- Hz Musanın Annesinin Öyküsü

Adsense kodları


Hz Musanın Annesinin Öyküsü

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

rray
meryem
Sun 12 December 2010, 01:48 pm GMT +0200
I- HZ.MUSA'NIN ANNESİNİN ÖYKÜSÜ

Kur'an'da Hz.Musa'nın Annesinin Öyküsü
 
"Allah, "Ey Musa, İstediğin sana verildi, dedi. Zaten sana bir defa daha iyilikte bulunmuş ve annene vahyedilmesi gerekeni vahyetmiştik. Musa'yı bir sandığa koy ve suya bırak, su onu kıyıya atar, bana da, ona da düşman olan biri onu alır. Ey Musa! Seni sevimli kıldım/seni sevdim ve gözümün önünde yetişmeni istedim. Kız kardeşi Firavunun sarayına giderek "Ona bakacak birini size göstereyim mi? diyordu. Böylece annen üzülmesin, sevinsin diye seni ona döndürmüştük. Sen bir cana kıymıştın. Seni üzüntüden kurtarmış ve birçok musibetlerle denemiştik. Bunun için Medyen halkı arasında yıllarca kalmıştın. Sonra, ey Musa, peygamberlik görevini yüklenecek bir yaşa gelince, dönüp geldin."[94]

"Ta Sin Mim! Bunlar apaçık kitabın âyetleridir. İnanan bir millet için, sana Musa ve Firavun olayını olduğu gibi/gerçek olarak anlatacağız. Firavun memleketin başına geçti ve halkını topluluklara ayırdı. İçlerinden bir topluluğu güçsüz bularak onların oğullarını boğazlıyor, kadmlannı sağ bırakıyordu. Çünkü o, bozguncunun biriydi. Biz, memlekette ezilenlere iyilikte bulunmak, onları önderler yapmak, onları varisler kılmak, memlekete yerleştirmek; Firavun, Hâmân ve her ikisinin askerlerine, çekinmekte oldukları şeyleri göstermek istiyorduk. Musa'nın annesine "Çocuğu emzir, başına gelecekten korktuğun zaman onu suya bırak. Korkma, üzülme, biz şüphesiz onu sana döndüreceğiz ve peygamber yapacağız" diye bildirmiştik. Firavun'ın adamları onu almışlardı. Firavun, Hâmân ve askerleri, suçlu olduklarından, o onlara düşman ve başlarına da dert olacaktı. Firavun'un karısı "Benim de, senin de gözün aydın olsun! Onu öldürmeyiniz, belki bize faydalı olur yahut onu oğul ediniriz" dedi. Aslında işin farkında değillerdi.

Musanın annesi, oğlundan başka bir şey düşünemez oldu. Allahın verdiği söze iyice inanması için kalbini pekiştirmeseydik, nerede ise saraya alınan çocuğun kendi oğlu olduğunu açığa vurucaktı. Musa'nın ablasına "Onu izle" dedi. O da,kimse farkına varmadan, Musa'yı uzaktan gözetledi. Önceden, süt annelerinin memesini kabul etmemesini sağladık. Musa'nın ablası "Size, sizin adınıza ona bakacak, iyi davranacak bir ev halkını tavsiye edeyim mi?" dedi. Böylece onu, annesinin gözü aydın olsun, üzülmesin, Allahın verdiği sözün gerçek olduğunu bilsin diye, ona döndürdük. Fakat çokları bilmezler."[95]

 Öyküyü Olduğu Gibi/Gerçek Olarak Okumak:
 
Hz.Musa'nın annesinin öyküsü sadece Taha ve Kasas surelerinde geçmektedir. Yüce Allahm "Musa ve Firavun'un haberinden sana olduğu gibi/gerçek olarak okuyoruz" sözünden şunu anlıyoruz; Onun öyküsünde meydana geldiğine kesin olarak inandığımız olayları ve sahneleri anlatacağız. Doğruluğunu ve meydana geldiğini kesin olarak bilmediğimiz şeyleri anlatmayacağız. Çünkü böyle bir şey, âyetin " gerçek olarak "ölçüsüne aykırı olmaktadır.

"Gerçek olarak" okumak, Kur'an âyetleri ve varsa sahih hadisler çerçevesinde kalmak ve onlarda verilen bilgilerle yetinmek demektir. Çünkü bunların haber verdikleri şüphe götürmeyen gerçeğin kendisidir.

"Gerçek olarak" okumak, öykü hakkında israiliyyat ve hurafelere gitmemek demektir. Çünkü bunların söylediği şeylerin hak veya batıl olduğunu kesin bilemiyoruz.

Onun için, Allanın izniyle, gerçek olarak anlatılan ve Peygambere gerçek olarak okunan naslar çerçevesinin dışına çıkmayacağız.[96]

 Hz.Musa'nın Doğduğu Ortam:
 
Firavun, zalim, mütekebbir ve bozguncu idi. Israiloullarına en acıklı azabı veriyordu. Oğullarını kesiyor, kızlarını bırakıyordu. Kadınların doğumlarını denetliyordu. Kadın bir çocuk doğurduğu zaman Firavun'un zebanileri onu alıp kesiyordu. Ama bir kız doğurursa, ona dokunmuyorlardı. Yüce Allah bunu şöyle anlatır: "Oğullarını kesiyor, kadınlarını yaşatıyordu. Şüphesiz o bir bozguncu idi"

Firavun, âyetin belirttiği gibi bozgunculardandı.Yaptığı ve uyguladığı, bozgunculuktu. Zaten Firavun, azgın ve zalim yönetici örneğidir. Düşünce ve eğilimleri ne olursa olsun, vatandaşlarının hayatlarını ve canlarını koruyacağı yerde, mallarına saldıran, kanlarını döken ve canlarına okuyan her yönetici Firavun gibi zalim olur.

Otorite    ve   yasayı    elinde   bulunduran    yönetici, vatandaşlarına karşı bu duruma düşerse, hem yetkilerinden ve görevinden soyutlanır, hem de insanlığından sıyrılır.[97]

 Allahın İradesi ve Firavun'ın İstemesi:
 
Zalim ve bozguncu Firavun, Musa'yı öldürmek istedi. Ama Allah, hem de Firavun'ın evinde Musa'nın yaşamasını istedi. Üstelik korumasını da Firavun üstlenerek!

Şüphesiz ancak Allanın istediği olur. Allanın iradesine karşı duracak ve işlevsiz kılabilecek yaratık kimdir? Allah dilediğini yapar, ama insanların çoğu bunu bilmezler.

Musa'nın annesi çocuğunu doğurmak üzeredir. Ama Firavun ve askerlerinden korkmaktadır. Oğlan doğuracak olursa, yaşamıyacaktır. Çünkü Firavun'ın askerleri onu öldürmek için alacaklardır. Bu çocuğu kim koruyabilecek, Firavun ve askerlerine kim karşı durabilecektir?

Çocuğu evde gizlemek isterse, onun yaşamasını garanti edebilecek midir? Hareket etmeyen ve ağlamayan bir ev eşyası değil ki! Mutlaka ağlayacak ve bağıracaktır. Ağlaması ve bağırması da onu eleverecektir. Annesi Firavun'un tehlikesiyle kendisini korkutsa, çocuk bundan anlar mı ve ağlamayı keser mi? Hatta, ömrünün henüz ilk saatlerinde olan bir çocuk korkutma ve sakınmanın ne olduğunu anlar mı? Bu öykü üzerinde duran her insanın aklına gelen bunlara benzer daha nice sorular!

