- İmansız vicdan

Adsense kodları


İmansız vicdan

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

rray
Hadice
Sun 23 January 2011, 12:16 pm GMT +0200
“İMANSIZ VİCDAN” SAÇMASI:

Bazıları “vicdan” olduktan sonra dine ve imana lüzum kalmayacağını, din yerine vicdanı ahlak ölüçüsü olarak almanın mümkün olacağını iddia ediyorlar.

Batılıların da kilise ve kilise adamlarının baskısından kurtulmak istedikleri zaman yapmağa çalıştıkları da bu idi. Çünkü kilise adamları sınırlarının dışına çıkmış; sahaları olmayan ve her değişen ilim ve hayat meselelerine burunlarnı sokmuş, zalim ve şımarık idarecilerin yanında saf almışlardı. İşti bunun üzerine batılılar kilise ile ilgili ne varsa hepsine, hatta itikat ve ahlaka bile karşı çıktılar, ayaklandılar.

Bu laik ayaklanmanın öncüleri, dinin yerine “vicdanı” koymak ve ahlak ölçüsü olarak vicdanı kabul etmek istediler.

Fakat bu devam etmedi; aşırı hareketlerinden yavaş yavaş vaz geçtiler.

Hocamız Porfesör Dr. Adülhalim Mahmud “Müslümanlık ve Akıl” kitabında diyor ki:

“Batıda kilise ile ihtilalciler arasında uzun süre devam eden şiddetli çarpışmadan sonra durum sakınleşip de hayat normale dönünce ilim adamları kendilerine gelip ihtilalin prensipler, hedefleri, gayeleri ve kuralları üzerinde sakin sakin düşünmeğe başladılar. Bu meseleler üzerinde düzeltmeler ve değişiklikler yaptılar. Ele aldıklarından biri de “vicdan” meselesi idi.

Vicdan meselesini aydınlatmak için tarihi, olayları ve izlenimlerini iyice taradıktan sonra şu kanaate vardır. Bunu da Prefesör Endirye Krison şöyle dile getiriyor: “Bütün insanlar, her zaman ve her yerde vicdanlarına danıştılar; fakat aldıkları cevap bir değildir. Çünkü belli bir zamanda samimi insanlara doğru ve iyi görünen bir şey, yine samimi, fakat başka zamanlarda yaşamış insanlara doğru ve iyi görünmeyebilir”100. Buna başka misaller de vermek istersek, çeşitli zamanlardaki vicdan anlayışı üzerinde karşılaştırma yapınca çok misal buluruz.

(100) Endirye Krison, Ahlaki Sorunlarımız ve Felsefe, S. 22-25. İkinci baskı.

Bu misalleri de yine Profesör Endirye Krison veriyor:

“Eski Latin Yunanistan’ında kölelik düzeni gayet meşru idi. Erkeklerin, kadın ve çocukların satılıp hayvan muamelesine tabi tutulmaları tabii karşılanırdı.

Eski Roma kanunları, kadını ve çocuğu kocanın mülkü sayardı; netekim bunlar aynı zamanda eşya ve davar gibi kabul edilirdi. Bunun içindir ki, babanın diğer hakları arasında, başka kız çocuğu varsa, yeni doğan kız çocuğunu pazarda satma hakkı vardı. Uzaklara gitmeğe lüzum yok; işte bizim seleflerimiz. Bunlar kuru bir şüphe üzerine ceza vermeyi meşru görürlerdi. Basit bir suçtan dolayı dar ağacına asılan adamı en az bir üzüntü göstermeden seyrederlerdi”.

Aynı asırda ayrı bölgelerde yaşayan insanların vicdanları arasında bir mukayese yaptığımız zaman yine sayısız farklar görürüz. Hatta bu farkları aynı çevrede, bir toplum içinde ve medeni insanlar arasında bile görmek mümkündür.

Hocamız Abdülhalim Mahmud, büyük Fransız alimi Endirye Krison’un misallerini zikrettikten sonra şöyle diyor:

“Zamana ve bir çevrede farklı kültürlere göre vicdanın değştiğini isbat eden bu misaller denizden bir damladır. Daha ne misaller var; isterseniz bunun için cahiliyet devri Arapları ile İslam devri Arapları arasında veya Mekke’deki putperestlerle ile İslam devri ilk zuhur ettiği zamandaki Müslümanlar arasında bir mukayese yapalım... Bütün bu karşılaştırmalardan şu netice çıkıyor: Vicdanı ahlaka esas veya ölçü almak ahmaklıktır, abesle iştigaldir (boşuna uğraşmadır).

İnsanları vicdana bu kadar inandıran iddialardan biri de bazılarınca vicdanını fıtri ve yanılmaz bir güç olduğu şayiasıdır. Fakat yukardaki araştırmalar göstermiştir ki, vicdan fıtri bir kuvvet (güç) ise de yanılmaz değildir. Çünkü vicdan terbiye edilebilir ve ilgilendiği şeyin rengine boyanabilir.

Vicdan fıtri (yaradılışla ilgili) bir kuvvet ise de, ancak aldığı kültürün ve mirasın tesirinde kalır. Ferdin yaşına, çevresine, okuduğu kitaplara, aldığı ahlaka ve arkadaşlarına göre değişir.

Demek ki vicdan değişken bir şeydir, bir kararda durmaz. Hatta belli bir mesele karşısında, nadiren bir kararda dursa bile kuvvet ve za’f, denge ve dengesizlik yönlerinden yine değişir.

Demek ki ahlak için en sağlam temel dindir. Bize doğru yolu gösterecek odur; çünkü tek yanılmayan odur.

İslam dini ahlaki yönden bütün çoşkun ruharın ve istikamete susamış yüreklerin her istediğini kaşılayacak durumdadır. Netekim İbn-i sina v.s. gibi büyük İslam filozofları aynı şeyi kabul etmişlerdir.

İbn-i Sina şu görüşü açıklıyor ki İslam dini cemiyet için, aile için ve fert için gerekli olan en mükemmel ahlak düzenini getirmiştir. İbn-i Sina bunu çeşitli kitaplarında defalarca anlatmıştır.

Dinin vicdanla olan ilgisine gelince bu; koruma, yönetme yol gösterme ve idare etme şeklinde bir ilgidir. Bu, hayat boyunca devam edecek bir koruma ilgisidir. Eğer bu koruma hayatımızın herhangi bir safhasında kalkacak olursa vicdanın dengesi bozulur, sarsılır, şaşırır kalır. Çünkü vicdan yönetici bir terbiyeciye muhtaçtır. Bu yönetici terbiyeci de dinden başkası değildir”.

 

ceren
Fri 29 June 2018, 03:30 am GMT +0200
Esselamu aleykum. Rabbim bizleri vicdanlı merhametli kullardan eylesin ki müslüman kardeşlerine merhametli safkatli olalim .Rabbim razı olsun bilgilerden kardeşim. ..

Bilal2009
Fri 29 June 2018, 03:32 pm GMT +0200
Ve aleykümüsselam Rabbim paylaşım için razı olsun

Sevgi.
Sat 30 June 2018, 12:30 am GMT +0200
Aleyküm selam vicdan çok güzel bir meziyettir ancak bu tek başına yeterli değildir illaki İman şarttır ancak böyle doğru yola ulaşırız inşaAllah