- İman mürekkebiyle yazılan Çanakkale mahşeri

Adsense kodları


İman mürekkebiyle yazılan Çanakkale mahşeri

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

rray
sumeyye
Tue 26 October 2010, 11:13 am GMT +0200
İman Mürekkebiyle Yazılan Çanakkale Mahşeri


Çanakkale mahşeri diyorum çünkü o günkü tabloyu, yaşanan ölüm kalım mücadelesini ve şanlı bir milletin var olma savaşını anlatan başka bir kelime daha bulamadım. Bizler bu şanlı destanı anlamak istiyorsak şu üç sebep üzerinde yoğun- laşmamız gerekir. Bunlar; Hilâfet'i yıkmak, Osman- lı topraklarındaki petrol denizine el koymak, Hıristiyanlığın ve yıkılan Doğu Roma İmparator- luğu'nun rövanşını almak isteyen keferelerin emelleri…

Avrupa devletleri artık karar vermişlerdir. Osmanlı Devleti'ni tamamen ortadan kaldıracak, İslâm Ümmetini tarihten silecek, Hıristiyanlığın ve yıkılan Doğu Roma'nın rövanşını alacak, zaferlerini de petrol denizine el koymakla taçlandıracaklardır. İşte bu uğurda gelen sömürgeci kâfir güruh ile Çanakkale'yi savunan aziz ecdadımız arasındaki savaş sıradan bir savaş olmanın çok çok ötesindedir. Ancak ne var ki destanlaşması ile sonuçları arasında ise her açıdan birçok farklar açığa çıkmıştır.

İngilizler ve Fransızlar, birkaç haftada İstan- bul'u işgal etmeyi umuyorlardı. Çanakkale onlar için küçük bir engeldi. Ama onları hiç beklemedik- leri bir engel bekliyordu. Amiral Carden, Boğaz'ı geçerek İstanbul'a girmek için üç aşamalı bir saldırı planı yapmıştı ve buna göre bir ay içinde İstanbul' a ulaşacaktı.Plan gereği 3 kasım 1914 tarihinde 7 zırhlı ile Boğaz'a bir keşif taarruzu yapıldı, girişteki tabyalarımız zarar gördü.İkinci saldırı 19-25 şubat 1915 arasında, 7 gün süreyle devam etti. Türk topçularının atış menzili dışından yapılan bombar- dımanlar etkili oldu ve 19 topumuz ile Boğaz girişindeki tabyalarımız kullanılamaz hale geldi. 26 Şubat günü düşman donanması Boğaz'a girdi ve 8 saat süreyle kesintisiz bombardımana tâbi tutulup sarsıldı. Bu başarılar üzerine Amiral Carden, Londra'ya çektiği bir telgrafta, 14 gün içinde İstanbul'a gireceğini müjdeliyordu. Amiral, son darbeyi 18 Mart'ta indirecekti. Ne var ki kağıt üzerinde yapılan bu savaş planında, Müslüman askerlerin kahramanlığı ve savaş azmi hesaba katılmadığı için evdeki hesap çarşıya uymadı.
Kısaca; Hesapların bittiği yerde ÇANAKKALE başladı. Ve Çanakkale'yi hesap etmeye matematik bile yetmedi. Nasıl mı? Alın size birkaç örnekle Çanakkale gerçeği:

25 Nisan sabahı Ertuğrul Tabyası'nda Gözcü Baba Tepesi'nde vatanını savunan Yahya Çavuş ve arkadaşlarının üzerine gün boyu atılan mermi sayısı: 4.650
1 Metre kareye düşen mermi sayısı: 6000
Çanakkale'de verdiğimiz şehit sayısı: 253000
Seyyid Onbaşı'nın fizik kurallarını alt üst ederek kaldırdığı top mermisinin ağırlığı:276 kg.
Çanakkale Boğazı'na döşenip de zafere ulaşılmasın da büyük payı olan mayınlarımızın sayısı:26

Her iki tarafın sahip olduğu maddi güçler açısından bakıldığında bu savaşı kazanmaları gerekirken, yaşananların sonucunda harekâtın fikir babası ve uygulayıcısı İngiliz Deniz Bakanı Churchill, o rezil mağlubiyetten sonra mahkemede tazyik altında kalınca çaresiz şöyle haykıracaktır: ''Anlamıyor musunuz, biz Çanakkale'de Türkler ile değil, ALLAH ile harp ettik! tabi ki yenildik ...'’

''Çanakkale savunması yapılmış ve kazanıl- mıştır. Fakat vazife yalnız askerler ve kumandanlar için bitmiştir. Bizim için bitmemiş hatta yeniden başlamıştır bile. Herkes bilsin ki; burada kanlarını akıtanlar hep bu tarih bu namus ve fazilet için şehit oldular. Onların kan borcunu ödemek lazımdır.

