hafiza aise
Wed 18 May 2011, 03:27 pm GMT +0200
10- Hüzün Yılı
Boykotun sona ermesinden sonra, Resûlüllah’ı koruyan ve seven amcası Ebû Tâlib ve hanımı Hz. Hatice kısa süre arayla vefat ettiler. Bu yıl, Hz. Peygamber’in ifadesiyle üzüntü yılı (Âmü’l-Hüzn) oldu. Ebû Tâlib, boykotun kalkmasından sekiz ay yirmi gün sonra, Hz. Hatice de ondan kısa süre sonra, peygamberliğin 10. yılında, 10 Ramazan/19 Nisan 620'de vefat etti. Hz. Hatice vefat ettikten sonra Hz. Peygamber Hz. Hatice'yi Mekke’nin Hacûn adındaki mezarlığına (Cennetü'l-Muallâ) götürerek kendi elleriyle defnetti. O günlerde henüz cenaze namazı farz kılınmamıştı.[168] Daha sonra Hz. Peygamber sık sık mezarlığa gidip onun kabrini ziyaret ederdi.
Hz. Peygamber Hz. Hatice ile birlikte yirmi beş yıl geçirmişti. Hz. Hatice, onun peygamberliğini ilk olarak tasdik etmiş ve davasını desteklemişti. Bütün malını İslâm davası uğruna harcamıştı. Herkesin ondan yüz çevirdiği sırada kendisine güç vermişti. Hz. Peygamber, Hz. Hatice’yi ölümünden sonra hiç unutmamış ve daima hayırla anmıştır.
Ebû Tâlib’in vefatı üzerine Hâşimoğullarının başkanı olan Ebû Leheb akrabalık duygusundan dolayı Hz. Muhamed’i himaye etmeye karar verdi. Yalnız bu tutumunun İslâm'a karşı fikrinin değiştiği anlamına gelmemesini belirtti ve bunu sadece kabile içindeki dayanışmayı sağlamak için yaptığını açıkladı. Onun bu himaye kararının, Hz. Peygamber’in halalarının ricası üzerine gerçekleştiği kaynaklarda zikredilir. Buna göre Hz. Peygamber’in halaları Ebû Leheb’e giderek, her ne kadar onun fikrini kabul etmese de Muhammed’in kendisinin yeğeni olduğunu, onu himaye etmeye en uygun kişinin de yine kendisi olduğunu söylemişlerdir. Ebû Leheb önce buna razı olmuş, fakat kısa süre sonra Ukbe b. Ebû Muayt ve Ebû Cehil’in tahrikleri sonucunda bu kararından vazgeçmiştir.[169] Bu sebepten, biraz sonra göreceğimiz Tâif yolculuğu dönüşünde Hz. Peygamber bir başka kabileden, Benî Nevfel’den, Mut’im b. Adiy’in himayesi altında Mekke'ye girebilmiştir.
168. Belâzürî, I, 337.
Boykotun sona ermesinden sonra, Resûlüllah’ı koruyan ve seven amcası Ebû Tâlib ve hanımı Hz. Hatice kısa süre arayla vefat ettiler. Bu yıl, Hz. Peygamber’in ifadesiyle üzüntü yılı (Âmü’l-Hüzn) oldu. Ebû Tâlib, boykotun kalkmasından sekiz ay yirmi gün sonra, Hz. Hatice de ondan kısa süre sonra, peygamberliğin 10. yılında, 10 Ramazan/19 Nisan 620'de vefat etti. Hz. Hatice vefat ettikten sonra Hz. Peygamber Hz. Hatice'yi Mekke’nin Hacûn adındaki mezarlığına (Cennetü'l-Muallâ) götürerek kendi elleriyle defnetti. O günlerde henüz cenaze namazı farz kılınmamıştı.[168] Daha sonra Hz. Peygamber sık sık mezarlığa gidip onun kabrini ziyaret ederdi.
Hz. Peygamber Hz. Hatice ile birlikte yirmi beş yıl geçirmişti. Hz. Hatice, onun peygamberliğini ilk olarak tasdik etmiş ve davasını desteklemişti. Bütün malını İslâm davası uğruna harcamıştı. Herkesin ondan yüz çevirdiği sırada kendisine güç vermişti. Hz. Peygamber, Hz. Hatice’yi ölümünden sonra hiç unutmamış ve daima hayırla anmıştır.
Ebû Tâlib’in vefatı üzerine Hâşimoğullarının başkanı olan Ebû Leheb akrabalık duygusundan dolayı Hz. Muhamed’i himaye etmeye karar verdi. Yalnız bu tutumunun İslâm'a karşı fikrinin değiştiği anlamına gelmemesini belirtti ve bunu sadece kabile içindeki dayanışmayı sağlamak için yaptığını açıkladı. Onun bu himaye kararının, Hz. Peygamber’in halalarının ricası üzerine gerçekleştiği kaynaklarda zikredilir. Buna göre Hz. Peygamber’in halaları Ebû Leheb’e giderek, her ne kadar onun fikrini kabul etmese de Muhammed’in kendisinin yeğeni olduğunu, onu himaye etmeye en uygun kişinin de yine kendisi olduğunu söylemişlerdir. Ebû Leheb önce buna razı olmuş, fakat kısa süre sonra Ukbe b. Ebû Muayt ve Ebû Cehil’in tahrikleri sonucunda bu kararından vazgeçmiştir.[169] Bu sebepten, biraz sonra göreceğimiz Tâif yolculuğu dönüşünde Hz. Peygamber bir başka kabileden, Benî Nevfel’den, Mut’im b. Adiy’in himayesi altında Mekke'ye girebilmiştir.
168. Belâzürî, I, 337.