- Hz. Ömerin islâma hizmetleri

Adsense kodları


Hz. Ömerin islâma hizmetleri

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

rray
sidretül münteha
Sun 8 May 2011, 03:06 pm GMT +0200
Hz. Ömer (R.a)'in İslâm'a Hizmetleri

 

Hz. Ömer (R.a.), Allah yolunda ehl-i hizmettir. O kendisini İslâm'a ve İslâm ümmetinin hizmetlerine adamıştır. Dolayısıyla Hz. Ömer (R.a.) hizmet-i İslamiyye ve siyaset-i şeriyye adamıdır. Hz. Ömer (R.a.) hilafeti hakkında Abdullah İbn-i Mesud (R.a.) der ki:

"Hz. Ömer (R.a.) hicreti, nusret; Halifeliği de, rahmet oldu.” [235] Rasûlüllah (sav)'ın sağlığında Arap yarımadası İslâm’ın hakimiyetine boyun eğdirilmiş ve insanlar bölük bölük ihtida ederek müslümanlarla bütünleşmişlerdi. Bunun peşinden Rasûlüllah (sav), İslam tebliğinin insanlara ulaştırılmasının önünde bir set teşkil eden, müşrik zaiim güçlerden biri olan Bizans imparatorluğuna karşı askerî seferleri başlatmıştı. Ebû Bekir (R.a), Rasûlüllah (sav)'m vefatından hemen sonra ortaya çıkan Ridde hareketlerini bastırdıktan sonra, Bizans hakimiyetindeki topraklara askeri akınlar başlatmış, öte taraftan çağın despot devletlerinden ikincisi olan İran imparatorluğuna karşı da askerî faaliyetlere girişmişti. Hz. Ömer (R.a)'in üzerine düşen, bu siyaseti devam ettirmekten ibaretti. Hz. Ömer bir taraftan Suriye'nin fethinin tamamlanması için gayret gösterirken, öte taraftan İran cephesinde netice almak için ordular sevkediyordu. Kadisiye savaşıyla İran ordusu hezimete uğratılmış ve Kisrâ, saraylarını islâm ordusuna terk ederek doğuya kaç­mak zorunda kalmıştı. Peşpeşe gönderilen ordularla İranın bazı bölgeleri savaş ile, bazı bölgeleri de sulh yoluyla İslâm'ın hakimiyetine boyun eğdirilmişti. Kuzeye yönelen Mugîre b. Şu'be, Azerbaycanı sulh yoluyla ele geçirmişti. Ermenistan bölgesi fethedilen yerler arasındaydı.

Suriye'nin fethi tamamlandıktan sonra bu bölgedeki askeri harekât batıya doğru kaydırıldı. Etraftaki şehir ve kasabalar fethedildikten sonra Kudüs kuşatma altına alındı. Şehirdeki hıristiyanlar bir süre direndilerse de sonunda barış istemek zorunda kaldılar. Ancak, komutanlardan çekindikleri için şart olarak şehri bizzat halifeye teslim etmek istedikleri­ni bildirmişlerdi. Durum Ebu Ubeyde tarafından bir mektupla Hz. Ömer (R.a)'a bildirildi. Hz. Ömer (r.a) Ashabın ileri gelenleriyle istişare ettikten sonra, Medine'den komutanlarıyla buluşmayı kararlaştırdığı Cabiye'ye doğru yola çıktı. Cabiye'de yapılan bir anlaşmadan sonra Hz. Ömer, biz­zat Kudüs'e kadar giderek şehri teslim aldı. Hz. Ömer (R.a.) Kudüs'te bir muahede/sözleşme yazdırdı. Bu muahedenin en önemli maddelerinden birisi de şudur: "Kudüs'te Hırsızlar ve Yahudiler ikâme edemezler." [236] Hz. Ömer (R.a) kısa bir müddet Kudüs'te kaldıktan sonra Medine'ye geri döndü.