Güçsüz ve zayıf Musa büyük bir tehlike altındadır. Babasının evi ve annesinin kucağı bu aşamada ona güvenliği sağlayamamakta, tehlikeden kurtaramamaktadır. Mısır'da Firavun'un sarayı dışında hiçbir yer onu tehlikeden kurtaramaz ve güvenliğini sağlayamaz. Fakat onu Firavun'un sarayına kim ulaştıracak?

Bunu isteyen ve onun için uygun imkanı sağlayacak olan, Yüce Allanın kendisidir. İnsanların görevi, Yüce Allanın kendilerine vahyedeceği şeyleri yerine getirmektir.[98]

 Musa'nın Annesine Allanın Vahyetmesi Ne Demektir?
 
Yüce Allah buyuruyor:" Musa'nın annesine onu emzir, diye vahyettik". Allah bunu "Annene vahyedilmesi geken şeyleri vahyettik" sözleriye Musa'ya da bildirmiştir.

Yüce Allah, Musanın korunmasını ve Firavun'nın tehlikesinden kurtarılmasını sağlayacak yolu onun annesine güvenli rabbani bir yolla vahyetmiştir. Ama Allanın Musanın annesine vahyetmesi ne demektir?

Şüphesiz bu, Peygamberlik vahyi değildir. Yani Cebrail yolu ile yapılan bir vahiy değildir. Hz.Musanın annesi ne nebi, ne de rasuldur. Peygamberlik kadınlara değil, erkeklere verilmiştir. Kur'amn açıkça belirttiği budur:" Senden önça de kendilerine vahyettiğimiz ancak erkekler gönderdik. Bilmiyorsanız kitap ehline sorunuz"[99]

Hz.Cebrail sadece peygamberlere vahiy getirmiştir. Hz.Musa'nın annesi peygamber olmadığına göre, Allanın ona vahyetmesi Cebrail yolu ile olmamış, demektir.

Allah en iyi bilir, Musanın annesine vahiy, fıtri ilham yolu olmuştur. Bu şekilde davranmasını ona ilham etmiştir. insana yapılan fıtri ilham, Kur'an ilimlerinde alimlerin belirttiği gibi, terim olarak değil, sözlük anlamıyla vahiy şekillerinden biridir[100].

 Allah, Musa'nın Annesine Ne Bildirdi?
 
Yüce    Allah    buyuruyor: "Musanın    annesine    onu emzirmesini bildirdik. Onun için korkacak olursan, suya at, korkma   ve   üzülme.   Biz   onu   sana   döndüreceğiz  ve peygamber yapacağız".

Bu âyette iki haber, iki emir, iki yasck, iki müjde uyum içinde, icaz, etki ve belagat içinde toplanrr ştır.

âyetteki iki haber şudur: Vahyettik, Onun için korkarsan.

İki emir de şudur: Süt ver, suya at. îki yasak da şudur: Korkma, üzülme. iki müjde de şudur: Biz onu sana geri getireceğiz, peygamber yapacağız.

Şüphe yok ki Allah, Musanın annesinin sadece hayatım garantilemekle    kalmamış,    oğlunun    kendisine    geri gelmesini, büyüyünceye kadar yaşamasını ve peygamber olmasını da garantilemiştir.[101]

 Asmai'nin Aktardığı Bir Nükte!
 
el-Asmaiyyat eserinin sahibi Abdulmelik îbn Kureyb, Arapların dil ravilerindendir. Bize şiir, haber, rivayet, nükte ve fıkra olarak çok şeyler aktarmıştır. Arap yarımadasının pek çok yerini ve kabileleri dolaşmış, kadın ve erkeklerin konuşmalannı dinleyerek kaydetmiştir. Rivayetleri arasında şu nükteyi vermektedir:

Yolculuklarımın birinde Arap çadırlarından birinin önünde durdum ve bir kızın şu anlama gelen iki beyti okuduğunu duydum:

"Bütün günahlarım için Allaha istiğfar ederim - Helal olmadığı halde bir insanı öptüm. Ceylan gibi yumuşak ve nazlıyım - Gece yarısı oldu hâla namazı kılmadım."

Ona "Allah canını almasın, ne kadar fasih söylüyorsun! dedim. Kız bana şu karşılığı verdi:

Allahm, "Musa'nın annesine onu emzir, hakkında korkarsan suya at, korkma ve üzülme, onu biz sana geri getireceğiz ve peygamber yapacağız" sözü yanında benim söylediğim ne ki? Bir tek âyette iki haber, iki emir, iki yasak, iki müjde bir araya gelmiştir[102]."

 Tâ Hâ Süresindeki Âyete Bir Bakış:
 
Yüce Allah buyuruyor: "Annene tabuta koy, suya at, su onu sahile atsın, ona ve bana düşman olan biri alsın, diye bildirdik".

Bu âyette Yüce Allah, Musa'nın annesine oğlu konusunda nasıl davranacağını bildiriyor ve korunmasının yolunu ona gösteriyor. Çok ilginç bir yol! Bu yolda tehlike ve zorluk vardır. Tabuta koy, suya at, su onu sahile atsın!

Onu at! Atmak, acımasız ve zor bir harekettir. Kimi atıyor? Daha ömrünün ilk saatlerinde olan zayıf ve aciz oğlunu atıyor. Onu tabutun içine koyup suya atıyor.

Sanki ona: Oğlunun korunması sana ait değil, Allaha aittir, onun için kendisini yavaş, yumuşak ve titizlikle değil, tabutun içine koy vesandıgı tut suya at, denilmektedir. "At" emir kipleri zihinde tatlı gölgeler, gizli işaretler ve hoş esintiler bırakmaktadır. Basiretli duygu onu hisseder ve zevkle seyreder, ama onu sözle anlatmaktan aciz kalabilir.

Okuyucuyu bu âyet üzerinde durmaya, onda bu işaretleri, gölgeleri ve esintileri yakalamaya çalışmaya çağırıyoruz.[103]

Musa, Firavun'un Evinde:

 Yüce Allah buyuruyor:"Su onu sahile atsın, benim de, onun da düşmanı kendisini aisın" ve "Firavun'un adamları onu yakaladılar'"

İnsan,   öyküdeki   bu   sahneye   hayret   eder.   Allah, Firavun'a  oyun  kuruyor,   acizliğini  ve  zayıflığını  bize gösteriyor.

Sanki şöyle diyor ona: Sen öldürmek için İsrailoğullarmın doğan erkek çocuklarını araştırıyorsun. Araştırarak kendini yorma. Onlardan birini biz sana vreceğiz. Senin araştırma ve soruşturman olmadan onu biz sana vereceğiz. İşte geliyor sana. Üstelik tam da küçük ve çaresizdir. Kendisini savunmaktan acizdir. Gücün yetiyorsa onu öldür!

îşte o senin evindedir ve elindedir. Ama ona hiçbir kötülük ve eziyet yapamtyacaksın. Hatta büyüdüğünde seni Öldürmesi için (eşek gibi!. İS) ona hizmet etmek ve yetiştirmekle görevlendirileceksin.

Musa'yı alan kim? Bana da, ona da düşman olan biri. Firavun! Allanın ve Musanın amansız düşmanı.Firavun ki tanrılık ve rabhk iddia etmiş. Ama ona rağmen küçük bir bebeği öldürmekten aciz![104]

 Musa'nın Annesinin Tedirginliği, Sonra Rahatlaması:
 
Yüce Allanın, Musa'nın annesine oğlunun Allanın gözetimi ve koruması altında olacağını, koruması altında olduğu için de kimsenin ona zarar ve eziyet veremiyeceğini müjdelediği doğrudur. Fakat annesi yine de suyun oğlunu Firavun'un evine taşıyacağım beklemiyordu.

