meryem
Sat 23 October 2010, 01:59 pm GMT +0200
54- İddialarına Göre Teşbih İfade Eden Hadis
İddia:-"Allahın her iki eli de sağ (el) dir." hadisini rivayet ettiniz.Eğer "iki el" ile iki uzvu kasdediyor-sanız bu muhaldir.Iki el'in .ikisinin de sağ olmasını akıl nasıl kabul edebilir?
Cevap:Biz deriz ki:Bu hadis sahihtir ve manası muhal (akıl dışı) değildir.Rasûlullah bununla sadece
tamlık ve mükemmelliği kasdetmiştir.Çünkü herşe-yin solu;kuwet,güç,ve tamlık bakımından sağdan: noksandır.
Araplar her işe sağdan başlamayı sever,soldaı başlamaktan hoşlanmazlardı.Çünkü sağda,tam-lık.solda da noksanlık vardır.Bu sebeple arap-l lar,"uğur(=el-yumn ) ve uğursuzluk (=eş-Şu'm)u ka-j bul etmişlerdir.Uğur (=yumn),sağ el.'den (=el-yedu'l-[ yumnâ),uğursuzluk (=şu'm) da sol el'den,el-yedu'ş-| şu'mâ,yani (=el-yedu'l-yusrâ) dandır.Bu,açik biı izahtır.
Rasûlullah'ın,"iki el ile birden ihsanda bulunma" yi kasdetmiş olması da caizdir.Çünkü sağ el veren eldir.Ellerin ikisi de "sağ" olursa.ihsan da ikisi ile birlikte olur.
Başka bir hadiste Rasûlullahın:"Allahm sağ eli (gece gündüz) nimet ve ihsan akıtıcıdır.Onu hiçbir
şey tüketmez.[102]buyurduğu rivayet edilmiştir...Yani:îhsan ve bağışlarını akıtır, döker. Onu hiçbir şey azaltmaz,demektir. el-Merrâr[103] da:
"Akîl'in[104] kuyusunun başında.iki eli de sağ olan bir genç duruyor." dediği zaman,bu manayı kasdetmiştir. [105]
55- İddialarına Göre Teşbih İfade Eden Hadis
Iddia:Rabbİniz,sizin yana yakıla inlemenize.ümidsizliğe düşmenize ve kendisinin,sizin duanıza süratle icabet etmesine hayret eder (şaşar) [106]buyurduğunu ve yine "...şuna güldüğünü [107]rivayet ettiniz.
Halbuki;ancak birşeyi önceden bilmeyen kim-se,sonradan öğrenince şaşar, hayret; eder ve güler.
Cevap:Biz deriz ki:"Hayret etmek" ve "gül-mek"onlann zannettikleri gibi değildir. Onun mânası sadece şudur:"Şu,şu O'nun (C.C} nazannda şaşılacak ve gülünecek birşey durumundadır." demektir. Çünkü gülen kimse ancak , kendisini şaşırtan birşeye güler.Bu sebeple Rasûlullah (S.A.V) kendisine misafir gelen ve kendi yiyeceğinden fazla olarak misafire, yetecek kadar yemeği olmayan.bunun üzerine misafirin yemesi için lâmbayı söndürmesini hanımına emreden-halbuki misafir,ev sahibinin yemediğini (karanlıktan dolayı) farketmemektedir-Ansârdan bir zata:"Gerçekten Rabbiniz.dün ikinizin yaptığına şaşmıştır. [108] buyurmuştur.Yani:'Taptığınız (iyilik)O'nun (C.C) katında "insanla nn hayret ettikleri birşey" durumunda olmuştur." demektir.
Allahu taâlâ Peygamberine:"Ey Rasûlüm eğer (kâfirlerin seni yalanlamalarına) şaşıyorsan »asıl şu sözleri şaşılacak şeydir:..."(13,er-Ra'd:5)buyur-muştur.Bu sözle Allah (C.C) "Benim katımda şaşılacak bir şeydir." demek istememiş;sadece kâfirlerin sözünün.o sözü işiten kimsenin nazannda şaşılacak birşey olduğunu kasdetmiştir. [109]
56-Dediklerine Göre Teşbih İfade Eden Hadis
Iddia:Rasûlullahın, "Rüzgâra sövmeyî-niz, çünkü o Rahman'm nefesindendir.[110] buyurduğunu rivayet etüniz.Öyleyse sizin nazarınızda rüzgârın yaratılmamış olması icabeder. Çünkü Rahman'dan (C.C) olan birşey,mahlûk (yaratılmış) olamaz.
