Hadice
Wed 29 September 2010, 03:05 pm GMT +0200
İffete Giden Yol
İffetin iki vesilesi vardır:
Birincisi: Kişinin cinsî arzulannı tahrik eden kapılan kapaması ve ona giden kanallan daraltmasıdır. O zaman bu arzulann baskısı zayıflar ve hareketi söner, işte burada ruh berraklaşır, maddi pisliklerden kurtulur ve güçlenen iradesiyle cinsî arzulara kulak vermez, madde dünyasında isteksiz olur. Parlak ruhî ortama kendini atmış olur. Bu ise oruç tutmakla olur.
Peygamber'in (s.a.v.) şöyle buyurduğu nakledilmektedir: "Muhakkak ki şeytan, kanın vücutta dolaştığı gibi insan vücudunda dolaşır.[646]
Yine şöyle buyurmaktadır: "Nafakaya gücü yeten evlensin. Gücü yetmeyen ise, oruç tutsun, çünkü oruç kalkandır. [647]
Hz. isa'nın havarilerine şöyle dediği rivayet edilir: "Havarilerim, midelerinizi aç tutunuz, belki kalbleriniz Rablerini görürler."
Psikologlarca bu, yücelme olarak bilinir.
Bu husus, Nûr süresindeki âyetlerin anlatımındaki parlaklıkta da kendini gösterir. Yüce Allah, yukarıda zikrettiğimiz âyetten önceki âyetlerde fitneye düşmekten insanı koruyan şeyleri anlatmakta ve şöyle buyurmaktadır:
"Müminlere söyle: Gözlerini (harama bakmaktan) sakınsınlar, ırzlarını korusunlar. Bu (hareket) onlar için daha temiz (ve yararlı)dır. Şüphesiz Allah onların her yaptıklarından haberdardır. Mü'min kadınlara da söyle: Gözlerini (haramdan) sakınsınlar, ırzlarını korusunlar. Süslerini göstermesinler. Ancak kendiliğinden görünenler hariç başörtülerini yakalarının üzerine sarkıtıp boyunlarını örtsünler. Süslerini kimseye göstermesinler. Yalnız kocalarına yahut babalarına, yahut oğullarına, yahut kocalarının oğullarına, yahut kardeşlerine, yahut kardeşlerinin oğullarına, yahut kızkard eşlerinin oğullarına, yahut kadınlarına, yahut ellerinin altında bulunan (köle ve ca-riye)lerine, yahut kadına ihtiyacı bulunmayan (iktidarsız, şehvetsiz) erkeklerden tabilerine, yahut kadınların mahrem yerlerini anlamayan çocuklara (gösterebilirler). Gizledikleri süslerinin bilinmesi için ayaklarını (yere) vurmasınlar. Ey müminler, topluca Allah'a tevbe edin ki felaha eresiniz. [648]
Daha sonra Yüce Allah, cinsel duygulan doyurmanın meşru yolunu ve bunun evlenmekle olacağını belirterek şöyle buyurmaktadır: "İçinizden bekârları evlendirin..." [649]
En sonunda da, evlenme yolu, kişinin önünde güçleştiğinde hangi yolu takip edeceğini belirtmektedir. O zaman evlenemiyor diye yasaklanmış meyveyi koparamaz hatta ağacına bile yaklaşamaz. Aksine iffetli olması ve onu kötülüğe sevkeden nefsinin dürtülerinin üstesinden gelmesi gerekir. Ta ki evlenme imkânı buluncaya kadar. Yüce Allah'ın şu sözü bunu anlatıyor: "Evlenme (imkânı) bulamayanlar, Allah kendilerini lütfundan zengin ed(ip evlenme imkânına kavuştur)un-caya kadar iffetini korusunlar." [650]
Bu durum daha çok tasavvuf ehli arasında kendini gösterir.
Kişi, cinsi arzularım bastırmak için oruçtan başka bir yol da tutabilir, ilmî meselelerle uğraşır, ruhî riyaziyat ile kendini meşgul eder. Böylece fikrî veriler, onu şehevî duygularla meşgul olmaktan alıkoyar. Ruhî bir yüceliğe erişir ve şehevî duyguları zayıflar.