Musa'nın annesini kuruntular, endişeler ve zanlar kaplamıştır. Şeytan kalbine bin türlü vesvese ve dürtüler sokmaya çalışmıştır. Yüce Allah onun bu halini tasvir ederek "Musa'nın annesinin kalbi bomboş oldu, müminlerden olması için kalbini sağlama almasaydık, neredeyse onu açığa vuracaktı" demektedir.

Kalbinde Musa'dan başka hiçbir şey yok. Artık Musanın durumunu düşünmekten ve onun için korkmaktan başka hiçbir şey düşünemez olmuştur.

Kalbinde Musa'dan başka bir şeyin olmaması, edebi bir abartma yahut ince bir tasvir değil, yaşanan psikilojik bir gerçektir. İnsanın başına bir iş geldiği zaman, onun dışında bir iş düşünmez ve kalbinden ondan başka bir şey geçmez. Sanki Musa'nın annesi kendisini suçlamaktadır; Ne yaptım? Oğluma niçin böyle bir şey yaptım? Bunun Allahtan bir ilham olduğunu kim garantileyebilir? Oğlumu, öldürecek düşmanı olan Firavun'a kendi ellerimle nasıl teslim ettim? Ben deli miyim ki bütün bunları yaptım?

"Neredeyse onu açığa vuracaktı". Neredeyse sırrını kendisi açığa vuracak ve kendini rezil edecekti. Neredeyse halkın içine çıkıp ben caniyim, oğluma karşı ben cinayet işledim, Firavun'nın yanındaki bu çocuk benim oğlumdur, ne olursunuz onu kurtarın ve bana geri getirin, diyecekti.

Musa'nın annesi böyle bir şey yapsaydı ve bunu söyleseydi, o zaman Musa'yı insanlardan kim savunabilirdi. Onu Firavun'ın elinden kim kurtarabilirdi?

Neredeyse haberi açığa vurucak ve gizlediğini açıklayacaktı! Ama Allah ona güven ve huzur verdi, içindeki vesvese ve kuruntuları giderdi.  "Onun kalbini sağlama almasaydık!"

"Kalbini sağlama aldık". Kalbine kuvvet, sözüne tam güven verdik ve Allaha kesin imanla doldurduk. Böyle davranmayı ve oğlunun Firavun'a kadar gitmesini Allanın takdir ettiğine, Fir'avn'un yanında kendisini koruyacağını Allahın bildirdiğine kesin olarak inandı.

Allah kalbini sağlama aldı. Huzur ve güven buldu. Ruhu sakinleşti ve zihni rahatladı, inananlardan oldu. Musa'nın ne olacağını iman, sabır, güven ve huzurla izlemeye başladı.

"Musanın annesinin kalbi bomboş oldu ve neredeyse onu açığa vuracaktı" ifadesindeki etkileyici tasviri ve canlı dikkati farketmeye çağırıyoruz.

Kalp herşeyden bomboş. İçinde sadece bir şey var. Gerçekte içine oturan o şeyle dopdoludur. âyet dolu olduğunu kararlaştırmak için kalbi bomboş olarak tasvir ediyor.

Ka      oğlu hakkındaki endişe ile ve o korkunç sır ile doln   ş! O da Firavun'un yanında bulunan o çocuğun kendi  olması sırrıdır. Bu sırrı açığa vurmaması için içindeki sırla   beraber   onun   kalbini   sağlama   almıştır.   Kalbini ğlamıştır.[105]

 Firavun'un Karısının Rolü:
 
Yüce Allah, Hz.Musa'ya, Firavun'ın sarayında başından geçenleri bildirmiş, Allanın kendisini sevdiğini ve hayatını kurtaran takdirini bildirmiştir. "Üzerine benden bir sevgi bıraktım" Allanın sevgisi Musa'nın üzerine atılıyor. Son derece parlak ve edebi bir sanat tablosu! Sanki Yüce Allah, yitirdiği anne sevgisi, anne kucağının sıcaklığı, güzel himayesi yerine, onu sevgisiyle kuşatıyor. Annesinin koruma ve kollamasını yitirmesi, hazırladığı sıcak yatağı ve üzerine örteceği yumuşak örtüyü kaybetmesi karşılığında ona bu sevgiyi veriyor.

Gerçekte Musa hiçbir şey kaybememiştir. İşte Allanın sevgisi, Firavun'ın evinde üzerine atılıyor, üzerini bir örtü gibi örtüyor.

Dünya kumaşından elle dokunulan ve Firavun'un vereceği eziyetin önüne geçemeyen annesinin örtüsü nerede, kendisini eziyetten kurtaran ve katıksız sevgiden dokunan bu rabbani örtü nerede! Yüce Allah, Musa'yı tekeffül etmiş ve Firavun'un evinde Firavun'un eziyetinden korumayı üzerine almıştır. Ama nasıl?

Yüce Allah bunun için hiç kimsenin aklına gelmeyen bir yol seçmiştir. O da sevgisidir. Bunun gerçekleşmesi için de hiç kimsenin beklemediği bir kalbi rnusahhar kılmıştır. Firavun'un karısının kalbi! Yüce Allah, onun sözlerini bize şöyle aktarır:

"Firavun'un karısı, ikimizin de gözü aydın olsun. Onu öldürmeyiniz, belki bize yararlı olur veya onu evlat ediniriz, dedi. Aslında işin farkında değillerdi."

Firavun'un karısı küçük Musa'yı sevgisiyle kuşattı. Allah onun sevgisini kalbine koydu. Kalbine onu sevmesini emretti. Onu savunmak için kalbini görevlendirdi. Kocası Firavun'dan öldürmemesini istedi ve bu çocuğun ikisi için ,göz aydınlığı olacağını bildirdi.

Firavun onun dediğini kabul etti. Zaten dediğini kabul etmekten başka yapacağı hiçbir şey yoktu.

Allah için söyleyin! Kendini savunmaktan aciz, önünde duran küçük Musa'yı öldürmek için bıçağını bileyen Firavun'dan korumak sizden istenseydi, onu savunabilir miydiniz? Buna gücünüz yetmiş olsa bile, böyle bir yol hiç aklınıza gelir miydi? Bunun için Firavun'un karısının kalbini görevlendirebilir miydiniz? Kalbinin onu sevmesini ve evlat edinmesini sağlayabilir miydiniz?

Hiçbir insanın gücü buna yetmez. Ama, dilediğini yapan Yüce Allah bunu yapmıştır. Firavun'un karısının kalbi üzerinde hiçbir insanın otoritesi yoktur.Firavun bile onun kalbine egemen değildir. Onun kalbine tahakküm edemiyordu. Hatta bizzat Firavun'un karısı kendi kalbi üzerinde egemen değildi. Onun kalbine egemen olma hakkı sadece ve sadece Allahındır. "Biliniz ki Allah kişi ile kalbi arasına girer"[106]

 Musa'nın Kız Kardeşi İzini Sürüyor:
 
Yüce Allah buyuruyor:" Kız kardeşine, onu izle, dedi. Onu uzaktan gördü. Onlar ise farkında değillerdi."

Musa'nın annesi, kız kardeşine onu izlemesini, nerede duracağını ve neler olacağını bilmesi için onu taşıyan sandığı dikkatli ve kimseye çaktırmadan uzaktan izlemesini emretti.

Ona, izle dedi. Yani hareketini ve gidişatını izle. Bilge kızkardeş annesinin isteğini dikkatle ve bilgelikle yerine getirdi. Sandığın seyrini izledi. Herhalde Firavun'un sarayının önünde sandığın durması onu çok ürkütmüş olmalıdır. Saray halkının sandığı almaları ise mutlaka ondan da daha korkunç olmuştur.

Burada Musa'nın kız kardeşinin, âyetin belirttiği gibi,ne kadar dikkatli ve zekice davrandığına işaret etmek istiyoruz. "Onu uzaktan gördü. Onlar ise bunun farkında değillerdi". Çok dikkatli, hünerli ve zeki idi. Zekice davranıyor, gizlenme ve güvenli izleme sanatım gayet güzel beceriyordu.