Cevap:Biz deriz ki:Rasülulîah nefes ile.onlann nefes denince anladıkları şeyi kasdetmemiş; ancak rüzgârın, Rahman'ın verdiği ferahlık ve rahatlık olduğunu kasdetmiştir.
Nitekim,"Ey Allahım, (uğradığım) eziyetten beni kurtar,ferahlık ver." denilir (Yani ferahlık ver.mana-sına .nefes ile aynı kökten gelen bir fiil "neffis anni=beni ferahlat" fiili kullanılmıştır.)
Yine Allah (C.C) Ahzâb (savaşı) günü Rasûlünü rüzgar ile rahaÜatmış,ferahlatmıştır.Allahu Taâlâ bu hususta.:"....biz onların üzerine bir rüzgâr ve görmediğiniz (meleklerden ibaret) ordular salıvermiştik."(33.el-Ahzâb:9) buyurmuştur.
"Ben.Rabbinizin nefesini Yemen tarafından duyuyorum (hissediyorum) [111]hadisi de aynı şekildedir.
EBÛ MUHAMMED:Bu, bir çeşit kinayedir.Çünkü bunun manası şudur:Rasûlulîah (bu sözü ile şöyle demiş gibidir):"Ben Mekkelilerden dolayı sıkıntı keder ve üzüntü içindeydim,Allah beni Ansâr ile ferahlandırdı: [112]
Yani Rasûlullah ferahlığa,Ansâr vasıtasıyla kavuşmuştur nsâr ise (aslen) Yemenlidir.
İşte Ansâr nasıl Allah'ın (verdiği) ferahlığı ise rüzgar da Allah'ın verdiği ferahlık ve rahatlıktır.
EBÛ MUHAMMED:Ben bu hususu "Ğarîbu'l-Hadîs" kitabımda daha geniş bir şekilde açıkladım.Bu kitabın, onların hücum ettikleri ilim konusunda kapsamlı bir eser olması için, bu açıklamaları burada (tekrar) zikretmeye lüzum gördüm. [113]
57-Teşbih İfade Eden Hadis
İddia:Rasûlullahın;kızınm iki oğlundan birisi için "Vallahi siz (çocuklar) yokmusunuz ya,sizler insanı korkak ve cimri edersiniz! Vallahi sizler Allah'ın (yarattığı) çiçeklerden birer çiçeksiniz.[114] Ve Allah attığı son adımını "Vecc" e atmıştır[115] dediğini rivayet ettiniz.
Cevap:Biz deriz ki: Bu hadisin bazı akılcılar (=ehl-i nazar) ve hadisçier taraündan kabul edilen güzel bir açıklaması vardır.
Onlar dediler ki:Allah'ın müşrikleri hezimete uğrattığı en son yer Tâif dir.Rasûlullahın en son çıktığı sefer "Vecc" e yaptığı seferdir. "Vecc" Tâif den önce bir vâdinin ismidir.
Sufyân b.Uyeyne ( -198) [116] de bu görüşü kabul ederdi.(Süfyân şöyle) demiştir:Bu,Rasûlullahın dua ederken:"Ey Allah'ım Mudar üzerine baskını arttır ve onların üzerine Yûsuf un (A.S) (kıtlık) seneleri gibi seneler gönder." demesi gibidir.[117]Bu dua üzerine yedi sene ardarda kıtlığa uğradılar.Hattâ öyle ki,yeni doğmuş kuzu ve oğlakların derileri ve kemiklerini bile yediler.
Sen,"Sultanın,tebaası üzerindeki adımı ağırlaştı (=baskısı arttı) onlara.ayakları bağlı birine ayakla bastığı gibi ayağını basıyor(=baskı ve zulüm yapıyor.) " dersin.
Şâir (Zuheyr) de şöyle demiştir.
"Kin ve öfke üçayakları bağlı olan birini veya bir yere kımıldayamayıp ezilen otu çiğnediğin gibi bizi çiğnedin[118]
Ayakları bağlanan bir kimseye yapılan baskı, baskıların en ağındır. Çünkü o, bukağı içinde yürür ve yürürken iki ayağını birden yere basmak mecburiyetinde kalır.
Şiirdeki el-herm;zayıf bir ottur,birisi üzerine bastığı zaman kırılıp ezilir.
Bu görüş (açıklama) beğenilmemekten uzak, akla yakın bir görüştür.
