saniyenur
Sun 24 June 2012, 10:49 am GMT +0200
Hz. Muhammed’în Çocukları
Peygamber'ın kendisine Mısır kralı tarafından cariye olarak hediye edilen Kıpti Mari-ye'den doğan İbrahim hariç bütün çocukları ilk hanımı Hatice'den doğmuştur. Bütün erkek çocukları daha küçüklüklerinde vefat etmiştir.
Hz. Peygamber'ın çocukları hakkında değişik rivayetler vardır. Altı çocuğu olduğu konusunda ittifak edilmiştir: İki erkek; Kasım, İbrahim ve dört kız; Zeyneb; Rukiyye, Gülsüm ve Fatıma.
Diğer bazı rivayetlere göre: Tahir ve Tayyib adlı iki oğlu daha vardı. Bir diğer rivayete göre ise henüz bebekken ölen Abdullah adında bir oğlu vardı ve onun diğer isimleri Tahİr ve Tayyib idi. Yine bir başka rivayet Abdi Menaf adlı bir oğlu olduğunu söylemektedir. Bütün rivayetler bir araya toplanırsa, çocukların toplam sayısı oniki oluyor; sekiz erkek ve dört kız. Kızlar hakkında hiçbir görüş ayrılığı yoktur. Ancak erkek çocukların sayısı hakkındaki görüşlerde büyük farklılıklar vardır. Mamafih bütün rivayetler Hatice'den olan Kasım'ı ve Mariye'den alan İbrahim'i kabul etmektedirler.
Kasım: Peygamber'in en büyük oğlu idi ve nübüvvetten yaklaşık on bir yıl evvel doğmuştu. Ona izafeten Hz. Peygamber Ebu Kasım adını almıştır. İbni Sa'd'a göre, Kasım iki yaşına kadar yaşamıştır. İbni Faris onun eşyayı-tanıyacak bir yaşa ulaştığını söylemektedir. Fakat babasının nübüvvetinden önce ölmüştür. Rivayetlere göre, Kasım, Hz. Peygamber'in ilk çocuğu Mi ve aynı zamanda İlk ölen çocuğu olmuştur. Hz. Muhammed, onu çok severdi ve kendisine Ebu'l Kasım denmesinden hoşlanırdı. Bu sebepten sahabiler kendisine bu isimle seslenirlerdi.
Zeyneb: Zeynebin, Hz. peygamber'ın en büyük kızı olduğu ve Kasım'dan sonra nübüvvetten on yıl kadar evvel doğduğu konusunda rivayetler ittifak halindedir. Teyzesinin oğlu Ebu'l As bin Rabi ile evlenmiştir. Bedir Gazvesinden sonra Müslüman olmuş ve Medine'ye hicret etmiştir. Bedir Gazvesin'de kocası Ebu'l As esir alındı. Bunu üzerine Zeyneb onun serbest bırakılması için annesi Hatice'nin hediyesi olan bir kolyenin de bulunduğu bir miktar para ve mücevherat gönderdi. Ebu'l As serbest bırakıldığında Hz. Peygamber, ondan Zey-neb'i Medine'ye göndereceğine dair söz aldı. Ebu'l As sözünü yerine getirdi. Fakat Zeyneb Medine yolunda iken Hebbar b. Esved onu bindiği deveden mızrağı İle yere düşürdü. Zeyneb hamile idi ve bu düşme sonucu çocuğunu kaybetti.
Zeyneb, Medine'ye geldi ve kocası ise Mekke'de müşrik olarak kaldı. Daha sonraları kocası bir-iki kere daha esir düştü. Fakat Zeyneb onu himaye etti. En sonunda o da İslam'ı kabul etti. Bir rivayete göre, kocası Medine'ye geldiğinde onunla ikinci kez nikahlandı. İbni Abbas'a göre ise yeni bir nikahı yapılmadı. İkinci nikahtan sonra Zeyneb, kısa bir süre yaşadı ve hicri 8. yılda vefat etti. Cenazesinde Hz. Peygamber'da bulundu.
Zeyneb iki çocuk bıraktı, Ali adında bir erkek ve Umame adında bir kız. Hz. Peygamber Umame'yi çok severdi. Bunun hakkında meşhur bir rivayet vardır.
Bir keresinde Hz. Peygamber, namaz kılıyorken Umame'yi de omuzlarında taşıyordu. Rükuya vardığında onu yere koyuyor, secdeden kalkınca yine omuzlarına alıyordu. Bir defasında Hazreti Peygamber'e içinde altın bir kolye bulunan birkaç parça hediye gelmişti. Umame bir köşede oynuyordu. Hz. Peygamber bu kolyeyi ailesinin en sevgili olanına vereceğini söyledi. Hz. Peygamber'ın zevceleri bu şerefin Hz. Aişe'ye ait olacağını düşündüler. Fakat Peygamber Umame'yi çağırdı ve kolyeyi onun boynuna taktı. Hz. Ali, Fatıma'nın vefatından sonra Umame ile evlendi.
