hafiza aise
Mon 8 August 2011, 12:35 pm GMT +0200
1— Hz. Peygamber'in (s.a.) Yaptığı Sehiv Secdeleri:
1- Hz. Peygamber (s.a.) bir defasında zevalden güneş batımına kadar olan vakitteki namazlardan birini -ya öğleyi, ya da ikindiyi- kıldırırken iki rekâtta selâm verdi. Sonra konuştu. Sonra da namazı tamamlayıp selâm verdi. Ardından selâm ve konuşmadan sonra iki secde yaptı. Secde ederken ve başını secdeden kaldırırken tekbir alıyordu.[653]
2- Ebu Davud ve Tirmizî'nin rivayetlerine göre Hz. Peygamber (s.a.) ashabına namaz kıldırırken (yanıldı) secde yaptı, sonra teşehhüd okudu, sonra da selâm verdi.[654] Tirmizî: "Bu hadis, hasen-garîbtir" diyor.
3- Bir gün namaz kıldı, selâm verip ayrıldı. Oysa namazın bir rekâtı kalmıştı. Talha b. Ubeydullah derhal ona yetişip "Namazın bir rekâtını unuttun" dedi. Bunun üzerine geri döndü, mescide girdi ve Bilâl'e emredip namaz için kamet getirtti. Cemaate bir rekât namaz kıldırdı. Bu olayı İmam Ahmed (r.h.) nakletmiştir.[655]
4- Bir keresinde öğle namazını beş rekât kıldırdı. Bunun üzerine (selâm verince) kendisine: "Namaz arttırıldı mı?" diye soruldu. O da: "Ne oldu ki?" diye sordu. "Beş rekât kıldın" şeklinde cevap vermeleri üzerine selâm verdikten sonra iki secde yaptı. Bu olayı Buharı ve Müslim rivayet etmiştir.[656]
5- İkindi namazını üç rekât kıldırdı, sonra evine girdi. Cemaat durumu ona hatırlattı. Bunun üzerine dışarı çıktı. Onlara bir rekât kıldırdı, sonra selâm verip iki secde yaptı. Sonra selâm verdi.[657]
Hz. Peygamber'in (s.a.) namazdaki yanılmalarından bilinenlerin tamamı işte bu beş yerdir. Bu yerlerden bazılarında selâmdan önce, bazılarında da selâmdan sonra secde ettiği anlaşılmaktadır.
İmam Şafiî (r.h.) diyor ki: Hepsi selâmdan öncedir. Ebu Hanîfe (r.h.) diyor ki: Hepsi selâmdan sonradır.
Mâlik (r.h.) diyor ki: Namazda eksiltme şeklinde olan her yanılma için yapılacak secde, selâmdan öncedir. Namazda artırma şeklinde olan her yanılma için yapılacak secde ise selâmdan sonradır. Hem artırma, hem eksiltme şeklinde ortaya çıkacak iki yanılma için yapılacak secde de selâmdan öncedir.
(Mâlikî âlimlerinden) Ebu Ömer İbn Abdilber diyor ki: İşte Mâlik'in görüşü budur. Bu konuda ondan gelen rivayetlerde ayrıcalık yoktur. Ona göre bir kimse bunun aksine yanılma secdesi yaparak secdeyi hep selâmdan sonra yahut hep selâmdan önce yapsa hiçbir şey olmaz. Çünkü ona göre bu konuda gelen hadislerin ve bu ümmetin selefinin kendi aralarında ihtilaflı o-lmalarından dolayı bu secde hâkimin kendi içtihadıyla hükmetmesi kabilindendir.
İmam Ahmed'e (r.h.) gelince; el-Esrem anlatıyor: Ahmed b. Hanbel'e yanılma secdesinin selâmdan önce mi, yoksa sonra mı olduğunun sorulduğunu İşittim. Şöyle cevap verdi: Bazı yerlerde selâmdan önce, bazı yerlerde selâmdan sonradır. Zülyedeyn olayı hakkında Ebu Hureyre'den nakledilen hadise göre Hz. Peygamber'in (s.a.) yaptığı gibi, iki rekâtta selâm verdiğinde selâmdan sonra secde eder.
