- İki Bayram Namazı Bölümü

Adsense kodları


İki Bayram Namazı Bölümü

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
saniyenur
Sun 9 October 2011, 08:29 pm GMT +0200
8-) İki Bayram Namazı Bölümü
(Kitâbu Salâti'I-îdeyn)


526-) îbni Abbâs (r.a.), şöyle demiştir: "Hz. Peygamber (s.a.v.), Ebû Bekir, Ömer ve Osman döneminde Ramazan bayramı namazında bulundum. Hepsi de bayram namazını hutbeden önce kıldırır sonra hutbe verirlerdi. Hz. Peygamber (s.a.v.), minberden indi -kendisinin bu sırada erkekleri yerlerine oturtmasını sanki şimdi görür gibiyim.- Sonra erkeklerin safını yanp kadınların yanını kadar yürüdü. Kendisiyle birlikte Bilal de vardı. Sonra: «Ey Peygamber! İnanmış kadınlar, Allah'a hiçbir ortak koşmamak, hırsızlık yapmamak/ zina etmemek, çocuklarını öldürmemek, ederi ve ayaklan arasında bir iftira uydurup getirmemek, iyi işlerde sana karşı gelmemek şartıyla sana biat etmek üzere geldikleri zaman, onların biatlarını ka­bul et, onlara Allah'tan bağışlanma dile, doğrusu Allah, bağış­layandır, acıyandır.» (Müntehine: 12) âyetini okudu, arkasından: "Siz bu hal üzere misiniz?" buyurdu. Bir kadın: "Evet, Ey Allah'ın Pey­gamberi" dedi. Bu kadının dışındaki diğer kadınlardan kendisine cevap veren olmadı. Bu sırada kadının kim olduğu bilinemiyordu. Hz. Pey­gamber (s.a.v.): "Haydi o zaman sadaka veriniz, annem babam size feda olsun"buyurdu. Bilal elbisesini yere yaydı, onlar da Biial'in elbisesine takılarını ve yüzüklerini atmaya başladılar." [557]

 

527-) İbni Abbâs (r.a.) anlatır: "Rasûlüllah (s.a.v.) sesini duyura­madığını gördü, Bilal (r.a.) ile birlikte, (erkekler tarafından) geçti ve kadınla­ra vaaz etti, sadaka vermelerini emretti. Bunun üzerine kadınlar küpe Ve yÜ2üğü atmaya başladılar, Bİİal de elbisesinin eteğine topluyordu. [558]

 

528-) Cabir b. Abdullah (r.a.), şöyle demiştir: "Hz. Peygamber (s.a.v.), Ramazan bayramı günü ayağa kalktı ve arkasından bayram namazını kıldırdı. Namazı bitirdiğinde minberden indi ve kadınların ya­nına gelerek kendilerine uyarılarda bulundu. Kendisi Bilal'ın koluna yastlanıyordu. Bilal de elbisesini yere sermişti. Kadınlar elbisenin üzeri­ne sadakalarını atıyorlardı." [559]

 

529-) Cabir b. Abdullah (r.a.): "Ramazan bayramı ve kurban bay­ramında bayram namazı için ezan okunmazdı" demiştir. [560]

 

530-) İbni Abbas (r.a.)'dan. Kendisi, Abdullah b. Zübeyr (r.a.)'a biat edilmesinin başında ona haber salarak "Ramazan bayramı günü bayram namazı için ezan okunmadığını ve hutbenin de bayram nama­zından sonra olduğunu" bildirmiştir. [561]

 

531-) Abdullah b. Ömer (r.a.)'dan. Hz. Peygamber (s.a.v.), Ebû Bekir ve Ömer Ramazan bayramı ile kurban bayramı namazlarını bay­ram hutbesinden önce (çıldırırlardı. [562]

 

532-) Ebû Said el-Hudrî (r.a.): "Rasûlüllah (s.a.v.) Ramazan ve Kur­ban Bayramı'nda namazgaha çıkardı. İlk başladığı şey namaz olurdu. Son­ra namazı bitirip cemaatin karşısında ayağa kalkardı. Cemaat ise saflarında otururdu. Rasûlüllah (s.a.v.), kendilerine öğüt verir, tavsiyede bulunur, emirler verirdi; eğer askeri bir birlik belirlemek isterse bunu belirler yahut bir şeyler emredecekse bunu emreder sonra da namazgahtan ayrılırdı." demiştir. Ebû Said (r.a.) devamla: "Medine Valisi Mervan b. Hakem ile bir­likte Kurban veya Ramazan Bayramı'nda namazgaha çıktığım zamana de­ğin halkın uygulaması bu şekilde devam edegelmişti. Namazgaha geldi­ğimde Kesir b. Sait'in yaptığı minberi gördüm, bir de baksam ki Mervan namaz kıldırmadan önce minbere çıkmak istiyor, hemen elbisesinden ya­kalayıp çektim, o da beni çekti ve minbere çıkıp namazdan önce hutbe verdi. Kendisine: "Vallahi (sünneti) değiştirdiniz." dedim. O da: "Ey Ebû Said, o bildiğin şey şimdi gitmiştir." dedi. Ben de: "Vallahi benim bildiğim, bilmediğimden daha iyidir." dedim. O da: "Cemaat, namazdan sonra bizi dinlemek için oturmadığı için hutbeyi namazdan önceye aldım." dedi,