Etrafında kimsenin dikkatini çekmeden sandığı uzaktan gözetliyordu.    Başkalarına,    sandıkla   hiçbir   ilgisinin buunmadîğını gösteriyordu. Sanki yoldan geçen biri gibi davranıyordu.  Böylece bu  kızın  o  çocuğun  kızkardeşi olduğu kimsenin aklına bile gelmiyordu.[107]

 Musa'nın Dudakları Süt Annelerinin Memesini Tutmuyor:
 
Yüce Allah. Musanın annesine oğlunu kendisine geri getireceğini söylemişti. Allahın verdiği söz gerçektir. Nitekim hiçbir kimsenin aklına gelmeyen çok ilginç bir yolla oğlunu kendisine geri getirmiştir.

Yüce Allah buyuruyor: "Süt annelerinin memesini ona haram ettik" Burada haram etmenin anlamı,tutmamayı sağlayan yasaklamadır.Yani süt çocuğur^ başka kadınların memelerini kabul etmemesini emrettik, o da bu emri yerine getirdi.

Bu rabbani yol, Yüce Allahın ilginç tedbir ve takdirindendir. Musa, henüz bir kaç günlük, belki de birkaç saatlik bir süt çocuğudur. Bu yaştaki bir süt çocuğu şu veya bu kadın yahut şu veya bu meme ayrımı yapamaz. Onun ne bir tercihi, ne de bir seçimi olur.

Ama Allah, doğumunu, korunma ve gözetimini kuşatan diğer mucizeler gibi bir mucize İle süt çocuğu Musa'da böyle bir seçim yapmayı meydana getirmiştir.

Bebek Musa açtı. Bebek aç olduğunda her memeı,. kabul eder ve her memenin sütünü emer. Firavun'un yanında süt enneleri sütlerini emmesi için memelerini tutmuşlar,ama kendisi hepsini red etmiş ve memelerinden 'süt emmeyi kabul etmemiştir. Herhalde memeleri koktayıp annesinin memesi olmadığını gördükten ve sahiplerinin yüzüne bakıp onlarda annesinin kokusunu bulmadıktan sonra bütün memeleri red etmiştir.

"Süt annelerinin memesini ona haram ettik". Sanki Yüce Allah iki dudağa hiçbir memeyi kabul etmemesini ve hiçbir memeden süt emmemesini emretmiş, onlar da Allahın emrini tutmuştur. Zaten emri tutmaktan başka ne

yapabilirdi ki!

İnsanlar büyük bir şaşkınlık, dehşet ve endişe içinde kaldılar.İlk defa gördükleri böyle bir şeye hayret ettiler.Bir süt çocuğu açlıktan ağlamaya devam ediyor,bununla beraber memeyi ve sütü red ediyor.Sanki kendisinden özel bir süt emmek için özel bir anneyi ve onun özel memesini arıyor.

Halk endişe içindedir.Tutmarnaya devam ederse helak olmasından korkuyorlar. Yaşamasını istiyorlar ve yaşaması için ne gerekiyorsa hepsini yerine getirmeye hazır bekliyorlar.

Yaşaması için özen gösterenler ve hayatını şu anda korumak için gayret edenler kimler mi dersiniz! Bunlar, onu   öldürmelerinden   korkulan   kimselerdir.   Her   an öldürmeleri beklenen kimseler. Allanın tedbir ve takdiriyle şimdi Musanın hayatını kurtarmak ve yaşamasını sağlamak için can atıyorlar. Allahım, Tedbirin ve takdirin ne büyüktür! Bir olan ve gücü her şeye yeten Allaha inandık![108]

 
Musa Niçin Memeleri Red Etti?

 
Bu hikmetli ilahi tedbirin yanında durur ve Musanın memeleri red etmesinin birtakım hikmetlerini yakalamaya çalışırsak, şunları tesbit edebiliriz;

1- Musanın annesine geri getirilmesi için bu ilahi bir tedbirdir.

2- Musa, Firavun'un sarayında her hengi bir annenin memesini kabul etseydi, annesinin sevgi,şefkat ve sıcaklığından yoksun kalırdı. Bilindiği gibi süt annesi ne kadar samimi olup itina gösterirse göstersin, annenin çocuğuna olan sevgi, şefkat ve özeninin yerini tutamaz.

2- Süt annelerinin memelerini red etmesinden önce annesi ortaya çıksaydı, suçlanır ve etrafında şüpheler yayılırdı. Çocuğun onunla ilgisi ortaya çıkabilirdi. Çünkü annenin çocuğuna olan özlemi ve telaşı iyi gözlemci olan herkese açıktır. Bu telaş ona karşı sevgisi, kucaklaması, bağrına basması, taşıması ve meme vermesinde kendini gösterir.

3- Memeleri kabul etmemesi, Yüce Allanın Firavun'a ve adamlarına karşı bir oyunudur. Nitekim bizzat kendilerini büyük bir hırs ve gayretle çocuğa süt anne arama durumunda bırakmıştır. Böyle bir durumda annesinin mememsini kabul etmesi şüpheye yol açmaz ve annesinin kendisiyle olan ilişkisini düşünmezler.

Sanki Yüce Allah, Firavun'a şöyle demektedir: Sen süt çocuğunu annesinin kucağından almak istiyorsun, ama biz senin ve kavminin onu annesine geri vermenizi, kendi hesabına annesini ona süt annesi tutmanızı, emzirmesi karşılığında ona ücretini vermenizi istiyoruz. Bizim istediğimizden   başkası   da   olmaz.   Sizler   de   bizim

isteklerimizi yerine getiriyorsunuz.[109]

 Allah, Musa'yı Annesine Geri Getiriyor:
 
Musa'nın kızkardeşi tam zamanında müdahale etti ve Firavun ailesine yapacağı hizmetleri önerdi.zaten onlar da çocuğun hayatını her yola başvurarak kurtarmanın çabası içinde olup bunun için yapılacak bir teklifi ne pahasına olursa olsun kabul etmeğe hazırdılar.

Kız kardeşi hakkında şüpheye yol açmayan bir yolla müdahale etti. Bu da ne kadar tedbirli ve planlı olduğunu, yetenekli ve ölçülü olduğunu, zeki ve isabetli düşündüğünü gösterir, "sizin adınıza ona bakacak bir aileyi size haber vereyim mi, onlar ona samimi bakarlar, dedi"

Sözündeki dikkatliliğe bakın! Size haber vereyim mi? Teşvik ve çocuğa acıma ifade eden bu sözlerle! Onların da elinden bu soruya evet demekten başka bir şey gelmez!

Süt çocuğuna sizin adınıza bakacak bir aile.Firavun ailesi adına, sizin adınıza bakacak bir aile.Bu aile ona güzel bakacak, güzel himaye edecek ve kendisine özen gösterecekler.Çocuğa samimi olarak bakacaklar.

Firavun bile bu teklifi kabul etti. Teklifindeki samimiyetten ve yardım etme arzusundan kimse şüphelenmedi. Bu kızın Musanın kızkardeşi. olduğu hiç kimsenin aklına gelmedi .Hiç kimse, bu çocuğun annesinin kucağına gideceğini aklına bile getirmedi. Ve Allah, Musayı annesine geri döndürdü. "Annesinin gözünün aydın olması   ve   üzülmemesi,   Allahın   vadettiğinin   gerçek olduğunu bilmesi için onu annesine geri döndürdük. Fakat insanların çoğu bunu bilmezler"

"Annesine geri döndürdük,Bundan anlıyoruz ki Allah onu annesine geri döndürmüştür. Çünkü ona bakmaya ve sahip olmaya kendisi herkesten daha layıktır. "Onu sana döndürüyoruz"   sözünü   gerçekleştirmek   için   Musa'yı annesine döndürdü. Çocuğunu kucaklayarak ve emzirerek gözünün  aydın  olması  için  onu  kendisine  döndürdü. Kaybettim  diye  üzülmemesi ve  ona  duyduğu  özlemle kendini   helak  etmemesi   için   çocuğu  kendisine   geri döndürdü.