Üç rekâtta selâm veren kimse İmrân b. Husayn hadisine[658] göre yine selâmdan sonra secde eder (şüphe edip doğruyu) taharri = araştırma halinde İbn Mes'ûd hadisine göre selâmdan sonra secde eder. İki rekâtta oturmadan ayağa kalkma halinde İbn Buhayne hadisine göre selâmdan önce secde eder. Namazda (kaç rekât kıldığında) şüphe ederse Ebu Saîd el-Hudrî[659] ve Adurrahman b. Avf[660] hadislerine göre namazı yakîn (kesin bildiği adet) üzerine bina eder ve selâmden önce secde yapar.
el-Esrem diyor ki: Ahmed b. Hanbel'e: "Bu yerlerin dışında ne yapar?" diye sordum, şöyle cevap verdi: "Hepsinde de selâmdan önce secde eder. Çünkü secde, namazının eksiğini tamamlamaktadır" Yine Ahmed b. Hanbel diyor ki: "Hz. Peygamber'den (s.a.) rivayet edilenler olmasaydi, secdelerin hepsinin selâmdan önce olması görüşüne varırdım. Zira secde, namazın tabiatındandır. Bu yüzden (namaz kılan) onu selâmdan önce yerine getirir. Ancak diyorum ki: Hz. Peygamberdin selâmdan sonra secde ettiği rivayet edilen her yerde selâmdan sonra secde eder. Diğer yanılma durumlarında ise selâmdan önce secde yapar."
Davud b. Ali diyor ki: Hiç kimse yanılmadan dolayı Allah Rasulü'-nün (s.a.) secde ettiği beş yer dışında secde etmez. [661]
[653] Buharî, 8/88; Müslim, 573. Ebu Hureyre anlatıyor: Allah Rasûlü (s.a.) bize bir defasında zevalden güneş batımına kadar olan vakitteki namazlarda birini -ya öğleyi, ya ikindiyi- kıldırırken İki rekâtta selam verdi. Sonra mescidin kıblesindekî bir hurma gövdesine geldi, öfkeli bir şekilde ona dayandı. Cemaatın arasında Hz. Ebu
Bekir ve Hz. Ömer de vardı. Her ikisi de konuşmaktan çekindiler. İnsanlar hi2İa çıkıp gittiler. Birbirlerine: "Namaz kısaldı" dediler. Zülyedeyn ayağa kalktı, Hz. Peygamber'e (s.a.): "Ey Allah'ın Rasûlü! Namaz kısaldı mı, yoksa unuttun mu? diye sordu. Hz. Peygamber (s.a.) bir sağa, bir sola baktı ve "Zülyedeyn ne diyor?" diye oradakilere sordu. "Doğru söyledi. Yalnız iki rekât kıldırdın." dediler. Bunun üzerine, Hz. Peygamber (s.a.) iki rekât daha kıldırdı, selâm verdi, sonra tekbir aldı, sonra secde etti, sonra tekbir aldı, başını kaldırdı, sonra tekbir aldı secde etti. Sonra tekbir aldt, başını kaldırdı.
