neslinur
Fri 11 June 2010, 01:36 pm GMT +0200
İftira Edenin Durumu
İftira çok çirkin bir kebiredir. İftira, insana, onda bulunmayan bir kötülüğü nispet etmek olduğundan gıybetten daha kötü bir davranıştır. Çünkü hem yalan bir sözdür hem de insanın aşın derecede üzülmesine sebep olmaktadır. İftira hakkında şiddetli rivayetler bulunmaktadır.
Bir rivayete göre, Karun; Hz. Musa'nın amcasının oğlu olup büyük bir servet sahibi idi. Firavun ve Haman gibi, Karun da, Hz. Musa'yı tekzib ve red etmişti. Hz. Musa (a.s); Karun'un, bu kötü tutum ve davranışlarını akrabası olduğu için af ve müsamaha içinde karşıladı.
Firavun; Karun'u İsrailoğullanna vali tayin etmişti. İsrailo-ğullanna zulmünü ve taşkınlığını onun vasıtası ile yapardı. Karun; Hz. Musa ve Hz. Harun'dan sonra, İsrailoğullarının en bilgilisi idi. Musa(a.s); İsrailoğullanna, zekâtı emredince, Karun, îsrailoğullannı toplayıp onlara:
"Bu, size oruç, namaz ve bir takım şeyler getirmiş, siz de onlara katlanmış bulunuyorsunuzdur. Ona, mallarınızı verme külfetini, yüklenecek misiniz?" dedi. İsrailoğullan:
"Biz ona mallarımızın zekatını verme külfetini, yüklenmeyeceğiz!" senin görüşün nedir?" dediler. Karun:
" Benim görüşüm: ona bir fahişeyi gönderelim. Ona, kendisiyle temasta bulunmak istediği iftirasını atmasını ve halk arasında bu iftirayı yaymasını emredelim!" dedi.
Aldıkları karar gereği Karun; İsrailoğullanndan bir fahişeyi kiraladı. Karun; israiloğullannın, meclislerinde toplandıkları gün, Musa aleyhisselama:
"Ey Musa! Hırsızlık,edenin, cezası nedir?" diye sordu. Hz. Musa:
"Elinin kesilmesidir'" dedi. Karun:
"Zina edenin cezası nedir?" diye sordu. Hz. Musa:
"Recm edilmesidir" dedi. Karun:
"Zina eden, sen olsan da böyle midir?" diye sordu.
Hz. Musa:
"Evet" dedi. Karun:
"Sen zina etmişsin!" dedi. Hz. Musa:
"Yazıklar olsun sana! Kiminle etmişim?" dedi. Karun:
"Filanca kadınla!" dedi ve Hz. Musa, hemen o kadını çağırttı:
'Tevrat'ı indiren Alİah adına doğru konuş, Karun'un söylediği doğru mudur?" dedi.
Kadın:
"Madem ki, sen Allah adına yemin ettirdin. Ben de Allah adına yemin ederim ki: Sen, zina etmemişsin ve Allah'ın Resulüsün! Allah düşmanı Karun, bu iftirayı etmem için beni kiraladı." dedi.
Hz. Musa(a.s), hemen kalkıp secdeye kapandı ve ağladı:
"Ya Rab! Senin düşmanın, benim eziyet edicim, benim rezil rüsva olmamı ve ayıplanmamı istiyor" diyerek Karun aleyhinde, Allah'a dua edince; Yüce Allah:
"Yere istediğini, emret! Sana, itaat edecektir!" diye vahyetti.
Bunu üzerine, Musa(a.s) yere:
" Ey yer! Tut onlan, yut!" dedi ve her dediğinde yer Onla-rı biraz yuttu. Ta ki tamamen kaybolup gittiler.[80]
Rivayete göre, Karun ve adamları kıyamete kadar her gün bir insan boyu yerin dibine geçirilmektedir.
Bu durum ölümden önceki durum olup iftiracının kıyamet günündeki durumuna ilişkin olarak da Resul-i Ekrem(s.a.v) şöyle buyurmuştur:
" Herhangi bir kimse, müslüman bir kimseye, kendisinde olmayan bir şeyi dünyada onu ayıplamak için isnad edecek olursa, Allah u Teala, kıyamet gününde söylediği sözün yalan olduğu meydana çıkıncaya kadar cehennemde onu yakar."[81]
Bir rivayete göre de Resul-i Ekrem(s.a.v) ashabına sordu: " Müflis kimdir, bilir misiniz?" Ashab dedi ki: " Bize göre müflis, parası ve malı olmayan kimsedir. Bunun üzerine Resul-i Ekrem(s.a.v) şöyle buyurdu: "Ümmetimden müflis o kimsedir ki, kıyamet gününde namazı, orucu ve zekatı ile gelir. Bundan sonra sövdüğü gelir, iftira ettiği gelir, malını yediği gelir, kanını döktüğü gelir ve dövdüğü gelir. Onun iyiliklerinden bunların her birine verilir. Fakat üzerindeki hakları ödemeden iyilikleri tükenir. Bu sefer hak sahiplerinin günahları ona yükletilir ve sonra o kimse cehenneme atılır."[8
İftira çok çirkin bir kebiredir. İftira, insana, onda bulunmayan bir kötülüğü nispet etmek olduğundan gıybetten daha kötü bir davranıştır. Çünkü hem yalan bir sözdür hem de insanın aşın derecede üzülmesine sebep olmaktadır. İftira hakkında şiddetli rivayetler bulunmaktadır.