Şu kadar ki ben,Rasûlullahın kasdettiği şeyin kesinlikle bu olduğuna kani d eğilim. Çünkü ben,sa-hih İncil'de okudum ki..Mesîh (Isâ) havarilerine: "Ev-velkilere,"Allah'ın adı ile yemin ettiğiniz zaman,yemi-ninizden caymayın.Bilâkis yemininizi yerine getirin." dendiğini duymadınız mı?
Ben size diyorum ki: "Hiçbir şey ile yemin etmeyin. Ne gökyüzü ile- çünkü o Allah'ın kürsüsü (=tahtadır-,ne yeryüzü ile çünkü O'nun AYAKLARININ BASTIĞI yerdir-,ne de Urşelîm (Jerusalem-Kudüs) ile-çünkü o ,en büyük Melik'in (=Süleyman) şehridir yemin etme! Başın ile de yemin etme,çünkü sen başındaki siyah veya beyaz bir saçı dahi arttırmağa kadir değilsin.Sözünüz ancak"Evet,evet;hayır,hayır" olsun.Bundan gayrisi şeytandandır.[119]
EBÛ MUHAMMED:Bu anlatüklanm,bana Yezîd b.Amr'ın tahdis ettiği bir hadise de uymaktadır .Yezîd dedi:Bize Abdullah b.ez-Zubeyr el-Mekkî tahdis etti (ve) dedi: Bize Abdullah b.el-Hâris,Ebûbekr b.Abdir-rahman'dan ,o da Ka'b (b.el-Ahbâr) ( -32) [120]dan tahdis etti ki (Ka'b şöyle) demiştir:Vecc,mukaddes-tir. Yeryüzü nün yaratılmasına karar verdiği gün Rab,oradan göğe yükselmiştir[121]
[102] BUH:65/sûre:ll,Nu:2,HAN:2/242,S00.
[103] el-Merrâr b.Munkız el'Adevî,Şâir,(Bkz:Kitâbu'ş-Şi'r ve'ş-Şuarâ:439).(M)
[104] Reisu'l-Kuttâb nüshasında "Ukayl" şeklinde hareke-lenmiştir.(M)
[105] İbn Kuteybe, Te’vilu Muhtelifi’l Hadisi Müdâfaası, Kayıhan Yayınları: 327-328.
[106] Krş,BUH: 63 / 10
[107] BUH: 56 / 28; 63 / 10.
[108] BUH: 63 / 10.MUS: 36 / 32.
[109] İbn Kuteybe, Te’vilu Muhtelifi’l Hadisi Müdâfaası, Kayıhan Yayınları: 328-329.
[110] KrşHAN :2/268,409,5l8.
[111] Krş.BUH: 61/2
[112] Bu paragraf Reîsul-Kuttâb nüshasında yoktur.(M)
[113] İbn Kuteybe, Te’vilu Muhtelifi’l Hadisi Müdâfaası, Kayıhan Yayınları: 329-331.
[114] Metinde geçen ve çiçek olarak tercüme ettiğimiz "reyhân"fesleğengillerden güzel kokulu bir bitkidir. (M)
[115] Musnedul- HumeydU/160,nu:334,335; HAN: 6 / 409,krş,HAN: 4/ 172.TIR: 28.Birr,ll,nu;1910,
[116] Bkz:S.l59 ve dipnotu.
[117] BUH: 60 / 19; 65 / sure: 44,nu: 3 ; MUS.IV.2156-57;HAN: 1/ 380,431,441.
[118] Lisân : 16 / 89
[119] Matta:V / 33-37.
[120] Ka'b b.Mâtı' el-Himyerî. Kalm'l-Ahbâr diye meşhurdur .Cahiliyye devrine erişti ve Ebûbekr devrinde müslü-man oldu.Medine'ye Yemen'den gelmiş,sonra da Suriye'ye gitmiş ve orada vefat etmiştir.Rivayet edilen İsrâiliyâtın büyük bir kısmı onun kanalıyla gelmiştir (Tehzîbu't-Tehzîb : 8 / 438 ) (M)
[121] Taç :2 / llO.Bu rivayetin KaVdan rivayet edilmiş olması .onun Israiliyyat'dan olduğuna açık bir delildir.Ibni Quteybe'nin böyle bir rivayeti delil olarak kullanmaması daha yerinde olurdu.(M) İbn Kuteybe, Te’vilu Muhtelifi’l Hadisi Müdâfaası, Kayıhan Yayınları: 331-333.