İsmail Hakkı Bey'in dediği gibi: “ Şairler destanlarını yazsınlar, ressamlar levhalarını çizsinler, heykeltıraşlar abidelerini ortaya koysunlar, muharirler hikayelerini yazsınlar, sağ kalanlar da rahmet okusunlar.” Evet imanın kazandığı, inananların kazandığı bir zaferdi ÇANAKKALE... İmansız güç ya da güçsüz imanla değil, imanın güce güç katarak kazanıldığı bir zafer. O meydanlar nelere şahit olmamıştı ki…

Gece yarılarında mehmetçikler siperlerde birbiriyle yarışır, iddialara girerlerdi ki; tarihte hiçbir milletin evladının girmeye cesaret edemeye- ceği bu iddialar “Yarın ilk kimin şehit olacağı” üzerine idi. Bir muharebe anında yaralarından kanlar damlayarak hücum eden bir binbaşının kucağına, hemen önünde koşan gencecik bir teğmen vurularak düştüğünde, binbası dizine yatırdığı şehit teğmenin ağlayarak gözlerinden öperken “Yavrum... Evladım... rütbece ben senin önündeydim, neden şehitlik sırasını benden önce kaptın?'' diyerek biraz sonra yine o da şehit olmaya koşabiliyordu.

Kahramanlıkların tarih kitaplarına yazıldığı, ardında binlerce dramatik hikayelerin anlatıldığı Çanakkale Savaşları, 92 yıl sonra bile bazı bilinmeyenleriyle anılıyor. Çanakkale Boğazını geçip, İstanbul'a ulaşmak isteyen İtilaf Devletleri, binlerce askerle Gelibolu Yarımadası'na ayak atmış, vatan topraklarını işgal etmişti. Her karış toprağında kanlı savaşların yaşandığı, anaların oğullarının başına kına yakarak savaşa gönderdiği bölgede, İngiltere'den gelen 4. Norfolk Taburu'nun Anzak Koyu'nda, bir bulut kütlesinin içinde kaybolduğu söylentileri, 92 yıldır hala konuşuluyor. Gelibolu Yarımadasındaki savaşa katılan İngiliz Kraliyet Ordusuna ait 4. Norfolk Taburu'nun, 12 Ağustos 1915 tarihinde Anzak Koyu mevkiindeki 60. Tepe'de büyük bir bulut kütlesinin içinde kaybolduğu iddia edilmiş, bu olay savaştan sonra çeşitli tarih kitaplarında yerini almıştı. Yeni Zelanda Kıtası'nın 1. Sahra Birliği'ne bağlı 3. Bölükte savaşa katılan F. Reichardt, R.Nevnes ve J.L. Newman adlı üç asker, bu olaydan 50 yıl sonra olayın görgü tanığı olduklarını iddia etmiş, güneyden esen 70 kilometre hızındaki rüzgara rağmen, yaklaşık 250 metre uzunluğunda, 65 metre yüksekliğinde ve 60 metre genişliğindeki bulut kültesinin yer değiştirmeden 60. Tepe üzerinde durduğunu ve İngiliz askerlerinin bu kütlenin içinde kaybolduğunu anlatmışlardı. Bu olay, kimilerine göre gerçek, kimilerine göre rivayetten başka bir şey değildi.

Zaten şehitler değil miydi "Biz ölmedik" dercesine Mehmetçik ile omuz omuza savaşan. Ve bize bunu anlatmıyor muydu şu sözler; "Her defasında önünüzde koşan o levend ve civanmert delikanlı var ya, siz bize hücum ettiğinizde o, yeşil bir sarıkla yine sizin önünüzdeydi ve yalın-kılıç bize hücum etti.

Bunu, Çanakkale savaşlarında İngiliz ordusu- nun komutanı Hamilton da şöyle ifade etmektedir: "Biz Çanakkale'de sizin süngüleriniz den, mavzer lerinizden kaçmıyorduk. Önünüzde, tanımadığı mız, kendilerine top-tüfek işlemeyen yeşil sarıklı leventler vardı ki, biz onlardan kaçıyorduk." diyordu. ALLAH'ın salat ve selamı rahmet ve bereketi üzerinize olsun... Siz Çanakkale'yi geçilmez yaptınız. “Vatan sevgisi imandandır; Döktüğümüz kan aldığımız can sebebi sadece vatan” nidalarıyla vatana kurban oldunuz. Onlar biliyorlardı ki günahlara kefaretti gönüldeki keder, niyetler temiz olunca ameller olmaz heder, biraz daha sabreyle neler göreceksin neler, yüce ALLAH insanı ihmal değil imtihan eder.Ve Türkler bu imtihanı imanları sayesinde başarı ile geçtiler.

Ey mekanları cennet olan ecdadım! Ey yürekleri nur olan kahraman insanlar! Sizleri her anışımız da bizlere bir nur ve geleceğimize umut oluyorsunuz... Sizlere sonsuz Fatihalar ve Yasinler olsun...


Okan ÇELİK

mevlüdekalınsaz
Mon 23 June 2014, 01:49 pm GMT +0200
Esselamü aleykum ve rahmetullah;maşallah..ne güzel kelimelere dökülmüş...okurken o mahşer tablosu canlanıyor gözler önünde..o imanlı Mehmetçikler..kendilerinden onlarca kat güçlü düşman askerine karşılık imanlarıyal çarpışan pak yürekler...bu vatanı bize bırakırken şehadet şerbetini doyasıya yudumlayan aziz şehitler...Ruhunuz şad olsun...Allah hepinizden razı olsun....

sumeyye
Tue 24 June 2014, 01:29 am GMT +0200
a.s.. ,  amin insaallah kardesim..Bizler okurken öyle masaldan ibaret gelmemeli hakikatler gönlümüzün derinliklerinde hissedilmeli ve ona göre ülkemize sahip çikip kiymetini bilmeliyiz..