meryem
Thu 28 October 2010, 03:51 pm GMT +0200
İbnu Kuteybe'nin hayatı ve eserleri hakkında Türkçe ya da yabancı dillerde yapılmış olan Neşriyatlar: [41]
Türkçe:
1- Prof. Muhammed Tayyib Okiç, A.Ü.İ.F. dergisi (C.XIV/1966) 288-290. sahifelerinde 'Te'vilu Muh-telifİ'l-Hadis"i, 290-292. sahifelerde de Gerard Le-comte'un "İbn Qutayba"sını tanıtmaktadır.
2 - slâm Ansiklopedisi (C.V/2, s: 762-763) "İbn Kuteybe" maddesi.
3 - el-Maârif, İbnu Kuteybe (Tercüme: Hasan Ege) Şelâle yayınlan, İst. [42]
İngilizce:
The life and Works of İbn Qutayba, İshak Mûsâ el-Hüseynî.
Fransızca:
Rube'yte ilgili olarak fransızca neşreş birkaç mühim makale için bkz: Prof Muham-med Tayyib Okiç'in yukarıdaki mezkûr »
Tîbn Quta^ha rhomme, son oeuvre, ses idees Gerard Lecomte, Damas, 1965. des Divergences du Hadith d'İbn ı Serard Leco^te, Damas. 1962 (Te'vilu 'l-Hadis'in fransızca tercümesi).
Blİ İGrcûmeyı ÜgÜi olarak hocamız Prof Dr Mehmed S. Hatiboğlu şöyle demektedir: [43]
Te'vil'in Fransızca Tercemesi Üzerine
İslâm kültürünün ilk anlarda sahib olduğu manzarayı kavramakta, o devir ilim adamlarının yazmış oldukları eserler, şüphesiz temel kaynak hüviyetine sahibtir. Bu nevi eserlerin, müellif nüshalarına uygun şekilde basımları, nasıl ilmî araştırmanın ilk yapılacak işini teşkil ediyorsa, onların tahlil ve değerlendirilmelerini bizzat yapmak veya yapacak olup da, bu eserin yazıldığı dili bilmeyenlere onu terceme etmek suretiyle yardımcı olmak da ikinci adımı teşkil etmektedir. Herhangi bir ilmî kitabın muhtevasını daha iyi değerlendirebilecek ehliyette olanları, o dili bilmemeleri sebebiyle bu işten mahrum bırakmamak, ancak terceme yoluyla büyük ölçüde sağlanabilmektedir.
Bir tercemede basan nisbetinin, o eseri anlayacak ve anlatabilecek kültürü gerektirdiği herkesçe bilindiği içindir ki, ilmî eserleri terceme etmek her lisan bilenin harcı olmamaktadır. Bu sebepledir ki İbn Ku-teybe üzerinde ilmî araştırmalarda bulunmuş Gerard Lecomte isimli muasır Fransız şarkiyatçısının Te'vil'i fransızcaya terceme etmiş olduğunu görmekten ilk bakışta bayağı sevinç duymuş ve terceme eserin baskı ve tertib şeklinin arzettiği dış güzellikten de, bir ilim talibi olarak, iftihar etmiştik. Ne var ki arabça aslıyla karşılaştırdığımız baş kısımları, bu müsbet intibâımızın devamına imkân bırakmamakta, hattâ bazı basit ibarelerin tercemesinde düşülen çocukça hatalar, sayın fransiz âliminde görmek istediğimiz seviyeyi sarsacak mahiyet arzetmektedir. Tevil tercemesininin, sayfalarca sürecek tashih cedvellerine ihtiyâç göstereceğe benzeyen yanlışlarından vereceğimiz aşağıdaki örnekler, maalesef bu neticeyi haklı gösterecek istikam kamettedir. [44]
Meselâ:
Arabça metinde (ilk baski, s: 48, ikincisinde, s: 38), İbn Kuteybe, sahâbi Ebû Hureyre hakkında ileri sürülen şüpheler meyânında muhaliflerin:
"Hz. Peygamber ile Ebû Hureyre üç sene kadar birlikte bulunduğu halde, (bu zamana nisbetsiz derecede) Hz. Peygamber'den rivayette bulunmuştur. (Hz. Peygamber'den) sonra elli sene kadar yaşadı, (Hicrî) 59, senede vefat etmişti..." dediklerini nakletmektedir. Bu gayet basit ibareyi Lecomte şu şekilde fransız-caya çevirmiştir:
"Abu Hurayra fut le Compagnon du Prophete environ trois ans, et la plus grande partie de la Tra-dition est passee par son canal. (il fut le Compagnon de) Umar environ cinquante ans, et mourut en 59/679." (p: 44, 42)
Yani: "Ebû Hureyre üç yıl kadar peygamberin sahâbisi oldu ve Hadisin en büyük kısım onun tarafından nakledildi. Elli sene kadar Ömer'in (Arkadaşı oldu) ve 59/679'da öldü."