Rukiyye: Rukiyye Hz. Peygamber'in ikinci kızı idi ve Zeyneb'ten, üç yıl sonra doğdu. Bazı rivayetler Rukiyye'nin Peygamber'ın en büyük kızı olduğunu söyleseler de bu rivayetler güvenilir değildir. Nübüvvetten evvel Utbe b. Ebu Leheb ile evli idi. Nübüvvetten sonra Ebu Leheb oğullan Utbe ve Peygamber'in diğer kızı ile evli olan Uteybe'ye hanımlarını boşamalarını söyledi. Her ikisi de Hz. Peygamber'ın kızlarını boşadılar.
Daha sonra Peygamber, Rukiyye'yi Hz. Osman'a verdi. Osman ve Rukiyye, Habeşistan ve Medine'ye ilk hicret edenler arasında idiler. Rukiyye'nin Habeşistan'da bir oğlu doğdu, ancak çocuk altı aylık iken öldü. Rukiyye Medine'ye geldiğinde hastalandı ve Bedir Gazvesi esnasında vefat eti. Zeyd b. Harise'nin Medine'ye dönüp Bedir zaferini müjdelediği gün vefat etmiştir. Peygamber, Bedir Gazvesi sebebiyle cenazesine katılamamıştır.
Ümmü Gülsüm: Ümmü Gülsüm Peygamber'ın üçüncü kızıdır. Önce Uteybe b. Ebu Leheb ile evlenmişti. Fakat, Ebu Leheb'in İsteği üzerine kocasından boşanmıştır. Bedir Gazvesi yümda Rukiye, Osman ile evlenmiştir. Hicret'in 9. yılında vefat etmiştir. Peygamber cenazesinde bulunmuştur. Hiç çocuğu olmamıştır. Bazı rivayetler iki oğlu olduğunu fakat bebekken öldüğünü söylemektedir.
Fâtıma: Fatıma, Hz. Muhammed'in en ufak kızı idi ve Peygamber O'nu çok severdi. Ebu Bekr Razi'ye göre nübüvvetin ilk.yılında doğmuştur. İbni İshak ise İbrahim hariç Hz. Peygamber'ın bütün çocuklarının nübüvvetten önce doğduğunu rivayet etmektedir. İbni Cevzi'ye göre ise nübüvvetten beş yıl önce doğmuştur. Hicret'in ikinci yılında Hz. Ali ile evlenmiştir.
Önce Hz. Ebu Bekr daha sonra da Hz. Ömer Fatıma ile evlenmek istediler. Peygamber onlara bir cevap vermedi.Fakat Hz. Ali Fatıma ile evlenmeyi arzuladığını bildirince Hz. Peygamber ona: "Mehİr olarak verebileceğin bir şey var mı?" diye sordu. Ali, bir atı ve bir zırhı olduğunu söyledi. Hz. Peygamber atını muhafaza etmesini, savaş için gerekli olduğunu, fakat zırhını satmasını söyledi. Hz. Osman, zırhı 480 dirheme satın aldı ve bu parayı getirip Peygamber'e verdi. Hz. Peygamber Bilal'e bununla koku satın almasını söyledi ve nikah yapıldı. Hz. Peygamber çeyiz olarak bir yatak ve yastık verdi. Bir rivayete göre ise bir çarşaf, İki el değirmeni ve bir deri su kırbası verdi. Fatıma el değirmeni ve su kırbasını hayatının sonuna kadar sakladı.
Peygamber Hz. Ali ve Fatıma'yı çok severdi. Daima aralarında mesud bir ilişki sürdürmelerine gayret etmiştir. Bazen aile anlaşmazlıkları Fatimayı huzursuz ediyordu, fakat Hz. Peygamber hemen aralanna giriyor ve onları uz-laştırıyordu. Bir keresinde Fatıma'nın evine Ali ile Fatıma arasında bir niza varken gitti: Yine anlaşmazlıklarını uzlaştırdı, aralannda barışı tesis etti ve dışarıya sevinçli olarak çıktı. Sahabeler Peygamber'e nasıl olup da içeri girerken üzgün, şimdi İse neşeli olduğunu sordular. Peygamber: "Bana çok sevgili olan iki insanı barıştırdım." dedi. Bir defasında Ali, Fatıma'ya Çok kaba muamele etmişti. O da Peygamber'e şikayete gelmişti, arkasından AH de geldi. Fatıma, Peygamber'e şikayetini arzet-tiğinde O "Kızım! Hangi koca, karısının arkasından böyle uysalca gelir. Bunu idrak etmelisin" dedi. Ali, Peygamber'in bu sözlerinden çok etkilendi ve "Bundan sonra senin arzun hilafına birşey yapmayacağım" dedi. (AUame Şibli Nu-man, Seerat an-Nabi, c.II).
