sumeyye
Sun 13 February 2011, 01:23 pm GMT +0200
İnsanda Akıl Melekesi Vardır:
Bu noktadan da bilmelisin ki: İnsan, akıl ve zeka sahibi olduğundan, onda, bitkilerde ve diğer varlıklarda bulunan bilinçsiz ihtiyaç arzı, bilinçli olarak yapılan ihtiyaç arzı şekline dönmektedir.
İnsan türünün özelliklerinden biri de, içlerinden akılla kavranabilen ilimlerin kaynağına ulaşma imkânını elde eden kimselerin bulunmasıdır. Bunlar, ilimleri vahiy, kalbe doğma (hads) ya da rüya yoluyla elde eder. Diğerleri ise ferasetle bu kâmil olanlardan doğru yolun ve bereketin izlerini keşfederler ve bunun sonucunda emrettiği ve yasakladığı şeylerde onlara uyarlar.
İnsan türüne ait fertlerden hiçbir fert yoktur ki, göreceği rüya, basiret, işiteceği hatiften bir ses ya da içine doğma gibi yollarla gaybî bilgiye karşı açık ve buna yetenekli olmasın. Ancak onlardan bir kısmı kâmil, bir kısmı ise eksiktir. Eksik olanlar, kâmil olanlara muhtaçtır.
İnsan hayvanlarda bulunmayan sıfatlara sahiptir: Huşu (ihbât), temizlik, adalet, semahat gibi. Keza ceberut ve melekût âlemine ait bazı alâmet ve işaretler göstermesi de bu kabildendir: Duasının kabul edilmesi, kerametler göstermesi, hal ve makamlara sahip olması gibi.
İnsanın Diğer Canlılardan Farklı Özellikleri:
İnsanın, diğer canlı türlerinden temayüz ettiği noktalar gerçekten çoktur. Ancak bunlar içerisinde en önemlisi ve hepsinin aslı iki özelliktir:
1. Üstün akıl gücü: İnsanın aklî gücü iki koldan faaliyet gösterir:
a) İnsanlık dünyasının ihtiyaçlarının karşılanması için çalışması.
b) Bağış yoluyla verilen gaybî ilimlere kendisini hazırlaması.
2. Üstün amel gücü: Bunun da iki yönü vardır:
a) İnsan, fiillerini, ihtiyar ve irâde yoluyla işler. Hayvanlar da, ihtiyar ile fiiller yaparlar, fakat onlar, işledikleri fiileri kendi nefislerinin derinliklerine indirmezler, o fiillerden etkilenip onların rengini almazlar. Onların fiilleri, sadece hevâî (hayvânî) ruh ile kâim bulunan kuvvetlerle ilişkilidir, bu itibarla benzeri fiillerin sâdır olması onlara kolay gelir.
İnsan ise fiiller işler; bu fiiller (şekil itibarıyla) yok olur, fakat onların ruhları (özü) onlardan çekip alınır ve nefis onu özümser. Bunun sonucunda onlar, yani amellerin özü ya nur ya da zulmet olarak nefiste kendisini gösterir.