[654] Tirmizî 395; Ebu Davud, 1039; Nesâî, 3/26. Hafız İbn Hacer, Fethu'l-Bârrde bu hadisi kaydedip Tirmizî'nin hasen garîb dediğini yazdıktan sonra şöyle diyor: Hâkim: "Bu hadis, Buharı ve Müslim'in şartlarına göre sahihtir" dedi. Beyhakî, tbn Abdil-ber, v.s. ise zayıf saydılar. Burada Eş'as'ın hafızlara aykırı olarak İbn Sîrîn'den yaptığı bu rivayeti kusurlu buldular. Çünkü bilinen o ki, tbn Sîrîn'in İmrân'dan rivayet ettiği hadiste teşehhüd geçmiyor. Serrâc, Seleme yoluyla bu olay hakkında Alkame*-den şunları rivayet eder: îbn Sîrîn'e: "Peki teşehhüd?" diye sordum. "Teşehhüd konusunda birşey işitmedim" dedi. Aynı şekilde bu senedle Hâlid el-Hazzâ'nın tmrân'dan rivayet ettiği sağlam hadiste -Müslim'in rivayetine göre- teşehhüd anümamaktadır. Şu halde Eş'as'ın ilâvesi şâz demektir. Bu yüzden İbnü'l-Münzir diyor ki: Sehiv secdesinde teşehhüd okunduğunun sabit olacağını sanmıyorum. Ancak sehiv secdesinde teşehhüd olduğuna dair İbn Mes'ûd'dan Ebu Davud ve Nesâî'de; Muğîre'den Beyhakî'de rivayet vardır. Her iki rivayetin isnadında da zayıflık vardır. Teşehhüd konusundaki bu üç hadis birleştiğinde hasen derecesine yükselir, denilebilir. Alâî: "Bu uzak değildir, ibn Ebî Şeybe tarafından sahih senedle tbn Mes'ûd'un sözü olarak rivayet edilmiştir" diyor.
[655] Ahmed, Müsned, 6/401; Ebu Davud, 1023, İsnadı sahihtir.
[656] Buharı, 22/2; Müslim, 572(91). Müslim'de son cümle "...cevap vermeleri üzerine iki secde yaptı, sonra selâm verdi"seklindedir,
[657] Müslim, 574.
[658] Müslim, 574; Ebu Davud, 1018; Nesâî, 3/26; İbn Mâce, 1275.
[659] Müslim, 571; Tirmizî, 396; Ebu Davud, 1024; Nesâî, 3/27; İbn Mâce, 1210
[660] Ahmed, 1/190; Tirmizî, 398; İbn Mâce, 1209; Beyhakî, 2/332; Tahâvî, 1/43: Râvileri sikadır. Hâkim (1/324) sahih saymış, Zehebî de ona mavafakat etmiştir.
[661] İbn Kayyim el-Cevziyye, Za’du’l-Mead, İklim Yayınları: 1/267-270.
1- Hz. Peygamber (s.a.) bir defasında zevalden güneş batımına kadar olan vakitteki namazlardan birini -ya öğleyi, ya da ikindiyi- kıldırırken iki rekâtta selâm verdi. Sonra konuştu. Sonra da namazı tamamlayıp selâm verdi. Ardından selâm ve konuşmadan sonra iki secde yaptı. Secde ederken ve başını secdeden kaldırırken tekbir alıyordu.[653]
2- Ebu Davud ve Tirmizî'nin rivayetlerine göre Hz. Peygamber (s.a.) ashabına namaz kıldırırken (yanıldı) secde yaptı, sonra teşehhüd okudu, sonra da selâm verdi.[654] Tirmizî: "Bu hadis, hasen-garîbtir" diyor.
3- Bir gün namaz kıldı, selâm verip ayrıldı. Oysa namazın bir rekâtı kalmıştı. Talha b. Ubeydullah derhal ona yetişip "Namazın bir rekâtını unuttun" dedi. Bunun üzerine geri döndü, mescide girdi ve Bilâl'e emredip namaz için kamet getirtti. Cemaate bir rekât namaz kıldırdı. Bu olayı İmam Ahmed (r.h.) nakletmiştir.[655]
4- Bir keresinde öğle namazını beş rekât kıldırdı. Bunun üzerine (selâm verince) kendisine: "Namaz arttırıldı mı?" diye soruldu. O da: "Ne oldu ki?" diye sordu. "Beş rekât kıldın" şeklinde cevap vermeleri üzerine selâm verdikten sonra iki secde yaptı. Bu olayı Buharı ve Müslim rivayet etmiştir.[656]
5- İkindi namazını üç rekât kıldırdı, sonra evine girdi. Cemaat durumu ona hatırlattı. Bunun üzerine dışarı çıktı. Onlara bir rekât kıldırdı, sonra selâm verip iki secde yaptı. Sonra selâm verdi.[657]
Hz. Peygamber'in (s.a.) namazdaki yanılmalarından bilinenlerin tamamı işte bu beş yerdir. Bu yerlerden bazılarında selâmdan önce, bazılarında da selâmdan sonra secde ettiği anlaşılmaktadır.
