Onun için hadisçiler üstadlarından "Haddesena fulanun an fulanin=Falan bize falandan anlattı" derlerdi.

Ama "Haddestu an fulanin=Falandan söz ettim" dediğin zaman, iki anlama gelebilir;

a- Sözünü başkalarına naklederek ondan rivayet etmek,

b- Kendisinden haber vermek. Yani onun başına gelen olayları   başkalarına   bildirmek,   hayat   ve   hikayesini başkalarına anlatmak.

Rasulullahın  ' İsı ailoğullarından nakledin" sözü de bu iki anlama gelebilir. Israiloğullarının söylediklerini rivayet edin ve kitaplarınızda aktarın, anlamına gelebilir. Öncekilerden bazıları   b^yle   anlamıştır.    Onun    için    kitaplarında israilıwattan| nakletmiş ve insanlara sunmuşlardır.

.îl.iucı   anlam   olarak,   Israiloğullannın   serüveninden sö7cl!iii,   onların   gittiği   yoldan   gitmekten   İnsanların sakınması için tarihte onların başına gelen şeyleri anlatın, anlamına da gelebilir.

Ben bu ikinci ihtimali tercih etmek istiyorum. Çünkü onlardan almamızı yasaklayan, söz ve haberlerini rivayet etmekten sakındıran naslar bulunmaktadır.

"Israiloğullarından nakledin, hiçbir sakıncası yotur" sözü, bu durumda, israiloğullarının başına gelenleri müslümanlara anlatın, tarihlerini gösterin, sapıklıklarını onlara açıklayın, alçaklık   ve   komplolarını   ortaya   çıkarın,   anlamına gelmektedir.   Çünkü,   Peygamberleri   ve   salih   kişileri dışarıda tutulacak olursa, İsrailoğullarının tarihi kötülük ve rezilliklerle,  öyküleri sapıklık ve bozukluklarla doludur. Onlardan  söz  etmeyi,   alçaklık ve  rezilliklerini  ortaya çakırmayı Kur'an yapmaktadır.

Rasulullah, Peygamberlerini ve salih kişileri alçaklık ve rezilliklerden tenzih etmeleri şartıyla, müslümanların yahudilerin serüvenini bilmelerini, tarihlerini araştırmalarını , karakterlerini, psikolojilerini ve iç yüzlerini tanımalarını, bütün bunları Kur'anın Öğrettiği metodolojik ve bilimsel bir şekilde başkalarına sunmalarını ve bunda bir sakınca görmemelerini, bunları yaparken Yüce Allanın hoşnut olmadığı bir iş yaptıklarını veya müminlere zarar ^erdiklerini sanmamalarını söylemektedir.

Israiliyata   dalmayı,   onları   müslümanlara   sunarak düşüncelerini bozmayı kendilerine caiz görenler, hadisi bu şekilde anlasalardı, müslümlanlara büyük yarar sağlamış, müsümanlann bilimsel,    fikri    ve    kültürel    olarak

korunmasında, iman, ahlak, tarih ve kültürüyle temayüz etmesinde israiliyatı olumlu yönde kullanmış olurlardı.

Tefsircilerimiz hadisi bu şekilde anlamış olsalardı, Allahm kelamını hurafe, batıl ve saçma hikayelerle tefsir etmekten kaçınır ve kitaplarının sayfalarını bu saçma israiliyat yığınlarıyla doldurmazlardı.

Keşke müslümanlara yahudilerin tarihini doğruluk ve emanetle sunabilsek! Keşke psikolojilerini analiz ve şahsiyetlerini bilimsel ve metodolojik olarak inceleyebilsek! Böylece yahudilerin yolundan gitmekten belki sakınır ve bunu yahudiliğin içyüzünü başka milletlere anlatmada kullanırlar. Bu da müslümanlarla yahudiler arasında uzun vadeli ve çetin savaşın araç ve silahlarından bir silah olur.[91]

Ahmed Şakir'in "Umdetu't-Tefsir ani'l-Hafız İbni Kesir" adlı kitabındaki şu sözlerini biz de tekrar ediyoruz: "Dinimizde doğru veya yalan olduğunu belirten bir şey bulunmayan haberleri nakletmek ayrı bir şeydir, bunu Kur'anın tefsirinde kullanmak, âyeti anlamak için yahut âyetin belirtilmemiş yönünü belirlemek veya kapalı olan ayrıntılarını göstermek için bir görüş veya bir rivayet olarak kullanmak ayrı bir şeydir.

