hafiza aise
Mon 25 April 2011, 10:49 am GMT +0200
İçki Yasağı
İslam'dan önce de Hicaz'da bazı kimseler, sonuçlarına bakarak içki içmeyi kendilerine haram kılmış ve ısrarlara rağmen onu kullanmaya hiç yanaşmamışlardı. Bunlar arasında, ilk defa bu yönünü nazara alarak içkiyi kendisine yasaklayan Amir İbn Zarib veya Afif İbn Ma 'dikerib ile Efendimiz'in dedesi Abdulmuttalib ve Abdullah İbn Cüd'an sayılırken, daha sonraki dönem de Hz. EbU Bekir, Osman İbn Maz'un, Osman İbn Aftan, Abdurrahman İbn AvI, Abbas İbn Mirdôs ve Kays İbn Asım gibi isimler başı çekmekteydi. Hatta Abbas İbn Mirdas'a:
- Şu içkiden bir kadeh almaz mısın; zira o sana güç ve zindelik verir, dediklerinde o:
- Ben, sabahleyin kavmimim efendisi olarak kalkıp da akşama onların en sefihi haline gelmeyi asla istemem! Vallahi de hayır! Benimle aklımın arasına giren bu şeyi ben, asla mideme indirmem, diye tepki vermiş ve açıkça insanı başkaları nezdinde oyuncak haline getiren içkiye elini sürmeye yanaşmamıştı. 255
Hicretten önce Mekke'de inen bir ayette üzüm ve hurmadan, insan aklını uyuşturan içki gibi insana zarar veren şeylerle birlikte doğru yerinde kullanıldığında güzel sonuçların da elde edilebildiği anlatılmış, ancak açıktan herhangi bir yasaklayıcı beyana yer verilmemişti. Buna rağmen ayette, hurma ve üzümden elde edilen rızkın 'güzel' olarak tavsif edilirken içecek tarafının yalın ifade edilmesi ve ayrıca sonunda akla vurgu yapılıyor olması insanları düşündürmeye başlamıştı.v''' Ashab, tereddüt ettikleri içki konusunda da Allah Resülü'ne soru soruyor ve bir açıklama bekliyorlardı. Çok geçmeden gelecek olan ayette onun, hem fayda hem de zarar yönünün olduğu, ancak faydasından daha çok zararının söz konusu olduğu ortaya konuluyordu."? Ancak bu ayet de kesin hüküm ihtiva etmiyordu ve Hz. Ömer gibi insanlar, yine beklemeyi tercih edecek ve:
- Allah'ım! İçki konusunda bize sağlıklı ve kesin bir hüküm ver, diyerek gözlerini Cibril-i Emın'in getireceği habere dikeceklerdi.
255 Bkz. İbnü'l-Esir, Üsüdü'l-Gabe, 3/168 256 Bkz. Nahl, ı6/67
257 Bkz. Bakara, 2/2ı9
Bunların arkasından gelen, 'sarhoşken namaza yaklaşmama' emri de,258 onlar için kesin bir çözüm değildi; zira henüz kesin bir yasak olmadığı için ashabdan bazıları, farklı problemleri beraberinde getiriyor olsa bile namaz aralarında içki içmeye devam ediyordu!
Gerçi içkiyle ilgili olarak gelişen bütün bu safhalarda, gidişatın nereye varacağını tahmin ederek ondan uzaklaşan insanlar da vardı; ancak hüküm net ve umumi olmadığı için zorlayıcı bir durum da söz konusu değildi!
Derken bir gün Cibril-i Emin, içki konusundaki nihai hükmü Allah Resülü'ne getirecekti:
- Ey iman edenler, diye sesleniyordu. Şarap, kumar, putlara kurban kesilen sunaklar ve fal okları şeytana ait murdar işlerden başka bir şey değildir. Bunlardan geri durun ki felah bulasınız! Zira şarap ve kumarla şeytanın yapmak istediği tek şey, sizin aranıza düşmanlık ve kin salmak, sizi Allah'ı zikretmekten ve namazdan alıkoymaktır!
Ashab arasında şok tesir yapacak ifadelerdi bunlar; zira gelen ayet, içki konusundaki bütün ihtilafları kaldıracak bir netlikle konuyu ele alıyordu. Bundan böyle kimse tereddüt yaşamayacak ve artık Hicaz'da içkiye yer kalmayacaktı. Ayrıca ayetin sonunda Yüce Mevla, kendisine inanıp yönelmiş olan kullarına:
- Artık bu habis şeylerden vazgeçtiniz değil mi,259 diye soruyor ve imanla içkinin aynı yerde olamayacağını beyan ediyordu.
Bu sırada Ebü Talha'nın evinde toplananlar vardı. Bir aralık dışarıda Allah Resülii'nün münadisinin sesi duyuldu; gelen ayeti okuyor ve içkinin bundan böyle yasak olduğunu ilan ediyordu! Münadinin sesini duyar duymaz Hz. Enes'e seslenen Ebü Talha:
- Haydi çık da bu sesin ne dediğine bir bakıver, diyecekti. Dışarı çıkıp da rniirıadiye kulak veren Hz. Enes, bir çırpıda eve geri gelecek ve:
- Dikkat edin; içki haram kılınmış, diyerek durumu onlara haber verecekti. Herkes buz kesilmiş, olduğu yerde kalakalmıştı! Elinde kadehi olanın kadehi yere düşecek, onu du dağına götüren de
258 Nisa, 4/4/43 259 Maide, 5/90, 91
bardağı yere çalıp fıçıyı yere dökecektil Allah Resülii'nün miinadisinin sesi duyulur duyulmaz kapı ve pencerelerden sokaklara içki dökülmeye başlamış, Medine sokaklarında içkiden seller akar olmuştu! Her kapıdan:
- Vazgeçtik ey Rabbimiz, sesleri yükseliyordu.
Ashab hassasiyetiydi bunlar ve hemen sorular sormaya başladılar. Daha önce içki içtiği halde gerek cephede şehit olanların gerekse yatağında ölenlerin halini merak ediyorlardı! Zira Bedir'de, Uhud'da, Hendek'te savaşıp da bugün aralarında olmayan arkadaşlarını düşünmeye başlamışlardı; ayetirı sonu bu sorularına da netlik kazandınyordu:
- İman edip iyi ve yararlı işler yapanlara, bundan böyle Allah'a karşı gelmekten sakındıklan ve imanlarında sebat ile iyi ve yararlı işlerine devam ettikleri, sonra takvalan ve imanlan tam sağlanılaşıp kökleştiği, daha sonra da bu takva ile beraber, başkalanna iyilik eden ve her yaptığını güzel yapan ihsan mertebesine erdikleri takdirde, daha önce yiyip içtiklerinden dolayı kendilerine bir vebal yoktur. Allah da böyle güzel davrananlan sever.i"?
260 Milide,5/93