- İbnu Kuteybe'nin hayatı ve eserleri hakkında

Adsense kodları


İbnu Kuteybe'nin hayatı ve eserleri hakkında

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
meryem
Thu 28 October 2010, 03:51 pm GMT +0200
İbnu Kuteybe'nin hayatı ve eserleri hakkında  Türkçe ya da  yabancı dillerde yapılmış olan Neşriyatlar: [41]
 
Türkçe:

1- Prof. Muhammed Tayyib Okiç, A.Ü.İ.F. dergi­si (C.XIV/1966) 288-290. sahifelerinde 'Te'vilu Muh-telifİ'l-Hadis"i, 290-292. sahifelerde de Gerard Le-comte'un "İbn Qutayba"sını tanıtmaktadır.

2 - slâm Ansiklopedisi (C.V/2, s: 762-763) "İbn Kuteybe" maddesi.

3 - el-Maârif, İbnu Kuteybe (Tercüme: Hasan Ege) Şelâle yayınlan, İst. [42]

 
İngilizce:

The life and Works of İbn Qutayba, İshak Mûsâ el-Hüseynî.

Fransızca:
 
Rube'yte ilgili olarak fransızca neşre­ş birkaç mühim makale için bkz: Prof Muham-med Tayyib Okiç'in yukarıdaki mezkûr »

Tîbn Quta^ha rhomme, son oeuvre, ses idees Gerard Lecomte, Damas, 1965. des Divergences du Hadith d'İbn ı Serard Leco^te, Damas. 1962 (Te'vilu 'l-Hadis'in fransızca tercümesi).

Blİ İGrcûmeyı ÜgÜi olarak hocamız Prof Dr Mehmed S. Hatiboğlu şöyle demektedir: [43]

 
Te'vil'in Fransızca Tercemesi Üzerine

İslâm kültürünün ilk anlarda sahib olduğu manzarayı kavramakta, o devir ilim adamlarının yaz­mış oldukları eserler, şüphesiz temel kaynak hüviye­tine sahibtir. Bu nevi eserlerin, müellif nüshalarına uygun şekilde basımları, nasıl ilmî araştırmanın ilk yapılacak işini teşkil ediyorsa, onların tahlil ve değer­lendirilmelerini bizzat yapmak veya yapacak olup da, bu eserin yazıldığı dili bilmeyenlere onu terceme et­mek suretiyle yardımcı olmak da ikinci adımı teşkil etmektedir. Herhangi bir ilmî kitabın muhtevasını daha iyi değerlendirebilecek ehliyette olanları, o dili bilmemeleri sebebiyle bu işten mahrum bırakma­mak, ancak terceme yoluyla büyük ölçüde sağlana­bilmektedir.

Bir tercemede basan nisbetinin, o eseri anlaya­cak ve anlatabilecek kültürü gerektirdiği herkesçe bi­lindiği içindir ki, ilmî eserleri terceme etmek her lisan bilenin harcı olmamaktadır. Bu sebepledir ki İbn Ku-teybe üzerinde ilmî araştırmalarda bulunmuş Gerard Lecomte isimli muasır Fransız şarkiyatçısının Te'vil'i fransızcaya terceme etmiş olduğunu görmekten ilk bakışta bayağı sevinç duymuş ve terceme eserin bas­kı ve tertib şeklinin arzettiği dış güzellikten de, bir ilim talibi olarak, iftihar etmiştik. Ne var ki arabça aslıyla karşılaştırdığımız baş kısımları, bu müsbet intibâımızın devamına imkân bırakmamakta, hattâ bazı basit ibarelerin tercemesinde düşülen çocukça hatalar, sa­yın fransiz âliminde görmek istediğimiz seviyeyi sar­sacak mahiyet arzetmektedir. Tevil tercemesininin, sayfalarca sürecek tashih cedvellerine ihtiyâç göstereceğe benzeyen yanlışlarından vereceğimiz aşağıda­ki örnekler, maalesef bu neticeyi haklı gösterecek isti­kam kamettedir. [44]

 
Meselâ:

Arabça metinde (ilk baski, s: 48, ikincisinde, s: 38), İbn Kuteybe, sahâbi Ebû Hureyre hakkında ileri sürülen şüpheler meyânında muhaliflerin:

"Hz. Peygamber ile Ebû Hureyre üç sene kadar birlikte bulunduğu halde, (bu zamana nisbetsiz dere­cede) Hz. Peygamber'den rivayette bulunmuştur. (Hz. Peygamber'den) sonra elli sene kadar yaşadı, (Hicrî) 59, senede vefat etmişti..." dediklerini nakletmekte­dir. Bu gayet basit ibareyi Lecomte şu şekilde fransız-caya çevirmiştir:

"Abu Hurayra fut le Compagnon du Prophete environ trois ans, et la plus grande partie de la Tra-dition est passee par son canal. (il fut le Compag­non de) Umar environ cinquante ans, et mourut en 59/679." (p: 44, 42)

Yani: "Ebû Hureyre üç yıl kadar peygamberin sahâbisi oldu ve Hadisin en büyük kısım onun tara­fından nakledildi. Elli sene kadar Ömer'in (Arkadaşı oldu) ve 59/679'da öldü."

