- İnanç ekseninde ticaret mekânlarının evrimi

Adsense kodları


İnanç ekseninde ticaret mekânlarının evrimi

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
hafiza aise
Thu 9 August 2012, 03:24 pm GMT +0200
İnanç ekseninde ticaret mekânlarının evrimi
Mehmet UYSAL • 86. Sayı / DOSYA YAZILARI


İnsanın yaşam döngüsü, mekânsal değişimin yaşandığı evrelerden geçerek gelişiyor. İnsan ana karnından itibaren bir mekânsal boşlukta yaşamaya başlıyor, doğumla birlikte dar olan bu mekânsal alandan daha geniş ve sınırları tariflenmiş bir mekânda çocukluk, gençlik, orta yaş ve ihtiyarlık sürecinde çeşitli mekânları deneyimleyerek yaşamını devam ettiriyor. Ölüm ile yine ölçüleri belirlenmiş bir boşluğu kendine mekân ediniyor. Ölümden sonraki süreçte doğumdan sonraki hayata geçiş sürecinde olduğu bir genişleme ve sınırsızlık söz konusu. Ölümle de bu doğum-yaşam sürecinin ekseninden daha geniş ve sınırları tarif edilemeyecek bir mekânsal boşluğa açılmanın gerçekleşeceği bilgisi dinî metinlerde yer alıyor. İnsanın bu yaşam süreci öncesinden, sonrasına, yaşam sürecine ve yaşamın evrildiği ölüm anında bile inanç çevresinde ilişkiler gerçekleşiyor. İnanç çerçevesinde gelişen yaşama alanı ve bunun yansıması olan evler, ticaret mekânları ve şehirler bunun göstergesi. İnsanoğlunun var oluşundan topluluk halinde yaşamaya başlama süreci de dâhil olmak üzere günümüze kadar bütün bu sosyal gelişim evrelerinde inanç eksenli bir yönelimi ve yaşayışı olmuş. Bu çerçevede sunaklar, tapınaklar, ibadethaneler, evler, ticaret mekânları ve kentler biçimlenmiş. Her inancın kendi ekseninde yaşama biçimine yansıyan yönleri mekânı biçimlendirmiş, mekânsal ve kentsel kurguların oluşmasında önemli bir yer olmuş.


Tarihî süreçte din-ticaret ilişkisi
Tarihî süreç boyunca inanç, din - ticaret ilişkisi çok sıkı olmuş, bu nedenle günümüzde de yansımalarını gördüğümüz ticaret mekânlarının biçimlenmesine en etkili unsur dinsel inanış olmuş. Tarihin en ilkel kavimlerinde ticaret, mal değiş-tokuşuyla başlamış, armağanlar sunmak ve karşılığını almak, dinî-büyüsel törenlerin bir parçası olmuş Kent kuruluşunda ilk olarak siyasal veya dinî bir güç etkili olabilmesine karşın, en önemli, hatta bazen tek etkenin ticaret olduğu iddia ediliyor. Din etkisiyle kurulan kentler; Mekke, Kilistra ve Kapadokya vadisindeki yerleşimler bu kapsamda sayılabilir. İnanç eksenli Haçlı seferleri dinî açıdan başarısızlıkla sonuçlansa da ticaret açısından son derece başarılı olmuş ve ticaret yollarının oluşmasına zemin hazırlamış. Burada da inancın dolaylı etkisiyle mekânların, kentlerin ve medeniyetin gelişmesine katkısı yadsınamaz. Din ve ticaret ilişkisinde karşılıklı yararlanma şartları oluşmuş. H. Pirene, ilk tüccarın kutsal yer ziyaretlerinin birinde mum satan adam olduğunu ifade ediyor. Kutsal yer ziyaretleri, ticaretin gelişmesini de sağlamış. Tarihî süreçte, günümüzde de ilahî mekânlar devamlı ticaret odağı olmuş, önemli ekonomik ve mekânsal girdiler sağlamışlar. Bunlara örnek olarak; Mekke, Medine, Kudüs, Efes, Konya, Vatikan vb. verilebilir.

Museviler, ticaretin her türü ile ilgilenmişler, tüm dünyada tüccar halk olarak tanınmışlar ve büyük alışveriş merkezlerinin kurulmalarına öncülük etmişler. Hıristiyanlıkta, kilise ticarete karşı her zaman temkinli davranmış. İslamiyet’te, ticarete hoşgörü ile yaklaşılması, hem dinin hem de ticaretin gelişimi için önemli. 19. yy. öncesine gelene kadar İslam toplumunda kültürel değerler sistemi uzun süre devam etmiş. Toplum katmanlarında hareketlilik az, toplumda dinî yaşayış hâkim ve içe dönük bir yaşantı tarzı sürülüyor. Fakat ticaret mekânlarında dışa dönük bir yapılanma vardır. Dinsel etki çerçevesinde ulu cami çevresinde ticari faaliyetler gelişmiş. Yasa ve yönetim de, dinî kurallarla beraber geleneksel hukuk sistemine dayanıyor. Esnaf loncalarında örfî kurallar olmasının yanında yazılı kanunlar da var.