İddia:-"Allahın her iki eli de sağ (el) dir." hadisini rivayet ettiniz.Eğer "iki el" ile iki uzvu kasdediyor-sanız bu muhaldir.Iki el'in .ikisinin de sağ olmasını akıl nasıl kabul edebilir?
Cevap:Biz deriz ki:Bu hadis sahihtir ve manası muhal (akıl dışı) değildir.Rasûlullah bununla sadece
tamlık ve mükemmelliği kasdetmiştir.Çünkü herşe-yin solu;kuwet,güç,ve tamlık bakımından sağdan: noksandır.
Araplar her işe sağdan başlamayı sever,soldaı başlamaktan hoşlanmazlardı.Çünkü sağda,tam-lık.solda da noksanlık vardır.Bu sebeple arap-l lar,"uğur(=el-yumn ) ve uğursuzluk (=eş-Şu'm)u ka-j bul etmişlerdir.Uğur (=yumn),sağ el.'den (=el-yedu'l-[ yumnâ),uğursuzluk (=şu'm) da sol el'den,el-yedu'ş-| şu'mâ,yani (=el-yedu'l-yusrâ) dandır.Bu,açik biı izahtır.
Rasûlullah'ın,"iki el ile birden ihsanda bulunma" yi kasdetmiş olması da caizdir.Çünkü sağ el veren eldir.Ellerin ikisi de "sağ" olursa.ihsan da ikisi ile birlikte olur.
Başka bir hadiste Rasûlullahın:"Allahm sağ eli (gece gündüz) nimet ve ihsan akıtıcıdır.Onu hiçbir
şey tüketmez.[102]buyurduğu rivayet edilmiştir...Yani:îhsan ve bağışlarını akıtır, döker. Onu hiçbir şey azaltmaz,demektir. el-Merrâr[103] da:
"Akîl'in[104] kuyusunun başında.iki eli de sağ olan bir genç duruyor." dediği zaman,bu manayı kasdetmiştir. [105]
55- İddialarına Göre Teşbih İfade Eden Hadis
Iddia:Rabbİniz,sizin yana yakıla inlemenize.ümidsizliğe düşmenize ve kendisinin,sizin duanıza süratle icabet etmesine hayret eder (şaşar) [106]buyurduğunu ve yine "...şuna güldüğünü [107]rivayet ettiniz.
Halbuki;ancak birşeyi önceden bilmeyen kim-se,sonradan öğrenince şaşar, hayret; eder ve güler.
Cevap:Biz deriz ki:"Hayret etmek" ve "gül-mek"onlann zannettikleri gibi değildir. Onun mânası sadece şudur:"Şu,şu O'nun (C.C} nazannda şaşılacak ve gülünecek birşey durumundadır." demektir. Çünkü gülen kimse ancak , kendisini şaşırtan birşeye güler.Bu sebeple Rasûlullah (S.A.V) kendisine misafir gelen ve kendi yiyeceğinden fazla olarak misafire, yetecek kadar yemeği olmayan.bunun üzerine misafirin yemesi için lâmbayı söndürmesini hanımına emreden-halbuki misafir,ev sahibinin yemediğini (karanlıktan dolayı) farketmemektedir-Ansârdan bir zata:"Gerçekten Rabbiniz.dün ikinizin yaptığına şaşmıştır. [108] buyurmuştur.Yani:'Taptığınız (iyilik)O'nun (C.C) katında "insanla nn hayret ettikleri birşey" durumunda olmuştur." demektir.
Allahu taâlâ Peygamberine:"Ey Rasûlüm eğer (kâfirlerin seni yalanlamalarına) şaşıyorsan »asıl şu sözleri şaşılacak şeydir:..."(13,er-Ra'd:5)buyur-muştur.Bu sözle Allah (C.C) "Benim katımda şaşılacak bir şeydir." demek istememiş;sadece kâfirlerin sözünün.o sözü işiten kimsenin nazannda şaşılacak birşey olduğunu kasdetmiştir. [109]
56-Dediklerine Göre Teşbih İfade Eden Hadis
Iddia:Rasûlullahın, "Rüzgâra sövmeyî-niz, çünkü o Rahman'm nefesindendir.[110] buyurduğunu rivayet etüniz.Öyleyse sizin nazarınızda rüzgârın yaratılmamış olması icabeder. Çünkü Rahman'dan (C.C) olan birşey,mahlûk (yaratılmış) olamaz.