(Cuma hutbesi namazdan önce okunur, bu cumanın şartlanndandır. Eğer na­maz önce kılınır hutbe sona alınırsa namazın iadesinin gerektiği söylenmiştir, {vehfae zuheyii, ei-Fıkhu'i-isfâmî, il. 285) Bayram namazında hutbeyi namazdan sonra yapmak sünnettir, eğer namazdan önce kılınırsa sünnet terk edilmiş olur ancak namaz ge­çerlidir. (Umdetü'l-Kârî, Aynî, V. 380, Vehbe Zuheyii, eİ-Fıkhu'l-tslâmî,-II. 379) Dönemin Medine

Valisi Mervan halkın dağılıp hutbeyi dinlememesi nedeniyle bayram namazmdaki hutbeyi cumada olduğu gibi namazdan Öne almıştır. Onun bu davranışı sünnete muhalif olduğundan kabul görmemiştir. Ancak böyle bir durumda tıpkı cumada ol­duğu gibi namazın geçersiz olacağı görüşü yoktur. Çünkü bayram namazında hut­beyi namazdan sonra okumak farz değil sünnettir.) [563]

 

533-) Ümmü Atıyye (r.a.): "Rasûlüllah (s.a.v.)'i: "Yeni yetme kızlar, örtü altında bulunan kızlar ve âdet gören kadınlar ha­yırda ve müminlerin dualarında hazır bulunsunlar ancak âdet gören kadınlar namazgahın dışında dursunlar" diye buyururken işittim" dedi. Kendisine: "Âdet gören kadınlar da mı?" denildi. O da: "Arafatta, falan yerde, şu şu yerde bulunmuyorlar mı?" demiştir.

(Bu hadiste ifade edilmek istenilen, mümin erkekler bayram namazı kılmak için namazgaha çıktıklarında bu ibadetleri sırasında mümin kadınların da hazır bulunup hayıra ortak olmalarıdır. Ancak adet gören kadın cami ve mescid hükmündeki na­mazgaha girmeyip kenarında bekler. Aslında diğer hadis kitapları bu hadisi, konusu ile alakalı olduğu için bayram namazı bölümünde getirmektedir. îmam Buhârî de bu hadîsi bayram namazında tekrar getirir. Hadisi bu bölümde getirmesinin nedeni adet gören bir kadın her ne kadar mescide giremese de ibadetin yapıldığı yerin kenarında bulunabileceğini ifade etmek içindir.) [564]

 

534-) Hz. Aişe (r.a.): "Ensarın Buâs Harbi'nde söyleyegeldikleri ezgile­ri söyleyen iki Ensarlı kız çocuğu yanımdayken, Ebû Bekir geliverdi. Bu kız Çocukları şarkıcı da değillerdi. Ebû Bekir: "Rasûlüllah (s.a.v.)'in evinde şey-kn ezgileri ha!.." dedi. Bunun üzerine Rasûiüllah (s.a.v.): "£y Ebû Bekir, şüphesiz ki her kavmin bir bayramı vardır, bu da bizim bayramı­mızdır, "buyurdu. Bu olay bayram günü olmuştu" demiştir. [565]

 

535-) Aişe (r.a.) anlatır: "Bir gün Rasûlüllah (s.a.v.)'i odamın kapı-a gördüm. Habeşîler mescidde oynarken oyunlarına bakayım diye Rasûlüİlah (s.a.v.) ridasıyla beni perdeliyordu." Başka bir rivayette ise

"Mızraklarıyla oynuyor!arken" şeklindedir.

