- İşleri yürütme vezirliği

Adsense kodları


İşleri yürütme vezirliği

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
sumeyye
Thu 10 March 2011, 01:54 pm GMT +0200
 

C- İŞLERİ YÜRÜTME (TENFÎZ) VEZİRLİĞİ VE GÖREVLERİ


İşleri yürütmekle görevli tenfiz vezirlerinin hükmü daha za­yıf, şartları daha azdır. Çünkü bunların idareciliği, fikirleri imâmın görüş, fikir ve idaresi ile sınırlıdır. Yürütme vezirliği imamla halk arasında, imamla idareciler arasında bir vasıtadır. İmâmın emrettiğini yerine getirir, söylediklerini yapar, hük­mettiği hususları icra ve infaz eder. İdareciler tâyinini, ordu­nun donatımını, teçhizini, mühim ve yeni hâdiseleri imâma ha­ber verir, infaz, yürütme vezirliği işlerin yerine getirilmesiyle görevlidir. Müstakil bir idareci veya kendi kendine bir kısım iş­leri yerine getirici değildir. Kendisinden istişarede bulunuluyorsa o takdirde ismi Özel Vezirlik'tir. Fikirleri istenmiyorsa Vezâret-i Vâsıta veya Sefaret gibi isimler alır.

Yürütme vezirliği bir tâyin tasarrufuna bağlı olmayabilir. İmâmın yalnız izni de vezirlik için yeterlidir. Vezirliğe ehil olanda hürriyet ve bilgi şartı da aranmaz. Çünkü onun tek ba­şına idare ve memur tâyininde bulunma yetkisi yoktur ki hürri­yet istensin, yine tek başına hüküm verme yetkisi yoktur ki ilim aransın. Yürütme veziri iki işle sınırlıdır, a) İmâma karşı görevini yerine getirici olmak, b) İmâmın emirlerini uygula­mak, yerine getirmek.

Yürütme veziri bu sınırlı işleri yaparken kendisinde yedi sıfat aranır. Veya bu yedi sıfatı şahsında bulundur­ması gerekir.

1- EMÂNET: Kendisine yapmak üzere tevdi edilen işlere ve diğer hususlara kötülük yapmamak, doğru olarak bilinen şeyle­re başka bir şey karıştırmamak.

2- DOĞRU SÖZLÜLÜK: Böylece yaptığı ve yerine getirdi­ği devlet işlerinde vermiş olduğu haberlere güvenilir. Söylemiş olduğu şeylerde şüphe edilmez, yasak ettiği hususlarda da yine sözlerine îtimad edilir.

3- TAMAHKÂR OLMAMAK: Böyle olmalı ki idare ettiği işlerde rüşvet almamalı, aldanmamak, kendisini küçük düşür­memelidir.

4- KENDİSİ İLE İNSANLAR ARASINDA KİN OLMA­MALI. Çünkü düşmanlık insanı merhametten uzaklaştırır, kin, intikam sahibi yapar insafı elden bıraktırır.

5-  ERKEK OLMALIDIR. Öyle ki, halîfeye karşı görevini yerine getirirken ondan aldığı emirleri ifa ederken isabet etsin, yanılmasın. Vazifesi, halîfenin lehinde veya aleyhinde dürüst bir şâhid ve müşâhid olmasını gerektirmektedir.

6- ZEKÂ VE ANLAYIŞ SAHİBİ OLMAK: Emirleri değiş­tirip saklamamak, şüpheye, tereddüde düşmemeli, işleri birbi­rine karıştırmamak. İşlerde şüpheye düşmek, birbirine karış­tırmak, benzetmek devlet işlerini çıkmaza sokar, güçlükler or­taya çıkarır. Bu hususu Me'mun'un veziri Muhammed b. Yez-dad şiirinde şöyle belirtmiştir:

"İnsanın maksadının isabetliliği, sözünün ruhudur. Şayet maksadında hatâ ederse bu ne kötü bir ölümdür. İnsan kalbi, sözü saklamakdan ne kadar uzak olursa, uyanıklılığı âlemlere derin bir uykudur, zarardır."

7- HEVÂ EHLİ OLMAMALI: Çünkü nefse uyma, arzula­rın esiri olma insanı doğrudan eğriye götürür, hak olanla bâtılı karıştırır, akıllara bir hîle, doğruyu düşünmekten vaz geçirici­dir. Bu nedenle Peygamber (s.a.v.) de hadîs-i şerifte:

"Senin bir şeyi sevmen, seni kör ve sağır yapar."[32] bu­yurmuşlardır.

Şair de: "Nefsin şikâyetleri az olduğunda, konuşana karşı dinleyici, sustuğunda rahat buluruz.

