- İnsan Tabiatının Sevgiye İhtiyacı

Adsense kodları


İnsan Tabiatının Sevgiye İhtiyacı

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

rray
neslinur
Thu 15 July 2010, 04:03 pm GMT +0200
3. İnsan Tabiatının Sevgiye İhtiyacı
 

İnsan psikolojisi, kendisine yapılan iyi muamele, yu­muşak davranış, güler yüz, güzel söz ve tatlı dilden hoşlanır. İnsan kendisine böyle muamele eden kişilere yaklaşır ve on­larla anlaşır. Kaba ve haşin davranış, kırıcı ve yıkıcı sözler ise soğutur, kaçırır, nefret uyandırır.

Bu, insan tabiatının, psikolojisinin tabiî bir neticesidir. insanlar çoğu kez, haklarını kazanmak için münakaşa, müca­dele yolunu tutarlar. Fakat bu, neticeye ulaşmak için en kısa "eğil, en uzun yoldur. Birisinin üzerine sıkılmış yumruklarla gidildiğinde, karşı tarafın iki misli sıkılmış yumruklarla mu­kabele edeceği aşikârdır. [124]

Eğitimde bu psikolojik unsura dikkat etmek başarının anahtarıdır. Eğitimcinin misyonunu yerine getirmesi büyük öl­çüde buna bağlıdır. Davranışlarda, hareketlerde ve sözlerde karşısındaki insana nasıl davranacağını, nasıl hitap edeceği­ni çok iyi hesaplamalıdır. Yersiz olarak yapılan sert bir çıkış, nefreti doğurur. İşte o zaman eğitimcinin bütün emekleri boşa gitmiş olur. Böyle bir davranış karşısındaki insanda kötü tesir bırakır; hakkı kabul edecek olanlar, muhalefet etmeye kalkı­şır. Bu sebeple Cenâb-ı Hak, tebliğde yumuşak davranış ve tatlı sözün esas olduğunu hatırlatır. Kötülükle karşılaşılsa bile gene yumuşak davranmayı emreder. [125] Bu durum eğitimci­nin faaliyetlerinde bu psikolojik gerçeği daima göz önünde bu­lundurması gerekliliğini ortaya çıkartır. Böylece onun eğitim görevini İnsanlar için sevgi ve rahmet hâlesi olma misyonuna dönüştürür.

"İnsanlık dünyası için hem hayatlarını hem de ölümle­rini rahmet haline getirenler, bütün insanlığı tek bir vücut bilip seven büyük ruhlardır. Bunların başında peygamberler gel­mektedir. Bütün insanların acılarına ve sevinçlerine katılan engin ve hassas benliklerin varlığı, hayatı anlamlı ve yaşa­nılır hale getiren temel Öğelerdendir. Peygamberlerin bu konu­ya çok ısrarlı bir biçimde eğilmeleri sebepsiz değildir. Hiçbir sistem ve hiçbir refah seviyesi, insanoğlunun bu ihtiyaç ve arzusunu bertaraf edemeyecektir. Çünkü İnsanın yapısında böyle bir ihtiyacın derinden yer aldığını görüyoruz. Materya­list sistemler, sınıf farklarını, o arada ekonomik farklılıkları ortadan kaldırdıklarında merhamet ve acımanın varlığına da lüzum kalmayacağını iddia etmekle büyük bir yanılgıya düştüler. Onlar sandılar ki, merhamet ve ilgi ihtiyacı yalnız açlık ve çıplaklığın sonucudur. Oysa ki insan, her halde mer­hamet ve ilgiye muhtaçtır. Daha doğrusu insan, hemcinsleri­nin sıcak yaklaşımlarına, sevgilerine muhtaçtır. Bu ihtiyaç onun karnını doyurup sırtını Örtmekle giderilemez. Zengin ye­timlerle servet içinde yüzen öksüzlerin boyun büküklüğü neden­dir? Refah seviyesi zirvede olan birçok toplum bugün, insanlar arası sevgi ve ilginin, kısacası, rahmetin yokluğu yüzünden buhranlar içinde kıvranmaktadır. Merhamet, Allah'a inanan ruhun varlık karşısındaki tavrıdır. Bu tavır yalnız insana değil tüm canlılara, hatta bütün varlıklara yöneliktir. Mer­hameti, aç bırakılan insanları avutmak için bir "üstyapı oyu­nu" gibi algılayan düşünce, dövülerek sırtı kanatılan beygire bakıp gözyaşı döken ve dövülen hayvanın acısını aynen duy­duğunu söyleyen sûfînin ruh derinliğini asla anlayamaz."' [126]

İnsan tabiatının bu özelliklerini dikkate alan İslâm dî­ni, insanın ruhundaki yücelik, güven, umut ve emelin yeniden doğuşunu amaçlamışür. Çünkü beşeriyetin büyük bir çoğunluğu Allah'ın rahmetinden umut kesmişti ve insanın temiz yara-şı hakkında da sû-i zanna kapılmıştı. Bu durumun meydana gelmesinde eski şark dinlerinin, Avrupa ve Orta Doğu'daki Mharref Hıristiyanlığın büyük bir rolü olduğu muhakkaktır. ır>d dinleri tenâsuha ve insanın daha önce kendi eliyle arının cezasını mutlaka göreceğini ve bunun da yırtıcı ve parçalayıcı bir canavar veya kendi halinde otlayan bir hayvan veya hakîr bir yaratık yahut da bedbaht, azap çeken bir insan şeklinde tecellî edeceğini kabul eden felsefesine İna­nıyorlardı.