Nasıl nesil sahibi olmak maddî yönden insandaki ebedî kalma duygusunu doyuruyorsa, aklî veriler de manevî bir şekilde onu doyurur. Hatta öyle görülüyor ki bunun önemi ve etkisi daha fazladır.
Peygamber (s.a.v.), kişinin kalıcı amelini ve ölümünden sonra etkisi devam edenini anlatırken bu iki hususu bir arada zikretmesinin bir sebebi vardır. O, şöyle buyurmaktadır: "Ademoğlu öldüğünde üç şey hariç ameli kesilir. Bunlar: Sadaka-i cariye, kendisiyle yararlanılan ilim ve kendisine dua eden salih evlattır. [651]
Diğer yönden bu aklî eğilim insanı büyük ölçüde rahatlatır, cinsî arzuların baskısını hafifletir ve ateşini söndürür.
Çünkü fikrî verilerle uğraşmak, bedenî verileri zayıflatır. Nitekim tecrübeler, fikrî alanlarda çalışan, aklî meselelerle meşgul olan araştırmacı ve mucitler, çocuk sahibi olma hevesi en az olan ve cinsi meselelerle en az ilgilenenlerdir. Çünkü onlar enerjilerini tamamen o yöne yönlendirmişlerdir. [652]
İkincisi: ikinci vesileye gelince psikologların ikame diye isimlendirdikleri metoddur. Kişi kendini birşeyle meşgul eder ve bu onun kazancını artırır. Ya da bir mesleği olur ve düşüncesini hep o yöne yöneltir. Veyahut herhangi bir sportif faaliyetle uğraşır. Bununla evlenme yerine enerjisini başka maddi bir hedefe yöneltmesini kastediyoruz. O alanda sebeplere sarılır. Ta ki Allah'ın emrine sarılmasından dolayı iffetli davranmasına karşılık Allah onu lütfundan zengin kılıncaya kadar.
Ayet, bu anlattıklarıyla hadisin anlattığından daha geniş bir çerçeveye işaret ediyor. Çünkü hadis, iffet vesilesi olarak sadece oruca işaret ediyor. Ayet ise genel anlamda iffeti gündeme getiriyor. [653]
İffetin iki vesilesi vardır:
Birincisi: Kişinin cinsî arzulannı tahrik eden kapılan kapaması ve ona giden kanallan daraltmasıdır. O zaman bu arzulann baskısı zayıflar ve hareketi söner, işte burada ruh berraklaşır, maddi pisliklerden kurtulur ve güçlenen iradesiyle cinsî arzulara kulak vermez, madde dünyasında isteksiz olur. Parlak ruhî ortama kendini atmış olur. Bu ise oruç tutmakla olur.
Peygamber'in (s.a.v.) şöyle buyurduğu nakledilmektedir: "Muhakkak ki şeytan, kanın vücutta dolaştığı gibi insan vücudunda dolaşır.[646]
Yine şöyle buyurmaktadır: "Nafakaya gücü yeten evlensin. Gücü yetmeyen ise, oruç tutsun, çünkü oruç kalkandır. [647]
Hz. isa'nın havarilerine şöyle dediği rivayet edilir: "Havarilerim, midelerinizi aç tutunuz, belki kalbleriniz Rablerini görürler."
Psikologlarca bu, yücelme olarak bilinir.
