Eslemnur
Sat 6 November 2010, 12:47 am GMT +0200
c. Hz. Peygamber'in Sünnetinde Ceza Anlayışı
Cezaların ve bir maddî ceza türü olan dayak cezasının lehinde ve aleyhinde çeşitli rivayetlere bazı hadislerde rastlanmaktadır. Genel olarak lehindeki ifadelerle dayak cezasının uygulanabileceği durumların açıklandığı, aleyhindeki ifadelerle ise kısıtlayıcı sınırlar konulduğu göze çarpmaktadır.
Hz. Peygamber'in aile fertlerine iyi davranılmasını emreden pek çok hadîsi [242] ve yukarıda örneklerini sunduğumuz uygulamaları, O'nun çocukların dövülebileceği konusunda verdiği izin mahiyetindeki ifadelerini gölgede bırakmaktadır. Öte yandan dayak izninin pedagojik sınırlar çerçevesinde ele alınması, konunun tahlili açısından da önem taşımaktadır. Çünkü gerek okulda gerekse ailede çocuğun veya öğrencinin eğitimi için birtakım disiplin kurallarının uygulanması gerekmekte ve bu konuda da ebeveyn ve öğretmenlerin birtakım yetkilerinin olması icab etmektedir. İşte sünnetin izin verdiği husus, bu yetkilerin belirli şartlarda ve belirli sınırlarla kullanılabilmesidir denilebilir.
1- Dayak Aleyhindeki Rivayetler ve Tahlili
Konuya Hz. Peygamber'in, bir ceza türü olan dayakla cezalandırma olayının aleyhindeki ifadeleriyle başlanacaktır. Bu ifadelere öncelik tanımanın, konunun anlaşılabilmesi açısından faydalı olacağı düşünülmektedir. Hz. Peygamber, çocukların dövülmesi bir yana, onlara beddua edilmesine, kötü söz söylenmesine bile razı değildir. "Çocuklarınıza beddua etmeyiniz. Olur ki bu kötülük talebiniz Allah tarafından kabul edilebilir"[243] buyurmakta ve "mü'minin lanet okuyan, müstehcen ve kötü sözler sarfeden biri olamayacağını" ifade ederek anne babaları uyarmaktadır.
"Herkese derecesine göre davranılmasını"[244] emreden Hz. Peygamber, çocukların hangi yaşlarda kesinlikle dövülmemesi gerektiğini de yaşları da şu hadisiyle belirlemiştir:
"Henüz tıfl olan çocuklarınızı dövmeyiniz." [245] "Tıfl" kelimesinin henüz 7-8 yaşlarına ulaşmamış çocuğu ifade ettiği [246] gözönüne alınırsa, çocukların 7-8 yaşlarına kadarki dönemlerinde kesinlikle dövülmemeleri gerektiği sonucuna ulaşılabilir. Hz. Peygamber'in bu konuda nasıl davrandığı, Hz. Âişe'nin şu ifadeleriyle daha iyi anlaşılacaktır: "Hz. Peygamber hayatı boyunca hiçbir kadına veya hizmetçiye eliyle vurmadığı gibi, kendisine dokunan bir zarardan dolayı da suçludan intikam almamıştır."[247] Öte yandan Hz. Peygamber'e uzun yıllar hizmet eden Hz. Enes şöyle demektedir: "On yıl Resulullah'a hizmet ettim, bir tek defa olsun bana sövmedi, kötü söz söylemedi. Bana bir kez bile öf demedi. Yaptığım bir şeyden dolayı "niçin yaptın?"; yapmadığım birşey için de "niçin yapmadın?" diye sorgulamadı. Beni hiçbir zaman kınamadı. Ailesinden herhangi biri beni kınayacak olsa "bırakın onu, o ancak takdir edileni yapmıştır" derdi." [248]