sumeyye
Wed 3 March 2010, 03:52 pm GMT +0200
Hz. Ali´nin Âmir ve Merhab´la Karşılaşıp Onları Öldürüşü
Âmir; iri ve uzun boylu bir adamdı. Üzerine iki kat zırh gömlek giymiş, demirlere bürünmüş idi ve:
"Karşıma çıkacak kim var?" diyerek haykırıyor, kılıcını sallayıp duruyor ve Müslümanlara saldırmaya hazırlanıyordu.
Hz. Ali onu karşıladı. Bacaklarına Zülfikarla vurup çökertti ve başını gövdesinden ayırdı.[226]
Merhab´a gelince; kendisi, HimyerYahudilerindendi.[227]
Hayberliler içinde, Merhab´dan daha cesaretli kimse yoktu.[228]
Merhab, kendisine mahsus kalenin başkanı ve kumandanı idi.[229]
Merhab, kardeşi Yâsir´in öldürüldüğünü görünce, silahlanıp askerleriyle birlikte kaleden dışarı çıktı.
Üzerine iki kat zırh gömlek giymiş, iki kılıç kuşanmış, başına da iki kat sarık sanrım işti.[230]
Başına aspur boyasıyla boyalı Yemen işi[231] bir miğfer, onun üzerine de yumurta biçiminde, taştan oyulmuş ikinci bir miğfer geçinin işti.[232]
Merhab´ın karşısında, benim diyen en babayiğit adam bile dayanamazdı.[233] Kendisi, kızmış, köpürmüş bir puğur deve gibi idi[234] Kılıcını sallayarak:[235]
"Hayber halkı iyi bilir ki, ben, gelip çatan harplerin tutuştuğu, kızıştığı zamanlarda tepeden tımağa kadar silahlanmış, cesaret ve kahramanlığı denenmiş Merhab´ımdır![236] Ben, kükreyerek geldikleri zaman, arslanlan bile kâh mızrakla, kâh kılıçla vurup yere sermişimdir!" diyerek recez söylüyor ve övünüyordu.[237]
Hz. Ali de:
"Ben oyum ki, anam bana Haydar [Arslan] adını takmıştır.
Ben, ormanların heybetli görünüşlü arslanı gibiyimdir!
Sizi geniş ölçüde ve çarçabuk tepeleyici bir er kişiyimdir!" diye recez söyleyerek Merhab´ın karşısına dikildi.[238]
Merhab; o gece, düşünde, kendisini birarslanın parçaladığını görmüştü.[239]
Belki de, Yüce Allah, Merhab´a düşünü hatırlatmak ve kendisinin kalbine korku düşürmek için, Hz. Ali´ye recezini böyle söyletmişti.
"Korkanın elinde, silah taşımaya güç kalmaz" denilir.
Hz. Ali ile Merhab, karşılaşınca, birbirlerine kılıç vurdular.
Hz. Ali Merhab´ın tepesine kılıçla öyle bir darbe indirdi ki,[240] kılıç Merhab´ın siperlendiği kalka-nını[241] ve demirden miğferini kesti.[242] Başını ikiye ayırdı![243] Dişlerine kadar işledi!
Karargâh halkı da kılıcın çıkardığı madenî, acı sesi işittiler.[244]
Hayber karargâhında bulunan Hz. Ümmü Seleme de:
"Merhab´ın dişlerine kadar inen kılıcın çıkardığı madenî acı sesi, ben de işittim!" demiştir.[245]
Merhab, cansız olarak yere düştü![246]
Merhab ve Yâsir öldürüldüğü zaman, Peygamberimiz Aleyhisselam:
"Sevininiz! Hayber işi artık rahatı aştı, kolaylaştı!" buyurdu.[247]
Hz. Ali, o gün, Yahudilerin ulu ve namlı kişilerinden sekizini öldürdü.
Müslümanlar da hücuma geçtiler. Yahudilerden, savaşan birçok kimseleri öldürdüler. Geride kalanlar da, bozguna uğrayarak kalelerine kaçıp sığındılar. Mücahidler de, kaçan Yahudileri takip ettiler.[248]
[226] Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 657.
[227] İbn İshak, İbn Hisam, Sîre, c. 3, s. 348.
[228] Diyarbekri, Târîhu´l-hamîs, c. 2, s. 50.
[229] Müslim, Sahih, t 3, s. 1440, Taberî, Târih, c. 3, s. 94, İbn EsTr, Kâmil, c. 2, s. 220.
[230] Diyarbekri, Târîhu´l-hamîs, c. 2, s. 50, Halebî, İnsânu´l-uyûn, c. 2, s. 737.
[231] Taberî, Târih, c. 3, s. 94.
[232] Taberî, Târih, c. 3, s. 94, Diyarbekri, c. 2, s. 50, Halebî, c. 2, s. 737.
[233] Diyarbekri, Târihu´l-hamfs, c. 2, s. 50.
[234] Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 655.
[235] Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 4, s. 52.
[236] İbnSa´d, Tabakât, c. 2, s. 112, Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 2, s. 52, Müslim, Sahih, c. 3, s. 1441, Hâkim , Müstedrek, c.3,s.39.
[237] İbn İshak, İbn Hişam, c. 3, s. 347, Ahmed b. Hanbel, c. 5, s. 357, Taberî, c. 3, s. 93, Heysemî, Meonau´i-zevâid, c. 5, s.
150, Diyarbekrî, s. 2, s. 50,51 .
[238] İbn Sa´d, Tabakâtü´l-kübrâ, c. 2, s. 112, Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 4, s. 52, Müslim, Sahih, c. 3, s. 1441, Taberî, Târih,
c. 3, s. 94, Hâkim, Müstedrek, c. 3, s. 39, Süheylf, Ravdu´l-ünüf, c. 6, s. 566, İbn Abdilberr, İsti âb, c. 2, s. 787, İbnEsîr, Kâmil, c. 2,s. 220.
[239] Diyarbekri, Târihu´l-hamfs, c. 2, s. 50, Halebî, İnsânu´l-uyûn, c. 2, s. 738.
[240] İbn Sa´d, Tabakât, c. 2, s. 112, Ahmed b. Hanbel, c. 5, s. 358, Müslim, c. 3, s. 1441, Heysemî, Meanau´i-zevâid, c. 6, s.150.
[241] İbn Esîr, c. 2, s. 220, Diyarbekri, c. 2, s. 50, Halebî, c. 2, s. 738.
[242] Taberî, c. 3, s. 94, Diyarbekri, c. 2, s. 50, Halebî, c. 2, s. 738.
[243] İbn Sa´d, c. 2, s. 112, Ahmed b. Hanbel, c. 4, s. 52, Hâkim, c. 3, s. 39, Diyarbekrî, c. 2, s. 50.
[244] Ahmedb. Hanbel, c. 5, s. 358, 359, Heysemî, c. 6, s. 150, Diyarbekrî, c. 2, s. 50.
[245] Heysemî, Mecmau´i-ievâid, c. 6, s. 152.
[246] İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 220.
[247] Vâkıdî, Megâzî, c. 2. s. 657.
[248] Diyarbekri, Târihu´l-hamfs, c. 2, s. 51.
M. Asım Köksal, İslam Tarihi, Köksal Yayıncılık: 6/62-64.