- İrşad ve Tebliğ Görevi

Adsense kodları


İrşad ve Tebliğ Görevi

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
neslinur
Sat 3 July 2010, 02:11 am GMT +0200
İRŞAD VE TEBLİĞ GÖREVİ

İSLAM, EYLÜL 87


Kâinatın hâlıkı yüce Rabbımız bizden, kendisine güzel kulluk etmemizi istiyor. O'nun rızasını kazanmak için neler yapmamızı, nasıl yapmamızı göstermek üzere bize Hz. Adem'den itibaren, Nuh, İbrahim, Musa, İsa... aleyhimüssalatü vesellam gibi nice peygamberler göndermiş. Tevrat, İncil, Zebur, Kur'an gibi nice mukaddes kitaplar ve "sahife"ler inzal eylemiştir.

Hükümdarlığı kıyamet kopana kadar sürecek ve kendisinden sonra başka peygamber gönderilmeyecek olan Hz. Muhammed aleyhissalatü vesselam da, geleceği önceki din kitaplarında müjdelenmiş olan son ve en büyük peygamberdir. Hak celle celalühü O'nun bizlere, emirlerini tebliğ eden bir elçi, bozulan inançları düzelten bir öğretici ve en güzel ahlâka müzeyyen bir terbiyeci olarak gönderilmiştir.

Hz. Peygamber a.s. ilahî görevini mübarek ömrü boyunca yılmadan çalışarak en üstün şekilde başardı. Cümle insanlığa peygamber olarak gönderildiğinden, tebliğatını sadece kendi kavmine yapmakla yetinmedi, asrının zor şartlarına ve son derece kısıtlı ulaşım ve iletişim imkânlarına rağmen mesajını, tüm civar ülkelere elçiler göndererek ve mektuplar yazarak (ki bunların bazısı bugün müzelerde mevcuttur) herkese ulaştırdı; Bizans ve İran Sasani imparatorlarını, Mısır, Habeş, Bahreyn... krallarını İslâm'a davet eyledi.

Onun Hulefâ-i Râşidîn'i, müçtehid imamlar, muttakî âlimler, hakiki mürşidler ve salih devlet adamları aynı irşad, tebliğ ve dini yayma çalışmalarını şevkle sürdürdüler, İslâm'ı geniş ülkelere, uzak diyarlara kadar yaydılar. Müslümanlık asırlar boyu izzet ve şerefle kıtalara ve okyanuslara hakim oldu.

Sonra müslümanların ana gayeyi unutmaları, dünya zevk ve ihtişamlarına dalıp gevşemeleri, düşmanları iyi izlememeleri, ilmi ve araştırmayı ihmal etmeleri... sonucu durum değişti. Müslümanlar organize bir bütün olmadıklarından düşmanlara yenildiler, ülkelerini kaybettiler, zillet ve esarete dûçar oldular.

Bugün bir uyanma, kendine gelme, toparlanma sürecinin başlangıcındayız. Sorumluluk şimdi gelmiş bizim omuzlarımıza çökmüştür. Evvelce olduğu gibi bugünün tüm Müslümanlarının da aslî görevi dini yaymak, İslâm toplumlarını ve nesillerini korumak, cçihan halkını irşad etmek, herkesi İslâm'a göre terbiye eylemek, egitmik ve yetiştirmektir. Hiçbir sebep ve bahane müslümanı bu aslî görevden alıkoymamalıdır. Müslüman için ticaret, sanat, tahsil, memuriyet ve sair çalışmaları tâlî faaliyetlerdir. İslâm'a hizmet bunların yanısıra yürütülmelidir. Nitekim tarih boyu İslâm birçok ülkeye ticarî ve kültürel faaliyet ve temslarla girmiş ve yayılmıştır.

O halde sizler de geçim talaşları, istikbal endişeleri ve dünya meşgaleleri yüzünden aslî dînî görevini unutmamalısınız. Allah yolunda malınız, canınız ve her türlü imkân ve mûktesebatınızla çalışmalı; tebliğ, talim, irşad ve terbiye faaliyetlerine girişmeli, bu konuda çalışan müessese, dernek ve vakıflarda görev almalı, halen çalışmakta olan fedakar ve şuurlu kişilere maddeten ve manen destekçi olmalısınız ki iflah olasınız, felah bulasınız.