İmam Şafiî (r.h.) diyor ki: Hepsi selâmdan öncedir. Ebu Hanîfe (r.h.) diyor ki: Hepsi selâmdan sonradır.
Mâlik (r.h.) diyor ki: Namazda eksiltme şeklinde olan her yanılma için yapılacak secde, selâmdan öncedir. Namazda artırma şeklinde olan her yanılma için yapılacak secde ise selâmdan sonradır. Hem artırma, hem eksiltme şeklinde ortaya çıkacak iki yanılma için yapılacak secde de selâmdan öncedir.
(Mâlikî âlimlerinden) Ebu Ömer İbn Abdilber diyor ki: İşte Mâlik'in görüşü budur. Bu konuda ondan gelen rivayetlerde ayrıcalık yoktur. Ona göre bir kimse bunun aksine yanılma secdesi yaparak secdeyi hep selâmdan sonra yahut hep selâmdan önce yapsa hiçbir şey olmaz. Çünkü ona göre bu konuda gelen hadislerin ve bu ümmetin selefinin kendi aralarında ihtilaflı o-lmalarından dolayı bu secde hâkimin kendi içtihadıyla hükmetmesi kabilindendir.
İmam Ahmed'e (r.h.) gelince; el-Esrem anlatıyor: Ahmed b. Hanbel'e yanılma secdesinin selâmdan önce mi, yoksa sonra mı olduğunun sorulduğunu İşittim. Şöyle cevap verdi: Bazı yerlerde selâmdan önce, bazı yerlerde selâmdan sonradır. Zülyedeyn olayı hakkında Ebu Hureyre'den nakledilen hadise göre Hz. Peygamber'in (s.a.) yaptığı gibi, iki rekâtta selâm verdiğinde selâmdan sonra secde eder.
Üç rekâtta selâm veren kimse İmrân b. Husayn hadisine[658] göre yine selâmdan sonra secde eder (şüphe edip doğruyu) taharri = araştırma halinde İbn Mes'ûd hadisine göre selâmdan sonra secde eder. İki rekâtta oturmadan ayağa kalkma halinde İbn Buhayne hadisine göre selâmdan önce secde eder. Namazda (kaç rekât kıldığında) şüphe ederse Ebu Saîd el-Hudrî[659] ve Adurrahman b. Avf[660] hadislerine göre namazı yakîn (kesin bildiği adet) üzerine bina eder ve selâmden önce secde yapar.
el-Esrem diyor ki: Ahmed b. Hanbel'e: "Bu yerlerin dışında ne yapar?" diye sordum, şöyle cevap verdi: "Hepsinde de selâmdan önce secde eder. Çünkü secde, namazının eksiğini tamamlamaktadır" Yine Ahmed b. Hanbel diyor ki: "Hz. Peygamber'den (s.a.) rivayet edilenler olmasaydi, secdelerin hepsinin selâmdan önce olması görüşüne varırdım. Zira secde, namazın tabiatındandır. Bu yüzden (namaz kılan) onu selâmdan önce yerine getirir. Ancak diyorum ki: Hz. Peygamberdin selâmdan sonra secde ettiği rivayet edilen her yerde selâmdan sonra secde eder. Diğer yanılma durumlarında ise selâmdan önce secde yapar."