Bu husus, Nûr süresindeki âyetlerin anlatımındaki parlaklıkta da kendini gösterir. Yüce Allah, yukarıda zikrettiğimiz âyetten önceki âyetlerde fitneye düşmekten insanı koruyan şeyleri anlatmakta ve şöyle buyurmaktadır:
"Müminlere söyle: Gözlerini (harama bakmaktan) sakınsınlar, ırzlarını korusunlar. Bu (hareket) onlar için daha temiz (ve yararlı)dır. Şüphesiz Allah onların her yaptıklarından haberdardır. Mü'min kadınlara da söyle: Gözlerini (haramdan) sakınsınlar, ırzlarını korusunlar. Süslerini göstermesinler. Ancak kendiliğinden görünenler hariç başörtülerini yakalarının üzerine sarkıtıp boyunlarını örtsünler. Süslerini kimseye göstermesinler. Yalnız kocalarına yahut babalarına, yahut oğullarına, yahut kocalarının oğullarına, yahut kardeşlerine, yahut kardeşlerinin oğullarına, yahut kızkard eşlerinin oğullarına, yahut kadınlarına, yahut ellerinin altında bulunan (köle ve ca-riye)lerine, yahut kadına ihtiyacı bulunmayan (iktidarsız, şehvetsiz) erkeklerden tabilerine, yahut kadınların mahrem yerlerini anlamayan çocuklara (gösterebilirler). Gizledikleri süslerinin bilinmesi için ayaklarını (yere) vurmasınlar. Ey müminler, topluca Allah'a tevbe edin ki felaha eresiniz. [648]
Daha sonra Yüce Allah, cinsel duygulan doyurmanın meşru yolunu ve bunun evlenmekle olacağını belirterek şöyle buyurmaktadır: "İçinizden bekârları evlendirin..." [649]
En sonunda da, evlenme yolu, kişinin önünde güçleştiğinde hangi yolu takip edeceğini belirtmektedir. O zaman evlenemiyor diye yasaklanmış meyveyi koparamaz hatta ağacına bile yaklaşamaz. Aksine iffetli olması ve onu kötülüğe sevkeden nefsinin dürtülerinin üstesinden gelmesi gerekir. Ta ki evlenme imkânı buluncaya kadar. Yüce Allah'ın şu sözü bunu anlatıyor: "Evlenme (imkânı) bulamayanlar, Allah kendilerini lütfundan zengin ed(ip evlenme imkânına kavuştur)un-caya kadar iffetini korusunlar." [650]
Bu durum daha çok tasavvuf ehli arasında kendini gösterir.
Kişi, cinsi arzularım bastırmak için oruçtan başka bir yol da tutabilir, ilmî meselelerle uğraşır, ruhî riyaziyat ile kendini meşgul eder. Böylece fikrî veriler, onu şehevî duygularla meşgul olmaktan alıkoyar. Ruhî bir yüceliğe erişir ve şehevî duyguları zayıflar.
Nasıl nesil sahibi olmak maddî yönden insandaki ebedî kalma duygusunu doyuruyorsa, aklî veriler de manevî bir şekilde onu doyurur. Hatta öyle görülüyor ki bunun önemi ve etkisi daha fazladır.
Peygamber (s.a.v.), kişinin kalıcı amelini ve ölümünden sonra etkisi devam edenini anlatırken bu iki hususu bir arada zikretmesinin bir sebebi vardır. O, şöyle buyurmaktadır: "Ademoğlu öldüğünde üç şey hariç ameli kesilir. Bunlar: Sadaka-i cariye, kendisiyle yararlanılan ilim ve kendisine dua eden salih evlattır. [651]
Diğer yönden bu aklî eğilim insanı büyük ölçüde rahatlatır, cinsî arzuların baskısını hafifletir ve ateşini söndürür.
Çünkü fikrî verilerle uğraşmak, bedenî verileri zayıflatır. Nitekim tecrübeler, fikrî alanlarda çalışan, aklî meselelerle meşgul olan araştırmacı ve mucitler, çocuk sahibi olma hevesi en az olan ve cinsi meselelerle en az ilgilenenlerdir. Çünkü onlar enerjilerini tamamen o yöne yönlendirmişlerdir. [652]
İkincisi: ikinci vesileye gelince psikologların ikame diye isimlendirdikleri metoddur. Kişi kendini birşeyle meşgul eder ve bu onun kazancını artırır. Ya da bir mesleği olur ve düşüncesini hep o yöne yöneltir. Veyahut herhangi bir sportif faaliyetle uğraşır. Bununla evlenme yerine enerjisini başka maddi bir hedefe yöneltmesini kastediyoruz. O alanda sebeplere sarılır. Ta ki Allah'ın emrine sarılmasından dolayı iffetli davranmasına karşılık Allah onu lütfundan zengin kılıncaya kadar.
Ayet, bu anlattıklarıyla hadisin anlattığından daha geniş bir çerçeveye işaret ediyor. Çünkü hadis, iffet vesilesi olarak sadece oruca işaret ediyor. Ayet ise genel anlamda iffeti gündeme getiriyor. [653]