Sayın mütercim, "ömür verildi, yaşadı" demek olan Uz. Ömer zannettiği içindir ki, bu gülünçlüğe düşmüş ve cümleyi ziyadeleştirmiş bulunmaktadır. Gülünçtür çünkü, Hz. Peygamberin vefatından sonra, Hz. Ömer ile kimsenin elli sene arkadaşlık yapamayacağını İslâm tarihinden biraz behresi olan herkes bilir, ve böyle bir mantıksızlık bir müsteşrikten beklenmemek lazım gelir. [45]
İkinci Misal:
İbn Kuteybe, Re'yalere tahsis ettiği bölümde, onîann hadislere pek kıymet vermeyip kendi şeyhlerinin görüşlerine tâbi olduklarını ileri sürmekte ve misal olarak meselâ Ebû Hanife'nin hadise uyması gerekirken, kendi hocası îbâhim Nehâî'nin görüşünü kabul ettiğini ileri sürmektedir:
Mütercimimiz, yine fıkhı bilgisinin yetersizliğinden olmalıdır ki metinde İbrahim Nehâî'ye aid olan görüşü tercemesinde Hz. Peygamber'e isnad etmektedir:
"Abu Hanifa s'ecria lors: -Laisse-nous tran-quilles avec cela: j'ai entendu Hamraâd dire (d'ap-res İbrahim) que le Prophete avait declare: "II est tenu de la kaffâra!" (p: 58, a 60)
"O zaman Ebû Hanife bağırdı: "Bırak bununla kafamızı şişirme. Ben (İbrahim'den naklen) Ham-mad'ı, Hz. Peygamber'in şöyle beyanda bulunduğunu söylerken işittim: "Ona keffâaret gerekir."
Keza, G. Lecomte'un fıkıh tarihiyle meşgul olmadığı, İmâm Zufer'in ismini "Zafr" şeklinde okumasından da belli olmaktadır, (p: 62, a 69) ve tercemede bunun pekçok emsali vardır.
Maalesef mütercimin zaman zaman çala kalem terceme yaptığına insanın inanası geliyor.
Abdullah bı Amr'ın sahifesi (yani hadis risalesi, defteri) ibaresini "La famille " (p: 87,104) Ailesi" şeklinde yazdıktan bir satır sonra ayin kelimeyi "une feuille", yaprak, kâğıd diye tercüme etmesi başka nasıl yorumlanabilir?
Sayın Fransız orientalistinin kayıdsızlığma deliller bir ikiye inhisar etmediği için son bir misal daha vererek bu seriyi kapatmak istiyoruz:
Meşhur Kaderiyye imamlarından Amr b. Ubeyd'in, yine kendi devrinin meşhur muhaddis-fa-kih'lerinden Eyyûb, İbn Avn, Yûnus ve Teymî hakın-da:
"Bunlar birtakım pisler, ruhsuz ölülerdir." dediği çeşitli kaynaklarda nakledilir.
İbn Kuteybe, bu iddiaya verdiği cevaba şöyle başlıyor:
Yani, "Onun zikrettiği bu dört zat, kendi devirlerinin ilimde, fıkıhta... en gözde kimseleridir.
"İsimleri geçen âlimlerin, E. hicrî asrın ortalarında, yani İbn Kuteybe'nin doğumundan en az yarım asır önce vefat etmiş oldukları erbabınca malumdur.
Ne var ki, bu noktaya dikkat etmeyi lüzumsuz sayan mütercimin fransızcasmdan öğreniyoruz ki! bu âlimler İbn Kuteybe'nin muasırıdırlar!...
"Abu Muhammedi dit: Or les quatre personna-ges cites sont l'elite de nos contemporains en ce qıü touche la selence, le fiq..." (p: 95, Pİ21)
Verdiğimiz bu misaller Lecomte'un tercemesine pek itimad edilemiyeceğini yeter derecede göstermekle beraber, bu haliyle dahi onun İslâm ilmine bir hizmet sunduğunu belirterek kendisine teşekkür etmeliyiz.
Bu vesileyle şunu da belirtmeliyiz ki İslâm kültürünün gayr-ı müslim aydınlara tanıtılmasında hüsn-i niyetle çalışan orientalistlerin bulunduğu inkar edilemez. Onlardan bu nevi çalışmalarında hiç hata yapmamalarını beklemek de kimsenin hakkı olmamak gerekir. Fakat Dımeşk Fransız Entitüsü'nün pek kıymetli ilmî neşriyatına büyük meblağlar tahsis ediliyorken, TeVil gibi bir eserin tercemesinin, bu işleri bilen bir müslüman âlime kontrol ettirilmesinden kaçınılmış olması herhalde büyük bir eksikliktir.
Bu defa bu pek değerli eser, İlahiyat Fakültemizin 1978 mezunu Sayın Kırbaşoğlu tarafından türk-çeye kazandırılmış bulunmaktadır. Ve muhakkaktır İd fransızcasmdan daha sağlamdır. Bu genç ilim adamımızın yorulmak bilmez araştırıcılığına eş ilim aşkı ve ihlası, İslâm kültür hayatına daha nice kıymetli hizmetlerde bulunacağına en sağlam teminattır. Bu İlk denebilecek ilmi hizmetinin, erbabının iyi niyetli tenkidleriyle değerini tescil ettireceğinden şüphemiz yoktur.
Bu eseri bastırarak ilim dünyamıza kazandırmakta emeği geçenlere de ayrıca şükranlarımızı sunmak borcumuz olacaktır.
