- İbn Mes´ud’un (ra) Zühdü

Adsense kodları


İbn Mes´ud’un (ra) Zühdü

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
derya
Thu 31 December 2009, 12:11 pm GMT +0200
İbn Mes´ud’un (Ra) Zühdü İle İlgili Haberler

840. Fülân b. Abdurrahman b. Yezîd´den, Abdullah (ra)´ın şöy­le dediği rivayet edilmiştir: "Kuşkusuz ki, bu Kur´ân hem şefaat eden ve hem de şefaat istenendir. Onunla mücadele eden mutlaka doğru konuşmuş olur. Onu rehber edineni cennete götürür, arkası­na atanı ise cehenneme götürür."

841. İbn Mes´ûd´dan şöyle dediği rivayet edilmiştir: "Âdemoğlunun misali Allah ile şeytanın önlerine bırakılmış bir şey gibidir. Şayet Allah onun iyiliğini murad ederse onu şeytan­dan muhafaza eder. Yok eğer iyiliğim murad etmezse onu şeytan­la başbaşa bırakır."

842. İbn Mes´ûd´dan rivayet edildiğine göre, o: "Kıyamet gü­nünde, istisnasız herkes dünyada iken çok az yemiş olmayı (Kût yemeyi) temenni edecektir. Midesinden rahatsızlığı olmadıkça hangi halde olursa olsun sabah ya da akşam az yemek (veya ´Kût yemek) kişiye zarar vermez" demiştir.

843. İbrahim´den rivayet edildiğine göre, Abdullah: "Allah´a mülaki olmadıktan sonra mümine rahat yoktur" demiştir[34]

844. Kays b. Habeş´ten, Abdullah (ra)´ın şöyle dediği rivayet edilmiştir: "Şu kendisinden hoşlanılmayan ölüm ve fakirlik ne de güzel şeylerdir. (Allah´a yemin ederim ki, dünyada insan ancak ya zengin veya fakir olur) ben bunlardan hangisiyle imtihan olunursam olayım, aldırmam. Zira, zenginlikte şefkat, fakirlikte ise sabır vardır."[35]

845. Abdullah b. Utbe´den rivayet edildiğine göre, o: "Abdul­lah insanlar uykuya daldıkları vakit kalkar ve adeta arı uğultusu gibi sesi duyulurdu" demiştir.[36]

846. Dahhâk b. Müzâhim´den, Abdullah (ra)´ın: "(Uçan) bir kuş olmayı ne kadar da isterdim" dediği rivayet edilmiştir.

847. Kasım b. Abdurrahman´dan rivayet edildiğine göre bir zât Abdullah´ın yanında: "Keşke ashab-ı yeminden olabilsem" diye temenni etmiş, Abdullah da: "Ah keşke ben de öldükten sonra hiç diriltilmesem" demiştir.

848. Ebû İshâk, Ebû Musa´nın şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Resûlullah´ın (sav) yanına geldim. Ona iltifatlarından dolayı İbn Mes´ûd´u onun ehlinden sandım."

849. Abdullah´ın: "Kim Allah için huşuundan dolayı tevazu gösterirse, Allah, onu kıyamet gününde yükseltir. Her kim de kibirinden dolayı böbürlenirse, Allah onu kıyamet gününde alçaltır" dediği rivayet edilmiştir.

850. Kâsım´dan, Abdullah (ra)´ın oğluna: "Oğlum! Evinle ye­tin, diline sahib ol, günahlarını hatırlayarak ağla" diye tavsiyede bulunduğu rivayet edilmiştir.

851. Hasan b. Sa´d, Abdullah´ın (ra): "Ben kişinin günahla meşgul olduğu sürece, daha evvel öğrenmiş olduğu bilgileri unuta­cağına kâniyim" dediğini rivayet etmiştir.

852. Ebû İyas el-Becelî, Abdullah b. Mes´ûd´un şöyle dediğine şahit olduğunu haber vermiştir: "Kim kibrinden dolayı böbürlenir­se, Allah onu alçaltır. Kim de huşuundan dolayı Allah için tevazu gösterirse Allah onu yüceltir. Şüphesiz, meleğin de, şeytanın da birer tasarrufu vardır. Meleğin tasarrufu hayrı ve hakkı doğrula­maktır. Bu durumu gördüğünüz vakit Allah´a hamd edin. Şeyta­nın tasarruffu ise şerri va´d, hakkı yalanlamaktır. Bu durumu gör­düğünüzde ise Allah´a sığının."