Osmanlı’da çarşı
Medenî dokuda dışa açık ve kamusal tek alan ticaret mekânları. Kentte tek kamusal alan olan çarşı, toplumun tüm kesimlerine hizmet ediyor. Osmanlı kentinde sosyal yaşam açısından çarşıya yönelme var ve içe dönüklüğün olmadığı tek kamusal alan çarşı. İslam inanç sistemi gereği, satış ve üretim faaliyetlerinin yapıldığı çarşı ile cami iç içe. Vakıf olarak yapılan çarşı, arasta, bedesten, dükkân, han ve hamam gibi ticarî yapılardan elde edilen gelirler ile imaretler, aşhaneler, camiler ve hastanelerin yapılması, sürekli kullanımı ve hizmeti sağlanmış.

Dükkânlar, genellikle tek cepheli, köşe dükkânlarda ise diyagonal olarak bir duvar tarafından ikiye bölünmesi ile tek cepheye açılan mekânlar biçiminde düzenlenmiş. Osmanlı kent çarşısı, küçük dükkânlardan oluşmuş ve daha da küçükleri dolap olarak adlandırılmış. Dükkânların küçük tutulmasının bir nedeni de, İslam inanç sistemi çerçevesinde oluşan alışveriş düzeninde, hanım müşterilerin dükkânın içine girmeden alışveriş yapmalarını sağlamak.

Kapitalizmin mabetleri
Ortaçağ kentlerinde, kitleler üzerinde egemenliği olan dinî binaların yerini, kapitalist toplumda tüketim mekânları almış, bir çeşit tüketim tapınakları (alışveriş merkezleri) oluşmuş. Kapitalist toplumun dini, alışveriş ve bu dinin ibadet mekânı modern mağazalar olarak tanımlanmış. 20. yüzyıla gelene kadar hem İslam hem Hıristiyan kentlerine kent özelliği kazandıran, çarşıların her açıdan dominant unsuru dinî yapılar. Kapitalizm eksenli günümüz tüketim toplumunda kurgulanan çarşılarda artık dinî yapılar dominant unsur değil. Modern çağda tüm dünya halkları ve bireyleri için kapital sermaye etkinleşmiş ve yapılaşmış çevrede buna göre biçimlenmiş. Artık kapitalizm kendi dinî yapısını alışveriş merkezlerini ortaya koymuş ve kentlerde en dominant yapılar bu kompleksler. Dinî yapılar kent merkezinde/çarşılarda etkisini yitirmiş. 20. yüzyılın başlarında Amerika kıtasında, daha sonra Avrupa’da, günümüzde kapitalizmin ve tüketim toplumu anlayışının körüklendiği, Ortadoğu, Türkiye ve Asya başta olmak diğer el değmemiş dünya topraklarında yayılım gösteren ve toplumsal ilişkilere bir bıçak gibi saplanan modern çağın tapınakları/alışveriş merkezleri kentleri geleneksel merkezlerden kent dışına doğru yayılmaya zorluyor. Bu binalar, artık turistik amaçlı gezilen inancın yansıması olan geleneksel merkezlerden daha yoğun olarak kullanılıyor. Kapitalist anlayışın bir ürünü olan alışveriş merkezleri, tüketim katedralleri olarak adlandırılıyor. Her şeyin tüketildiği bu katedrallerde, aynı zamanda toplumsal değerler de, inanç da tüketiliyor, yerine tüketimin ağırlıkta olduğu içi boşaltılmış değerler sistemi oluşturulmaya çalışılıyor. Globalleşen günümüz dünyasında gelenekselleşmiş inanç sistemleri yerini boşluğa ya da kapital eksenli bir inanç sistemine bırakmış. Alışveriş merkezleri yapılaşma süreci ülkemizde hızla devam ediyor, büyük kentlerde yer edinmiş bu biçimlenmeler, Anadolu’nun kuzey ve doğusuna doğru da yayılıyor.

Bunun yanı sıra günümüzde sanal alışveriş genel ticaret hacminin küçük bir bölümünü oluştursa da, bilgi toplumunun ve üçüncü bin yılın bir yansıması olacak bu sürecin, inanç ekseninde ne şekilde etki edeceği belirgin değil. Ancak sanal âlemin sınırsızlığı, bireylerin kendine sınır koymakta zorlanması, toplumsal, ahlâkî, örfî ve dinî inanç değerlerinin etkisinin azalmasına sebebiyet vereceği ve ileriki dönemlerde bu durumun daha netleşeceği görülebiliyor. Bu riske karşı sanal alışveriş İslam inanışı çerçevesinde, alışveriş ilişkilerinin kurgusu açısından öngörülen biçimsel yaklaşımı ve potansiyelleri de barındırıyor. Son söz olarak, ister gerçek ister sanal dünyada gerçekleşmiş olsun alışverişte ve bunun mekânlarında, kapitalist değerlerin inanç dünyasına etki ettiği ve bunu oluşturan temel unsur olduğu söylenebilir.