Bu arada İran cephesinde durumlar karışmaya başlamıştı. Hz. Ömer, bölgede bulunan orduları takviye ederek İran meselesini kesin bir sonuca bağlamaya karar verdi. Hicri 21 yılında başlayan ve sürekli takviye edilen akınlarla Azerbaycan ve Ermenistan da dahil olmak üzere, Horasan'a kadar bütün İran toprakları İslâm devletinin sınırları içine alınmış ve Fars cephesinde askerî harekâtlar tamamlanmıştı.

Öte taraftan Amr b. el-As, hazırlayıp uygulamaya koyduğu harekât planıyla Mısır'ı fethetmeyi başarmış,  müslümanları Mısır'dan geri püskürtmek için İskenderiye'de hazırlıklara girişen Bizanslıların üzerine yürüyerek burayı ele geçirmişti. Böylece Suriye'den sonra, Mısır'da da Bizans'ın hakimiyetine son verilmiş oluyordu.[237] İslâm ordularının fethettiği bölgelerdeki halk, müslümanlardan gördükleri müsamaha ve âdil davranışlardan etkilenerek kitleler halinde İslama giriyorlardı. Asırlarca Bizans ve İran devletlerinin zulmü altında ezilen, horlanan topluluklar İslâm'ın kuşatıcı merhameti ile yüz yüze geldiklerinde müslüman olmakta tereddüt göstermiyorİardı. Kendi din­lerinden dönmek istemeyenler ise hiç bir baskıya maruz kalmadıkları gibi, geniş bir inanç hürriyetine kavuşuyorlardı. Hz. Ömer (R.a.), gerçek­leştirdiği fetihlerle İslâm coğrafyasının sınırlarım genişletmiştir. İslâm coğrafyasını genişletmek için çalışmak, sahabe sünnetindendir.

Hz. Ömer, bir taraftan İslâm'ın insanlığa tebliğinin önündeki engelleri kaldırmak için ordular sevkederken, öte taraftan da henüz müesseselerine kavuşmamış bulunan devleti teşkilatlandırmaya çalışıyordu.

Hz. Ömer'den önce, orduya katılan askerler ve bunlara dağıtılan para­lar belirli defterlere yazılıp kayıt altına alınmazdı. Bu durum normal olarak bazı karışıklıkların çıkmasına sebep olur, gelir ve giderlerin hesabı yapılamazdı. İlk zamanlar buna pek ihtiyaç da yoktu. Ancak devletin sınırları genişlemiş ve bu geniş coğrafya içerisinde devletin etkinliğini sağlayabilmek için idarî düzenlemeler yapılması zarureti doğmuştu. O, ilk olarak askerlerin kayıtlarının tutulduğu fey ve ganimet gelirlerinin dağıtımının kaydedildiği "divan" teşkilatını kurdu.

Ayrıca, Suriye ve Irak'ta bulunan divanlar varlıklarını korumuşlardır. Bunlar vergilerin toplanması ile alakalı çalışmaları yürütmekteydiler. Suriye ve Irak'taki divanlar her ne kadar İran ve Bizans malî teşkilatından kalma idiyse de, onun Medine'de tesis ettiği divan hiçbir yabancı tesir söz konusu olmaksızın, ortaya çıkan ihtiyaçları karşılamak için kurulmuştur. Hz. Ömer, feyden elde edilen gelirlerden verdiği atiyyeleri bir gruplandırmaya tabi tutmuştur

Hz. Ömer, yargı (kaza) işlerim bir düzene koymak için valilerden ayrı, ve bağımsız çalışan kadılar tayin eden ilk kimsedir. O, Kufe'ye, Şureyh b. el-Haris'i, Mısır'a da Kays b. Ebil-As es-Sehmî'yi kadı tayin etmiştir. Onun Medine'deki kadısı Ebû Derda (r.a)'dır. Bu dönemin tanınmış kadılarından birisi de Ebu Musa el-Eşari'dir. Hz. Ömer, tayin ettiği kadılara, görevlerini ne şekilde ifa etmeleri gerektiğine dair talimatlar verir ve onların bu çerçeve dışına çıkmamalarını tenbihlerdi.[238]

