Eslemnur
Sat 16 October 2010, 02:26 pm GMT +0200
III- İkî Yıla Kadar Çocuğu Emzirmek Ve Sütten Kesmek:
Erkek ile kadını evlilik bağıyla bağlayan ve onlan aile nizamı içinde biraraya getiren İslâm, iyi bir toplumun bina edilmesinde sağlam tuğlayı meydana getirmek için hem erkeğe, hem de kadına sorumluluk yüklemiş; karı-kocadan herbirine birtakım haklar ve görevler vermiştir. Kocanın görevi nafaka temin etmek, eşinin görevi de dünyaya gelen çocuğu emzirmektir. Yeni doğan çocuk, ruhen rahatlamak için anasının göğsüne ellerini sürer, şefkat ve merhamet dolu sıcacık kucakta yüce yaratıcının hazırladığı iki memesinden anasının sütünü emer. İşte, fakir veya zengin ana göğsünde süt üreten fabrikayı Allah bunun için; şu garip dünyada yeni doğan minik yavrunun gelişimini sağlamak için hazırlamıştır.
Araplarda, hatta onlardan önce bütün insanlık âleminde süt emzirme âdeti mevcuttu. Kur'an, Musa'dan (a.s.) söz ederken şöyle demektedir: "Biz daha önceden (anasına iade edilinceye kadar) onun süt analarını emmesine izin vermedik."[89] Rasûlüllah da (s.a.v.) süt emerek büyümüş; Halime onu emzirmiş ve onun süt anası olmuştur. Allah Teala, süt emzirme için şer'i bazı hükümler koymuştur.
Bu hükümlerden birini şu ayet-i kerime açıklamaktadır: "Analarınız, kızlarınız, kızkardeşleriniz, halalarınız, teyzeleriniz, kardeş kızları, kız kardeş kızları, sizi emziren (süt) analarınız... size haram kılındı."[90]
Sun'î süt ve emzirme (mama) işi ancak bu asırda ortaya çıkmıştır. Ama çok geçmez bu asır, ana sütüne ve tabiî emzirmeye dönmek için gereken çağrıyı yapacaktır. Prensip olarak İslâm şeriatını kabul eden müslüman, tabîi emzirmeden mamaya geçmeye gerek duymaz. Tabîi emzirme, Allah'ın nîzam ve metodundan beslenir ve o yolu izler. Kur'an, anayı eşiyle olan geçimsizliğine rağmen hatta eşinden ayrıldıktan sonra en zor ve güç şartlarda bile yavrusunu göğsünden emzirmeye davet etmektedir. Şu ayet-i kerime, çocuk hakkında ilahi adalet ve Rabbani yasayı göstermesi bakımından önem arzetmektedir:
"Emzirmeyi tamamlatmak isteyen (baba) için, analar çocuklarını iki tam yıl emzirirler."[91]
"Şüphesiz, boşanmış ananın memedeki çocuğuna karşı bir görevi vardır. Bu görevi ona Allah yüklemiştir ve anayı küçük yavrunun zarara uğramasına sebep olan ailevi huzursuzluk ve ihtilafların bozduğu fitrî ve beşerî duygularıyla başbaşa bırakmamıştır. Bu durumda Allah küçük yavruyu tekeffül etmiş ve emzirmeyi anasının boynuna yüklemiştir. Ana da çocuğun babasından nafakasını alacaktır. Gerçekten Allah insanlara kendilerinden daha yakın, daha şefkatli ve ana babalarından daha merhametlidir. Allah, doğan yavruyu iki tam yıl emzirme görevini anasına yüklemiştir. Çünkü Allah bu sürenin çocuk için ruhî ve sıhhî her bakımdan ideal olduğunu bilmektedir. O, "emzirmeyi tamamlatmak isteyen kimse için" buyuruyor. Psikolojik ve tıbbi araştırmalar bugün, çocuğun ruhî sıkıntı ve sağlık problemi olmaksızın sağlam bir şekilde büyüyebilmesi için iki yıllık bir emzirme süresinin zaruri olduğunu isbatlamış bulunmaktadır. Fakat Allah tarafından müslümanlara bahşedilen nimet, onları bu gerçeği sözkonusu ilmî araştırma ve tecrübeleri ile öğreninceye kadar bekleme zorunluluğundan kurtarmaktadır. Elbette yüce Allah, değerli bir hazine olan çocukluk dönemini uzun bir süre cehalet girdabında yani, bilgisizlik çarkının öğütücü dişlileri arasında bırakacak değildir. Allah kullarına karşı, özellikle de şefkat ve bakıma ihtiyacı olan şu zayıf ve küçük çocuklara çok merhametlidir."