Davud b. Ali diyor ki: Hiç kimse yanılmadan dolayı Allah Rasulü'-nün (s.a.) secde ettiği beş yer dışında secde etmez. [661]
[653] Buharî, 8/88; Müslim, 573. Ebu Hureyre anlatıyor: Allah Rasûlü (s.a.) bize bir defasında zevalden güneş batımına kadar olan vakitteki namazlarda birini -ya öğleyi, ya ikindiyi- kıldırırken İki rekâtta selam verdi. Sonra mescidin kıblesindekî bir hurma gövdesine geldi, öfkeli bir şekilde ona dayandı. Cemaatın arasında Hz. Ebu
Bekir ve Hz. Ömer de vardı. Her ikisi de konuşmaktan çekindiler. İnsanlar hi2İa çıkıp gittiler. Birbirlerine: "Namaz kısaldı" dediler. Zülyedeyn ayağa kalktı, Hz. Peygamber'e (s.a.): "Ey Allah'ın Rasûlü! Namaz kısaldı mı, yoksa unuttun mu? diye sordu. Hz. Peygamber (s.a.) bir sağa, bir sola baktı ve "Zülyedeyn ne diyor?" diye oradakilere sordu. "Doğru söyledi. Yalnız iki rekât kıldırdın." dediler. Bunun üzerine, Hz. Peygamber (s.a.) iki rekât daha kıldırdı, selâm verdi, sonra tekbir aldı, sonra secde etti, sonra tekbir aldı, başını kaldırdı, sonra tekbir aldı secde etti. Sonra tekbir aldt, başını kaldırdı.
[654] Tirmizî 395; Ebu Davud, 1039; Nesâî, 3/26. Hafız İbn Hacer, Fethu'l-Bârrde bu hadisi kaydedip Tirmizî'nin hasen garîb dediğini yazdıktan sonra şöyle diyor: Hâkim: "Bu hadis, Buharı ve Müslim'in şartlarına göre sahihtir" dedi. Beyhakî, tbn Abdil-ber, v.s. ise zayıf saydılar. Burada Eş'as'ın hafızlara aykırı olarak İbn Sîrîn'den yaptığı bu rivayeti kusurlu buldular. Çünkü bilinen o ki, tbn Sîrîn'in İmrân'dan rivayet ettiği hadiste teşehhüd geçmiyor. Serrâc, Seleme yoluyla bu olay hakkında Alkame*-den şunları rivayet eder: îbn Sîrîn'e: "Peki teşehhüd?" diye sordum. "Teşehhüd konusunda birşey işitmedim" dedi. Aynı şekilde bu senedle Hâlid el-Hazzâ'nın tmrân'dan rivayet ettiği sağlam hadiste -Müslim'in rivayetine göre- teşehhüd anümamaktadır. Şu halde Eş'as'ın ilâvesi şâz demektir. Bu yüzden İbnü'l-Münzir diyor ki: Sehiv secdesinde teşehhüd okunduğunun sabit olacağını sanmıyorum. Ancak sehiv secdesinde teşehhüd olduğuna dair İbn Mes'ûd'dan Ebu Davud ve Nesâî'de; Muğîre'den Beyhakî'de rivayet vardır. Her iki rivayetin isnadında da zayıflık vardır. Teşehhüd konusundaki bu üç hadis birleştiğinde hasen derecesine yükselir, denilebilir. Alâî: "Bu uzak değildir, ibn Ebî Şeybe tarafından sahih senedle tbn Mes'ûd'un sözü olarak rivayet edilmiştir" diyor.
[655] Ahmed, Müsned, 6/401; Ebu Davud, 1023, İsnadı sahihtir.
[656] Buharı, 22/2; Müslim, 572(91). Müslim'de son cümle "...cevap vermeleri üzerine iki secde yaptı, sonra selâm verdi"seklindedir,
[657] Müslim, 574.
[658] Müslim, 574; Ebu Davud, 1018; Nesâî, 3/26; İbn Mâce, 1275.
[659] Müslim, 571; Tirmizî, 396; Ebu Davud, 1024; Nesâî, 3/27; İbn Mâce, 1210
[660] Ahmed, 1/190; Tirmizî, 398; İbn Mâce, 1209; Beyhakî, 2/332; Tahâvî, 1/43: Râvileri sikadır. Hâkim (1/324) sahih saymış, Zehebî de ona mavafakat etmiştir.
[661] İbn Kayyim el-Cevziyye, Za’du’l-Mead, İklim Yayınları: 1/267-270.