Cevap:Biz deriz ki:Rasülulîah nefes ile.onlann nefes denince anladıkları şeyi kasdetmemiş; ancak rüzgârın, Rahman'ın verdiği ferahlık ve rahatlık olduğunu kasdetmiştir.
Nitekim,"Ey Allahım, (uğradığım) eziyetten beni kurtar,ferahlık ver." denilir (Yani ferahlık ver.mana-sına .nefes ile aynı kökten gelen bir fiil "neffis anni=beni ferahlat" fiili kullanılmıştır.)
Yine Allah (C.C) Ahzâb (savaşı) günü Rasûlünü rüzgar ile rahaÜatmış,ferahlatmıştır.Allahu Taâlâ bu hususta.:"....biz onların üzerine bir rüzgâr ve görmediğiniz (meleklerden ibaret) ordular salıvermiştik."(33.el-Ahzâb:9) buyurmuştur.
"Ben.Rabbinizin nefesini Yemen tarafından duyuyorum (hissediyorum) [111]hadisi de aynı şekildedir.
EBÛ MUHAMMED:Bu, bir çeşit kinayedir.Çünkü bunun manası şudur:Rasûlulîah (bu sözü ile şöyle demiş gibidir):"Ben Mekkelilerden dolayı sıkıntı keder ve üzüntü içindeydim,Allah beni Ansâr ile ferahlandırdı: [112]
Yani Rasûlullah ferahlığa,Ansâr vasıtasıyla kavuşmuştur nsâr ise (aslen) Yemenlidir.
İşte Ansâr nasıl Allah'ın (verdiği) ferahlığı ise rüzgar da Allah'ın verdiği ferahlık ve rahatlıktır.
EBÛ MUHAMMED:Ben bu hususu "Ğarîbu'l-Hadîs" kitabımda daha geniş bir şekilde açıkladım.Bu kitabın, onların hücum ettikleri ilim konusunda kapsamlı bir eser olması için, bu açıklamaları burada (tekrar) zikretmeye lüzum gördüm. [113]
57-Teşbih İfade Eden Hadis
İddia:Rasûlullahın;kızınm iki oğlundan birisi için "Vallahi siz (çocuklar) yokmusunuz ya,sizler insanı korkak ve cimri edersiniz! Vallahi sizler Allah'ın (yarattığı) çiçeklerden birer çiçeksiniz.[114] Ve Allah attığı son adımını "Vecc" e atmıştır[115] dediğini rivayet ettiniz.
Cevap:Biz deriz ki: Bu hadisin bazı akılcılar (=ehl-i nazar) ve hadisçier taraündan kabul edilen güzel bir açıklaması vardır.
Onlar dediler ki:Allah'ın müşrikleri hezimete uğrattığı en son yer Tâif dir.Rasûlullahın en son çıktığı sefer "Vecc" e yaptığı seferdir. "Vecc" Tâif den önce bir vâdinin ismidir.
Sufyân b.Uyeyne ( -198) [116] de bu görüşü kabul ederdi.(Süfyân şöyle) demiştir:Bu,Rasûlullahın dua ederken:"Ey Allah'ım Mudar üzerine baskını arttır ve onların üzerine Yûsuf un (A.S) (kıtlık) seneleri gibi seneler gönder." demesi gibidir.[117]Bu dua üzerine yedi sene ardarda kıtlığa uğradılar.Hattâ öyle ki,yeni doğmuş kuzu ve oğlakların derileri ve kemiklerini bile yediler.
Sen,"Sultanın,tebaası üzerindeki adımı ağırlaştı (=baskısı arttı) onlara.ayakları bağlı birine ayakla bastığı gibi ayağını basıyor(=baskı ve zulüm yapıyor.) " dersin.
Şâir (Zuheyr) de şöyle demiştir.
"Kin ve öfke üçayakları bağlı olan birini veya bir yere kımıldayamayıp ezilen otu çiğnediğin gibi bizi çiğnedin[118]
Ayakları bağlanan bir kimseye yapılan baskı, baskıların en ağındır. Çünkü o, bukağı içinde yürür ve yürürken iki ayağını birden yere basmak mecburiyetinde kalır.
Şiirdeki el-herm;zayıf bir ottur,birisi üzerine bastığı zaman kırılıp ezilir.
Bu görüş (açıklama) beğenilmemekten uzak, akla yakın bir görüştür.