Yüce Allah, Peygamber yaptığında ve Firavun'a gitmesini emrettiğinde Musa'ya bu nimetleri ve bu tedbiri hatırlatmış ve nimetini belirtmiştir. Ona şöyle demiştir : "Hani, kızkardeşin yürüyordu. Onlara, sizin adınıza ona bakacak kişiyi haber vereyim mi? diyordu. Böylece gözünün aydın olması ve üzülmemesi için seni annene döndürdük."[110]

 Musa'nın Annesi, Oğlunu Firavun'ın Hesabına Emziriyor:
 
Firavun ailesi, sat çouğunun bu kadının memesini kabul etmesine sevindiler. Böylece çocuğun hayatı kurtulmuş oldu. Hiç kimse bu kadının annesi olduğunu düşünmedi. Çocuğun süt annesi, koruyucusu, dadısı, annesi ve bakıcısı olrr.uk   üzere   Firavun   tarafından   Musa'nın   annesi görevlendirildi. Bu işi yaptığı için de Firavun ona ücret ödedi.

İşte bu, Allahın ilginç tedbirlerindendir.Musa, annesinin yanında kalsaydı, onu koruyamazdı, tehlike ve öldürülmeye maruz kalırdı. Musa, herhangi bir süt annesinden süt emerek Firavun'nın yanında kalsaydı, onun yanında annenin şefkat ve sevgisini bulmaz, annesinin duygulan rahat etmez ve oğlu hakkında huzur içinde olamazdı.

Yüce    Allah,    Musanın, Firavun 'in    komplosundan kurtulmasını  istemiş  ve  Musanın  sandık  ile  Firavunm sarayına taşınmasını, Firavunın karısının kalbi tarafından sevilmesini   dilemiştir.   Musa'nın,   Firavun'ın   yanında herhangi bir süt annesinin memesini kabul etmemesini, Firavunın sarayından annesine döndürülmesini, Firavunın askerlerinden     hiç    birinin     Musanın     annesinden şüphelenmemesini, Firavunın hesabına annesinin Musayı eYnzirme ve bakma görevini yapmasını ve bunun  için Firavun'ın malından ücretini almasını dilemiştir.

Yüce Allahın olmasını istediği bütün bu işlerde Firavunın iradesi işlevsiz kalmış ve yok olmuştur. Bütün bu işler Firavunın iradesine bir komplodur. Allahın istediğinin sonucu nerede, Firavunın istediğinin sonucu nerede!

Gerçekten, bu Firavun denilen adam da kimdir? Bu adam kim oluyor ki Allahın iradesini işlevsiz kılsın? Şüphesiz ancak Allahın istediği olur. Yazıklar olsun Firavun'a ve onun yolundan giderek firavnlaşan herkese! Yazıklar olsun! Ailahın iradesi karşısında hepsi ne kadar da zayıftırlar!

Çocuğunu emzirmek ve bunun için ücret almakla Musanın annesi, bir iyilik yaparak görevini yerine getiren ve bu görevden dolayı ücret alan herkes için darbı mesel/atasözü oldu.

Ebu Davud, Cubeyr Ibn Nufeyr'den, Rasulullahın şöyle buyurduğunu rivayet eder:" Ümmetimden cihad eden ve verilen ödülü alarak onunla düşmana karşı güç kazananlar, çocuğunu emziren ve bunun için ücret alan Musa'nın annesine benzerler."[111]

 Musa'nın Düşündürücü Yolculuğunun Hikmeti:
 
Kimileri Hz.Musa'nın bu düşündürücü yolculuğunun hikmetini sorabilir; Madem ki annesine dönecekti, Allah onu Firavun'un komplo ve eziyetinden kurtaracaktı, o halde neden su onu Firavun'unn evine sürüklesin, sonra Firavun onu annesine geri versin?

Yüce Allanın bu hikmetli ilahi takdirinin ve mucize olan rabbani tedbirinin elbette birçok hikmetleri vardır. Şöyleki;

1- Yüce Allah, Firavun'a bir komplo yapmak ve Allanın iradesi karşısında iradesinin ne kadar aciz ve işlevsiz olduğunu insanlara göstermek istiyor.

2- Allahın gücü ve tedbiri, irade ve isteğinin mutlaka gerçekleşeceği konusunda bu yolculuk, Aliaha düşmanlık yapan, müminlerle savaşan ve salih kullarına eziyet eden kişilere dersler, ibretler ve tehditler vermektedir.

3- AHah,  Firavun'un  komplo  ve  zararından  Musa'yı koruyacak başarılı  yolu  sağlamak  istiyor.   Annesinin kucağında yaşamasını sağlamak, emniyet ve güven İçinde, hem de ücretini Firavun'dan alarak annesinin memesinden emmesini istemektedir.

4- Allah, bizzat Firavun'un evinde güzel ve iyi Örneklerin olabileceğini göstermek istiyor. Bu örnek de Musayı seven ve onu savunan Firavun'un karışıdır. Kafir ve hayırsız evden saiih ve iyi insanlar çıkabilir.

5- AlIah, Musaya iyiliklerini hatırlatmak, ona verdiği nimetleri, kendisini korumasını ve hayatında mucizelerinin gerçekleştiğini göstermek işitiyor.

6- Allah, bu yolculukta açığa çıkan gizli birtakım erlerinin olduğunu göstermek istiyor.[112]

 Bu Yolculukta Allanın Erleri:
 
Kur'anı Kerim, Musanın korunmasında ve annesine geri getirilmesinde   rol   oynayan   Allanın   erlerini   bizlere göstermektedir. Onlardan bazıları şunlardır:

1- Musa'nın içine konduğu sandık. .   

2- Sandığı taşıyan su.

3- Musa için yumuşayan ve onun sevgisiyle dolan Firavun'un karısının kalbi.

4- Annesine dönünceye kadar her türlü süt annesinin memesini tutmayan Musanın iki dudağı.

Yüce Allanın bu erleri görevlendirmesi, yerin ve göklerin erlerinin Allanın olduğunu, dilediği işler için onlardan dilediklerini görevlendirdiğini gösterir. Allanın erlerini ancak o bilir.

Görününşte hür iradesi, tercihi, aklı ve bilinci olmayan bu dört tür erin görevlendirilmesi, metafiziği İnkar eden ve insandan başkasının aklı, iradesi, idraki, ruh ve bilinci olmadığını söyleyen materyalistlere iyi bir cevaptır.

Bunlar, doğuşunun daha ilk günlerinde olan bir çocuğun iki dudağının hiçbir seçimi ve tercihi olabileceğini, memeleri ve sütü red edebileceğini ve annenin memesi olan özel bir meme üzerinde ısrar etmesini hiç düşünmezler. Böyle bir şeyin olabileceğini akılları almaz.

Görünüşü itibariyle olay son derece tuhaftır. Ama kesinlikle kavrayışlı ve basiretli mümin akılla çatışmaz. Böyle bir şey makul işler dairesinin kapsamına girer. Çünkü bunu isteyen Yüce Allah kendisidir. İki dudağa memeyi

kabul etmemesini emreden ve süt annelerinden süt emmeyi yasaklayan Allahtır. Mümin akıl, Allanın iradesinin geçerli olduğunu, dilediğini yaptığını ve evrendeki bütün varlıkların Allanın emirlerini yerine getirip iradesini gerçekleştirdiğini şüphesiz kabul eder.[113]

 Musa'nın Annesine Sonra Ne Oldu?
 