İslâm, ana babasının boşanmasından sonra çocuğun emzirilmesini gözetmekle kalmamış, zina eden anasına tatbik edilecek olan had cezasını emzirme işi bitinceye kadar ertelemek suretiyle çocuğun hakkını korumuştur. İşte bu, güçlü ve sağlıklı olarak büyüyüp gelişmesi için çocuğa gösterilen itina ve merhamettir:
Zina eden Ğamid'li kadına Rasûlüllah (s.a.v.): "Dön, çocuğunu doğur!" buyurmuş kadın doğurduktan sonra çocuğu getirmiş ve şöyle demiştir: "Ey Allah'ın elçisi! Bu çocuğu doğurdum!" Bunun üzerine Rasûlüllah (s.a.v.) kadına: "Git, sütten kesinceye kadar onu emzir!" buyurmuştur. Kadın sütten kestikten sonra, elinde ekmek kırıntısı olan çocuğunu getirdi ve: "Ey Allah'ın elçisi! Çocuğu sütten kestim" dedi. Rasûlüllah (s.a.v.) da çocuğun bir müslümana verilmesini istedi ve "recm" cezası tatbik edilmek üzere kadın için bir çukur açılmasını emretti..."[92]
Büyük doktor İbn Sînâ, şu sözüyle ana sütünün önemine dikkat çekmektedir: "Çocuğun mümkün olduğu kadar anasının sütünden emzirilmesi gerekir. Çünkü bizzat çocuğun, anasının memelerinden gıdasını almasının, kendisine zarar verebilecek (mikrobik vak'alann) ortadan kaldırılmasında çok büyük faydalan vardır."
Doktor Beledî ise şöyle demektedir: "Eğer sütünü bozan bir rahatsızlığı yoksa ana sütü, kendi çocuğu bir tarafa diğer çocuklar için de en yararlı süttür."[93] Doktor şunu da ilave ederek diyor ki: "Çocuk için ananın sağlıklı olması, hem kendisinin hem de çocuğunun sıhhatini korumada oldukça önemlidir." Burada şunu görmekteyiz: Doktor Beledî, ana memesinden süt emmenin faydasını bugünün doktorlarından önce isbatlamıştır. Çünkü bu, meme kanseri başta olmak üzere anayı birçok hastalıklardan korumaktadır.
Hz. Ömer, önceleri süt emen çocuk için anaya bir sorumluluk yüklememişti. Ama daha sonra doğumundan süt emzirme süresine kadar bunu mecbur tuttu. Ömer (r.a.) bir gece musallada dolaşırken bir çocuğun ağladığını gördü ve anasına "Onu emzir" dedi. Kadın: "Mü'minlerin emiri (Ömer) sütten kesilinceye kadar bir çocuk için anaya görev yüklememiştir. Ben çocuğu sütten kestim!" deyince, Hz. Ömer ona şunları söylemiştir: "Neredeyse çocuğun ölmesine ben sebep olacaktım! Onu emzir! Çünkü mü'minlerin emiri çocuk için anasına bir sorumluluk yükleyecektir." Artık ondan sonra Hz. Ömer, doğan çocuk için bakım ve süt emzirme işini anasına bir görev olarak yükledi.[94]
Ana memesinden süt emmenin birçok fayda ve özellikleri vardır.
Çocuk, ana karnında iken anasının gıdasıyla beslenmiştir. Doğduktan sonra da anasının sütüyle beslenmesini sürdürür. Şu halde çocuğa hayat kazandıran temel gıda, tabîi ana sütüdür. Bu sütün fayda ve özelliklerinden bir kısmını maddeler halinde sıralamak istiyoruz:
1- Çocuk, mikroplardan arıtılmış tertemiz süt emer.
2- Emilen süt ne soğuk ne de sıcaktır.
3- Her an bol miktarda bulunur.
4- Göğüste bekletmekle bozulmaz.
5- Bebeğin midesine uygun standartta yaratılmıştır.
6- Bebeğin beslenme ihtiyacını tam olarak yerine getirir.
7- Mikroplara karşı özel bağışıklık kazandırır.
8- Doğrudan ana memesinden emmek, ana ve çocuğun kilo almasını önler.
9- Böyle bir emzirme; ana ile yavrusu arasındaki şefkat ve merhamet bağlarını güçlendirir.[95]
Emzirme işi, güzel niyet ve Allah'ın rızasını kazanmak düşüncesiyle yapıldığı takdirde, Allah'ın izniyle her zaman meyvesini verir. Bundan dolayı olacak ki, Amr b. Abdillah, oğlunu emziren karısına şöyle demiştir: "Çocuğunu emzirmen, hayvanın yavrusunu emzirmesi gibi olmasın. Hayvan acıma hissiyle yavrusuna şefkat gösterir. Sen ise, Allah'ın sevabını isteyerek, senin emzirmenle Allah'a îman ve ibadet edebilecek bir insanın hayat bulmasını düşünerek yavrunu emzir!"[96]
Süt emzirme esnasında emzikli kadının hamile kalması, mekruh sayılmış ve hoş görülmemiştir. Çünkü bu durumda sütün bozulması ve buna bağlı olarak da bebeğin tabîi emzirmeden mahrum olması sözkonusudur. Hz. Peygamber bu hususta dikkatli olunmasını istemiştir, îbn Mes'ud'dan rivayet edildiğine göre, Rasûlüllah'm (s.a.v.) kerih gördüğü ve hoş karşılamadığı on şeyden biri de "çocuğun bozulmasıdır.[97] "Çocuğun bozulması", emzikli kadının gebe kalarak sütünün bozulması demektir ki, buna "GIYLE" adı verilmektedir.[98]