Hz. Ömer (R.a)'in, üzerinde titizlikle durduğu ve asla müsamaha göstermediği en önemli konu adalet meselesiydi. O, mevki, rütbe, soylu­luk vb. hiçbir ayırım gözetmeden hakların sahiplerine verilmesi için çok şiddetli davranmıştır. Bu konuda onun yanında bir köle ile efendisi arasın­da bir fark yoktur. O, her tarafta adaletin eksiksiz yerine getirilmesi, muh­taç ve yoksul kimselerin gözetilmesi için ülkenin en ücra köşelerindeki durumlardan zamanında haberdar olmak için imkân oluşturmaya çalıştı. O, muhtaç kimseler konusunda din ayırımı gözetmemiş, hıristiyan ve yahudilerden olan yoksullara da yardımlarda bulunmuştur.

Devletin temel görevlerinden birisi ilmin insanlara ulaştırılmasıdır. Hz. Ömer, fethedilen bölgelerde okullar açmış, buralara müderrisler tayin etmiş ve Kur'an-ı Kerim'i okumak ve onunla amel edebilmek için gerekli olan eğitimin verilmesini sağlama yolunda gayret sarfetmiştir. İslâm'ın, müslüman olan insanlara öğretilmesi ve tebliğ çalışmalarının yürütülme­si için sahabîlerden ve diğer âlimlerden istifade etmiş ve onları değişik bölgelerde görevlendirmiştir. Kur'an, Hadis ve Fıkıh öğretimi ile uğraşan bu âlimlere büyük meblağlar tutan maaşlar bağlamıştır. Hz. Ömer, devletin her tarafında mescidler inşa ettirmişti. Onun zamanında dört bin tane mescid yapılmış olduğu rivayet edilmektedir.[239] İlk defa bir takvimin kullanıl­masına Hz. Ömer zamanında ihtiyaç duyulmuş ve böylece Hicret esas alı­narak oluşturulan takvimle devlet işlerinde tarihleme açısından ortaya çıkan problemler ortadan kaldırılmıştır.

İslâm devleti, bağımsız bir devlet olmasına ve çok geniş bir coğrafî sahayı kaplayan ekonomik faaliyetlerin yürütülmesine rağmen, kullanılan paralar yabancı kaynaklıydı. Irak ve İran bölgelerinde Fars dirhemleri; Suriye ve Mısır taraflarında da Bizans dinarları tedavülde bulunmaktay­dı. Bu durum o devirde henüz hissedilmeye başlanmamış olsa bile, bir ekonomik baskı tehlikesini beraberinde getirmekteydi. Hz. Ömer'in, devleti müesseselere kavuşturup yapısını sağlamlaştırmaya çalışırken, bu duruma da müdahale etmemesi düşünülmezdi. O, Hicri  17 de para bastırarak piyasaya sürdü. Ayrıca Halid b. Velid'in Taberiye'de Hicrî 15 tarihinde dinar darbettirdiği de bilinmektedir.[240] Hz. Ömer (R.a), İslâm devletinin dışarıdan gelebilecek saldırılara karşı güvenliğini sağlamak ve orduları düşman bölgelerine yakın yerlerde bulundurabilmek için ordugah şehirler tesis etmiştir. İran ve Hindistan taraflarından gelebilecek deniz akınlarına karşı Basra ordugah şehri kuruldu. Bu şehrin mevkii bizzat Hz. Ömer tarafından tesbit edilmiştir. O, bu iş için Utbe b. Gazvan'ı görevlendirmişti. Utbe, sekizyüz adamıyla o zaman boş ve ıssız olan Haribe bölgesine gelip H. 14 yılında Basra şehrinin inşasına başladı.

Sa'd b. Ebi Vakkas, Kadisiye'de kazandığı büyük zaferden sonra İran içlerine akınlara başlamıştı. Onun ordusu Medâin'de bulunmaktaydı. Ancak buranın ikliminin Arap askerlerin sağlığını olumsuz yönde et­kilediği anlaşılınca, Hz. Ömer, Sa'd'a iklim bakımından uygun ve merkez ile arasında deniz bulunmayan bir yer bulup burada bir şehir kurması tali­matını verdi. Bu iş için görevlendirilen Selnıân ve Huzeyfe, Küfe mevki­ini uygun buldular. H. 17 de kurulan bu ordugah şehir kırk bin kişiyi iskân edebilecek büyüklükte inşa edildi.