853. İbn Mes´ûd´dan şöyle dediği rivayet edilmiştir: "Şeytan bir zikir meclisine, onları fitneye düşürmek için uğramış, fakat aralarını açmaya güç yetirememiş. Dünyadan bahseden, bir gürü ha uğramış, aralarına girip birbirlerine düşürmüş, kavgaya baş latmıştır. Zikir ehli gelip onları ayırıncaya kadar bu hal devam etmistir."

854. Mürre, İbn Mes´ûd´un: "İlim isteyen Kur´ân´ı araştırsın. Zira onda öncekilerin ve sonrakilerin ilmi vardır" dediğini haber vermiştir.

855. Abdullah b. Mes´ûd, Peygamber´in (sav): "O gün nimet­lerden mutlaka sorguya çekileceksiniz"[37] âyetini emniyet ve sıhhat olarak yorumladığını haber vermiştir.

856. Humeyd b. Hilâl, İbn Mes´ûd´un: "Merkep dışkısı kalıntı­sı olmayı ve yalnızca ona nisbet edilerek dışkının oğlu Abdullah denilmeyi ne kadar da isterdim. Yeter ki Allah Teâlânm benim bir tek günahımı bağışladığını bileyim" dediğini rivayet etmiştir.[38]

857. Ebû Vail, Abdullah´ın: "Allah´ın benim günahlarımdan veya kusurlarımdan birini bağışladığını bilseydim, buna karşılık soyumu bilmememin benim için hiç önemi yoktur" dediğine şahit olduğunu rivayet etmiştir.

858. Abdullah´ın (ra): "O gün cehennem getirilir´[39] âyeti hak­kında: "Cehennem getirilir ve yetmişbin yular tutuşturulur ve her bir yularda yetmişbin melek onu çeker" dediği rivayet edilmiştir.

859. Ebû Cuhayfe, Abdullah´ın: "Dünyanın iyileri gitti, kötüle­ri geriye kaldı. Bugün ölüm her mü´min için cennettir" dediğini haber vermiştir.

860. Mesrûk, Abdullah´ın: "Oruçlu bulunduğunuz vakit ağzı­nız yağlanmış bir vaziyette olun ki, kimse oruçlu olduğunu farketmesin" dediğini haber vermiştir.

861. Avn b. Abdullah, Abdullah b. Mes´ûd´un şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Bir kul, zirvesine erişmedikçe imanın hakikatine ulaşamaz. Fakirlik kendisine zenginlikten, tevazu şereften, daha sevimli olmadıkça ve kendisini övenle yereni müsâvî kabul etme­dikçe de imanın zirvesine ulaşamaz. Abdullahm arkadaşları, onun bu ifadelerini şöyle yorumlamışlardır; helâl yoldan fakirlik, ha­ramla elde edilen zenginlikten Allah´a itaat için gösterilen tevazu, Allah´a isyandaki şereften, (daha üstündür) hak için kendini öven veya yerenin eşit olması, anlamındadır."

862. Kasım b. Abdurrahman, Abdullah´ın: "Allah korkusu ilim olarak, gururda kibir olarak yeter" dediğini bildirmiştir.[40]

863. Mansûr´dan, Abdullah b. Mes´ûd´un namaza kalktığı va­kit, adeta atılmış bir elbise gibi olduğu rivayet edilmiştir.

864. Ma´n, Abdullah´ın: "Eğer güç yetirebilirsen kendini Kur´ân´a muhatab kabul et.[41] Allah Teâlâ´mn, ´Ey iman edenler´ dediğini duyduğun vakit, kulağını dört aç. Zira bu durumda ya emredilen bir hayır veya nehyedilen bir şer sözkonusudur." dediği­ni rivayet etmiştir.[42]

865. Avn b. Abdullah b. Utbe, Abdullah´ın: "İlim çok rivayet

etmek değildir. Esas ilim Allah korkusudur" dediğini haber ver­miştir.

866. Adiy b. Adiy´den rivayet edildiğine göre, Abdullah b. Mes´ûd: "Yedi sefer yazıklar olsun şu ilmi olmayanlara! Eğer Allah dileseydi onları öğretirdi, yazıklar olsun bilip te amel etmeyenle­re" demiştir.