Kur'an,   Musa'nın   annesinin   hayatının   burasında durmaktadır.  Daha sonra ona ne olduğunu bilmiyoruz. Kur'anın bize anlattıklarından Musa'nın annesinin hayatı hakkında  bütün   bilgimiz  şudur;   îsrailoğullarından  bir kadındır. îmran adında israil oğullarından bir adamın eşidir. Mümin  ve  salih bir kadındır.  Musa'nın  korunması ve Firavun'ın tehlikesinden kurtulması için Allah ona başarılı bir yol öğretmiştir. Allah, oğlunu ona döndürmüştür, onu emzirmiş ve evinde büyüyüp yetişmesini sağlamıştır.

Kur'an, onun hayatından sadece Musa'nın çocukluk yıllarıyla ilgili bölümü anlatmaktadır. Kur'anın anlattıklarında kadının hayatından son perde, ücretini ödemek üzere, Firavun'un emri ile çocuğunun kendisine döndürülmesi, onu emzirmesi ve bakımını üstlenmesi perdesidir.

Bundan sonra ne kalmıştır? Musa'nın çoukluk yıllarıyla bağlantısı olan ve anılmaya değen başka bir şey kalmış mıdır? Hayır.

Onun için Kur'an, kadının hayatından bu perdede kalmış ve anlatımını bu görüntü ile bitirmiştir. Bu da objektif ve sanatsal bir bitirmedir.

Kur'anın durduğu yerde durmamız, sustuğu şeyler hakkında susmamız ve onun bize vediği bilgilerle yetinmemiz gerekir. Kur'anın verdikleriyle yetinmeyenleri Allah doyurmasın!

Kur'an, sonra Musa'nın hayatından atlamalar yaparak yetişkin olarak karşımıza çıkarmaktadır. Sütten kesildikten sonraki çocukluk hayatını, daha sonraki yetişkin hayatını atlayarak vermektedir.Çünkü öyküsü için bu sahneler zorunlu değildir.

Musanın çocukluğundan sonra önemli olan şey, hayat, hamaset, hamiyet, iman, ihlas sevgi, mazlumları savunma ve ezilenleri destekleme ruhu ile coşan gençliğidir. Yüce Allah buyuruyor:

"Musa erginlik çağına gelip olgunlaşınca, ona hikmet ve ilim verdik. İyi davrananları böyle mükafatlandırırız. Musa, halkının haberi olmadığı bir zamanda şehre gidi. Biri kendi adamlarından, diğeri de düşmanı olan iki adamın döğüştüğünü gördü. Kendi tarafından olan kimse, düşmanına karşı ondan yardım istedi. Musa, onun düşmanına bir yumruk vurdu ve ölümüne sebep oldu."[114]

Bu kitabın konusunun dışına çıkmamak için bu kadarla yetinip Musanın öyküsüne girmeyeceğiz. Çünkü konumuz Musanın kendisi değil, annesidir. Öyküsünden de sadece annesiyle bağlantısı olan kısmı sunduk.[115]

 Sınama Hadisi, Ateş ve Hurma Hikayesi:
 
Caşka öyküye geçmeden önce sınama hadisine ve hurma ile ateş hikayesine işaret etmeyi gerekli görüyorum. Annesine  döndürülmeden  önce  Firavun'ın  evinde  süt

çocuğu iken başına gelmiş birtakım şeylerden sözetmesi sebebiyle bu olay üzerinde durmak istiyorum.

Yüce Allah, nimetini kendisine hatırlatarak Musa'ya şöyle buyurmuştur: "Bir adam Öldürmüştün, seni üzüntüden kurtarmış ve sınavdan geçirmiştik"[116]

Önceki müfessirlerin çoğu sınav hadisini naklederler. Onu İbni Abbas'a nisbet ederek Rasulullahtan rivayet ettiğini iddia ederler. Sınav hadisi ile beraber ateş ve hurma hikayesini de anlatırlar.

iddialarına göre, süt çocuğu olan Musa, Firavun'un sarayında iken, Firavun'ın karısı çocuğu kucağında taşımasını söylemiş, kucağında tutunca Musa, Firavun'un sakalına bakmış ve aşağıya çekmiştir. Firavun da bu yaptığına kızmış, bunu uğursuzluğuna yormuş ve düşmanlığına bir işaret görerek boğazlanmasını emretmiş.

Karısı araya girmiş ve bunun ne yapacağını bilmeyen bir çocuğun hareketi olduğunu belirterek öldürmemesini rica etmiş. Bu hareketinin kasıtlı olmadığını, çocuğun neyi alacağını, neyi bırakacağını, neyi seçeceğini bilmediğini söylemiş, istersen ona bir köz, bîr de hurma getir ve onlardan hangisini tutacağına bak, közü tutarsa, suçsuz olduğu ve bu hareketinin sana karşı kasıtlı bir hareket olmadığı, ama hurmayı tutarsa bu işi bilinçli olarak yaptığı, seni tehdit edip meydan okuduğu anlaşılır, demiş.

Derler ki, Firavun ona bir köz, bir de hurma getirmiş, Musa közü alarak dili üzerine koymuş ve dilini yakmış, bu da onda kalıcı bir kekeleme meydana getirmiş.

İddialara göre bu kekemenin delili şudur; Allah, Firavun'a gitmesi için onunla konuştuğu zaman, ondan dilindeki o kekemeyi gidermesini ve düğümü çözmesini istemiş. Onun için Yüce Allaha şöyle dua etmiş: "Allahım, bağrımı aç, işimi kolaylaştır ve dilimden düğümü çöz, sözümü anlasınlar"[117]

Kur'anın Öykülerine bakış metodumuzun gereği gerek sınama hadisi ile ilgili olarak, gerekse köz ve hurma hikayesi ile ilgili olarak söylenen bu şeyleri ne kabul ederiz, ne de Allanın kitabını onlarla tefsir ederiz.

Bir kere, Allanın rasulundan gelen sahih bir hadis olmadığı için kabul etmiyoruz. Hadis denilen bu bilgi, sürekli atılmasını istediğimiz israiliyyattan başka birşey değildir. Uzun sınama hadisini kaydettikten sonra îbn Kesir Ta Ha suresinin tefsirinde şöyle demektedir;

"ibni Abbasın sözlerinden mevkuf bir rivayet olup sadece bazı kısımları rnerfudur. Öyle görülüyor ki Îbn Abbas onu Ka'bu'l-Ahbar'm nakledilmesi mubah sayılan israiliyyat rivayetlerinden almıştır. Allah en iyi bilir! "[118]

Durum böyle ise ve köz ile hurma hakkındaki raveyetleri kabul etmediğimize göre, Hz.Musa'nın Ailahtan çözmesini istediği dilindeki düğüm nedir?

Allah en iyi bilir, bu biyolojik bir düğüm değil, manevi bir düğümdür. Psikolojik reaksiyondan doğan bir tutukluluktur. Bu bilinen bir psikolojik durumdur. Çünkü insan bir olay, bir durum veya bir sözden çok etkilendiği ve o etki altında iken konuştuğu zaman anlaşılmayan ve açık olmayan hızlı ve ardışık bir şekilde konuşmaktadır. Etkilenmesi öyle bir reaksiyon derecesine varabilir ki sesi kesiliyor ve konuşamaz bir duruma geliyor.

