- İnsanın Eşinin ve Zürriyetinin Yaratılması

Adsense kodları


İnsanın Eşinin ve Zürriyetinin Yaratılması

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

rray
meryem
Thu 10 February 2011, 07:59 pm GMT +0200
İnsanın Eşinin ve Zürriyetinin Yaratılması

 Yüce Allah ilk insan ve ilk peygamber, beşeriyetin atası Âdem (a.s.)'ı yarattıktan sonra, onun eşini de kendinden yarattı. "Ey insanlar, sizi bir tek kişiden yaratan ve ondan eşini yaratıp ikisinden birçok erkek ve kadınlar üreten Rabbinizden korkun!.." [736]

"O'dur ki sizi bir tek nefisten yarattı, gönlü ısınsın diye ondan eşini var etti!" [737].

"Sizi bir tek candan ya­rattı, sonra ondan eşini meydana getirdi..." [738] Bu âyetlerdeki nefsle muradın Âdem (a.s.), eşinin de Havva anne­miz olduğu sarihtir. Müfessirler de bunu böyle izah ederler, insanlığın anası Havva'nın yaratılış keyfiyeti Kur'ân'da belirtilmez. Ancak rivayetlerde Havva validemizin, Âdem (a.s.)'ın en kısa sol eğe kemiğinden yaratıldığı haber verilmektedir. Keyfiyet bizce meçhuldür [739]. Allah insanları dört tarzda yaratmıştır:

1- Hiç yokken topraktan erkek yaratmış, Hz. Âdem gibi,

2- Anasız ba­basız, erkekten dişi yaratmış, Havva validemiz gibi,

3- Sadece di­şiden erkek yaratmış, Hz. îsa'mn babasız yaratılması gibi,

4- Di­ğer insanları da bir ana ve bir babadan, Âdem ile Havva'dan ya­ratmıştır. Bu şekil ve suretlerle Cenab-ı Allah dilediğini dilediği şekilde yaratacağını göstermiştir. Hz. İsa'nın yaratılışı hakkında yüce Allah şöyle buyuruyor: "Allah yanında İsa'nın durumu Âdem'in durumu gibidir. Onu topraktan yarattı, sonra 'Ol' de­di, artık olur..." [740] insanların da çift olarak, er­kekli dişili yaratıldığını yukarıda belirtmiştik.

İlk insan Âdem (a.s.) ve eşi Havva annemiz yaratıldıldıktan sonra bu ikisinden tüm insanlık erkekli dişili yaratılagelmiştir. Zürriyeti tenasül yolu ile devam etmektedir. Artık insanlar bir erkek ve bir kadının soyundan yaratılmaktadırlar. Âdem (a.s)'ın zürriyetinin bir erkek ve bir kadından yaratılışı da yine hârika safhalar arzetmektedir. Bu hususta Kur'ân-i Kerim'den şu âyet­leri mütalaa edelim:

"Ey insanlar eğer öldükten sonra dirilmek­ten kuşkuda iseniz (bilin ki) biz sizi (önce) topraktan, sonra nutfe (sperrna)dan, sonra alaka (embrio)dan, sonra yaratılışı belli belirsiz bir çiğnem et parçasından yarattık ki, size (kudreti­miz açıkça gösterelim. Dilediğimizi belirtilmiş bir süreye kadar rahimlerde tutuyoruz, sonra sizi bir bebek olarak çıkarıyoruz. Sonra güç (ve kabiliyetler)inize ermeniz için sizi büyütüyoruz.) içinizden kimi (henüz çocukken) öldürülüyor, kimi de ömrü­nün en kötü çağına (ihtiyarlığa) itiliyor ki, bilirken birşey bil­mez hale gelsin (Çocukluğunuzdaki gibi vücutça ve akılca güç­süz bir duruma düşsün). Yeri de kurumuş ölmüş görürsün. Fa­kat biz onun üzerine suyu indirdiğimiz zaman, titreşir, kabarır ve her güzel çiftten bitirir" [741].