Prof. Dr. Mehmed Said Hatİboğlu
İBN KUTEYBE'NİN 'TE'VİL'l ile alakalı olarak kıymetli âlim merhum Prof. Muhammed Tayyib Okiç'in, eserin fransızca tercümesinin tanıtılmasına dair makalesinin ilgili kısmını aynen aliruz:
"... Mütercim mukaddimesinde "Kitâbu Ta'vili Muhtalifi'l-Hadith"'in, İbnu Kuteybe'nin eserleri arasında ayrı ve hususi bir yer işgal ettiğini hatırlatmaktadır. Aynı zamanda bu kitabın, İbn Kuteybe'nin en son eseri veya en son eserlerinden biri olduğuna bilhassa işaret etmektedir. Dolayısıyle eserin te'lifi 256/869 ile 276/889 yılları arasına tesadüf eder (yani müellifin Bağdad'a dönüşü ile vefatı arasındaki zaman içinde, diğer bir tabirle, Halife el-Mutevekkil ve vezirlerinin Mu'tezile aleyhindeki reaksiyonlarından sonra). Eser, Ehlu'l-Kelâm, Mutekellimûn, daha doğrusu Mu'tezilenin hadis hususundaki bazı sapık fikirlerini reddetmek için kaleme alınmıştır. Bu bakımdan, eser bir nevi polemik kitabıdır. Her babın başındaki "Kalû" (muarızlarımız derler ki)[46] fıkrasından sonra "Nahnu nekûlu" veya "Kale Ebû Muhammed" (biz veya Ebû Muhammed, yani müellif, bunu şöylece cevablandırıyoruz) [47]başlıklı cevabi fıkra gelmektedir. Müellif eserinde, mu'tezileyi, feylesofları ve bazı ahvalde şahsi te'villere mütemayil görünen Hanefi Fakihlerini hedef edinmektedir. Mukaddimesinde hadisleri muhtelif gayeler için kullanan Hâriciyye, Mürcie, Kaderiyye, Râfiziler ve diğer bazı fırkaların hadise tevcih ettikleri itirazlara işaret, etmektedir. Bilhassa burada Râfiziler başta gelmektedir. Mu'tezile tabirinin eserde ancak iki defa geçmesi calib-i dikkattir. Bu meyanda Cehmiyye'nin zikredilmeyişinin sebebi anîaşılamıyorsa da, eserin muhtasarı telakki edilen, müellifin. "Kitabu'l-ihtilaf fi'1-lafz" adlı kitabında bunlara yer verilmiştir. (ar-Raddu' ala'l-Cahmiyya wa'l-Muşabbiha). İbn Kutayba, eserin birinci babında, Mu'tezileye, felsefeye ye Hanefiliğe temas etmektedir. Mu'tezile kelâmını, İbrahim an-Nazzâm, Abu'l-Huzayl al-Allâf, Ubaydullah ibnu'l-Hasan, Sumâme ibnu'l-Aşras ve Bakr al-'Ammî; felsefeyi, Muhammed ibnu'1-Cahm al- Barmakî ve Hanefiliği büyük İmam Abu Hanifa temsil etmektedirler. Ayrıca Mu'tezile şeklindeki Rafızi ilahiyatını temsil eden Hişam ibn'l-Hakam ve bilhassa nereye konulabileceği bilinmeyen al-Câhiz, hususi birer yer işgal etmektedirler. (İbnu Kutayba onu sadece son mütekellim diye adlandırmaktadır.) İbn Kutayba, Câhiz'in eserlerini fevkalade, iyi bildiğinden onları birkaç cümle ile ustaca tahlil eder. Hülasa İbn Kutayba, bütün muhaliflerin naza-riyeyelerini ve doktrinlerini izah ettikten sonra, ikinci babda hadis ehlinin, üçüncü babda ise bizzat hadisin müdafaasını yapmaktadır[48]
Prof. Muhammed Tayyib Okiç
İbnu Kuteybenin doğum ve ölüm tarihleri arasındaki vak'alan ihtiva eden kısa bir kronoloji:
Hicri Miladi
212 827 Mutezile görüşünün Halife
Me'mun tarafından resmi bir mezheb olarak tanınması.
213 828 İBNU KUTEYBE'NİN DOĞUMU
215 830 Halife Me'mun tarafından
Ankara ve havalisinin fethi. . Bağdad ve Şam'da birer Rasathane kurularak gökyüzü hareketlerinin izlenip yazılmasına başlanması-Me'mun tarafından Bağdad'a öğretim için yollanması istenen Selanikli bir bilgin rahibin Bizans imparatoru Teofil tarafından gönderilmemesinin Bizanslılara savaş sebebi sayılması. Halife Me'mun tarafından Bağdad'da "Beytü'l-Hikme" adlı ilim akademisinin kuruluşu.
216 831 Bağdad'da Zübeyd türbesinin inşası-Palermo'nun Araplar tarafından zaptı (Sicilya'nın zaptına 825'te başlanmış ve 902'de Taormina'mn zaptı ile tamamlanmıştır) Halife Me'mun'un Anadolu
seferi-Yunanca'dan tercümelere başlanması- İslâm bilginlerinden bir heyetin Sencar sahrasında iki boylam derecesi ile ekliptik eğilimi ölçmesi ve yerkürenin büyüklüğünü hesab etmesi.
218-228 833-342 Halife MUTASIM
218-228 833-842 Halife Mutasım'm, büyük kardeşi Me'mun'un tutumunu devam ettirerek Kur'an'ın mahluk olduğu davasını kabul ettirmeye uğraşması ve Ehl-i Sünnetin tepkileri.
222 836 Samarra'nm kuruluşu ve Abbasi devletine merkez oluşu. -Türklerden bir hassa ordusu kurulması -Arapların Bâri'ye çıkmaları.
223 837 Kayrevan'da Büyük Camiin inşası.
223-228 837-842 Bizanslıların Araplara saldırmaları ve yenilgiyle çekilmeleri.
226 840 Kırgızların Uygur İmparatorluğunu yıkmaları.
