sumeyye
Tue 24 July 2012, 01:36 pm GMT +0200
a) İnan Şirketi:
Bu şirket bu günkü Anonim Şirketlerin benzeridir. Ancak ortakların haklarını koruyucu nitelikteki bazı ana prensipler dikkati çekmektedir [98] Şöyle ki: 100 kişi l'er milyon lira sermaye çıkararak bir şirket oluştursalar, sermaye mala dönüşünce, her ortağın, tüm şirket mal varlığı üzerinde % 1 nisbetinde hakkı olur. Kâr, aralarındaki anlaşmaya göre paylaşılır. Zarara da her ortak % 1 oranında katlanır. Yıl sonlarında kâr kısmen dağıtılır veya hiç dağıtılmazsa, ortaklar bundan etkilenmez. Dağıtılmayan kâr şirketin mal varlığına yansıyacağı için hisse büyümüş olur. Hareketli bir ticâretten sonra, diyelim beşinci yılın sonunda, hisselerin para olarak belirlenmesi gerekse, bütün borçlar ve amortisman bedelleri düşüldükten sonra şirketin müsbet mal varlığı yeni fiyatlar üzerinden değerlendirilince 2 milyar olsa, her ortağın hissesi 1 milyondan 20 milyona çıkmış olur. İlk kuruluşta, üzerinde 1 milyon yazan hisse senedine 20 milyon yazmak gerekecektir. Böyle bir şirket % 51 hisse sahiplerince yönetiliyorsa, yeni değerlemeye göre 1 milyar 20 milyon tutarındaki 51 hisseyi almadıkça, başkası şirketi ele geçiremeyecektir.
Anonim şirketlerde ise bazan çeyrek asır geçtiği halde hiç değiştirilmemiş hisse senetleri vardır. Şirketin ilk kuruluştaki sermayesi 100 milyon olsa, 10 yıl sonra enflasyonlar sebebiyle gerçek mal varlığı yeni değerlemede 3 milyar liraya çıkmış olabilir. Bu şirket 100 ortaklı olsa, mal varlığı üzerindeki hak 30'ar milyon iken, sandıktaki hisse senedinde 1 milyon yazması, belki nominal deger olarak iki katına satılmış olması bir çelişkidir. Gerçek değeri 30 milyon dolaylarında olan bir hisse senedi 28 milyon eksiğine satılırken, iki katı bir fiyatla satıldığını söylemek ekonomik gerçeklere uygun düşmez. Şirketlerin mal varlığını yeni bir değerlemeye tâbi tutarak, bunu hisse senetlerine yansıtmak hakkaniyete uygun düşer. Bu; şirketlerin canlanmasına ve yeni kredi bulmalarına büyük ölçüde yardımcı olur. [99]