Hz.Musa'nın Firavun karşısında böyle bir durumdan geçmekten endişelendiği sanılıyor. Firavun'un yalanlaması ve hakkında her türlü zorbalığa, zulüm ve fesada başvurması karşısında sinirlerine hakim olamamaktan endişelendiği anlaşılıyor. Bu durumda dilinden kelimelerin seri bir şekilde dökülmesi ve dinleyenlerin onları anlamamasından   endişeleniyor   yahut   aşırı   tepki   ve sıkıntıdan dolayı kelimelerin içinde hapsolup telaffuz edememesinden korkuyordu. Bunun neticesi olarak vahyi tebliğ etmemiş ve hazır olanlara karşı delili ortaya koyamamış olma korkusu vardı. Bu sebepten manevi tutukluğu gidermesi için Allaha dua etmiş, bu psikolojik düğümü dilinden çözmesini, sinirlerine hakim olup sükunetini korumak istemiştir. Allah da dileğini kabul etmiştir. Allah en iyi bilendir, dilindeki psikolojik manevi düğümden anladığımız budur.

Fi zilal'il-Kur'an'da Seyyid Kutup şöyle der: "Musa'nın "Beni yalanlamalarından, içimin sıkılıp konuşamamaktan korkarım"[119] sözünden anlaşılan şudur; Korkusu, sadece yalanlamalarından değildir. Belki canının sıkılacağı bir zamanda dilinin konuşamayıp mesajını açıklama ve yalanlamalarını tartışıp çürütme imkanına sahip olamama korkusuydu. Çünkü dilinde bir tutukluluk vardı. Ta Ha suresinde "DÜilmden bir düğüm çöz ki sözümü anlasınlar" dediği düğümdür. Bu tutukluk, tepkiyi kelimelerle ifade edememekten kaynaklanan bir can sıkıntısına sebep olur ve tepki arttıkça tutukluluk da artar, can sıkıntısı da fazlalaşır. Bu da bilinen bir psikolojik durumdur. "[120]

 Hz.Musa'nın Annesi Öyküsünden Çıkarılan Dersler
 
Musa'nın annesinin öyküsünden çıkan derslere bakalım. Bu dersler öyküyü analiz ederken geçmişti. Şimdi de onları özet olarak verelim,.

1- Musanın annesi peygamber değildir. Allanın ona vahyetmesi, sadece ilham yolu olmuştur.

2- Öykülerinin ayrıntılarını öğrenmek için Kur'an ve sahih sünnetle yetinmek gerekir.

3- Israiloğullarının doğan erkek çocuklarını öldüren Firavun çok zalim, bozguncu ve mübtekbir birisidir.

4- Allahın iradesi karşısında Firavun'm iradesi işlevsiz ve geçersiz olmuştur. Çünkü ancak Allanın dediği olur.

5- Kim Allanın iradesine karşı durursa, o zayıf ve aciz kalır, eninde sonunda başarısız ve mağlup olur. Allanın düşmanları nerede olursa olsunlar mutlaka yenilecek ve başarısız olacaklardır. Çünkü aptallık ve ahmaklıkla Allaha karşı savaşıyorlar. Kadir olan Yüce Allaha karşı savaşarak kim galip gelebilir?

6- Allah,   sözünü   gerçekleştirmek,   iradesini   geçerli kılmak, dostlarını korumak ve düşmanlarını kahretmek için dilediği yolları ve araçları seçer.

Müminlerin görevi Allah'a tam güvenmek, görevlerini yerine getirdikten sonra sonuçlarını ona havale etmek, ona güzelce tevekkül etmek ve kafirlere karşı galip gelmelerini sağlayacak   maddi   sebeplerin   tümüne   sarılıp   gerekli tedbirleri almaktır.

7- tnsanlar ne kadar plan ve proje yapsalar, ne kadar ince eleyip sık dokusalar, bütün yaptıkları Allahm takdir ve tedbiri karşısında anılmaya değmez ve bir hiç gibidir.

8- însanIar bir şeyi yapmaktan ve bir kişiyi koruyup desteklemekten aciz kalabilirler. Ama Allah savunup desteklerse, o galip ve üstün olur. Çünkü yerde ve göklerde Allahı hiçbir şey aciz bırakamaz.

9- Yerde ve göklerde Allahm gizli askerleri vardır. Onun askerlerini de ancak kendisi bilir. Bir işi yaparken kişinin kendisinin   de   bir   asker   olabileceği   kimsenin   aklına gelmeyebilir. Fakat Allah, o askerlerden dilediği iş için istediğini görevlendirir.

10- Hayatlarının ilk anından itibaren, hatta daha annelerinin karnında iken, Allah dostlarıyla beraberdir. Onlar için zorlukları kolaylaştırır, yolu açar ve tehlikelerden kurtarır. Allah dostlarının hayatları, tavırları ve cihadları üzerinde bunun etkisi büyük olur.

11- llahlık ve rablık iddia eden Firavun'un evi içten fethedilmişti.  Görünüşte  insanların  en yakını olan  eşi

kendisine inanmıyor, eşi ve ortağı olmayan Allaha iman üyordu. Allah, kalbine Musa bebeğini sevmesini, ücret

'şılığmda bakımını annesine vermesini ve savunmasını emretmiştir. Firavun bu durum karşısında aciz kalmış ve karısının isteklerini kabul etmekten başka bir şey elinden gelmemiştir.

12- Allah, Firavun'a oyun kuruyor ve insanların önünde ancak gafletle yapılacak davranışlara sürüklüyor, işte, yanında süt çocuğunun yaşamasını kabul ediyor, sarayında büyümesine onay veriyor, onun eliyle daha sonra helak olması için bakım, koruma ve gözetiminin ücretini kendisi üstleniyor.

13- Allah, kendilerine bağışladığı ve nimet olarak verdikleriyle insanlardan salih kullarının kaybettiklerini karşılıyor. İşte süt çocuğu olan Musa, geçici bir süre için annesinin kucak sıcaklığını, sevgisini yitiriyor, ama Allah ona verdiği sevgisi ile bu kaybını karşılıyor.

14- Yiğitierin eğitimi gevşeklik, nazlılık ve sululukla gerçekleşmez. Aksine sıkıntı, ciddiyet ve zorluklardan geçerek sağlanır. İşte Musa, sandığa konuyor, sandık suya bırakılıyor, su onu Firavun'nın sarayının önüne atıyor ve amansız düşmanına bir hediye olarak sunuyor. Fakat Allah onu koruyor.

15- Allah, dostlarını ve sevdiği kişileri sınayabilir. Başlarına musibet ve sıkıntı getirebilir. Başlarına böyle bir şeyin gelmesi, Alİahm onları sevmediği ve kendilerinden razı olmadığını göstermez. Sınama, nefislerin cilası, imanın kökleşmesi, Allahm yanında makam ve derecelerin yükselmesi içindir.

16- Süt çocuğu Musanın iki dudağının annesinin memesi dışında bütün süt annelerinin memelerini tutmaması, gayb ve ruh alemini inkar eden ve insandan başkası için yaşama, akıl, kavrama, seçme ve anlamanın olduğunu kabul etmeyen münkir materyalistlere güçlü bir cevaptır.

17- Allah sözünden caymaz. Musa'nın annesine oğlunu sağ salim olarak geri getireceğini vadetmiş ve hiç kimsenin aklına gelmeyen bir yolla onu annesine döndürmüştür.

18- Musayı emzirmesi karşılığında annesinin Firavun'dan ücret alması, Allahın ona ikramı ve nimet vermesi sayıldığı gibi, görevini yapıp onun için ücret alan kişiye de kendisi Örnek sayılmaktadır.

