- İlmin sahası başka imanın sahası başakadır

Adsense kodları


İlmin sahası başka imanın sahası başakadır

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

rray
Hadice
Thu 20 January 2011, 04:17 pm GMT +0200
İLMİN SAHASI BAŞKA, İMANIN SAHASI BAŞKADIR:


Önce: İlmin daha ileri gidemeyeceği bir ihtisası ve tecavüz edemiyeceği bir hareket sahası vardır. O saha da düşünce ve tecrübenin müdahale edeceği madde ve duyu sahasıdır. İlim yalnız bu sahada hükmünü yürütür, deneylerini yapar. Bunun dışında duyu ve made ötesinde ilim işlemez, görev yapamaz. Orada ancak felsefe veya vahy vazife yapar. Eğer bir ilim adamının: Ben ALLAH’ın varlığına bir delil bulamadım, dediğini görürsek, biz ona şöyle deriz: Sen haddini aştın, ilme hiyanet ettin; çünkü onu vazifesi olmayan şeye burnunu sokturdun. Elinde ALLAH’ın yok olduğuna dair delilin var mı?

Maddeyi tanımak için ilim doğru bir metottur; ancak madde ötesini tanımak içn doğru bir metot değildir. İlim maddeyi nasıl yürüteceğimizi bildirir; ancak onu yürüteni ve ne için yürüttüğünü bilmez.

Ahmed Emin’in de dediği gibi, ilim adamları; araştırmak ve deney yapmak üzere kainat “araba”sına ilmi ve doğru bir metotla yaklaştılar; ancak “motor”una varamadılar. Çünkü buna ilimlerinin gücü yetmez. İlimleri his ve tecrübeye dayanır; halbuki o, görünmez, duyu ile anlaşılmaz ve laboratuvar’a, atölyeye girmez.

İlim ilerledi; kendini beğendi ve içi gurur ve kibir doldu. Buna reğmen yüzeyden ve zahirden başkasını açıklıyamadı; varlığın ilk sebebi nedir? Kainatta ilk hücreye can veren kimdir? Tabiatta olsun, kenrdi nefsimizde olsun milyonlarca gerçek nasıl izah edilecektir?

İlmin en çok yapabileceği, gerçeklerin yarısını bilmektir; o da “nasıl” olduğunu izah etmektir. Gerçeklerin özü olan öbür yarıya gelince, ilim buna cevap vermekten tamamen acizdir, bir kelime dahi söyleyemez; o da “nedir” sorusudur.

Yalnız ilme ve ilim kurallarına inanıp da ötesini inkar edenin sözüne itibar edilmez; ola ki şöyle diye: “Ben, kainatı A’dan Z’ye izah edebilirim”. Ama karoseri izah edip de motoru edememek, hayatın gelişimini açıklayıp da ilk defa nasıl meydana geldiğini açıklayamamak bir nevi hafifliktir veya en azından çocuğun bir şey için: Bilmiyorum, çünkü öğrenmek isityorum, demesine benzer.

Kainatın ilk sebebini inkar etmek ve onu idare eden aklı kabul etmemek üzerine kaldıramayacağı bir yük yükler.

“İlim adamları gerçekte şaşkınlığımızı artırmaktan başka bir şey yapmıyorlar. Mesela, şu kozmoğrafya alimi; ilmi ile, titizliği ile, hesabı ile, gözlemi ile  dürbünü ile ne yapmıştır? Fezada milyonlarca yıldızın merkezi kuvvet ile yerlerinde durduğunu ve devirlerini tamamladıklarını açıklamış, bir de çekim kanunu ile dengede durup çarpışmadıklarını izah etmiştir. Daha sonrakiler de güneşi ve yıldızları tartışmışlar, hacimlerini, hızlarını, dünyadan uzaklıklarını tesbit etmişler, şaşkınlığımızı büsbütün artırmışlardır. Fakat çekim nedir? Ve nasıl olmuştur? Merkezi kuvvet nedir?Ve nasıl meydana gelmiştir? Bu ince ve acaip düzen nasıl kurulmuştur? Felekiyatçı bu sorulara cevap bulamamaktadır; çünkü acizdir.  Jeolog ne yapıyor? O da kayaların yaşını tesbit ediyor. Üzerinden kaç sene geçmiş de nihayet soğumuş? Buzul çağını yaşamış, sonra sularla kaplanmış, sonra da yerkabuğu oluşmuş? Depremlerin, zelzelelerin sebeplerini belirlemek de yime jeologun vazifesidir. Hayvanların yaşamlarını anlatırken biyologların, insan davranışlarını izaha çalışırken psikologların yaptıkları da aynı şeydir. Fakat bunlar da dışı tefsir etmekten ve şaşkınlığımızı artırmaktan başka bir şey yapabilmişlerler midir? Artık onlara kalın daima cevap istediği şu soruyu sorunuz: fiu bir kısmını izah edip de bir kısmını izah edemediğiniz acaip şeylerle dolu kitabın yazarı kimdir? Yoksa bu kitabın bir yazarı yok mudur? Bu düzenin bir kurucusu yok mudur?Bu harikanın bir yaratıcısı yok mudur?Bu kainata hayat veren kimdir? Onu idare eden akıl sahibi kimdir?

“Tekamül (evrim) kanun Yaratıcıyı izaha elverişli değildir. Olsa olsa kainatın ve kaynağının birliğini izah edebilir. Kainatın sırrı açığa çıktıkça; tekamülündeki, düzen ve idaresineki birlik keşfedildikçe insanın hayreti daha da artıyor ve daha çok sormağa başlıyor. İlmin, kainatın sırrını keşfedip de izahını yapamaması insanı ikna edemiyor. Yine insanı ruhunun derinliklerinden “O, alemlerin Rabbi olan ALLAH’dır” sesi geliyor112”.

(112) Ahmed Emin, Feyzu’l-Hatır, c. 160, 161.


BU İDDİALARIN ÇÜRÜKLÜĞÜ:


Bir zamanlar Batıda çok revaçta olan; sonra da bizdeki -amatör ve profesyonel- temsilcileri aracılığı ile bize aktarılan bu iddia çürüktür; mantıki ve ilmi bir temeli yoktur, tecrübeye de dayanmış değildir. İlerideki sahifelerde mantıka, ilme ve vakıaya dayanarak bu davayı bozmağa ve bu iddiayı çürütmeye çalışacağız.
 

ceren
Wed 13 June 2018, 02:45 am GMT +0200
Esselamu aleykum. Rabbim razı olsun bilgilerden kardeşim. .

Sevgi.
Thu 14 June 2018, 03:24 am GMT +0200
Aleykümüsselam ilmin her zaman bir sınırı vardır ancak inancın sınırı olmaz ikiside bize lazımdır inşaAllah

Bilal2009
Thu 14 June 2018, 11:49 am GMT +0200
Ve aleykümüsselam Rabbim bizleri doğru işler yapanlardan eylesin Rabbim paylaşım için razı olsun