- İran’a saldırmanın yapmacıklığı

Adsense kodları


İran’a saldırmanın yapmacıklığı

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
hafiza aise
Mon 6 August 2012, 02:02 pm GMT +0200
İran’a saldırmanın yapmacıklığı
Mohammed M. AMAN • 85. Sayı / DOSYA YAZILARI


Washington’da Neo-Conlar (yeni-muhafazakârlar) arasındaki savaş tehditleri ve İsrail’deki savaş kışkırtıcılarının sesi, Irak’ın işgalinden önce olduğu gibi gereğinden fazla çıkıyor. Bu kez İran’a saldırı ve İran’ın nükleer tesislerini bombalama çağrısı yapılıyor. Amerikalı ve İsrailli taraflar ve belli bazı siyasetçiler arasındaki marjinaller bu boyutta ciddi tedbir alınmasını istiyorlar, onların yanında durmayan ordu ve istihbarat liderleri ise veriler ve gerçeklerden bahsediyorlar. İnsan merak ediyor; ortak ya da tek taraflı askerî saldırı tehditlerini bu savaş çığırtkanı politikacılar mı savuruyor, yoksa bunlar İran’a saldırma planları yapılırken seslendirilen gerçek tehditler mi? Hiç şüphesiz, İran Cumhurbaşkanı Mahmut Ahmedinejad Ortadoğu’da, İsrail’de veya Amerika’da popüler bir şahsiyet değil. İran’daki rejime karşı düşmanlık Arap Körfezi ülkelerinde olduğu kadar Amerika, Avrupa ve İsrail’de de genel olarak görülüyor. Ahmedinejad’ın Yahudi devletine karşı kullandığı dil ve Yahudi Soykırımı ile ilgili söylemleri hoş değil ve Filistinlilerle İsrailliler arasındaki eski çatışmanın ilk kurbanlarının davasına yardım etmiyor. İran Mısır’ın, Ürdün’ün ve Suriye’nin aksine İsrail’le bir kez bile savaşa girmedi. Ahmedinejad’ın söylemi Mısır’da Cemal Nasır’ınkilere benziyor. Ve daha önce Nasır’ın söylemleri, Filistin davasına tarihte hiçbir Arap liderinin vermediği kadar fazla hasara ve acıya, İsrail’in sınırlarını genişletmesine sebep oldu.

Ahmedinejad’ın boş ve nefret dolu söylemleri ve eylemleri Amerika ve Avrupa Birliği’nin daha sert ekonomik yaptırımlar dayatmasına yol açacak ve onurlu İranlılar tıpkı Nasır döneminde Mısır’da olduğu gibi bozulan bir ekonominin ve ilerlemede durgunluğun sıkıntısını çekecekler. Ekonomik sıkıntı İranlıların mevcut rejime karşı cephe almasına sebep olabilir ve serbest seçimlerle ılımlı sesler İran’ı barışçıl ve müreffeh milletler arasında hak ettiği yere oturtabilir.

İran’ın nükleerde “kırmızı çizgi”leri
İran’da Ahmedinejad gibi İsrail’de de Benjamin Netanyahu savaş kışkırtıcısı, tehditkârı görüntüsü veriyor. Siyasi nedenlerden dolayı kendisi müzakere yerine meydan okuma yoluna gidiyor. Netanyahu hükümetinin İranlı bilim adamlarının öldürülmesiyle ilgisi var. ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton bunu şiddetle inkâr etse de, dünya İsrail’in benzer bir inkârını işitmiş değil. Bu cinayetler için İran’ın nükleer silâh geliştirme niyeti olmadığı yönündeki raporlar ve istihbarat gerçeklerine rağmen emir verildi. Amerikan Ulusal İstihbarat Direktörü Jamer Clapper, İran’la ilgili olarak “Kendilerinin nükleer silâh yapımına devam edilmesi yönünde karar verdiklerine inanmıyoruz” açıklamasında bulundu. Clapper, kendisinin bu “dünya çapındaki tehdit değerlendirmesi”ni Amerikan Senatosu İstihbarat Seçim Komitesi’nin Ocak 2012’deki toplantısı öncesinde yaptı. İran’la ilgili raporda “İran’ın gerçekten nükleer silâh üretimine karar verdiğini bilmiyoruz” deniliyordu.

Dahası, hem Amerikan Başkanı Barack Obama hem de Clinton İran’ın nükleer silâh meselesinde kırmızı çizgiyi geçmediğini açıkladılar. Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu (IAEA) müfettişleri İran’ın Natanz nükleer zenginleştirme tesisinde bulunuyor, hiç kimse IAEA’nın kameralarını saklamadı veya düşük oranda zenginleştirilmiş uranyum stoklarının üzerindeki mühürleri açmadı. Öyleyse neden İsrail İranlı bilim adamlarını öldürüyor ve küresel ekonomi üzerinde sarsıcı etkileri olacak, İranlıları sıkıntıya sürükleyecek bir savaş tehdidinde bulunuyor?

Iraklılar ve Amerikalılar lüzumsuz Irak Savaşı yüzünden büyük acılar çektiler. Bu kez İranlılar ve Amerikalıların, sadece Netanyahu rejimi, onun Neo-Conları ve İran’ın bombalanmasına pek hevesli lobileri memnun olsun diye, yanlış hesaplanmış bir başka savaş yüzünden bir kez daha acı çekmeleri mi gerekiyor?
İsrail yüzlerce nükleer silâha sahip. Körfez’deki bazı Arap ülkeleri ve Ürdün; Güney Kore ile nükleer enerji tesisleri inşası için anlaşmalar imzalamış bulunuyorlar, tam da İran’ın inşa ettiği iddia edilenler gibi. Öyleyse neden tıpkı bazı komşularının yaptığı gibi İran nükleer enerji çalışmalarına devam ediyor diye ülkenin bombalanması çağırıları yapılıyor? Neden İranlı bilim adamları öldürülüyor ve neden IAEA tarafından izleniyor? Bu sorunun cevabı, Foreign Policy dergisinde yayımlanan ve tarihçi Mark Perry’nin kaleme aldığı bir makalede bulunabilir. Yazıda, CIA belgesine göre MOSSAD ajanlarının terör örgütü Cundullah ile irtibat kurdukları ve onları İran’da terörist eylemler düzenlemeleri için topladığı ve rüşvet verdiği iddia ediliyor. Cundullah; Sistan-Belucistan eyaletinde saldırılar düzenleyerek hükümet yetkililerini, askeri personeli, kadınları ve çocukları öldürdü. Bu yolu izleyen İsrail; İran ve Amerika’yı karşı karşıya getirecek bir ortam oluşturmayı ümit ediyor.
Bunun sonuçları her iki ülke, dünya barışı ve ekonomisi için de bir felâket olacak.

İsrail bölgede yeni bir savaşın kışkırtıcılığını yapmak yerine, Filistin-İsrail çatışmasına iyi niyetle yaklaşarak, Arap Birliği’nin, AB’nin ve şimdiki Amerikan başkanının onayladığı, müzakere edilmiş ancak Netanyahu ve İsrail’in sol kanadındaki marjinaller tarafından vahim bir şekilde itiraz edilen toprak takasını esas alarak, 1967 Savaşı öncesine dönerek ve Filistinlilerin insanlık haysiyetini garanti etmek için güvenli sınırları olan iki devletli çözüm için müzakerelere oturarak dünyaya iyilik yapabilir.

* Profesör (PhD.) Mohammed M. Aman, Ortadoğu Etüdleri Dergisi (DOMES) Genel Yayın Yönetmeni.