867. Mesrûk´tan rivayet edildiğine göre, Abdullah´ın yanında bir zat: "Mukarrabîn´den olmak benim için, ashâb-ı yeminden ol­maktan daha sevimlidir" demiş. Bunun üzerine Abdullah, kendini kasdederek: "Fakat şuracıkta bir adam var ki, öldükten sonra diriltilmemeyi hepsine yeğler" demiştir.

868. Abdullah (ra)´ın: "Allah kime hayır murad ederse, onu dinde fakih kılar" dediği rivayet edilmiştir.

869. Abdurrahman b. Yezîd´den Abdullah´ın:"Sünnet çerçeve­sinde, orta yollu amel etmek, bidatlara dalıp çok amel etmekten, daha hayırlıdır" dediği rivayet edilmiştir.

870. Mâlik´in şöyle dediği rivayet edilmiştir: Rabî  b. Haysem Cuma günleri Alkame´nin yanına gelir. Onunla sohbet ederdi. Bir gün yine onun yanına gelmiş ve "Benim yanıma ehl-i kitabtan bi­risinin gelmesine teaccüb etmez misin?" diye sormuş. O da: "İn­sanların ne kadar çok dua ettiklerini ve kendilerine ne kadar az icabet edildiğini görmez misin? Bunun sebebini biliyorlar mı? Bu­nun tek nedeni, Allah Teâlâ´nın yalnızca duanın saraîmîsini kabul etmiş olmasıdır"[43] demiş, yanlarında oturan Abdurrahman b. Yezîd eğer bunu dediyse, mutlaka Abdullah da: "Allah Teâlâ, gösteriş yapanın, riyakârın, eğlenenin duasını kabul etmez, yalnızca kalbten samimi olarak dua edenin yakarışını kabul eder"[44] diye ekle­miştir.

871. Abdullah´ın: "Kim namaz kılar ve kıldığı bu namaz onu iyiliğe sevketmez ve kötülükten alıkoymazsa, (Allah´tan) uzaklaş­maktan başka bir neticesi olmaz" dediği rivayet edilmiştir.

872. Müseyyib b. Râfi´ den: "Benim en çok buğzettiğim kimse, ne dünya ve ne de âhiret ameli ile meşgul olmayan, aylak kimse­dir" dediği rivayet edilmiştir.

873. Ebû Ubeyde, Abdullah´ın: "Sen yeryüzündekilere merha­met et ki, gök ehli de sana merhamet etsin" dediğini haber vermiş­tir.

874. Abdullah (ra)´ın: "Kendisinden başka ilah olmayan Al­lah´a yemin ederim ki, İslâm üzere sabahlayıp akşamlayana dün­yadan arız olanlar bir zarar veremez" dediği rivayet edilmiştir.

875. Abdullah b. Mes´ûd´un: "Kıyamet gününde insanların en fazla günaha sahib olanı, dünyada batıla en çok dalanlardır" dedi­ği nakledilmiştir.

876. Yine Abdullah´ın: "Allah´ı zikretmeden uyuyan herkesin kulağına şeytan bevleder. Allah´a yemin olsun ki, bu gece (şeytan) arkadaşınıza (yani kendisine) aynısını yapmıştır" dediği nakledil­miştir.

877. Ebû Ubeyde´nin şöyle dediği rivayet edilmiştir: Abdullah (ra) hastalandığı vakit Mücemmi´ b. Hârise´yi evinde ziyarete git­miştir. Evinde birtakım meta görmüş ve ´Bunları hafiflet azalt. Zi­ra insanlar neredeyse dünya[45] ehli oldular, yani develere döndüler´ demiştir."

Mugîre b. Şu´be: "Abdullah´ın şu sözü ne kadar da ilginçtir: ´Dün bugünden hayırlıydı. Bugün ise yarından hayırlıdır. Yarın öbürgünden daha hayırlı olacaktır. Ve bu durum kıyamete kadar böyle sürüp gidecektir. Oysa biz bu yıl, öncekinden daha hayırlı­yız' bunu Mesrûk´a söyledim. O: ´Abdullah daha bilgilidir. Zira Ab­dullah, âhireti kastetmiş, Mugîre ise dünyayı kasd ederek bunu söylemiştir´ dedi."