Çünkü Allahm kelamının yanında bu haberlerin nakledilmesi, doğru veya yanlış olduğunu bilmediğimiz bu haberlerin Allanın kelamam açıkladığı, kapalı yerlerini açtığı şüphesini doğurmaktadır.Halbuki Allah ve onun kitabı bundan tümüyle münezzehtir.

Rasulullah, Israiloğullarından anlatmaya izin verirken, onları ne doğrulamamızı, ne yalanlamamızı emretmiştir. Onların rivayet veya sözlerini Allanın kitabının yanına koymak, onlarla kendisini açıklayıp tefsir etmek, bu söz ve rivayetleri en açık biçimde kabul ve tasdik etmek değil midir? Allahım! Günahlarımızı bağışla! [92]

Bu görüş hakkında Dr. Muhammed Hüseyin ez-Zehebi'nin şu sözlerine katılıyoruz: "Allahm kitabını saçma sözlerden ve fazlalıklardan korumak, bir yarar sağlamayan şeylerin ona katılmasından korumak için ben israiliyyatı kullanmanın caiz olmadığı görüşünü tercih ediyorum"[93]



[71] Maide,41

[72] Maide,13

[73] Nisa, 156

[74] Bakara, 109

[75] Bakara,75

[76] Bakara,78

[77] Bakara,101-102

[78] Bakara.102-103

[79] Yunus, 102

[80] Bakara, 139-140

[81] ibrahim,9

[82] Kehf,22

[83] isra,36

[84] Hucurat,6

[85] Buhari, kitabu't-Tefsir,65, "Allaha inandık ve bize indirilenlere inandık" babt,no,11, hadis no,4485

[86] Fethu'l-Bari Şerhu Sahihi'I-Buhari, 13*334

[87] Buharı, Kitap ve Sünnete Sarılma bölümü, Rasulullahm Kitap Ehli'ne bir şey sormayın,dediği bab,2fj,lıadis no,7363

[88] Felhu'1-bari, 13/334 Dr.Salah Abdulfettah Halidi, (Çeviren: Prof.Dr.İbrahim Sarmış), Kur'an Öyküleri, Kitap Dünyası Yayınları,  (2.Baskı) Konya 2005: I/50-54.

[89] 3uhari,Peygamberlerin hadisleri kısm«,60, "Israiloğulları hakkında söylenenler "İJabı,5,hadis no,3461

[90] ibn Hacer, Fethu:l-Bari,6/498-499,özet.

[91] Su konuyu "eş-Şahsiyyetu'!-Yehüdİyye min HilaÜ'l-Kur'an" kitabında ve elinizdeki "Min Kısasi Beni israil fi'l-Kur'an" kitabında biraz anlatmaya çalıştım.

[92] Ahmed Şakir, Umdeîu't-Tefsir ani'l-Hafız ibni Kesir,1/15 

[93] ez-Zehebi, el-jsrailiylat fi't-Tefsir ve'l-Hadisr203 Dr.Salah Abdulfettah Halidi, (Çeviren: Prof.Dr.İbrahim Sarmış), Kur'an Öyküleri, Kitap Dünyası Yayınları,  (2.Baskı) Konya 2005: I/54-59.


ceren
Thu 23 April 2015, 08:35 pm GMT +0200
Aleykümselam.Rabbim razı olsun paylaşımdan kardeşim.Yahudiler İslamiyetin hak din olduklarını bildikleri halde inanamıyorlar.Ve Müslümanlara,İslamiyete savaş açıyorlar...

saniye
Thu 23 April 2015, 08:55 pm GMT +0200
Ve aleykumusselam. İsraili haberlerle Islama zarar vermek isteyen düşmanlardan Rabbim korusun.