- Hz. Ebu Katade

Adsense kodları


Hz. Ebu Katade

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

rray
sidretül münteha
Fri 6 May 2011, 03:39 pm GMT +0200
Hz. Ebu Katade (r.anh)


Ebû Katâde (r.a.) Fâris-i Rasûlüllah Rasûlüllah'ın süvarisi lakabıy­la meşhur bir yiğit... Rasûl-i Ekrem (sav) efendimizin Zû Kared gazvesinde özel iltifatına mazhar bir cengâver...

İsmi Haris, künyesi Ebû Katâde'dir Hazrec kabilesinin Seleme koluna mensuptur. Babası Rebi îbni Beldene, annesi Kebse binti Mazhar'dır. Ailesi, sahabe olan Sülafe binti Berrâdir. Bu zevcesinden Abdullah, Ma'bed, Abdurrahman ve Sabit adında dört oğlu dünyaya geldi.

Ebû Katâde ikinci Akabe bey'atinden sonra müslüman oldu. Bedir'den sonraki bütün gazvelere katıldı. Onun cesaret ve kahramanlığı Zû Kared gazvesinde baskıncı müşriklerin başkanı Mes'âde ile karşı karşıya geldiğinde bariz olarak görüldü. Bu karşılaşmayı kendisi şöyle anlatıyor:

"Medine'de bir at satın almıştım. Mes'ade atı görmüştü de bana: Ey Ebû Katâde! Bu atı niçin aldın diye sormuştu. Ben de:

"Rasûlüllah (sav)'in yanında bir cihad atı bulundurmayı istedim." demiştim. Mes'ade:

“Öldürmek, hiç de kolay olmayacak!" diye karşılık verince:

"Bu at üzerinde seninle karşılaşmayı Allah'dan dilerim." diye cevap verdim. Zû Kared mevkiinde baskıncı müşriklere saldırdığımız zaman yüzüme bir ok isabet etti. Oku ve demiri yüzümden çekip çıkardım tekrar saldıra­cağım zaman bana doğru bir atlı geldi. Miğferini kaldırıp yüzünü açtı ve

"Ey Ebû Katâde! İşte kavuştuk" dedi. Meğer Mes'adet'ül-Fezâri imiş.

Beni önemsemeyerek, çarpışmak mı yoksa güreşmek mi? Hangisini ister­sin diye sordu. Ben de:

“Bunu sana bırakıyorum” dedim.

“Öyle ise güreş!” dedi. Hemen atından indi kılıcını bir ağaca astı. Ben de atımdan inip kılıcımı başka bir ağaca astım. Sonra karşılıklı sıçraştık. Allahû Teâlâ kolaylık verdi de bir hamlede onu yere yıkıp göğsüne oturdum. O sıra başıma bir şey dokundu. Baktım ki Mes'ade'nin ağaca asılı kılıcı. Hemen uzanıp kılıcı aldım ve kınından sıyırdım. Seni sağ bırakmayacağım dedim. Mes'ade:

"Ey Ebû Katâde ne olur beni öldürme! Bizim küçükler kime kalacak?" diye yalvarmağa başladı. Fakat canına kastedene acımak olmazdı. Dolayısıyla onu öldürdüm. Kaftanımı da çıkarıp üzerine örttüm. Âtıma bindim ilerlerken, Mes'ade'nin kardeşi oğlunun üzerime geldiğini gördüm. Onu da mızrakla sırtından vurup yere yıktım.

İslâm süvarileri baskıncı müşrikleri bozguna uğratıp geri dönerken Sevgili Peygamberimiz de Zû Kared mevkiine gelmiş ve oraya karargâh kurmuştu. İki Cihan Güneşi efendimiz Ebû Katâde'yi görünce:

"Allah'ım onun saçma, derisine bereket ver. Onu zinde yaşat!" diye dua buyur­du. Ona:

"Mes'ade'yi sen mi öldürdün?" diye sordu. O da:

"Evet!" dedi. Fahr-i Kâinat efendimiz:

"Yüzüne ne oldu?" dedi. O da:

"Bir ok isabet etti Ya Rasûlallah!" dedi. Şefkat pınarı efendimiz:

"Yanıma yaklaş" buyurdu ve Ebû Katade'nin yarası üzerine püskürdü. Hiç bir ağrısı sızısı kalmadı. Ayrıca Mes'ade'nin atını ve kılıcını ona verdi. Resûl-i Ekrem (sav) efendimiz bir gün bir gece Zû Kared'de kaldı. Sabaha çıkınca;

"Bü gün süvarilerimizin hayırlısı Ebû Katade, yayalarımızın hayırlısı da Ebû Seleme oldu." buyurdu.

O, birçok seriyyelere iştirak etti. Hicretin 8. senesinde bir keşif kuvve­tinin başında Hadre tarafına gönderildi. Burada Gatafan kabilesi oturu­yordu. İkide bir müslümanîarın arazisine saldırıp yağma ederek rahatsız ediyorlardı. Ebû Katade (r.a.) bu kabileyi muhasara etti. Onları fena halde sıkıştırdı ve kaçırdı. Mallarını ganimet olarak aldı ve Medine'ye döndü. O, aynı senenin Ramazan ayında Batni Enam, Zi Hasab, Zi Merve taraflarına da gönderildi. O havalideki eşkiyayı temizleyerek huzur ve sükunu temin etti. Oradan da Mekke Fethine katıldı. Daha sonra Huneyn Gazvesine iştirak etti. Burada bir ara baş gösteren bozgun esnasında çok büyük kahramanlıklar gösterdi. Herkesin takdirini kazandı. Tebük seferinde ve Veda haccında da bulundu.