878. Ebû Hayyân, Abdullah b. Mes´ûd´un: "Şu körük üfleyen­lere uğradığını ve oracıkta düştüğünü işittim" demiştir.

879. Ma´n b. Abdurrahman, Abdullah´ın: "İnsanların hepsi gü­zel konuşuyorlar. Kimin sözü fiiline uygun düşerse o nasibine eriş­miş demektir. Ama, kimin sözü de fiiline ters düşerse, o ancak kendini yersin" dediğini bildirmiştir.

880. Kâsım´dan, İbn Mes´ûd´un dua ederken: "(ya Rabbi) Kor­karak, umarak, affını isteyerek ve endişe ederek sana yalvarıyo­rum" dediği rivayet edilmiştir.

881. Mâlik b. Miğuel´den Abdullah´ın: "Dünya, yurdu olmaya­nın yurdu, malı olmayanın malıdır. Ve ancak aklı olmayan onun için mal yığar, biriktirir" dediği nakledilmiştir.

882. Katâde, İbn Mes´ûd´un: "Eğer cennetle, cehennem arasın­da olsam veya amelimin kabul edilmesi veyahutta hiçbir şey olma­mak arasında serbest bırakılsanı, ben hiçbir şey olmamayı tercih ederim" dediğini haber vermiştir.

883. Abdullah, Resûlullah´ın (sav): ´Allah kimin hayrını is­terse, onu dinde fakih kılar ve ona olgunluğunu ilham eder´ dedi­ğini rivayet etmiştir.

884. Abdullah´ın: "Hayrı söyleyin, hayırla tanışıp bilişin, onunla amel edin ki, hayır ehli olasınız. Fuhşiyatı yayanlardan ol­mayınız" dediği rivayet edilmiştir.[46]

885. Seyyar, Şa´bî´nin şöyle dediğine şahit olduğunu haber vermektedir: "Abdullah bir hutbe sırasında: ´Esas kaybeden, dini harab olandır´ demiştir."

886. Abdurrahman b. Hamîd, Benî Abes´ten bir zatın: "Abdul­lah, bir cenaze merasiminde gülen bir insan gördü ve ona: ´Cena­zede gülüyorsun ha? Seninle ebediyen konuşmayacağım´" dediğini işittiğini haber vermiştir.

887. İbn Mes´ûd´dan oturduğu zaman şöyle dediği rivayet edil­miştir: "Sizler gittikçe noksanlaşan eceliniz ve korunan amelleri­nizle gece ve gündüzleri yaşıyorsunuz.(hayatınıza devam ediyorsu­nuz.) Ölüm, aniden gelip çatacaktır. Her kim hayır ekerse, onu bi­çer, kim de şer ekerse pişmanlık biçer. Her eken ne ekti ise onu bulacaktır. Ne ağır davranan nasibini kaçırır. Ve ne de haris olan kendine takdir edilmeyen birşeyi elde edebilir. Kim hayır verirse Allah da ona verir. Kim serden korunursa, Allah da onu korur. Muttaki insanlar efendilerdir. Fakihler öncülerdir. Meclisleri ise en güzel meclislerdir."

888. İbn Mes´ûd´un: "Allah Teâlâ kıyamet gününde bir kulu çağırır ve iki eliyle kapatarak ona; Tanıyor musun? diye sorar. Kul; ´Evet ya Rabbi´ diye cevap verince; Hadi seni bağışladım, der."

889. Abdullah´ın: "Bu kalbler birer kaptır. Onları Kur´ân´la meşgul edin, başka şeylerle meşgul etmeyin" dediği rivayet edil­miştir.

890. Abdullah b. Mes´ûd´un: "Kur´ân ehli, insanlar uyudukları vakit gecenin kıymetini, yine insanlar yeyip içtikleri zaman gün­düzün değerini, halk sevinç içerisindeyken, hüzünün anlamını, on­lar gülerken, ağlamanın manasını, insanlar hata işlerken susma­yı, insanlar aldanırken huşu´ içerisinde olmayı bilmelidir. Kur´ân ehline, gözü yaşlı, hüzünlü, hakim ve vakur olmak yaraşır. Kur´ân ehline kaba, gafil, sırıtkan ve haşin olmak yakışmaz" dediği rivayet edilmiştir.

891. Amr b. Meymûn: "Abdullah´ın: ´Şayet cehennemliklere, birgünlüğüne azablannm hafifletileceği vadedilse bu onlara bir fe­rahlık sağlamaz"´ dediğini rivayet etmiştir.