19- Planlama ve düzenleme için .tedbirli ve ihtiyatlı olmak için beşeri yolların en başarılı ve üstün olanını seçmek, Musa'nın kız kardeşinde gördüğümüz gibi, düşmandan sırlan gizlemek, onlara karşı zeki ve akıllıca davranmak gerekir.[121]


[94] Taha,36-4Û

[95] Kasas,1-13 Dr.Salah Abdulfettah Halidi, (Çeviren: Prof.Dr.İbrahim Sarmış), Kur'an Öyküleri, Kitap Dünyası Yayınları,  (2.Baskı) Konya 2005: I/60-61.

[96] Dr.Salah Abdulfettah Halidi, (Çeviren: Prof.Dr.İbrahim Sarmış), Kur'an Öyküleri, Kitap Dünyası Yayınları,  (2.Baskı) Konya 2005: I/62.

[97] Dr.Salah Abdulfettah Halidi, (Çeviren: Prof.Dr.İbrahim Sarmış), Kur'an Öyküleri, Kitap Dünyası Yayınları,  (2.Baskı) Konya 2005: I/62-63.

[98] Dr.Salah Abdulfettah Halidi, (Çeviren: Prof.Dr.İbrahim Sarmış), Kur'an Öyküleri, Kitap Dünyası Yayınları,  (2.Baskı) Konya 2005: I/63-64.

[99] Nahl.43

[100] Hiy türünden olup Kur'an ile sabittir. Kişinin aklından bazı şeylerin geçmesi, içz.Musa'nın annesine yapılan vahiy, büyük ihtimalle Hz.Meryeme yapılan vahine damlaması yahut sahip olduğumuz her şey Allanın vergisi olduğu gibi bilgilerimiz de Aliahın vergisidir, anlamında değil de, Peygamberlik vahyi gibi Atlahtan bilgi almak anlamında kendilerine Allahtan İlham geldiğini iddia edenlerin söyledikleri/yazdıkları ise, iftira ve şeytanın aldatmasından başka bir şey değildir. Çünkü Hz.Muhammed'le peygamberlik son bulmuş ve vahiy kesilmiştir. "Allah bir insanla ancak vahyederek veya perde arkasından konuşur yahut bir elçi göndererek izniyle, dilediğini vahyeder"(42 Şura(51).(çeviren). Dr.Salah Abdulfettah Halidi, (Çeviren: Prof.Dr.İbrahim Sarmış), Kur'an Öyküleri, Kitap Dünyası Yayınları,  (2.Baskı) Konya 2005: I/64-65.

[101] Dr.Salah Abdulfettah Halidi, (Çeviren: Prof.Dr.İbrahim Sarmış), Kur'an Öyküleri, Kitap Dünyası Yayınları,  (2.Baskı) Konya 2005: I/65.

[102] Kurlubi Tefsiri,13/252 Dr.Salah Abdulfettah Halidi, (Çeviren: Prof.Dr.İbrahim Sarmış), Kur'an Öyküleri, Kitap Dünyası Yayınları,  (2.Baskı) Konya 2005: I/66.

[103] Dr.Salah Abdulfettah Halidi, (Çeviren: Prof.Dr.İbrahim Sarmış), Kur'an Öyküleri, Kitap Dünyası Yayınları,  (2.Baskı) Konya 2005: I/66-67.

[104] Dr.Salah Abdulfettah Halidi, (Çeviren: Prof.Dr.İbrahim Sarmış), Kur'an Öyküleri, Kitap Dünyası Yayınları,  (2.Baskı) Konya 2005: I/67-68.

[105] Dr.Salah Abdulfettah Halidi, (Çeviren: Prof.Dr.İbrahim Sarmış), Kur'an Öyküleri, Kitap Dünyası Yayınları,  (2.Baskı) Konya 2005: I/68-70.

[106] Enfal,24 Dr.Salah Abdulfettah Halidi, (Çeviren: Prof.Dr.İbrahim Sarmış), Kur'an Öyküleri, Kitap Dünyası Yayınları,  (2.Baskı) Konya 2005: I/70-71.

[107] Dr.Salah Abdulfettah Halidi, (Çeviren: Prof.Dr.İbrahim Sarmış), Kur'an Öyküleri, Kitap Dünyası Yayınları,  (2.Baskı) Konya 2005: I/71-72.

[108] Dr.Salah Abdulfettah Halidi, (Çeviren: Prof.Dr.İbrahim Sarmış), Kur'an Öyküleri, Kitap Dünyası Yayınları,  (2.Baskı) Konya 2005: I/72-74.

[109] Dr.Salah Abdulfettah Halidi, (Çeviren: Prof.Dr.İbrahim Sarmış), Kur'an Öyküleri, Kitap Dünyası Yayınları,  (2.Baskı) Konya 2005: I/74-75.

[110] Dr.Salah Abdulfettah Halidi, (Çeviren: Prof.Dr.İbrahim Sarmış), Kur'an Öyküleri, Kitap Dünyası Yayınları,  (2.Baskı) Konya 2005: I/75-76.

[111] Suyuti, el-Camiu's-Sağir"de değinerek mürsel saymıştır. Çünkü Cubeyr İbn Nufeyr Rasulullaha yetişmemiştir. Bu şekilde rivayet eden sahabinin adı düşürülmüştür. Ama el-Munavi, Faydu'l-Kadir'de, Cubeyr ibn Nufeyr'in onu Halid İbn Velid ve Ubade ibn Samit'ten aldığını belirtmiştir. Bununla Munavi .hadisin mevsul olduğunu sağlamakta ve mürselliğini gidermektedir. Böylece hadis sahih olmaktadır. Ondan sonra munavi şöyle demektedir:

ibn Arabi, Muaz hadisi ofarak rivayet etmiştir. Hafız Iraki bu rivayet için senedi doğru, ama metni münkerdtr, demiştir. Bkz.Faydu'l-Kadir Şerhu'l-Camii's-Sağir,5/511 Dr.Salah Abdulfettah Halidi, (Çeviren: Prof.Dr.İbrahim Sarmış), Kur'an Öyküleri, Kitap Dünyası Yayınları,  (2.Baskı) Konya 2005: I/76-77.

[112] Dr.Salah Abdulfettah Halidi, (Çeviren: Prof.Dr.İbrahim Sarmış), Kur'an Öyküleri, Kitap Dünyası Yayınları,  (2.Baskı) Konya 2005: I/78.

[113] Dr.Salah Abdulfettah Halidi, (Çeviren: Prof.Dr.İbrahim Sarmış), Kur'an Öyküleri, Kitap Dünyası Yayınları,  (2.Baskı) Konya 2005: I/79-80.

[114] Kasas,14-15

[115] Dr.Salah Abdulfettah Halidi, (Çeviren: Prof.Dr.İbrahim Sarmış), Kur'an Öyküleri, Kitap Dünyası Yayınları,  (2.Baskı) Konya 2005: I/80-81.

[116] Taha,40

[117] Ta Ha,27-28

[118] İbn Kesir, Tefsir,3/153, Sözkonusu sınama hadisinin tamamı için bkz.Age.3/148-153

[119] Şuara, 12-13

[120] Fi ziteli'l-Kur'an,5/2589 Dr.Salah Abdulfettah Halidi, (Çeviren: Prof.Dr.İbrahim Sarmış), Kur'an Öyküleri, Kitap Dünyası Yayınları,  (2.Baskı) Konya 2005: I/81-84.

[121] Dr.Salah Abdulfettah Halidi, (Çeviren: Prof.Dr.İbrahim Sarmış), Kur'an Öyküleri, Kitap Dünyası Yayınları,  (2.Baskı) Konya 2005: I/85-88.


ceren
Thu 23 April 2015, 08:47 pm GMT +0200
Aleykümselam.Rabbim razı olsun paylaşımdan kardeşim.Rabbim Hz.Musanın annesine onu denize bırakmasını emretti ve Hz.Musaya sahip çıktı daha sonra annesine getirildi.