Sayın mütercim, "ömür verildi, yaşadı" demek olan Uz. Ömer zannettiği içindir ki, bu gülünçlüğe düşmüş ve cümleyi ziyadeleştirmiş bulunmaktadır. Gülünçtür çünkü, Hz. Peygamberin ve­fatından sonra, Hz. Ömer ile kimsenin elli sene arka­daşlık yapamayacağını İslâm tarihinden biraz behre­si olan herkes bilir, ve böyle bir mantıksızlık bir müs­teşrikten beklenmemek lazım gelir. [45]

 
İkinci Misal:

İbn Kuteybe, Re'yalere tahsis ettiği bölümde, onîann hadislere pek kıymet vermeyip kendi şeyhleri­nin görüşlerine tâbi olduklarını ileri sürmekte ve mi­sal olarak meselâ Ebû Hanife'nin hadise uyması gere­kirken, kendi hocası îbâhim Nehâî'nin görüşünü ka­bul ettiğini ileri sürmektedir:

Mütercimimiz, yine fıkhı bilgisinin yetersizliğin­den olmalıdır ki metinde İbrahim Nehâî'ye aid olan gö­rüşü tercemesinde Hz. Peygamber'e isnad etmekte­dir:

"Abu Hanifa s'ecria lors: -Laisse-nous tran-quilles avec cela: j'ai entendu Hamraâd dire (d'ap-res İbrahim) que le Prophete avait declare: "II est tenu de la kaffâra!" (p: 58, a 60)

"O zaman Ebû Hanife bağırdı: "Bırak bununla kafamızı şişirme. Ben (İbrahim'den naklen) Ham-mad'ı, Hz. Peygamber'in şöyle beyanda bulunduğunu söylerken işittim: "Ona keffâaret gerekir."

Keza, G. Lecomte'un fıkıh tarihiyle meşgul ol­madığı, İmâm Zufer'in ismini "Zafr" şeklinde okuma­sından da belli olmaktadır, (p: 62, a 69) ve tercemede bunun pekçok emsali vardır.

Maalesef mütercimin zaman zaman çala kalem terceme yaptığına insanın inanası geliyor.

 Abdullah bı Amr'ın sahifesi (ya­ni hadis risalesi, defteri) ibaresini "La famille " (p: 87,104)  Ailesi" şeklinde yazdıktan bir satır sonra ayin kelimeyi "une feuille", yaprak, kâğıd diye tercüme etmesi başka nasıl yorumlanabilir?

Sayın Fransız orientalistinin kayıdsızlığma de­liller bir ikiye inhisar etmediği için son bir misal daha vererek bu seriyi kapatmak istiyoruz:

Meşhur Kaderiyye imamlarından Amr b. Ubeyd'in, yine kendi devrinin meşhur muhaddis-fa-kih'lerinden Eyyûb, İbn Avn, Yûnus ve Teymî hakın-da:

"Bunlar birtakım pisler, ruhsuz ölülerdir." dedi­ği çeşitli kaynaklarda nakledilir.

İbn Kuteybe, bu iddiaya verdiği cevaba şöyle başlıyor:

Yani, "Onun zikrettiği bu dört zat, kendi devirle­rinin ilimde, fıkıhta... en gözde kimseleridir.

"İsimleri geçen âlimlerin, E. hicrî asrın ortaların­da, yani İbn Kuteybe'nin doğumundan en az yarım asır önce vefat etmiş oldukları erbabınca malum­dur.

Ne var ki, bu noktaya dikkat etmeyi lüzumsuz sayan mütercimin fransızcasmdan öğreniyoruz ki! bu âlimler İbn Kuteybe'nin muasırıdırlar!...

"Abu Muhammedi dit: Or les quatre personna-ges cites sont l'elite de nos contemporains en ce qıü touche la selence, le fiq..." (p: 95, Pİ21)

Verdiğimiz bu misaller Lecomte'un tercemesine pek itimad edilemiyeceğini yeter derecede göstermek­le beraber, bu haliyle dahi onun İslâm ilmine bir hiz­met sunduğunu belirterek kendisine teşekkür etme­liyiz.

