ehlidunya
Sat 31 July 2010, 09:13 pm GMT +0200
Ism-i âzam ne manaya gelmektedir
Âzam, “en büyük, en ulu, en azim” demektir. Buna göre, ism-i âzam, “Allah’ın, bütün esmâ-i hüsnanın mânâsını içinde toplayan ismi” demek olur. Hangi ismin ism-i âzam olduğu kesin olarak bilinmemektedir. Bu ismin gizli bırakılması, ism-i âzam olabileceği ihtimaliyle, bütün isimlerin zikredilmesini teşvik içindir. Nur Külliyatında bu nokta nazara verilirken, Cuma günü duaların kabul saatinin de bu hikmete binaen gizli kaldığına dikkat çekilir.
İsm-i âzam’ın, zâtî isimlerden biri olma ihtimali daha kuvvetlidir. Zira, ancak zâtî olan bir isim bütün isimleri içine alabilir. Zâtî isim denilince de akla öncelikle Allah ismi gelir. Bu ismin Kur’ân-ı Kerim’de en çok geçen isim olması, Kur’ân’ın hülasası kabul edilen Fatihanın ve Fatihanın da hülasası olan besmelenin başında yine bu ismin yer alması, onun ism-i azam olma ihtimalini kuvvetlendirir. Bununla birlikte bu konuda yine de kesin konuşmak mümkün değildir.
Nur Külliyatından şu cümle bu konuda bir yol göstericidir:
“Lafza-i celâl, Zât-ı Akdes’e delalet eder; Zât-ı Akdes de, bütün sıfât-ı kemâliyeyi istilzam eder.” (İşarat-ül İ’caz)
Âzam, “en büyük, en ulu, en azim” demektir. Buna göre, ism-i âzam, “Allah’ın, bütün esmâ-i hüsnanın mânâsını içinde toplayan ismi” demek olur. Hangi ismin ism-i âzam olduğu kesin olarak bilinmemektedir. Bu ismin gizli bırakılması, ism-i âzam olabileceği ihtimaliyle, bütün isimlerin zikredilmesini teşvik içindir. Nur Külliyatında bu nokta nazara verilirken, Cuma günü duaların kabul saatinin de bu hikmete binaen gizli kaldığına dikkat çekilir.
İsm-i âzam’ın, zâtî isimlerden biri olma ihtimali daha kuvvetlidir. Zira, ancak zâtî olan bir isim bütün isimleri içine alabilir. Zâtî isim denilince de akla öncelikle Allah ismi gelir. Bu ismin Kur’ân-ı Kerim’de en çok geçen isim olması, Kur’ân’ın hülasası kabul edilen Fatihanın ve Fatihanın da hülasası olan besmelenin başında yine bu ismin yer alması, onun ism-i azam olma ihtimalini kuvvetlendirir. Bununla birlikte bu konuda yine de kesin konuşmak mümkün değildir.
Nur Külliyatından şu cümle bu konuda bir yol göstericidir:
“Lafza-i celâl, Zât-ı Akdes’e delalet eder; Zât-ı Akdes de, bütün sıfât-ı kemâliyeyi istilzam eder.” (İşarat-ül İ’caz)