Amr b. el-As, Mısır'ı fethettikten sonra İskenderiye'yi karargah edin­mek için Hz. Ömer (R.a)'dan izin istedi. Hz. Ömer (R.a), haberleşme açısından endişe duyduğu için kendisiyle Mısır'daki kuvvetler arasında bir nehrin bulunmasını kabul etmedi. Amr, Nil'in doğu yakasına geçerek burada Fustat adlı şehri kurdu. Bu ordugah şehirlerinden başka yine askerî amaçlı merkezler de oluşturulmuştur.

Hz. Ömer (R.a.)'in İslâm'a yaptığı hizmetleri şu maddeler halinde sıralamak mümkündür:

1- Beytü'l Mal te'sisi.

2- Kadılar tayini, Şer'i Mahkemeler tesisi.

3- Emirü'l Mü'minin unvanının kabulü.

4- İdare-i askeriyye ve Merakizi askeriye tesisi

5- Gönüllülere maaş tesisi

6- Araziyi ölçtürmek.

7- Harir-i nüfûs/Nüfûs sayımı icrası.

8- Kanalların kazılması

9- Varidat İdaresini te'sis.

10- Küfe, Basra, Cizre, Musul, Fustat gibi şehirler tesisi. 11-Araz-i Meftüha'yi/fethedilmiş araziyi taksim.

12- Öşürler tarhı.

13- Nehirlerden çıkarılan şeylere vergi tarhı.

14-  Düşman memleketlerine mensûb tüccarların, İslâm memleket­leriyle ticâretine müsaade.

15- Hapishaneler inşası.

16- Memleketleri devr-ü teftiş ile ahâlinin ahvalini istinkah.

17- Muhtesiblik idaresini tesis ve teharri memurluğu ihdas.

18- Mekke ile Medine arasında ve muhtelif şehirlerde yolcular için misafirhane inşası.

19- Metruk çocukları/terkedilmiş çocukları himaye. Mektebler te'sis ve maaş tahsisi.

20- Gayr-i Müslim olsa da bir arabın esir olarak kalmamasını temin.

21- Hz. Ebû Bekir (R.a.)'ı Kur'an-ı Kerîm'i toplama hususunda ikna.

22- Kıyas esasını kabul (fıkıh ve hukukda).

23- Sabah ezanına "Es-Salatü Hayrün Minennevm"i kabul ve ilave.

24- Teravih namazının cemaatle edasının kabulü.

25- Bir defada vuku' bulan talak-i selaseyi/üç talakı, talakı bayine kabulü.

26- Sarhoşluk cürmü için çeldi, a'zami ceza olarak kabulü

27- Satılacak atlardan zekât almak kabulü.

28- Ben-i Ta'lebe'den cizye yerine zekât alması.

29- Evkaf usûlünü tesis.

30- Cenaze  namazında  dört  tekbir  almak  için Ashâb-ı  Kirâm'ın icmamı temin.

31- Camilerde vaz etmek âdetini tesis.  Hz.  Ömer (R.a.)  emriyle cami'de ilk va'z eden Temim-i Dari (R.a.)'dir.

32- İmam ve müezzinlere maaş verilmesi.

33- Hicviye yazmayı men ve ceza tertibi ve şiirlerde kadın isminin men'i

34- Bikes/sahipsiz Yahudilere ve Hiristiyanlara maaş verilmesi. [241]

35- Had cezalan için cellâd tayin etmesi.

36- Posta teşkilatını kurması. Postayı ilk kuran Hz. Ömer (r.a.)'dır.