Bir rivayete göre, Karun; Hz. Musa'nın amcasının oğlu olup büyük bir servet sahibi idi. Firavun ve Haman gibi, Karun da, Hz. Musa'yı tekzib ve red etmişti. Hz. Musa (a.s); Karun'un, bu kötü tutum ve davranışlarını akrabası olduğu için af ve müsamaha içinde karşıladı.
Firavun; Karun'u İsrailoğullanna vali tayin etmişti. İsrailo-ğullanna zulmünü ve taşkınlığını onun vasıtası ile yapardı. Karun; Hz. Musa ve Hz. Harun'dan sonra, İsrailoğullarının en bilgilisi idi. Musa(a.s); İsrailoğullanna, zekâtı emredince, Karun, îsrailoğullannı toplayıp onlara:
"Bu, size oruç, namaz ve bir takım şeyler getirmiş, siz de onlara katlanmış bulunuyorsunuzdur. Ona, mallarınızı verme külfetini, yüklenecek misiniz?" dedi. İsrailoğullan:
"Biz ona mallarımızın zekatını verme külfetini, yüklenmeyeceğiz!" senin görüşün nedir?" dediler. Karun:
" Benim görüşüm: ona bir fahişeyi gönderelim. Ona, kendisiyle temasta bulunmak istediği iftirasını atmasını ve halk arasında bu iftirayı yaymasını emredelim!" dedi.
Aldıkları karar gereği Karun; İsrailoğullanndan bir fahişeyi kiraladı. Karun; israiloğullannın, meclislerinde toplandıkları gün, Musa aleyhisselama:
"Ey Musa! Hırsızlık,edenin, cezası nedir?" diye sordu. Hz. Musa:
"Elinin kesilmesidir'" dedi. Karun:
"Zina edenin cezası nedir?" diye sordu. Hz. Musa:
"Recm edilmesidir" dedi. Karun:
"Zina eden, sen olsan da böyle midir?" diye sordu.
Hz. Musa:
"Evet" dedi. Karun:
"Sen zina etmişsin!" dedi. Hz. Musa:
"Yazıklar olsun sana! Kiminle etmişim?" dedi. Karun:
"Filanca kadınla!" dedi ve Hz. Musa, hemen o kadını çağırttı:
'Tevrat'ı indiren Alİah adına doğru konuş, Karun'un söylediği doğru mudur?" dedi.
Kadın:
"Madem ki, sen Allah adına yemin ettirdin. Ben de Allah adına yemin ederim ki: Sen, zina etmemişsin ve Allah'ın Resulüsün! Allah düşmanı Karun, bu iftirayı etmem için beni kiraladı." dedi.
Hz. Musa(a.s), hemen kalkıp secdeye kapandı ve ağladı:
"Ya Rab! Senin düşmanın, benim eziyet edicim, benim rezil rüsva olmamı ve ayıplanmamı istiyor" diyerek Karun aleyhinde, Allah'a dua edince; Yüce Allah:
"Yere istediğini, emret! Sana, itaat edecektir!" diye vahyetti.
Bunu üzerine, Musa(a.s) yere:
" Ey yer! Tut onlan, yut!" dedi ve her dediğinde yer Onla-rı biraz yuttu. Ta ki tamamen kaybolup gittiler.[80]
Rivayete göre, Karun ve adamları kıyamete kadar her gün bir insan boyu yerin dibine geçirilmektedir.
Bu durum ölümden önceki durum olup iftiracının kıyamet günündeki durumuna ilişkin olarak da Resul-i Ekrem(s.a.v) şöyle buyurmuştur:
" Herhangi bir kimse, müslüman bir kimseye, kendisinde olmayan bir şeyi dünyada onu ayıplamak için isnad edecek olursa, Allah u Teala, kıyamet gününde söylediği sözün yalan olduğu meydana çıkıncaya kadar cehennemde onu yakar."[81]
Bir rivayete göre de Resul-i Ekrem(s.a.v) ashabına sordu: " Müflis kimdir, bilir misiniz?" Ashab dedi ki: " Bize göre müflis, parası ve malı olmayan kimsedir. Bunun üzerine Resul-i Ekrem(s.a.v) şöyle buyurdu: "Ümmetimden müflis o kimsedir ki, kıyamet gününde namazı, orucu ve zekatı ile gelir. Bundan sonra sövdüğü gelir, iftira ettiği gelir, malını yediği gelir, kanını döktüğü gelir ve dövdüğü gelir. Onun iyiliklerinden bunların her birine verilir. Fakat üzerindeki hakları ödemeden iyilikleri tükenir. Bu sefer hak sahiplerinin günahları ona yükletilir ve sonra o kimse cehenneme atılır."[8