228-233 842-847 Halife VASIK
228 842 Samarra'daki Büyük Camiin inşası. -Strasburg yeminleri. Arapların Messina ve Toranto şehirlerini zaptı.
229 843 Verdün antlaşması.
230 844 Endülüs Emevi devletinde
POSTA teşkilatı kurulması.
231 845 Güney İtalya şehirlerinin
Arab istilasını önle-mek üzere birleşmeleri. -Ebu Tem-mam'ın ölümü (doğ. 788 - ?) (Kasideler, Divan).
232 846 İtalya yarımadasını güneyden istilaya başlayan Arab kuvvetlerinin Roma kapılarına dayanması.
233-247 847-861 Halife MÜTEVEKKİL
233 847 Türk muhafız birliklerinin ötekilere üstün tutulmaya başlanması.
235 849 Halife Mütevekkilin Alevileri
ve Mutezile mensuplarını imha etmek suretiyle dini inançta eski geleneğe dönmesi -İtalya'da Beneventum şelırinin Araplar tarafından zaptı.
235-236 849-850 Arapların Güney Fransa'da Provence bölgesine akınları.
236 850 Büyük matematikçi Harizmi (Mehmed b. MusaJ'mn ölümü.
237 851 Arab seyyahı Vahid ile Said'in Çin'e seyahatlan.
241 855 Hanbeli Mezhebi'nin İmamı Ahmed b. Hanbel'in (doğ. 780) Bağdad'da ölümü.
244 , 858 Hazarların Hristiyanlığı kabulü.
247 861 Halife Müteveekkil'in ulema ve vükelasının elbirliğiyle öldürülüp yerine oğlu MUS-TANSIR'm geçirilmesi.
248 862 Halife Mustansır'm zehirle öldürüLrnesi üzerine yerine MUSTAİN'in geçmesi - Türk Erniru'l-Ümeralarının bütün devlet işlerini ele almaya ve Halifede yalnız kuru bir unvan bırakmaya başlamaları.
254 868 Mısır'da Tulunlulann (sonu: 905) İran'da Toharistan'da Saffarilerin (sonu: 908) devlet kurmaları.
255 869 Sicilya'ya yerleşen Araplar tarafından Malta adasının zaptı -Cahız'in ölümü (doğ. 775-?)- Ünlü Hadis bilgini Buhari'nin (doğ. 810). ölümü -İstanbul'da dokuzuncu Konsilin toplanması-îstanbul ve Roma kiliselerinin birbirinden ayrılması (Orto-doksluk-Katoliklik).
256-270 869-883 Güney Irak'ta siyahi esirler (zenciler)in ayaklanması ve bunlarla mücadeleler. Merkezleri Muhtare'nin zaptı suretiyle haraketin bastırılması.
257 870 İfratçı Şiiliğin bir kolu olan İsmaililik (Batıniler)in yayılmaya başlaması.
258 871 Zencilerin bir Cuma namazı sırasında ani olarak Basra'yı basmaları.
261 874 Buhara'da Samanoğulları devletinin kuruluşu (sonu: 999)
262 875 Şiraz'daki Ulu camiin yapıması.
263-266 876-879 Kahire'de Tulunoğlu camiinin inşası.
264 877 Yunan fen kitaplarını arapçaya çeviren Huneyn b. İs-hak'ın ölümü-Ahmed b. Tu-lun'un Filistini ve Suriye'yi işgali.
265 878 Sicilya'ya hakim olan Araplar'ın Papa VIII. Jan'dan vergi almaya başlamaları. -12. Şii imamı Muhammed el-Muntazar (Mehdi)m ihtifası
268 881 Kudüs piskoposunun İslam idaresinden şikayetlere başlayarak Avrupa hristiyanla-rını Haçlı seferlerine hazırlamaya başlaması.
273 886 Din bilgini (Muhaddis) İbnu Mace (Hafız Ebu Abdullah)ın f ölümü (doğ: 824).
274 887 Fransa'da Feodalizmin başlangıcı.
275 888 . Hadis bilgini Ebu Davud (Süleyman b. Eş'as'ın ölümü (doğ: 817).
276 889 DİN BİLGİNİ İBNU KUTEYBE
(MüsHm)in ölümü-Nişabur camiin inşası.[49]
[41] İbn Kuteybe, Te’vilu Muhtelifi’l Hadisi Müdâfaası, Kayıhan Yayınları: 35-37.
[42] İbn Kuteybe, Te’vilu Muhtelifi’l Hadisi Müdâfaası, Kayıhan Yayınları: 37.
[43] İbn Kuteybe, Te’vilu Muhtelifi’l Hadisi Müdâfaası, Kayıhan Yayınları: 37.
[44] İbn Kuteybe, Te’vilu Muhtelifi’l Hadisi Müdâfaası, Kayıhan Yayınları: 39-40.
[45] İbn Kuteybe, Te’vilu Muhtelifi’l Hadisi Müdâfaası, Kayıhan Yayınları: 40-41.
[46] Bizim tercümemizde, Fransızca tercümesine uyarak "İDDİA" şeklindedir.
[47] Bizim tercümemizde, Fransızca tercümesine uyarak "CEVAB" şeklindedir.
[48] A.Ü.İ.F. Dergisi, C, XIV / 1966, s. 289
[49] islâm Dünyası Kısa Kronolojisi, Jean SAUVAGET (Tere: Suut Kemal Yetkin - Faik Reşit Unat) A. Ü. İ. P. yayını. Ank. 1963, s: 23-28).