(Hz. Peygamber (s.a.v.)'in Aişe annemizi perdelemesinin nedeni, Peygamber ha­nımlarının kendilerine mahsus olarak özei emirle perde gerisinde bulunmaiannın emre-dilmesıdir. Hz. Peygamber (s.a.v.)'e olan hürmetten dolayı, kendilerinin diğer kadınlardan farklı olarak başkalanyla evlenmeleri yasak olduğu gibi gereksiz yere ortalıkta dolanmalan da yasaktır. Kur'ân-ı Kerim'de Peygamber hanımlarına mahsus olan ve diğer kadınlardan ayn bir takım hukuki durumlarının olduğunu görmekteyiz: Onlar çirkin bir İş yaparlarsa cezaları diğer kadınlardan farkiı olarak iki katına çıkar. (Ahzâb:30) İyi bir iş yapmalan halin­de mükafatiannın da iki kat olduğunu görmekteyiz. (Ah/âb; 31) Diğer müminlerin hanımları gibi değildirler (Ahzâb: 32) Evlerinde oturmaian emredilmiştir (Ahzâb: 33) [566]

 

536-) Hz. Aişe (r.a.)'dan. Şöyle demiştir; "Yanımda Buâs Harbi'ne ait ezgiler söyleyen iki kız çocuğu varken, Rasûlüİlah (s.a.v.) bena geldi ve ya­tağa uzanıp yüzünü çevirdi- Derken Ebû Bekir geldi ve: "Rasûlüllah (s.a.v.)'in yanında şeytan ezgileri ha!" dedi ve beni azariadı. Rasûlüliah (s.a.v.) ona dönerek: "Bırak onları" buyurdu. Ebû Bekir daldığı sırada sezdirmeden kızlara işaret ettim, onlar da hemen dışarı çıktılar.

Bayram gününde Sudanlılar kalkan ve mızrakla oyun oynuyorlardı. Ya ben Rasûlüllah (s.a.v.)'den istedim ya da o, bana: "Seyretmek is­ter misin?"diye buyurmuş, ben de: "Evet" demiştim. Beni gerisinde ayakta bir süre tuttu, yanağım kendisinin yanağının üzerinde idi: "Hay­di bakalım, ey Erfide oğullan" buyuruyordu. Sonunda artık sıkılmıştım: "Keferm/?"buyurdu; "Evet" dedim: "Haydi içeri git" buyurdu"[567]


537-) Ebû Hureyre (r.a.)'dan. Şöyle demiştir: "Habeşistanlılar, mızlaklarıyla Rasûiüllah (s.a.v.)'in yanında oynarlarken birden Ömer b. Hattab geliverdi. Oniarı taşlamak için taşlara uzandı. Bunun üzerine Rasûlüllah (s.a.v,): "Ey Ömer, bunları kendi haline "buyurdu"[568]


[557] Muhammed Fuâd Abdülbâki, (Tahhik, Abdullah Feyzi Kocaer), Müttefekul Aleyh Hadisler, Hüner Yayınları: 173.

[558] Muhammed Fuâd Abdülbâki, (Tahhik, Abdullah Feyzi Kocaer), Müttefekul Aleyh Hadisler, Hüner Yayınları: 173

[559] Muhammed Fuâd Abdülbâki, (Tahhik, Abdullah Feyzi Kocaer), Müttefekul Aleyh Hadisler, Hüner Yayınları: 174.

[560] Muhammed Fuâd Abdülbâki, (Tahhik, Abdullah Feyzi Kocaer), Müttefekul Aleyh Hadisler, Hüner Yayınları: 174.

[561] Muhammed Fuâd Abdülbâki, (Tahhik, Abdullah Feyzi Kocaer), Müttefekul Aleyh Hadisler, Hüner Yayınları: 174.

[562] Muhammed Fuâd Abdülbâki, (Tahhik, Abdullah Feyzi Kocaer), Müttefekul Aleyh Hadisler, Hüner Yayınları: 174.

[563] Muhammed Fuâd Abdülbâki, (Tahhik, Abdullah Feyzi Kocaer), Müttefekul Aleyh Hadisler, Hüner Yayınları: 174-175.

[564] Muhammed Fuâd Abdülbâki, (Tahhik, Abdullah Feyzi Kocaer), Müttefekul Aleyh Hadisler, Hüner Yayınları: 175.

[565] Muhammed Fuâd Abdülbâki, (Tahhik, Abdullah Feyzi Kocaer), Müttefekul Aleyh Hadisler, Hüner Yayınları: 175.

[566] Muhammed Fuâd Abdülbâki, (Tahhik, Abdullah Feyzi Kocaer), Müttefekul Aleyh Hadisler, Hüner Yayınları: 175-176.

[567] Muhammed Fuâd Abdülbâki, (Tahhik, Abdullah Feyzi Kocaer), Müttefekul Aleyh Hadisler, Hüner Yayınları: 176.

[568] Muhammed Fuâd Abdülbâki, (Tahhik, Abdullah Feyzi Kocaer), Müttefekul Aleyh Hadisler, Hüner Yayınları: 176.