Bu vesileyle şunu da belirtmeliyiz ki İslâm kül­türünün gayr-ı müslim aydınlara tanıtılmasında hüsn-i niyetle çalışan orientalistlerin bulunduğu in­kar edilemez. Onlardan bu nevi çalışmalarında hiç hata yapmamalarını beklemek de kimsenin hakkı ol­mamak gerekir. Fakat Dımeşk Fransız Entitüsü'nün pek kıymetli ilmî neşriyatına büyük meblağlar tahsis ediliyorken, TeVil gibi bir eserin tercemesinin, bu işle­ri bilen bir müslüman âlime kontrol ettirilmesinden kaçınılmış olması herhalde büyük bir eksikliktir.

Bu defa bu pek değerli eser, İlahiyat Fakültemi­zin 1978 mezunu Sayın Kırbaşoğlu tarafından türk-çeye kazandırılmış bulunmaktadır. Ve muhakkaktır İd fransızcasmdan daha sağlamdır. Bu genç ilim ada­mımızın yorulmak bilmez araştırıcılığına eş ilim aşkı ve ihlası, İslâm kültür hayatına daha nice kıymetli hizmetlerde bulunacağına en sağlam teminattır. Bu İlk denebilecek ilmi hizmetinin, erbabının iyi niyetli tenkidleriyle değerini tescil ettireceğinden şüphemiz yoktur.

Bu eseri bastırarak ilim dünyamıza kazandır­makta emeği geçenlere de ayrıca şükranlarımızı sun­mak borcumuz olacaktır.

Prof. Dr. Mehmed Said Hatİboğlu

İBN KUTEYBE'NİN 'TE'VİL'l ile alakalı olarak kıymetli âlim merhum Prof. Muhammed Tayyib Okiç'in, eserin fransızca tercümesinin tanıtılma­sına dair makalesinin ilgili kısmını aynen aliruz:

"... Mütercim mukaddimesinde "Kitâbu Ta'vili Muhtalifi'l-Hadith"'in, İbnu Kuteybe'nin eserleri arasında ayrı ve hususi bir yer işgal ettiğini hatırlat­maktadır. Aynı zamanda bu kitabın, İbn Kuteybe'nin en son eseri veya en son eserlerinden biri olduğuna bilhassa işaret etmektedir. Dolayısıyle eserin te'lifi 256/869 ile 276/889 yılları arasına tesadüf eder (ya­ni müellifin Bağdad'a dönüşü ile vefatı arasındaki za­man içinde, diğer bir tabirle, Halife el-Mutevekkil ve vezirlerinin Mu'tezile aleyhindeki reaksiyonlarından sonra). Eser, Ehlu'l-Kelâm, Mutekellimûn, daha doğ­rusu Mu'tezilenin hadis hususundaki bazı sapık fi­kirlerini reddetmek için kaleme alınmıştır. Bu bakım­dan, eser bir nevi polemik kitabıdır. Her babın başın­daki "Kalû" (muarızlarımız derler ki)[46] fıkrasından sonra "Nahnu nekûlu" veya "Kale Ebû Muhammed" (biz veya Ebû Muhammed, yani müellif, bunu şöylece cevablandırıyoruz) [47]başlıklı cevabi fıkra gelmekte­dir. Müellif eserinde, mu'tezileyi, feylesofları ve bazı ahvalde şahsi te'villere mütemayil görünen Hanefi Fakihlerini hedef edinmektedir. Mukaddimesinde hadisleri muhtelif gayeler için kullanan Hâriciyye, Mürcie, Kaderiyye, Râfiziler ve diğer bazı fırkaların hadise tevcih ettikleri itirazlara işaret, etmektedir. Bilhassa burada Râfiziler başta gelmektedir. Mu'tezi­le tabirinin eserde ancak iki defa geçmesi calib-i dik­kattir. Bu meyanda Cehmiyye'nin zikredilmeyişinin sebebi anîaşılamıyorsa da, eserin muhtasarı telakki edilen, müellifin. "Kitabu'l-ihtilaf fi'1-lafz" adlı kitabın­da bunlara yer verilmiştir. (ar-Raddu' ala'l-Cahmiyya wa'l-Muşabbiha). İbn Kutayba, eserin birinci babın­da, Mu'tezileye, felsefeye ye Hanefiliğe temas etmek­tedir. Mu'tezile kelâmını, İbrahim an-Nazzâm, Abu'l-Huzayl al-Allâf, Ubaydullah ibnu'l-Hasan, Sumâme ibnu'l-Aşras ve Bakr al-'Ammî; felsefeyi, Muhammed ibnu'1-Cahm al- Barmakî ve Hanefiliği büyük İmam Abu Hanifa temsil etmektedirler. Ayrıca Mu'tezile şeklindeki Rafızi ilahiyatını temsil eden Hişam ibn'l-Hakam ve bilhassa nereye konulabileceği bilinmeyen al-Câhiz, hususi birer yer işgal etmektedirler. (İbnu Kutayba onu sadece son mütekellim diye adlandır­maktadır.) İbn Kutayba, Câhiz'in eserlerini fevkalade, iyi bildiğinden onları birkaç cümle ile ustaca tahlil eder. Hülasa İbn Kutayba, bütün muhaliflerin naza-riyeyelerini ve doktrinlerini izah ettikten sonra, ikinci babda hadis ehlinin, üçüncü babda ise bizzat hadisin müdafaasını yapmaktadır[48]