İbn Kuteybe, Te’vilu Muhtelifi’l Hadisi Müdâfaası, Kayıhan Yayınları: 41-51.
Türkçe:
1- Prof. Muhammed Tayyib Okiç, A.Ü.İ.F. dergisi (C.XIV/1966) 288-290. sahifelerinde 'Te'vilu Muh-telifİ'l-Hadis"i, 290-292. sahifelerde de Gerard Le-comte'un "İbn Qutayba"sını tanıtmaktadır.
2 - slâm Ansiklopedisi (C.V/2, s: 762-763) "İbn Kuteybe" maddesi.
3 - el-Maârif, İbnu Kuteybe (Tercüme: Hasan Ege) Şelâle yayınlan, İst. [42]
İngilizce:
The life and Works of İbn Qutayba, İshak Mûsâ el-Hüseynî.
Fransızca:
Rube'yte ilgili olarak fransızca neşreş birkaç mühim makale için bkz: Prof Muham-med Tayyib Okiç'in yukarıdaki mezkûr »
Tîbn Quta^ha rhomme, son oeuvre, ses idees Gerard Lecomte, Damas, 1965. des Divergences du Hadith d'İbn ı Serard Leco^te, Damas. 1962 (Te'vilu 'l-Hadis'in fransızca tercümesi).
Blİ İGrcûmeyı ÜgÜi olarak hocamız Prof Dr Mehmed S. Hatiboğlu şöyle demektedir: [43]
Te'vil'in Fransızca Tercemesi Üzerine
İslâm kültürünün ilk anlarda sahib olduğu manzarayı kavramakta, o devir ilim adamlarının yazmış oldukları eserler, şüphesiz temel kaynak hüviyetine sahibtir. Bu nevi eserlerin, müellif nüshalarına uygun şekilde basımları, nasıl ilmî araştırmanın ilk yapılacak işini teşkil ediyorsa, onların tahlil ve değerlendirilmelerini bizzat yapmak veya yapacak olup da, bu eserin yazıldığı dili bilmeyenlere onu terceme etmek suretiyle yardımcı olmak da ikinci adımı teşkil etmektedir. Herhangi bir ilmî kitabın muhtevasını daha iyi değerlendirebilecek ehliyette olanları, o dili bilmemeleri sebebiyle bu işten mahrum bırakmamak, ancak terceme yoluyla büyük ölçüde sağlanabilmektedir.
Bir tercemede basan nisbetinin, o eseri anlayacak ve anlatabilecek kültürü gerektirdiği herkesçe bilindiği içindir ki, ilmî eserleri terceme etmek her lisan bilenin harcı olmamaktadır. Bu sebepledir ki İbn Ku-teybe üzerinde ilmî araştırmalarda bulunmuş Gerard Lecomte isimli muasır Fransız şarkiyatçısının Te'vil'i fransızcaya terceme etmiş olduğunu görmekten ilk bakışta bayağı sevinç duymuş ve terceme eserin baskı ve tertib şeklinin arzettiği dış güzellikten de, bir ilim talibi olarak, iftihar etmiştik. Ne var ki arabça aslıyla karşılaştırdığımız baş kısımları, bu müsbet intibâımızın devamına imkân bırakmamakta, hattâ bazı basit ibarelerin tercemesinde düşülen çocukça hatalar, sayın fransiz âliminde görmek istediğimiz seviyeyi sarsacak mahiyet arzetmektedir. Tevil tercemesininin, sayfalarca sürecek tashih cedvellerine ihtiyâç göstereceğe benzeyen yanlışlarından vereceğimiz aşağıdaki örnekler, maalesef bu neticeyi haklı gösterecek istikam kamettedir. [44]
Meselâ:
Arabça metinde (ilk baski, s: 48, ikincisinde, s: 38), İbn Kuteybe, sahâbi Ebû Hureyre hakkında ileri sürülen şüpheler meyânında muhaliflerin:
"Hz. Peygamber ile Ebû Hureyre üç sene kadar birlikte bulunduğu halde, (bu zamana nisbetsiz derecede) Hz. Peygamber'den rivayette bulunmuştur. (Hz. Peygamber'den) sonra elli sene kadar yaşadı, (Hicrî) 59, senede vefat etmişti..." dediklerini nakletmektedir. Bu gayet basit ibareyi Lecomte şu şekilde fransız-caya çevirmiştir:
"Abu Hurayra fut le Compagnon du Prophete environ trois ans, et la plus grande partie de la Tra-dition est passee par son canal. (il fut le Compagnon de) Umar environ cinquante ans, et mourut en 59/679." (p: 44, 42)
Yani: "Ebû Hureyre üç yıl kadar peygamberin sahâbisi oldu ve Hadisin en büyük kısım onun tarafından nakledildi. Elli sene kadar Ömer'in (Arkadaşı oldu) ve 59/679'da öldü."
