- Hz Abdullah'ın vefatı

Adsense kodları


Hz Abdullah'ın vefatı

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
hafiza aise
Tue 18 January 2011, 02:32 pm GMT +0200
Hz. Abdullah'ın Vefatı

Evliliklerinin üzerinden henüz birkaç hafta geçmişti ki, birçok kimsenin farkettiği garib bir durum oldu: Hz. Abdullah'ın yüzündeki nur, Hz. Âmine'nin alnında parlamaya başladı. Demek ki, artık Hz. Âmine, Kâinatın Efendisine hâmile idi.

Evliliklerinin ilk ayları dolmuştu.

Hz. Abdullah, bir ticaret kervanına katılarak Suriye'ye gitti.

Gidiş, o gidiş oldu; Hz. Abdullah, bir daha Mekke'ye dönmedi. Aylar sonra Mekke'ye dönen ticaret kervanı arasında Hz. Abdullah yoktu. Sâdece acı haberi vardı.

Hz. Abdullah, ticaret yolculuğundan dönüşte Medine'de hastalanmıştı. Ve onu orada dayılarının yanına bırakmışlardı.

Bu haberi alan Abdûlmuttâlib, derhâl oğlu Haris'i Medine'ye gönderdi. Haris, Medine'ye varıncaya kadar her şey olup bitmişti. Hz. Abdullah, Kâinatın Efendisi oğlunun bir kerecik olsun yüzünü görmeden ebedî âleme göç etmişti ve orada Adiyy b. Neccar Oğullarından Nabiğa'nın evinin avlusuna defnedilmişti.

Haris, bu acı haberi alıp Mekke'ye getirdi. Mekke bir anda matem havasına büründü. Genç ihtiyar, küçük büyük arasında fark gözetmeyen ölümün, Abdullah'ı bu genç yaşında beklenmedik bir zamanda sinesine alışı, Abdûlmuttâlib Ailesini derin bir üzüntüye boğdu. Mekke halkı da gözyaşlarıyla onların teessürüne iştirak etti.

Hele, henüz genç bir gelin olan Hz. Âmine'nin teessürünü tarif etmek imkânsızdı Haberi duyduğu andan itibaren bir mum gibi erimeye yüz tuttu. Günlerce gözyaşlarını tutamadı. Ağladı, ağladı. O ağlarken, bütün insanlığın gözyaşını beraberinde getireceği nurla silecek ve acılarını dindirecek zâtın dünyaya gelişine ise iki ay gibi kısa bir zaman kalmıştı.

Hz. Âmine, hâdiseden duyduğu derin üzüntüyü gözyaşları arasında şiirinde şöyle dile getirdi:

Artık, Mekke 'nin Betha kolu Haşîm Oğullarından boş kaldı. Mekke, Haşîm Oğullarının sânından mahrum kalacak artık!

Ölümün dâvetine uyarak, evinden örtüler ve kefenler içinde çıkıp kabre gitti.

Ölüm (yeryüzünde yıllarca dolaşıp dursa) insanlar arasında, Haşîmoğlu gibi bir yiğit bulup boşluğunu dolduramaz.

Dostları onun tabutunu taşımak için koşuştular, onu elden ele alıp götürdüler.

Ne yazık ki, ecel, hiç beklenmedik bir zamanda onu çekip kendine aldı. Hâlbuki o, ne kadar güzel, ne kadar cömert ve ne kadar da merhametli biri idi!2S


25 ibni Sa'd, Tabakat, c. 1, s 100.