hafız_32
Sun 17 October 2010, 05:22 pm GMT +0200
İhmal Edip Mezar Haline Getirdiğimiz Evlerimiz
Bunca şikâyet edilecek ortam, bizim ellerimizle yaptıklarımızın uhrevî cezâsının dünyevî avansıdır. Kendimizi kaybetmeye başladığımız, nesillerimizi kaybettiğimizden belli. Vatan dediğin bir toprak parçası; evlât ise toprağın gülü; o yüzden vatanla ilgili meşhur beyti şöyle değiştirebiliriz: "Sahipsiz nesillerin çalınması haktır; Sen sahip çıkarsan bu çocuklar çalınmayacaktır!" Evlerimizi ihmal etmenin cezâsını çekiyoruz. İşe evden başlamak gerekiyor. Evlere kapanıp o mekânları mezar haline getirmenin tam zıddına, evi ihyâ edip hucre-i saâdete benzetmenin ve evde dirilip yenilenmenin, güçlenmenin yolunu bulmalıyız. Evi otel ve lokanta halinden çıkarıp nefsin hevâsını tatminden önce, ruhları doyurup huzura kavuşmanın yolunu bulmalıyız önce. Evlerimizi kurtaralım ki evlerimizle kurtulalım. Biz orayı diriltelim, orası bizi diriltsin.
"Bir toplum, kendilerini değiştirmedikçe, Allah onları değiştirmez."[145] Çevre şartlarını bahane ederek "alternatif" isteyen kimseler için samimiyet testi ailedir. Evlerden iyi alternatif mi olur? Evlerimiz, yöneticiliğin okulu olduğu gibi, İslâm'ı öğrenip öğreteceğimiz ve hâkim kılacağımız alanlardır, yani mescidlerimizdir, okullarımızdır, cephelerimizdir, kalelerimizdir.
Kitle imhâ silâhları konumundaki medya ile evler devamlı bombardımana tâbi tutulmakta, evler işgale uğramakta, evlerin kıblesini televizyonlar tâyin etmektedir. Müslümanların evleri, mescide ve okula hiç benzemiyor. Çağdaş evler, daha çok sinemaya, gazinoya, stadyuma, kahveye, otel ve lokantaya benziyor. Herhangi bir sahâbînin evi ile günümüzdeki müslümanın evi o kadar farklı ki!... Günümüzdeki bir müslümanın evi ile bir kâfirinkini ayırdetmek çok mu çok zor. Bu kadar yabancı işgalin içinde aile bireylerinin birbirleriyle sağlıklı iletişim içinde olabilecekleri mümkün mü? Bilgisayarın başında binlerce kilometre uzaktakilerle kolayca iletişim kurabilen insan, ev içindeki yakınlarıyla devamlı uzaklaşmakta.