Şu kadar ki ben,Rasûlullahın kasdettiği şeyin kesinlikle bu olduğuna kani d eğilim. Çünkü ben,sa-hih İncil'de okudum ki..Mesîh (Isâ) havarilerine: "Ev-velkilere,"Allah'ın adı ile yemin ettiğiniz zaman,yemi-ninizden caymayın.Bilâkis yemininizi yerine getirin." dendiğini duymadınız mı?
Ben size diyorum ki: "Hiçbir şey ile yemin etmeyin. Ne gökyüzü ile- çünkü o Allah'ın kürsüsü (=tahtadır-,ne yeryüzü ile çünkü O'nun AYAKLARININ BASTIĞI yerdir-,ne de Urşelîm (Jerusalem-Kudüs) ile-çünkü o ,en büyük Melik'in (=Süleyman) şehridir yemin etme! Başın ile de yemin etme,çünkü sen başındaki siyah veya beyaz bir saçı dahi arttırmağa kadir değilsin.Sözünüz ancak"Evet,evet;hayır,hayır" olsun.Bundan gayrisi şeytandandır.[119]
EBÛ MUHAMMED:Bu anlatüklanm,bana Yezîd b.Amr'ın tahdis ettiği bir hadise de uymaktadır .Yezîd dedi:Bize Abdullah b.ez-Zubeyr el-Mekkî tahdis etti (ve) dedi: Bize Abdullah b.el-Hâris,Ebûbekr b.Abdir-rahman'dan ,o da Ka'b (b.el-Ahbâr) ( -32) [120]dan tahdis etti ki (Ka'b şöyle) demiştir:Vecc,mukaddes-tir. Yeryüzü nün yaratılmasına karar verdiği gün Rab,oradan göğe yükselmiştir[121]
[102] BUH:65/sûre:ll,Nu:2,HAN:2/242,S00.
[103] el-Merrâr b.Munkız el'Adevî,Şâir,(Bkz:Kitâbu'ş-Şi'r ve'ş-Şuarâ:439).(M)
[104] Reisu'l-Kuttâb nüshasında "Ukayl" şeklinde hareke-lenmiştir.(M)
[105] İbn Kuteybe, Te’vilu Muhtelifi’l Hadisi Müdâfaası, Kayıhan Yayınları: 327-328.
[106] Krş,BUH: 63 / 10
[107] BUH: 56 / 28; 63 / 10.
[108] BUH: 63 / 10.MUS: 36 / 32.
[109] İbn Kuteybe, Te’vilu Muhtelifi’l Hadisi Müdâfaası, Kayıhan Yayınları: 328-329.
[110] KrşHAN :2/268,409,5l8.
[111] Krş.BUH: 61/2
[112] Bu paragraf Reîsul-Kuttâb nüshasında yoktur.(M)
[113] İbn Kuteybe, Te’vilu Muhtelifi’l Hadisi Müdâfaası, Kayıhan Yayınları: 329-331.
[114] Metinde geçen ve çiçek olarak tercüme ettiğimiz "reyhân"fesleğengillerden güzel kokulu bir bitkidir. (M)
[115] Musnedul- HumeydU/160,nu:334,335; HAN: 6 / 409,krş,HAN: 4/ 172.TIR: 28.Birr,ll,nu;1910,
[116] Bkz:S.l59 ve dipnotu.
[117] BUH: 60 / 19; 65 / sure: 44,nu: 3 ; MUS.IV.2156-57;HAN: 1/ 380,431,441.
[118] Lisân : 16 / 89
[119] Matta:V / 33-37.
[120] Ka'b b.Mâtı' el-Himyerî. Kalm'l-Ahbâr diye meşhurdur .Cahiliyye devrine erişti ve Ebûbekr devrinde müslü-man oldu.Medine'ye Yemen'den gelmiş,sonra da Suriye'ye gitmiş ve orada vefat etmiştir.Rivayet edilen İsrâiliyâtın büyük bir kısmı onun kanalıyla gelmiştir (Tehzîbu't-Tehzîb : 8 / 438 ) (M)
[121] Taç :2 / llO.Bu rivayetin KaVdan rivayet edilmiş olması .onun Israiliyyat'dan olduğuna açık bir delildir.Ibni Quteybe'nin böyle bir rivayeti delil olarak kullanmaması daha yerinde olurdu.(M) İbn Kuteybe, Te’vilu Muhtelifi’l Hadisi Müdâfaası, Kayıhan Yayınları: 331-333.