"Andolsun biz insanı çamurdan (meydana gelen) bir süzmeden yarattık. Sonra onu bir nutfe (sperma) olarak sağlam bir karar yerine koyduk. Sonra nutfeyi alaka (embrio)ya çevirdik, alaka (embrio)yı bir çiğnem­lik ete çevirdik, bir çiğnemlik eti kemiklere çevirdik, kemiklere et giydirdik; sonra onu bambaşka bir yaratık yaptık. Yaratanla­rın en güzeli Allah, ne yücedir!" [742].

"Sizi bir tek candan yarattı, sonra ondan eşini meydana getirdi ve si­zin için davarlardan sekiz eş indirdi. Sizi annelerinizin karınla­rında üç karanlık içinde yaratmadan yaratmaya: (nutfeden ala­kaya, alakadan et giydirilmiş kemiklere) geçirerek yaratmakta­dır. İşte Rabbiniz Allah budur. Mülk O'nundur. Ondan başka tanrı yoktur. Nasıl (O'na kulluktan şirke) çevriliyorsunuz?" [743].

"O'dur ki her şeyin yaratılışını güzel yaptı ve in­sanı yaratmaya çamurdan başladı. Sonra onu düzeltti, ona kendi ruhundan üfledi. Ve sizin için kulak(Iar), gözler ve gönüller ya­rattı. Ne kadar da az şükrediyorsunuz?" [744].

"Bu âyet-i kerimeler modern anatomi [745] bilgisiyle tasdik edilmekte­dir. Döllenme esnasında erkek 200-300 milyon küçük hayvancık çıkarır. Sperma denilen her meni hayvancığının büyük bir başı ve uzunca bir kuyruğu vardır. Kur'ân'da nutfe adı verilen bu sperma, kuyruğunun titreşimi ile hareket eder. Kadının ovariumuna ulaşınca yumurtacığı yalnız bir hayvancık aşılar. Aşılan­mış yumurtacık, ikiye, dörde, sekize, on altıya... bölünmeye başlar. Böylece Kur'ân'ın dediği gibi nutfe kan pıhtısına benzer bir şekil alır, bu uzun biçimi alan cenin, kırk gün kadar böyle alaka hâlinde kalır. Bölünme sonunda çoğalan bu nokta, yuvarlakla­sın ne olduğu belli belirsiz bir çiğnem et parçası gibi bir görün­tü kazanır. Alaka çiğnenmiş et şekline konmuş olur. Uzunluğu 2,5 cm. den fazla olmayan mudganın hacmi, böylece elli katına, ağırlığı da sekiz bin katma çıkar. Bundan sonra mudga birçok hücrelere bölünür. Bu hücrelerin binlercesi kendi aralarında bir­leşir. Bunlardan her grup, ceninin belirli bir parçasını yapar. Mü'minûn Sûresinin 13. âyetinde belirtildiği gibi, insanın ana rahminde yaratılışı nutfe ile başlar. Nutfe alakaya, alaka mudgaya döner. Mudganın içinde teşekkül eden kemikleri adale doku­su sarar. Yüce kudret böylece insanı yaratır" [746]. Rahimin üç zulümatını "sulb, rahim, batın" [747] şeklinde açıkladıkları gibi, batın zulmeti, meşîme zulmeti, rahim zulmeti diyenler vardır [748]. Ra­him dıştan içe doğru üç doku ile yapılmıştır. Parametrium, miometrium, endometrium dokuları. Bu dokular ışık, ısı ve su geçmez zarlarla sarılmıştır. Kur'ân ışık geçirmez bu perdelere zulmet diyor, insanın üç zulmet içinde yaratıldığını söylüyor. Ne yüce söz, ne ebedî mucize! [749] Cenab-ı Hak insanda erkeğin beli ile kadının göğüs kemikleri arasından çıkan [750] insan suyunu yaratmıştır. [751] Erkeğinkine Kur'ân'da meni, nutfe, ve mâ-i dafik [752] (atılgan su), mâ-i mekîn (hakir, adl su) isimleri verilir. Onu karar-i mekîn (sağlam bir karar yeri) denilen rahimde yerleştirmiştir. Yukarıdaki âyetlerde belir­tilen insan neslinin, yaratılma safhalarından geçirilerek insan şeklinde hilkati tamamlanmıştır. Rahimde cenine ruh üfürülüşünü el-Hâcc sûresi 5. âyette geçen "bir başka yaratılış olarak" tefsir edenler vardır. Yaratılış safhalarını şöylece izah ederler:

Her biriniz önce nutfe olur, sonra alaka (embriyo), sonra bir çiğnem et olur. Sonra yine yaratır da et, kemik, sinir ve damar olur ve ona ruh üfürülür de başka bir yaratık haline gelir [753]. Ra­himdeki yaratılış safhalarını açıklayan bir de şu hadis-i şerife ba­kalım: Abdullah İbn Mes'ud (r.a.) şöyle dedi:

"Bize daima doğru söyleyen, ve kendisine de doğru bildirilen Rasulullah (s.a.v.) şöyle anlattı:

 "Sizden birinizin yaratılışı annesinin karnında kırk günde toplanır. (Erkekle kadının suyu birleşir, sonra bu kadar zamanda alaka olur, daha sonra bu kadar günde) bir çiğnem et halini alır, sonra melek gönderilir de ona ruhu üfürür ve ona dört kelime ile, yani rızkını, ecelini, amelini, sa'id mi şaki mi ol­duğunu yazmakla emredilir'" [754].

Hz. Ali:

"Azil yapmanın küçükken insanı öldürmek olduğu­nu söylüyorlar," sözüne, "insanı çamurun özünden yarattık, sonra onu nutfe halinde sağlam bir yere yerleştirdik. Sonra nutfeyi alakaya çevirdik, alakayı bir çiğnemlik et yaptık, bir çiğnem­lik etten kemikler yarattık, kemiklere de et giydirdik, sonra onu başka bir yaratık (insan) yaptık' [755], âyetindeki yedi devreden geçmedikçe insanı öldürmek olmaz" şeklinde ce­vap vermiştir. Bazı rivayetlerde bu anlayışın Ömer İbnu'1-Hattab'in hoşuna gittiği anlatılır [756].

Şu halde insan neslinin ana rahminde yaratılışı da, çamur­dan ilk insanın yaratılması gibi safha safha cereyan etmektedir. Hatta bu ikisinde de benzer yanlar vardır. Orada "çamur sülâle­si" bu ikinci durumda nutfe halini almıştır ki, Araplar "selile" diye hem çocuğa, hem nutfeye diyorlar [757]. Sülâle ve selile kelimelerindeki lâfız benzerliği de dikkat çekicidir. Suyun hepsinden çocuk olmaz. Her iki durumda da hilkat belirlenip tamamlan­dıktan sonra yeni bir yaratılış veren ruh üftirülüyor. Cenine ana rahminde hadisin beyanına göre 120 günlük iken ruh üfürülüyor. Allah ilk insanı çamurdan şekillendirdiği gibi, onun nesline de, ana rahminde şekli belli belirsiz bir çiğnem et parçasıyken dilediği şekli vererek, onu dilediği gibi düzeltip denkleştirdikten sonra en son şeklini veriyor. Allah dilediği gibi güzellik, çirkin­lik, erkeklik, dişilik bakımından onu tesviye eder, en yakın cedlerinden ta Âdem (a.s.)'a kadar çeşitli suretlerden birinin suretine benzetir "O (Rab) ki seni yarattı, sana düzen verdi, ölçülü bir bi­çim verdi. Dilediği surette seni terkibetti" [758]. Yüce Allah insan olmak bakımından tüm organlarıyla insanları birbi­rine benzetmiş, aile hususiyetleriyle, veraset yönüyle de ikinci derecede bir benzeyiş halinde yarattığı halde, asla iki ferdi birbi­rinin aynısı yapmamıştır. Bütün bu derece derece benzerlikler içinde tıpatıp benzemezlik var. Birbirine en çok benzeyen ikizle­rin bile yine çok farklı, benzemez tarafları görülür. Yüce Kudret üstün irade ve ihtiyarını yalnız insanlarda değil, tüm yaratıklar­da böylesine dakik olarak göstermiştir. Bu durumun bir de, duygular, kabiliyetler gibi manevî suretlerde aynı şekilde tecellisini düşünürsek gayr-i ihtiyarî "Fetebarekallah! Allahu ekber!" de­mekten kendimizi alamayız. "Allah size kendi nefislerinizden eş­ler yarattı ve eşlerinizden de size oğullar ve torunlar yarattı ve si­zi güzel (ve helâl) rızıklarla besledi. Böyle iken bâtıla mı inanı­yorlar ve Allah'ın nimetini inkâr mı ediyorlar?" [759].

