sumeyye
Fri 4 February 2011, 01:13 pm GMT +0200
İmamların İhtilâfı Kör Taassup Değildi:
Bütün bunlara rağmen onlar, birbirleri arkasında namaz kılarlardı. Meselâ Ebû Hanîfe ve talebeleri, İmam Şafiî ve daha başkaları Mâliki olan Medine imamlarının arkasında namaz kılarlardı. Onların namazda besmeleyi -gizli ya da aşikâr- hiç okumamaları, arkalarında namaz kılmalarına mani teşkil etmezdi.
Harun Reşîd, kan aldırmış ve imam olarak namaz kıldırmıştı. İmam Ebû Yûsuf o halde onun arkasında namaz kılmış, iade etmemişti.
İmam Ahmed b. Hanbel, burun kanamasından ve kan aldırmadan dolayı abdest almanın gereğine inanırdı. Kendisine:
“İmamın bir yeri kanasa ve abdest almasa, arkasında namaz kılar mısın?” dediler. O cevabında:
“İmam Mâlik ve Sa’îd b. el-Müsseyyeb’in arkasında nasıl namaz kılmam.” [807] Diye karşılık verdi.
İmam Şafiî, Ebû Hanîfe’nin kabri yanında sabah namazını kılmıştı. Ona karşı saygısından dolayı kunut duasında bulunmadı ve:
“Irak ehlinin mezhebine geçebiliriz.” dedi.
İmam Mâlik, halife Mansûr ve Harun Reşîd’e, daha önce geçen sözünü söylemişti. [808]
el-Bezzâziye’de Hanefi mezhebinin ikinci imamı olan Ebû Yûsuf ile ilgili şu olay anlatılır: O, cuma günü hamamda yıkanır ve insanlara namazı kıldırır. Herkes dağıldıktan sonra, kendisine hamamın su deposunda ölmüş bir fare bulunduğunu söylerler. Bunun üzerine İmam:
“Şu halde biz de Medineli kardeşlerimizin görüşünü alırız; su iki külle miktarına ulaştığında pislik tutmaz.” der.
Alıntılar bitti.
İmamların Müsamahasına Örnekler:
İmam el-Hocendî’ye [809], şâfiî mezhebine mensup birinin bir ya da iki sene namaz kılmadığım, sonra da hanefî mezhebine geçtiğini, bu adamın geçmiş namazlarını şâfiî mezhebine göre mi, yoksa hanefî mezhebine göre mi kaza edeceğini sorarlar. O:
“Caiz olduğuna inandıktan sonra hangi mezhebe göre kaza ederse etsin, caiz olur.” diye cevap verir.
Alıntı bitti.
Câmiu’l-fetâvâ’da şöyle denir: Hanefî biri,
“Falanca ile evlenirsem, üç talâk boş olsun.” dese, sonra şâfiî birinden fetva istese, o da kadının boş olmayacağını, yeminin de bâtıl olacağını söylese, onun bu meselede şâfiî mezhebine uymasında bir sakınca yoktur. Çünkü sahabeden birçoğu, onun görüşü üzere idiler.
İmam Muhâmmed, Emâlî’sinde şöyle demiştir:
“Fakîh biri hanımına:
“Enti talik elbette = Sen kesinkes boşsun!” dese ve bu sözün üç talâk ifade ettiği görüşünde olsa, sonra kadı, hanmının ric’î talâk ile boşanmış olduğuna hükmetse, o fakihin, o hanımla evliliğini sürdürmesi caizdir. Fukahânın kendi aralarında ihtilâf etmiş oldukları haram kılma, helâl sayma, âzâd etme, mal alma... vb., gibi her konuda durum aynıdır.”
[808] "Ey Mü'minlerin Emiri! Bunu yapma! Çünkü halka (bu kitaptakilerden farklı) pek çok görüş ulaşmış, onlar çok hadis işitmişler, çeşitli rivayetlerde bulunmuşlardır. Her belde halkı, kendilerine ilk kez ulaşmış olan görüşleri almışlar, ihtilaflı konularda kendilerine ulaşan bilgilerle işin içinden çıkmaya çalışmışlardır. Bu itibarla sen, her belde halkını, kendileri için seçmiş oldukları bilgi ve görüşlerle başbaşa bırak!" demişti. (Ç)
[809] İbrahim b. Ahmed, ö. 851/1447.(Ç)