Sayın mütercim, "ömür verildi, yaşadı" demek olan Uz. Ömer zannettiği içindir ki, bu gülünçlüğe düşmüş ve cümleyi ziyadeleştirmiş bulunmaktadır. Gülünçtür çünkü, Hz. Peygamberin vefatından sonra, Hz. Ömer ile kimsenin elli sene arkadaşlık yapamayacağını İslâm tarihinden biraz behresi olan herkes bilir, ve böyle bir mantıksızlık bir müsteşrikten beklenmemek lazım gelir. [45]
İkinci Misal:
İbn Kuteybe, Re'yalere tahsis ettiği bölümde, onîann hadislere pek kıymet vermeyip kendi şeyhlerinin görüşlerine tâbi olduklarını ileri sürmekte ve misal olarak meselâ Ebû Hanife'nin hadise uyması gerekirken, kendi hocası îbâhim Nehâî'nin görüşünü kabul ettiğini ileri sürmektedir:
Mütercimimiz, yine fıkhı bilgisinin yetersizliğinden olmalıdır ki metinde İbrahim Nehâî'ye aid olan görüşü tercemesinde Hz. Peygamber'e isnad etmektedir:
"Abu Hanifa s'ecria lors: -Laisse-nous tran-quilles avec cela: j'ai entendu Hamraâd dire (d'ap-res İbrahim) que le Prophete avait declare: "II est tenu de la kaffâra!" (p: 58, a 60)
"O zaman Ebû Hanife bağırdı: "Bırak bununla kafamızı şişirme. Ben (İbrahim'den naklen) Ham-mad'ı, Hz. Peygamber'in şöyle beyanda bulunduğunu söylerken işittim: "Ona keffâaret gerekir."
Keza, G. Lecomte'un fıkıh tarihiyle meşgul olmadığı, İmâm Zufer'in ismini "Zafr" şeklinde okumasından da belli olmaktadır, (p: 62, a 69) ve tercemede bunun pekçok emsali vardır.
Maalesef mütercimin zaman zaman çala kalem terceme yaptığına insanın inanası geliyor.
Abdullah bı Amr'ın sahifesi (yani hadis risalesi, defteri) ibaresini "La famille " (p: 87,104) Ailesi" şeklinde yazdıktan bir satır sonra ayin kelimeyi "une feuille", yaprak, kâğıd diye tercüme etmesi başka nasıl yorumlanabilir?
Sayın Fransız orientalistinin kayıdsızlığma deliller bir ikiye inhisar etmediği için son bir misal daha vererek bu seriyi kapatmak istiyoruz:
Meşhur Kaderiyye imamlarından Amr b. Ubeyd'in, yine kendi devrinin meşhur muhaddis-fa-kih'lerinden Eyyûb, İbn Avn, Yûnus ve Teymî hakın-da:
"Bunlar birtakım pisler, ruhsuz ölülerdir." dediği çeşitli kaynaklarda nakledilir.
İbn Kuteybe, bu iddiaya verdiği cevaba şöyle başlıyor:
Yani, "Onun zikrettiği bu dört zat, kendi devirlerinin ilimde, fıkıhta... en gözde kimseleridir.
"İsimleri geçen âlimlerin, E. hicrî asrın ortalarında, yani İbn Kuteybe'nin doğumundan en az yarım asır önce vefat etmiş oldukları erbabınca malumdur.
Ne var ki, bu noktaya dikkat etmeyi lüzumsuz sayan mütercimin fransızcasmdan öğreniyoruz ki! bu âlimler İbn Kuteybe'nin muasırıdırlar!...
"Abu Muhammedi dit: Or les quatre personna-ges cites sont l'elite de nos contemporains en ce qıü touche la selence, le fiq..." (p: 95, Pİ21)
Verdiğimiz bu misaller Lecomte'un tercemesine pek itimad edilemiyeceğini yeter derecede göstermekle beraber, bu haliyle dahi onun İslâm ilmine bir hizmet sunduğunu belirterek kendisine teşekkür etmeliyiz.
Bu vesileyle şunu da belirtmeliyiz ki İslâm kültürünün gayr-ı müslim aydınlara tanıtılmasında hüsn-i niyetle çalışan orientalistlerin bulunduğu inkar edilemez. Onlardan bu nevi çalışmalarında hiç hata yapmamalarını beklemek de kimsenin hakkı olmamak gerekir. Fakat Dımeşk Fransız Entitüsü'nün pek kıymetli ilmî neşriyatına büyük meblağlar tahsis ediliyorken, TeVil gibi bir eserin tercemesinin, bu işleri bilen bir müslüman âlime kontrol ettirilmesinden kaçınılmış olması herhalde büyük bir eksikliktir.
Bu defa bu pek değerli eser, İlahiyat Fakültemizin 1978 mezunu Sayın Kırbaşoğlu tarafından türk-çeye kazandırılmış bulunmaktadır. Ve muhakkaktır İd fransızcasmdan daha sağlamdır. Bu genç ilim adamımızın yorulmak bilmez araştırıcılığına eş ilim aşkı ve ihlası, İslâm kültür hayatına daha nice kıymetli hizmetlerde bulunacağına en sağlam teminattır. Bu İlk denebilecek ilmi hizmetinin, erbabının iyi niyetli tenkidleriyle değerini tescil ettireceğinden şüphemiz yoktur.
Bu eseri bastırarak ilim dünyamıza kazandırmakta emeği geçenlere de ayrıca şükranlarımızı sunmak borcumuz olacaktır.
