sumeyye
Fri 11 March 2011, 02:17 pm GMT +0200
F- IKI HALİFENİN HİLAFETİ
Bir devlette iki ayrı yerde iki ayrı imâma imamlık vazifesi verilirse, bu durumda her ikisinin de imamlığı teessüs etmiş olmaz. Bazı hukukçular böyle bir durumun olabileceğini kabul etse de İslâm Hukukunda genel olarak müslüman topluluk için bir anda iki halîfenin olabileceği kabul edilmemektedir. İki halîfenin hangisinin hilâfetinin hukuken muteber olduğu konusunda hukukçular farklı görüştedirler.
a) Bir topluluğa göre: Önceki halîfenin vefat ettiği yerde se-Çİlen şahsın, halifeliği muteberdir. Zira o ülkenin böyle bir halîfe seçmesi, seçmeye teşebbüsleri haklarıdır. Diğer bütün bölgelerin müslümanları, halîfenin vefat ettiği ülke halkına bu görevi vermeleri, fikir ayrılıklarının çıkmaması için, onların, halîfe olarak seçtikleri şahsa teslim olmaları zarurîdir.
b) Diğer bir görüşe göre de: Karışıklıkların çıkmaması, seçmenler heyetinin tarafsız bir şekilde ikiden birini veya bir başkasını halîfe seçebilmesi için her ikisinin de hilâfeti tanınmaz.
c) Üçüncü bir fikre göre de: İhtilâfın, çatışmanın önlenmesi için ikisi arasında kur'aya başvurulur. Hangisi kurada çıkmışsa o hilâfete hak kazanmıştır.
d) Bu konuda doğru olan ve İslâm araştırıcılarının, hukukçularının fikirlerine göre: İki halîfeden hangisi önce halîfe olmuşsa hak onundur. İki velinin ayrı ayrı nikâhla bir kadını evlendirmeleri gibi. Burada ilk yapılan nikâh muteberdir. İki halîfeden hangisinin Önce seçildiği biliniyorsa, halîfe odur. Diğerinin ona itaati gerekir. Şayet hangisinin önce seçildiği bilinmiyorsa, her ikisinin halifeliği de fasiddir.
Hilâfet, ikiden birine veya bir başkasına seçmenler heyeti tarafından verilir. İkiden birine uyma olur da, hangisinin önce olduğunu tesbit güçlük arzederse, durumu araştırmak gerekir. Her iki imâm ihtilâf gösterirler, her biri kendisinin önce seçildiğini söylerse iddialarına bakılmaz, yemîn teklif edilmez. Çünkü imâmı tesbit Müslüman topluluğunun tamâmının hakkıdır. Yaptıkları yeminin, hattâ halifelik hakkından vazgeçmesinin bir Önemi yoktur. Aynı şekilde hilâfetteki anlaşmazlık, birinin diğerine teslim olmasıyla, sona erse bile diğerinin halifeliği kesinleşmiş olmaz. Ancak onun önce seçildiğine dair bir deMin bulunması ile muteber olur.
Diğerinden Önce birinin halîfe olduğunu üçüncü bir şahıs ikrar eder, öbürü hakkında da üçüncü şahıslar tarafından böyle bir ikrar bulunmazsa, ikrar sahibi şahsın sözlerine itibar edilir. Çünkü bildiği hususta ikrarda bulunmak her müslümanm vazifesidir. İkrarda bulunan kimse şahit gösterse, o şahidin şahitliği dinlenir. Şahit şüpheli ifâde verirse, ifâdesine önem verilmez. Şüpheli ifâde vermezse, ikrar sahibi ile şahidin ifâdelerine itibar edilir.[18]
[18] El-Ahkâmu’s-Sultaniyye, Ebu’l-Hasan Habib, Bedir Yayınevi, 1/ 37-38.