Görüldüğü gibi insanın nesli de tavırdan tavıra geliştirüe geliştirile, her safhada yeni unsurlar ilâve edilip yeni mahiyetler ve­rilerek yaratılmıştır. Nihayet, sür üfürülecek kıvama getirilip yeni bir yaratılışla insan olmuş, görüp işitir, düşünür, hitaba lâyık, şu­urlu bîr varlık haline gelmiştir. "(O) Allah'dır ki sizi za'fdan ya­rattı, (pek zayıf bir kökten spermadan yarattı. Başlangıcınız çok zayıf bir madde idi. Kökünüz pek cılızdı). Sonra zayıflığın ardından (size) bir kuvvet verdi (güçlü kuvvetli delikanlılar oldunuz) sonra kuvvetin ardından da zayıflık ve ihtiyarlık verdi. (Allah) dilediğini yaratır. O, bilendir, gücü yetendir." [760]


[736] Nisa: 4/1.

[737] A'raf: 7/189

[738] Zümer: 39/6.

[739] RM, IX, 137-138; Tab., IX, 143; Bey., I, 380.

[740] Âl-i İmrân: 3/59.

[741] Hacc: 22/5

[742] Mü'minûn: 23/12-14

[743] Zümer: 39/6

[744] Secde: 32/7-9

[745] Embriyoloji dese gerek.

[746] Süleyman Ateş, Kur'ân-ı Kerim ve Yüce Meali, s. 331.

[747] Bey., 11,317.

[748] Eimalılı, Hak Dini Kur'ân Dili, VI, 4117.

[749] Süleyman Ateş, Kur'ân-ı Kerim ve Yüce Meali, s. 458.

[750] Târik: 86/7

[751] Haşr: 59/59

[752] Târik: 86/6

[753] İbn Kesîr, IV, 46.

[754] Mehmet Sofuoglu, Sahih-İ Müslim ve Tercemesi, VIII, 114.

[755] Mü'minûn: 12-14

[756] Hüseyin Atay, "Kur'ân ve Hadîste Aile Plânlaması", İlahiyat Fakülte­si Mecmuası, c. XVIII, s. 20.

[757] Muhtasaru Tefsiri't-Taberî, I, 494.

[758] İnfitâr: 82/7-8

[759] Nahl:16/72.

[760] Rûm: 30/54. Veli Ulutürk, Kur’an-ı Kerim’de Yaratma Kavramı, İnsan Yayınları: 136-142.

Bilal2009
Tue 29 January 2019, 03:34 pm GMT +0200
Esselamu aleyküm Rabbim paylaşım için razı olsun

ceren
Tue 29 January 2019, 04:36 pm GMT +0200
Esselamu aleykum. Rabbim bizleri yaratılmış olduğumuz fitrat üzerine yaşayan kullardan eylesin inşallah. ..