Prof. Dr. Mehmed Said Hatİboğlu
İBN KUTEYBE'NİN 'TE'VİL'l ile alakalı olarak kıymetli âlim merhum Prof. Muhammed Tayyib Okiç'in, eserin fransızca tercümesinin tanıtılmasına dair makalesinin ilgili kısmını aynen aliruz:
"... Mütercim mukaddimesinde "Kitâbu Ta'vili Muhtalifi'l-Hadith"'in, İbnu Kuteybe'nin eserleri arasında ayrı ve hususi bir yer işgal ettiğini hatırlatmaktadır. Aynı zamanda bu kitabın, İbn Kuteybe'nin en son eseri veya en son eserlerinden biri olduğuna bilhassa işaret etmektedir. Dolayısıyle eserin te'lifi 256/869 ile 276/889 yılları arasına tesadüf eder (yani müellifin Bağdad'a dönüşü ile vefatı arasındaki zaman içinde, diğer bir tabirle, Halife el-Mutevekkil ve vezirlerinin Mu'tezile aleyhindeki reaksiyonlarından sonra). Eser, Ehlu'l-Kelâm, Mutekellimûn, daha doğrusu Mu'tezilenin hadis hususundaki bazı sapık fikirlerini reddetmek için kaleme alınmıştır. Bu bakımdan, eser bir nevi polemik kitabıdır. Her babın başındaki "Kalû" (muarızlarımız derler ki)[46] fıkrasından sonra "Nahnu nekûlu" veya "Kale Ebû Muhammed" (biz veya Ebû Muhammed, yani müellif, bunu şöylece cevablandırıyoruz) [47]başlıklı cevabi fıkra gelmektedir. Müellif eserinde, mu'tezileyi, feylesofları ve bazı ahvalde şahsi te'villere mütemayil görünen Hanefi Fakihlerini hedef edinmektedir. Mukaddimesinde hadisleri muhtelif gayeler için kullanan Hâriciyye, Mürcie, Kaderiyye, Râfiziler ve diğer bazı fırkaların hadise tevcih ettikleri itirazlara işaret, etmektedir. Bilhassa burada Râfiziler başta gelmektedir. Mu'tezile tabirinin eserde ancak iki defa geçmesi calib-i dikkattir. Bu meyanda Cehmiyye'nin zikredilmeyişinin sebebi anîaşılamıyorsa da, eserin muhtasarı telakki edilen, müellifin. "Kitabu'l-ihtilaf fi'1-lafz" adlı kitabında bunlara yer verilmiştir. (ar-Raddu' ala'l-Cahmiyya wa'l-Muşabbiha). İbn Kutayba, eserin birinci babında, Mu'tezileye, felsefeye ye Hanefiliğe temas etmektedir. Mu'tezile kelâmını, İbrahim an-Nazzâm, Abu'l-Huzayl al-Allâf, Ubaydullah ibnu'l-Hasan, Sumâme ibnu'l-Aşras ve Bakr al-'Ammî; felsefeyi, Muhammed ibnu'1-Cahm al- Barmakî ve Hanefiliği büyük İmam Abu Hanifa temsil etmektedirler. Ayrıca Mu'tezile şeklindeki Rafızi ilahiyatını temsil eden Hişam ibn'l-Hakam ve bilhassa nereye konulabileceği bilinmeyen al-Câhiz, hususi birer yer işgal etmektedirler. (İbnu Kutayba onu sadece son mütekellim diye adlandırmaktadır.) İbn Kutayba, Câhiz'in eserlerini fevkalade, iyi bildiğinden onları birkaç cümle ile ustaca tahlil eder. Hülasa İbn Kutayba, bütün muhaliflerin naza-riyeyelerini ve doktrinlerini izah ettikten sonra, ikinci babda hadis ehlinin, üçüncü babda ise bizzat hadisin müdafaasını yapmaktadır[48]
Prof. Muhammed Tayyib Okiç
İbnu Kuteybenin doğum ve ölüm tarihleri arasındaki vak'alan ihtiva eden kısa bir kronoloji:
Hicri Miladi
212 827 Mutezile görüşünün Halife
Me'mun tarafından resmi bir mezheb olarak tanınması.
213 828 İBNU KUTEYBE'NİN DOĞUMU
215 830 Halife Me'mun tarafından
Ankara ve havalisinin fethi. . Bağdad ve Şam'da birer Rasathane kurularak gökyüzü hareketlerinin izlenip yazılmasına başlanması-Me'mun tarafından Bağdad'a öğretim için yollanması istenen Selanikli bir bilgin rahibin Bizans imparatoru Teofil tarafından gönderilmemesinin Bizanslılara savaş sebebi sayılması. Halife Me'mun tarafından Bağdad'da "Beytü'l-Hikme" adlı ilim akademisinin kuruluşu.
216 831 Bağdad'da Zübeyd türbesinin inşası-Palermo'nun Araplar tarafından zaptı (Sicilya'nın zaptına 825'te başlanmış ve 902'de Taormina'mn zaptı ile tamamlanmıştır) Halife Me'mun'un Anadolu
seferi-Yunanca'dan tercümelere başlanması- İslâm bilginlerinden bir heyetin Sencar sahrasında iki boylam derecesi ile ekliptik eğilimi ölçmesi ve yerkürenin büyüklüğünü hesab etmesi.
218-228 833-342 Halife MUTASIM
218-228 833-842 Halife Mutasım'm, büyük kardeşi Me'mun'un tutumunu devam ettirerek Kur'an'ın mahluk olduğu davasını kabul ettirmeye uğraşması ve Ehl-i Sünnetin tepkileri.
222 836 Samarra'nm kuruluşu ve Abbasi devletine merkez oluşu. -Türklerden bir hassa ordusu kurulması -Arapların Bâri'ye çıkmaları.
223 837 Kayrevan'da Büyük Camiin inşası.
223-228 837-842 Bizanslıların Araplara saldırmaları ve yenilgiyle çekilmeleri.
226 840 Kırgızların Uygur İmparatorluğunu yıkmaları.
228-233 842-847 Halife VASIK
228 842 Samarra'daki Büyük Camiin inşası. -Strasburg yeminleri. Arapların Messina ve Toranto şehirlerini zaptı.