Hz. Ömer (r.a.) bu derece yüksek mertebe sahibi, heybet, siyaset ve gayretinin sesi ufuklara yayılmış iken bir zerre kibir, ucub etmediği gibi, kendini herkesten aşağı görürdü. Onun kendi eliyle yaptığı işlere kimse­nin gücü yetmezdi. Kendisi çalışır, kazanır, herkese de çalışmağı, kimeye yük olmamayı tavsiye ederdi:

“Çarşıda çoluk çocuğumun nafakasını te'min ederken öldüğüm yer, benim için en sevdiğim yerdir. Çalışıp kazanmaktan el çekip de Allahü Teâla rızkımızı verir demeyiniz. Allahû Teâla gökten altın ve gümüş göndermez. Allahû Teâla zatında mubah olan âdetini kulların gözleri önüne sermiştir, onları değiştirmez."

Bir gün sadaka sütünden Hz. Ömer (r.a.)'e vermişlerdi. Bir yudum içti. Sonra bunun kendisine lâyık olmadığını anladı. Parmağını boğazına sokarak kustu. Çok zorluk çekti. Görenler öleceğini sandılar. Sonra

"Ya Rabbi! Damarlarımda kalandan sana sığınırım." diye dua etti. Bu derece verâ ve takva (şirkten, haramdan ve şüpheli şeylerden) sakınırdı. [242]

Helal lokma hassasiyeti, Hz. Ömer (r.a.)'ın en önemli hassasiyetlerindendi. O, haram lokmadan yememek için bazen helal lokmadan vazgeçiyordu. Nitekim bir sözünde şöyle diyor:

"Harama düşmemek için, helalin onda dokuzunu terkederdik.” [243]

Hz. Ömer (r.a.), hayatı boyunca İslâm ile şeref bulduğunun şuurunda olmuş ve bu şerefine leke düşürmemeye gayret etmiştir. Yaptığı hizmetlerle İslam dinine olan sadakatini ortaya koymuştur. İslâm'a uygun hizmetlerde bulunmak, İslâm'a sadakat cümlesindendir.

 
[235] İslam Tarihi/Mekke Dönemi/M. Asım Köksal, Sh:282, İst/1981.

[236] Yahudileşme Tehlikesi/Mustafa Çelik, Sh:l60, İst/2001.

[237] Şibli Numanî, Bütün yönleriyle Hz. Ömer ve Devlet idaresi, Tere. Talip Yaşar Alp, İstanbul t.y., I, 285-286.

[238] Mustafa Fayda, Doğuştan Günümüze Büyük İslâm Tarihi, İstanbul 1986,11, 176-177.

[239] Ahmed en-Nedvi, Asr-ı Saadet, Tere. Ali Genceli, İstanbul 1985, I, 317.

[240] Hassan Hallâk, Dirâsât fî Tarihü-Hadâretil-İslamiye, Beyrut 1979, 13-15.

[241] El-Kâmil Fit Tarih Tercümesi/İbnü'l  Esir, C:3, Sh:l-75, İst/1991; Hz. Ömer /Elhac Mahmud Sami, Sh: 102-103, İst/1978

[242] Çehar Vâr-ı Güzin/Şemsüddin Ahmed Efendi/Ter: Mehmed Emre, Sh:149-150, İst/1976.

[243] İhyau Ulûmi'd Din/İmam Gazali/Ter:Ahmed Serdaroğlu, C:2, Sh:248, İst/1973.

ceren
Wed 26 December 2018, 04:12 pm GMT +0200
Esselamu aleykum. Rabbim bizleri Hz.Ömer gibi Islami hakkiyla yaşayan islama hizmet eden ve islam yolunda ömrünü feda edip cennet ehli olan kullardan olalim inşallah. ...

Bilal2009
Thu 27 December 2018, 07:21 am GMT +0200
Ve Aleykümüsselam Rabbim bizleri İslam yolundan hak yolcularının yolundan ayırmasın Rabbim paylaşım için razı olsun

Sevgi.
Thu 27 December 2018, 11:14 pm GMT +0200
Aleyküm Selâm.  Hz. Ömer gibi hak yolunda Allah için İslâma hizmet edenlerden olalım inşaAllah
 Bilgiler için Allah razı olsun