Prof. Muhammed Tayyib Okiç

İbnu Kuteybenin doğum ve ölüm tarihleri arasındaki vak'alan ihtiva eden kısa bir kronoloji:

Hicri         Miladi   

212            827     Mutezile görüşünün Halife

                             Me'mun tarafından resmi bir mezheb olarak tanınması.

213           828      İBNU   KUTEYBE'NİN   DOĞUMU

215           830      Halife Me'mun tarafından

Ankara ve havalisinin fethi. . Bağdad ve Şam'da birer Ra­sathane kurularak gökyüzü hareketlerinin izlenip yazıl­masına başlanması-Me'mun tarafından Bağdad'a öğretim için yollanması istenen Sela­nikli bir bilgin rahibin Bizans imparatoru Teofil tarafından gönderilmemesinin Bizanslı­lara savaş sebebi sayılması. Halife Me'mun tarafından Bağdad'da "Beytü'l-Hikme" adlı ilim akademisinin kuru­luşu.

216           831  Bağdad'da Zübeyd türbesinin inşası-Palermo'nun Araplar tarafından zaptı (Sicil­ya'nın zaptına 825'te başlan­mış ve 902'de Taormina'mn zaptı ile tamamlanmıştır) Halife Me'mun'un Anadolu

seferi-Yunanca'dan tercü­melere başlanması- İslâm bilginlerinden bir heyetin Sencar sahrasında iki boy­lam derecesi ile ekliptik eğili­mi ölçmesi ve yerkürenin bü­yüklüğünü hesab etmesi.

218-228     833-342    Halife MUTASIM

218-228     833-842    Halife  Mutasım'm,  büyük kardeşi Me'mun'un tutumu­nu devam ettirerek Kur'an'ın mahluk olduğu davasını ka­bul ettirmeye uğraşması ve Ehl-i Sünnetin tepkileri.

222            836          Samarra'nm  kuruluşu  ve Abbasi devletine merkez olu­şu. -Türklerden bir hassa or­dusu kurulması -Arapların Bâri'ye çıkmaları.

223            837          Kayrevan'da Büyük Camiin inşası.

223-228    837-842 Bizanslıların Araplara sal­dırmaları ve yenilgiyle çekil­meleri.

226            840          Kırgızların Uygur İmparatorluğunu yıkmaları.

228-233   842-847    Halife VASIK

228           842  Samarra'daki Büyük Camiin inşası. -Strasburg yeminleri. Arapların Messina ve Toranto şehirlerini zaptı.

229            843  Verdün antlaşması.

230            844  Endülüs Emevi devletinde

POSTA teşkilatı kurulması.

231            845  Güney İtalya  şehirlerinin

Arab istilasını önle-mek üze­re birleşmeleri. -Ebu Tem-mam'ın ölümü (doğ. 788 - ?) (Kasideler, Divan).

232            846  İtalya yarımadasını güneyden istilaya başlayan Arab kuvvetlerinin Roma kapıları­na dayanması.

233-247    847-861      Halife MÜTEVEKKİL

233            847            Türk muhafız birliklerinin ötekilere üstün tutulmaya başlanması.

235          849               Halife Mütevekkilin Alevileri

ve Mutezile mensuplarını imha etmek suretiyle dini inançta eski geleneğe dön­mesi -İtalya'da Beneventum şelırinin Araplar tarafından zaptı.

235-236    849-850     Arapların Güney Fransa'da Provence bölgesine akınları.