Fatıma'nın her ziyaretinde Peygamber ayağa kalkar, elini tutar, alnından Öper, onu kendi yerine oturturdu. Ve Hz. Peygamber onun evine gidince Fatıma elinden tutmak için ileri çıkar ve Peygamber'i kendi yerine oturturdu. Hz. Muhammed'ın şöyle dediği rivayet edilmektedir,: "Fatıma benden bir parçadır, onu inciten beni incitmiş olur, ve ona kin tutan bana kin tutmuş olur." Bİr keresinde Hz. Peygamber Ali ve Fatıma'ya yere oturmalarını söyledi, onları hoşnut etmeye çalışıyordu. Hz. Ali sordu: "Ey ALLAH'ın (c.c) Rasulü! Fatıma mı sana benden daha sevgili, yoksa ben mi sana Fatıma'dan daha sevgiliyim." Hz. Peygamber şöyle cevapladı: "O bana senden daha sevgili, sen de bana ondan daha sevgilisin." (Şeyh Abdülhak, Mu-haddis Dehlevi, Madarij al-Nubuwah, c.II),
Hz. Aişe rivayet etmiştir: "Hz. Peygamber geniş bir yün elbise giymiş dışarıda oturuyordu Hasan geldi, Peygamber onu giysisinin içine aldı, sonra Ali ve Fatıma geldi onları da giysisinin içine aldı ve şöyle buyurdu: 'ALLAH sizin üzerinizden bütün kötülükleri kaldırmayı diler ey Ehl-i Beyt; ve sizi saf ve lekesiz kılmak ister". (33:33) Bu dördü hakkında Peygamber ayrıca şöyle buyurmuştur: "Onlara savaş açana ben savaş açarım, onlarla barışanla ben barışırım.'* Bir keresinde" Fatıma'nın evine gittiğinde Onun deve kılından yapılma kalın bir aba giydiğini gördü ve gözleri yaşararak şöyle buyurdu: "Fatıma! Bugün zorluk ve yoksulluğa sabırla göğüs ger ki, yarın kıyamet gününde Cen-net'in nimetlerine kavuşabilesîn." Bir başka rivayet şöyledir: Hz. Peygamber elini Fatıma'nın göğsüne koyup şöyle dua etmiştir: "Ey ALLAH'ım! Ondan açlık acısını uzak tut." Fatıma o günden sonra kalbinde yoksulluk derdi çekmediğini söylemiştir. (Şeyh Abdülhak Muhad-dis Dehlevi, a.g.e.).
Hz. Peygamber bir sefere çıkarken en son Fatıma'nın evinden ayrılırdı ve seferden gelince de herkesten önce onu ve çocuklarını görür, sonra zevcelerinin yanına giderdi. Sahabe Hz. Aişe'ye, Peygamber'e bütün insanlar içinde en sevgili kimdi?, diye sormuşlardı. "Seyyide Fatıma" dedi. Sahabe yine sordu "Erkekler arasında kim?" ve Aişe cevapladı, "Onun kocası." (Şeyh Abdülhak Muhaddİs Delhvi, a.g.e.).
Seyyide Fatıma'nın 5 çocuğu oldu. Hasan, Hüseyin, Muhsin, Ümmü Gülsüm, ve Zeyneb, Muhsin küçükken öldü. Seyyide Fatıma hicretin 11 .yılında Peygamber'in irtihalinden altı ay sonra vefat etti. Öldüğünde 29 yaşında idi. Yaşı hakkında pek çok rivayet vardır. 29 olduğu şeklindeki Zerkani'ye ait ilk rivayet en güvenilir olanıdır.
İbrahim: İbrahim, Peygamber'in,en küçük çocuğuydu. Mısırlı Mariye'den hicretin 8. yılında doğmuştur. Oğlunun doğumu kendisine Ebu Rafi tarafından müjdelendiğinde, ona bir köle hediye etmiştir. Çocuk, Medine civarında yaşayan süt anneye verildi.
Peygamber, o eve sık sık oğlunu görmeye giderdi. İbrahim, sütannesinin evinde vefat etmiştir. Yaşı ile ilgili değişik rivayetler vardır. Bazıları, vefatında 15 aylık olduğunu, bazıları 2.5 aylık ve diğerleri 1 yıl 10 aylık olduğunu söylerler. Hz. Aişe'nin rivayetine göre 17 veya 18 ay yaşamıştır. Cennet el-Baki'ye defnedil-miştir. (Şeyh Abdülhak, Muhaddis Dehlevî Madarij al-Nubuwah, c.II).