Bu arada Hıristiyanlık da insanın doğuştan âsî ve gü­nahkâr olduğunu, Hz. îsâ'nm da insanın bu günahına keffâret ve fidye olmak üzere geldiğini ilân ediyordu. Tabiatıyla bu inanç, Hıristiyanlığı kabul eden medenî ve müreffeh ülkeler­deki milyonlarca insanın ruhunda, kendi nefisleri hakkında bir sû-İ zanna sahip olmalarına, gelecekten ve rahmet-i ilâ-hiyyeden ümit kesmelerine sebep oldu.

İşte böyle bir zamanda Hz. Muhammed bütün gücüyle ve açıklığıyla şu hakikati duyurdu: "İnsan, doğduğunda üzeri­ne henüz hiç bir şey yazılmamış olan tertemiz bir levha gibidir. Onun üstüne en güzel nakışları yapmak, en güzel yazıları yaz­mak yani onu eğitmek mümkündür." Bu eğitimin ilkesini rah­met olma -ilgi, sevgi ve şefkat gösterme- yöntemini de rahmet içeren, koruma, bağışlama gibi yöntemler olarak tayin etmiş­tir. Böylece insanın tabiatmdaki güven, umut ve emelin yeni­den filizlenmesine ümitsizlik ve yılgınlık psikolojisinin ter-kedilmesine bir kapı açmıştır. Zaten O'nun bu misyonu Kur'ân'da "Âlemlere Rahmet Olma " özelliği ile belirtilir-Bu mânâda Hz. Muhammed âlemde hiç kimseyi ilgi alanının dışma çıkarmamayı, herkesi sevgi ve şefkatle kucaklamayı/ onları tatlı söz, yumuşak tutum ve hoşgörü ile eğitmeyi, gerek­tiğinde onları korumayı, hata ve kabalıklarını bağışlamayı bir yöntem ve hayat tarzı olarak benimsemiş, Ashabını ve ümmetini böyle eğitmiştir. [127]

Yehma
Wed 10 October 2018, 10:43 am GMT +0200
İnsan güler yüz, tatlı dil, iyi mumale, yumuşak davranıştan hoşlanır. Bunları hangisi insana yaparsın yapın onu istediğiniz yola davet edebilirsiniz. Çünkü fıtratımız ve nefsimiz böyle şeyler ister. İyi muamele görmek insanı değerli kendine hissettirir. İnsana söylediğiniz bir kulağından girip diğer kulağından çıkmamalı. O insanın gönlüne girmeyi başarmalıyız. Bu davranışımızla onun hayatına nasıl etki ettiğimizi bilemeyiz belkide iyi şeylere vesile olmuşuzdur.

ceren
Wed 10 October 2018, 02:42 pm GMT +0200
Esselamu aleykum. Rabbim razı olsun bilgilerden kardeşim. ..

üsveihasene
Wed 10 October 2018, 09:23 pm GMT +0200
esselamu aleykum sevgi muhabbet insana yakışan Rabbe ulaştıran güzel hasletlerin başı Rabbim razı olsun paylaşım için....

Fatma6969
Wed 10 October 2018, 10:34 pm GMT +0200
Sevmek sevilmek ne özel ne güzel bir olay. Helede bunu Allah için yapabilirsek ne mutlu bize. İçimize o güzel hisleri veren Allah, hayatımıza seveceğimiz sevileceğimiz insanları sokan Allah ne güzel bir ilahki bizler için tüm nimetlerini donalttı ve bizlere görmediğimiz sevgiyi küçücük kalplerimizde hissettirdi. ALLAH razı olsun

Sevgi.
Wed 10 October 2018, 11:26 pm GMT +0200
Esselamü Aleyküm.  Sevgi , sözcüğü ülkemizde anne , baba, sevgili veya eş dışında çok kullanılmaz. Diğer insanlara, doğaya, tabiata, hayvanlara da sevgi duymamız bize öğretilmez. Sevgi, sadece yakınlarımıza göstermemiz gereken bir duygudur. Ya , diğer insanlar ve canlılar !  Herşeyi Rabbimizin Rızasını gözeterek sevip sayalım ve koruyanlardan olalım inşaAllah
  Bilgiler için Allah Razı olsun