236             850           Büyük matematikçi Harizmi (Mehmed b. MusaJ'mn ölü­mü.

237             851           Arab seyyahı Vahid ile Said'in Çin'e seyahatlan.

241            855           Hanbeli Mezhebi'nin İmamı Ahmed b. Hanbel'in (doğ. 780) Bağdad'da ölümü.

244       ,     858           Hazarların Hristiyanlığı kabulü.

247             861           Halife Müteveekkil'in ulema ve vükelasının elbirliğiyle öl­dürülüp yerine oğlu MUS-TANSIR'm geçirilmesi.

248             862           Halife Mustansır'm zehirle öldürüLrnesi üzerine yerine MUSTAİN'in geçmesi - Türk Erniru'l-Ümeralarının bütün devlet işlerini ele almaya ve Halifede yalnız kuru bir un­van bırakmaya başlamaları.

254             868           Mısır'da Tulunlulann (sonu: 905) İran'da Toharistan'da Saffarilerin (sonu: 908) dev­let kurmaları.

255             869           Sicilya'ya yerleşen Araplar tarafından Malta adasının zaptı -Cahız'in ölümü (doğ. 775-?)- Ünlü Hadis bilgini Buhari'nin (doğ. 810). ölü­mü -İstanbul'da dokuzuncu Konsilin toplanması-îstanbul ve Roma kiliselerinin bir­birinden ayrılması (Orto-doksluk-Katoliklik).

256-270    869-883     Güney Irak'ta siyahi esirler (zenciler)in ayaklanması ve bunlarla mücadeleler. Mer­kezleri Muhtare'nin zaptı su­retiyle haraketin bastırılma­sı.

257            870           İfratçı Şiiliğin bir kolu olan İsmaililik (Batıniler)in yayıl­maya başlaması.

258            871           Zencilerin bir Cuma namazı sırasında ani olarak Basra'yı basmaları.

261            874           Buhara'da  Samanoğulları devletinin kuruluşu (sonu: 999)

262            875           Şiraz'daki Ulu camiin yapıması.

263-266    876-879     Kahire'de Tulunoğlu camiinin inşası.

264            877           Yunan fen kitaplarını arapçaya çeviren Huneyn b. İs-hak'ın ölümü-Ahmed b. Tu-lun'un Filistini ve Suriye'yi işgali.

265            878           Sicilya'ya    hakim    olan Araplar'ın Papa VIII. Jan'dan vergi almaya başlamaları. -12. Şii imamı Muhammed el-Muntazar (Mehdi)m ihtifası

268           881           Kudüs piskoposunun İslam idaresinden şikayetlere baş­layarak Avrupa hristiyanla-rını Haçlı seferlerine hazırla­maya başlaması.

273            886           Din bilgini (Muhaddis) İbnu Mace (Hafız Ebu Abdullah)ın f ölümü (doğ: 824).

274            887           Fransa'da Feodalizmin başlangıcı.

275            888     .      Hadis bilgini Ebu Davud (Süleyman b. Eş'as'ın ölümü (doğ: 817).

276            889           DİN BİLGİNİ İBNU KUTEYBE

(MüsHm)in ölümü-Nişabur camiin inşası.[49]



[41] İbn Kuteybe, Te’vilu Muhtelifi’l Hadisi Müdâfaası, Kayıhan Yayınları: 35-37.

[42] İbn Kuteybe, Te’vilu Muhtelifi’l Hadisi Müdâfaası, Kayıhan Yayınları: 37.

[43] İbn Kuteybe, Te’vilu Muhtelifi’l Hadisi Müdâfaası, Kayıhan Yayınları: 37.

[44] İbn Kuteybe, Te’vilu Muhtelifi’l Hadisi Müdâfaası, Kayıhan Yayınları: 39-40.

[45] İbn Kuteybe, Te’vilu Muhtelifi’l Hadisi Müdâfaası, Kayıhan Yayınları: 40-41.

[46] Bizim tercümemizde, Fransızca tercümesine uya­rak "İDDİA" şeklindedir.

[47] Bizim tercümemizde, Fransızca tercümesine uya­rak "CEVAB" şeklindedir.

[48] A.Ü.İ.F. Dergisi, C, XIV / 1966, s. 289

 

[49] islâm Dünyası Kısa Kronolojisi, Jean SAUVAGET (Tere: Suut Kemal Yetkin - Faik Reşit Unat) A. Ü. İ. P. yayını. Ank. 1963, s: 23-28).

İbn Kuteybe, Te’vilu Muhtelifi’l Hadisi Müdâfaası, Kayıhan Yayınları: 41-51.