Ebû Katade (r.a.) Rasül-i Ekrem (sav)'in sohbetlerinden aldığı feyz ile hayatını Allah yoluna adamıştı. Ondan 170 kadar Hadis-i şerif rivayet etmişti. Hadislerin nakil ve rivayeti konusunda çok titiz davranırdı. Bir gün oğlu Ma'bed aralarında Rasûlullah (sav) şöyle buyurdu, böyle buyur­du diye konuşurlarken, babası bunları duydu. Yanlarına gelerek; "Siz ne konuştuğunuzu biliyor musunuz? Ben Rasûlullah (sav)'in:

"Benim söylemediğimi bana atfedenler Cehennemde kendilerine yer hazır­lasınlar." buyurduğunu işittim” dedi.

O, İslâm kardeşliğini yaşama konusunda da çok titizdi. Kardeşliği bütün canlılığıyla yaşardı. O yüksek bir ahlâkî nezâkete sahipti. Kardeşlerinin yoluna bütün malını sarfedebilirdi. Malının kıymeti yoktu. Birgün bir cenaze getirildi. Rasûl-i Ekrem (sav) ölenin borcu olup olma­dığını sordu. İki dinar borcu olduğu söylenince karşılığında bir şey bırakıp bırakmadığım sordu. Bırakmadığı bildirilince:

“O halde götürünüz namazını siz kılınız” buyurdu. Bunun üzerine Ebu Katâde (r.a.) derhal öne çıktı ve:

"Ya Rasûlallah Onun borcunu ödemeyi ben üzerime alıyorum." dedi. Ancak bundan sonra Rasûl-i Ekrem (sav) efendimiz kalkıp namazını kıldırdı. Sahabeler, ölülerini borçlu olarak defnetmiyorlardı. Zengin olanlar, zengin olmayanların borçlarını üstleniyorlardı. Ebu Katâde (r.a.) bu fedakârlardan birisidir.

O, bir muharebede ashâb-ı kiram su tedariki ile meşgul iken, kendisi Rasûi-i Ekrem (sav) efendimizin yanından hiç ayrılmadı. Efendimiz hay­vanların üzerinde bir rahilenin içindeydi. Bir ara oturdukları yerde daldık­larından vücutları öne doğru biraz eğilmişti. Ebu Katâde yanlarına giderek vücutlarını doğrulttu. Biraz sonra mübarek bedenleri tekrar eğilmiş ve düşecek bir vaziyet almışlardı. Ebû Katâde tekrar koşarak Rasûl-i Ekrem (sav) efendimizi kaldırdı.

"Kimsiniz" diye sordu.

“Ebû Katâde'yim” dedim. Bunun üzerine:

"Yâ Ebâ Katâde! Sen Allah'ın Resulünü muhafaza ile meşgul oldun. Allahû Teâlâ da seni muhafaza eylesin." diye duâ buyurdu. Bugünde Rasûlullah (sav)'in sünnetlerini muhafaza ve müdafaa edenler aynı duanın teminatı altındadırlar. Rasûlüllah (sav)'in sünnetini muhafaza edenleri Allah da muhafaza eder.

Ebû Katâde (r.a.) bu dualar hürmetine yetmiş yaşlarında iken bile onbeş yaşında imiş gibi zinde ve diri idi. O dört halife devrini de yaşadı.

Hz. Ali (r.a.) zamanında Nehrevan seferinde kumandanlık yaptı. 674 m. senesinde Küfe'de vefat etti. Cenâb-i Hak'dan şefaatlerim niyaz ederiz. Amin. [79]

Ebû Katâde (r.a.), cihadı sevdaya dönüştürmüştü. Cihad için hazırlık yapıyordu. Heran gelecek cihad emrine hazırlanıyordu. Sahabenin yolun­da yürüyen müslüman cihada hazırlıklı olan müslümandır. Sahabeler, cihaddan geri kaimayı zillet cümlesinden sayıyorlardı. Çünkü sahabe fıkhında terk-i cihad, zilletin garantisi kabul edilmiştir. Onlar için "Ricalim Havle Rasûl/Rasûl etrafındaki adamlar" tabiri kullanılır. Yani Rasûlüllah (sav)'in etrafında pervane olup onu savunanlar, onunla birlik­te Allah'ın davasının hakimiyeti,için savaşan yiğitlerdir.

 

[79] Hayatü's Sahâbe/M. Yusuf Kândehlevî; Hilyetü'l Evliya; El-İsabe Fi temyizi Sahâbe/İbn-i Hacerü'l Askalani; Suvcrun Min Hayalü's Sahâbe/Abdurrahman Ref'at el-Başâ, Beyrut/ty.

 



Bilal2009
Wed 2 January 2019, 04:38 pm GMT +0200
Esselamu aleyküm Rabbim bizleri canı ve maliyla cihad edenlerden eylesin Rabbim paylaşım için razı olsun