892. İsâ b. Ukbe Abdullah´ın: "Kendisinden başka ilah olma­yan Allah´a yemin ederim ki, dünyada en uzun süre hapsedilmeye müstahak olan şey dildir" dediğini haber vermiştir. [47]

893. İbrahim, Abdullah´ın: "Musibet, ağızdan çıkan söze bağ­lıdır" dediğini bildirmiştir.

894. Ebû Abdurrahman´dan Abdullah´ın: "Tâbi olunuz, bidatçı olmayınız. Her bidatin bir sapıklık olması size yeter" dediği rivayet edilmiştir.

895. Ammâr b. Umeyr, Abdullah´ın: "Selefinizin yoluna tâbi olun" dediğini rivayet etmiştir.

896. Abdullah´ın: "Kişiye yalan olarak, her duyduğunu söyle­mesi yeter" dediği rivayet edilmiştir.

897. Abdullah´ın: "Hiçbir kimse âlim olarak dünyaya gelmez. İlim, ancak eğitimle elde edilir" dediği rivayet edilmiştir.

898. Ma´în b. Sa´d b. Ahram, Abdullah´ın demircilerin yanın­dan geçtiğini, kor haline gelmiş demirleri görünce ağlamaya başla­dığını rivayet etmiştir.

899. Abdullah´ın: "Her sevinçle beraber bir keder vardır. Ve sürûrla dolan bir ev mutlaka ibretle dolar" dediği rivayet edilmiş­tir.[48]

900. Mis´ar Ma´n´ın şöyle dediğine şahit olduğunu haber ver­miştir: "Abdullah dedi ki: ´Her terbiye edici edebin (edeb umdeleri­nin) bekâsını ister, Allah´ın terbiye umdesi ise Kur´ân´dır.´"

901. Zahr b. Rebfa´dan rivayet edildiğine göre, Abdullah şöyle demiştir: "Abdullah´ın cam elinde olan Allah´a yemin ederim ki, yeryüzünde bulunanlardan, Allah´ın azabının şiddetinin nasıl ol­duğunu bilen birisi, o azaba uğrayıp uğramayacağını bilinceye ka­dar hüzünlenir. Yine, yeryüzünde bulunanlardan, Allah´ın rahme­tinin genişliğini bilen birisi, o rahmete duçar olacağını umarak, sevinir."

902. Sa´îd b. Mesrûk´tan şöyle dediği rivayet edilmiştir: "İbn Mes´ûd zamanında Kufe´ye (yabancı) tüccarlar, işadamları gelmiş­ti de halk onların sıhhatlerine ve renklerinin güzelliğine hayran kalmıştı. Bunun üzerine İbn Mes´ûd: ´Teaccüb etmeyin, mü´minin en sıhhatli organının kalbi olduğunu, bedeninin ise hasta olduğu­nu görürsünüz. Fâcir ve münafıkların ise vücutlarının sıhhhatli, kalblerinin hasta olduğunu görürsünüz. Vallahi şayet bedenleriniz sıhhatli, kalbleriniz hasta olsaydı, Allah katında pislik böceğinden daha değersiz olurdunuz´ demiştir."

903. Ebû Osman el-İclî, İbn Mes´ûd´un: "Eğer semizlik bir in­san olsaydı, mutlaka kötü birisi olurdu" dediği, yine: "Zulüm ola­rak borcunu sürekli tehir edip geciktirmek yeter" dediğini haber vermiştir.

904. Dahhak, İbn Mes´ûd´un şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Dünyadaki herkes misafir, malı ise ödünçtür. Misafir gidicidir, ödünç malın ise geri ödenmesi zorunludur."

905. Abdullah b. Akîm, Abdullah b. Mes´ûd´un şöyle dediğine şahit olduğunu haber vermiştir: "İbn Mes´ûd söze başlamadan ön­ce şu mescidde yemin ederek şöyle dedi: ´Vallahi sizin her biriniz insanın ayın ondördünde Ay ile karşı karşıya olduğu gibi, Rabbi ile karşı karşıya gelecektir. Ve Rabbi ona: 'Ey Ademoğlu! Seni ne aldattı? Ey Ademoğlu! Peygamberlerine nasıl icabet ettin? Ey Ademoğlu! Bildiğinle nasıl amel ettin? diyecektir.´"