Biz âdil hâkimin hükmü ile hükmedersek, topluluk da akıl­ları sayesinde kuvvetli, cesur olur.

Bâtılı halkın yerine geçirmeyiz, haksız bâtılı da dile alma­yız.

Yalancı rüyalarımızın bizleri sarhoş etmesinden korkarız. Fakat zamanı bütün yükleri ile yükleniriz."

Yürütme, işleri yerine getirme ile görevli vezir, halîfenin fi­kirlerine iştirak ediyor, müşavir olarak bulunuyorsa bir 8'inci şart daha aranır, o da: TECRÜBE VE İHTİSAS'dır. Bu va­sıf, görüşün sağlamlığına, tedbirde doğruluğa ulaştırır. Tecrübelerde işlerin sonu hakkında haberler mevcuttur. Görüşlere iş­tirak etmiyor, müsteşar olarak bulunmuyorsa bu sıfata lüzum yoktur. Şayet çok iş görme ve alıştırmalar ile vezir tecrübe sahi­bi olmuşsa onun bu hâli de müşavir vezir olmak için yeterlidir.

Bu Tenfiz Vezirliğinin kadına verilmesi caiz değildir.

Hz. Peygamber'den (s.a.v.) naklolunan "İşlerini kadına bı­rakan topluluklar kurtuluş bulamaz'[33] hadîsi şerifine göre kadının vezir olması doğru değildir. Çünkü vezirlikte devamlı azim, sabır, görüş istenir ki kadınlar bu konuda zayıftırlar. İdari işlerle bizzat meşgul olmak onlar için pek çok sakıncalar meydana getireceği gayet açıktır.

Ehl-i zimmetten yürütme vezirinin olması mümkündür. Her ne kadar zimmîlerden tam yetkili vezir olmasa da icra vezi­ri olabilir. İki vezirlik arasındaki mevcut yetki farkından bu so­nuca varıl ab ilmektedir.

Tam yetkili vezirlik ile işleri yürütme vezirliği arasındaki yetki farkı dört bakımdandır.                                   

1- Tam yetkili vezir bizzat hüküm verebilir, Fevkalâde yet­kili (Mezâlim) mahkemelerine yargı işlerine bizzat bakar. Yü­rütme veririnin, böyle bir yetkisi yoktur.

2- Tam yetkili vezir devlet işlerine idareciler tâyin eder, yü­rütme vezirinin bu yetkisi yoktur.

3- Tam yetkili vezir yalnız başına orduyu sevk ve idare eder, harbe hazırlanır, yürütme (tenfîz) vezirinin böyle işleri yapmaya yetkisi yoktur.

4- Tam yetkili vezir hazîne mallarından harcamalarda bulu­nur. Hazîne namına mallar, gelirler toplar, alır. Yürütme vezi­rinin bu nevi yetkisi de yoktur.

Şu sayılan esaslar dışında bir yetki ile zimmîlerin vezir tâyininde bir engel yoktur. Ancak uzun müddet yine de yürüt­me, İcrâi vezirlikte bulunmamalıdırlar.

Yetkiler bakımından bu dört farklılık karşısında iki nevi ve­zirlik için aranılan şartlarda da 4 yerde ayrılık göze çarpar. Şöyle ki:

1- Tam yetkili vezirlikte Hürriyet şartı aranır. Tenfîz, yü­rütme, vezirliğinde böyle bir şart yoktur. Köle de olabilir.

2- Tam yetkili vezirlikte Müslüman olmak şarttır. Yürütme vezirliğinde müslünıan olmayan da yürütme veziri olabilir.

3- Şer'î, kanunî hükümler bilme, tam yetkili vezirlikte şart­tır. Yürütme vezirliğinde böyle bir şart aranmaz.

4- Tam yetkili vezirin harp, vergi ve benzeri âmme hukuku sahasına ait müesseseleri bilmesi şarttır. Yürütme, vezirinin bunları bilen biri olması şart değildir.

Şu sayılanlar da göz önünde tutulunca her iki vezir tâyin şartları bakımından da birbirinden ayrılmaktadır. Yetki saha­larına ait sözü geçen ayrılıklarla, şahıslarına ait şartlarındaki bu ayrılıkların dışında haklar ve şartlar bakımından denktirler.[34]

 



[32] Ebu Davud, edeb 116. Müsned-i Ahmed 5/194, 6/450.

[33] Müsned-i Ahmed 5/50

[34] El-Ahkâmu’s-Sultaniyye, Ebu’l-Hasan Habib, Bedir Yayınevi, 1/ 70-74.