229 843 Verdün antlaşması.
230 844 Endülüs Emevi devletinde
POSTA teşkilatı kurulması.
231 845 Güney İtalya şehirlerinin
Arab istilasını önle-mek üzere birleşmeleri. -Ebu Tem-mam'ın ölümü (doğ. 788 - ?) (Kasideler, Divan).
232 846 İtalya yarımadasını güneyden istilaya başlayan Arab kuvvetlerinin Roma kapılarına dayanması.
233-247 847-861 Halife MÜTEVEKKİL
233 847 Türk muhafız birliklerinin ötekilere üstün tutulmaya başlanması.
235 849 Halife Mütevekkilin Alevileri
ve Mutezile mensuplarını imha etmek suretiyle dini inançta eski geleneğe dönmesi -İtalya'da Beneventum şelırinin Araplar tarafından zaptı.
235-236 849-850 Arapların Güney Fransa'da Provence bölgesine akınları.
236 850 Büyük matematikçi Harizmi (Mehmed b. MusaJ'mn ölümü.
237 851 Arab seyyahı Vahid ile Said'in Çin'e seyahatlan.
241 855 Hanbeli Mezhebi'nin İmamı Ahmed b. Hanbel'in (doğ. 780) Bağdad'da ölümü.
244 , 858 Hazarların Hristiyanlığı kabulü.
247 861 Halife Müteveekkil'in ulema ve vükelasının elbirliğiyle öldürülüp yerine oğlu MUS-TANSIR'm geçirilmesi.
248 862 Halife Mustansır'm zehirle öldürüLrnesi üzerine yerine MUSTAİN'in geçmesi - Türk Erniru'l-Ümeralarının bütün devlet işlerini ele almaya ve Halifede yalnız kuru bir unvan bırakmaya başlamaları.
254 868 Mısır'da Tulunlulann (sonu: 905) İran'da Toharistan'da Saffarilerin (sonu: 908) devlet kurmaları.
255 869 Sicilya'ya yerleşen Araplar tarafından Malta adasının zaptı -Cahız'in ölümü (doğ. 775-?)- Ünlü Hadis bilgini Buhari'nin (doğ. 810). ölümü -İstanbul'da dokuzuncu Konsilin toplanması-îstanbul ve Roma kiliselerinin birbirinden ayrılması (Orto-doksluk-Katoliklik).
256-270 869-883 Güney Irak'ta siyahi esirler (zenciler)in ayaklanması ve bunlarla mücadeleler. Merkezleri Muhtare'nin zaptı suretiyle haraketin bastırılması.
257 870 İfratçı Şiiliğin bir kolu olan İsmaililik (Batıniler)in yayılmaya başlaması.
258 871 Zencilerin bir Cuma namazı sırasında ani olarak Basra'yı basmaları.
261 874 Buhara'da Samanoğulları devletinin kuruluşu (sonu: 999)
262 875 Şiraz'daki Ulu camiin yapıması.
263-266 876-879 Kahire'de Tulunoğlu camiinin inşası.
264 877 Yunan fen kitaplarını arapçaya çeviren Huneyn b. İs-hak'ın ölümü-Ahmed b. Tu-lun'un Filistini ve Suriye'yi işgali.
265 878 Sicilya'ya hakim olan Araplar'ın Papa VIII. Jan'dan vergi almaya başlamaları. -12. Şii imamı Muhammed el-Muntazar (Mehdi)m ihtifası
268 881 Kudüs piskoposunun İslam idaresinden şikayetlere başlayarak Avrupa hristiyanla-rını Haçlı seferlerine hazırlamaya başlaması.
273 886 Din bilgini (Muhaddis) İbnu Mace (Hafız Ebu Abdullah)ın f ölümü (doğ: 824).
274 887 Fransa'da Feodalizmin başlangıcı.
275 888 . Hadis bilgini Ebu Davud (Süleyman b. Eş'as'ın ölümü (doğ: 817).
276 889 DİN BİLGİNİ İBNU KUTEYBE
(MüsHm)in ölümü-Nişabur camiin inşası.[49]
[41] İbn Kuteybe, Te’vilu Muhtelifi’l Hadisi Müdâfaası, Kayıhan Yayınları: 35-37.
[42] İbn Kuteybe, Te’vilu Muhtelifi’l Hadisi Müdâfaası, Kayıhan Yayınları: 37.
[43] İbn Kuteybe, Te’vilu Muhtelifi’l Hadisi Müdâfaası, Kayıhan Yayınları: 37.
[44] İbn Kuteybe, Te’vilu Muhtelifi’l Hadisi Müdâfaası, Kayıhan Yayınları: 39-40.
[45] İbn Kuteybe, Te’vilu Muhtelifi’l Hadisi Müdâfaası, Kayıhan Yayınları: 40-41.
[46] Bizim tercümemizde, Fransızca tercümesine uyarak "İDDİA" şeklindedir.
[47] Bizim tercümemizde, Fransızca tercümesine uyarak "CEVAB" şeklindedir.
[48] A.Ü.İ.F. Dergisi, C, XIV / 1966, s. 289
[49] islâm Dünyası Kısa Kronolojisi, Jean SAUVAGET (Tere: Suut Kemal Yetkin - Faik Reşit Unat) A. Ü. İ. P. yayını. Ank. 1963, s: 23-28).
İbn Kuteybe, Te’vilu Muhtelifi’l Hadisi Müdâfaası, Kayıhan Yayınları: 41-51.