hafiza aise
Thu 19 May 2011, 10:48 am GMT +0200
b- Hristiyanlık
Hristiyanlık Arap Yarımadası'nın kuzey bölgesinde, özellikle Gassânîler ve Hîreliler arasında yayılmıştı. Birinciler, ikincilerden çok önce Hristiyanlaşmışlar ve Ya’kûbî mezhebini kabul etmişlerdi. Çünkü Gassânîler Bizans imparatorluğu ile sıkı ilişki içinde bulunuyorlardı. Ya’kûbîlik Suriye’deki Arap kabileleri arasında da yayılmıştır. Irak bölgesinde ise Hristiyanların çoğu Nastûrî mezhebini benimsemiş ve Hîre’de bir Hristiyan Arap topluluğu oluşmuştu. Hîre’de hüküm süren ve başlangıçta putperest olan krallık ailesi uzun süre Hristiyan misyonerlerin faaliyetlerine karşı direndi. Ancak en sonunda onlar da bu dini kabul ettiler. Hîreliler Sâsânî imparatorluğuna bağlı bir uydu devlet olmalarına rağmen İran’ın resmi dini Mecusîlik bunlar arasında rağbet görmemiştir. Hristiyanlık, Irak ve Suriye’de Gassânîler ve Hîreliler yanında Tenûh, İyâd, Lahm, Cüzâm, Tağlib ve Bekir gibi birçok Arap kabilesi arasında da geniş bir şekilde yayılmıştır.
Hristiyanlığın Yemen ve Güney Arabistan'daki durumuna gelince, bu dinin mensupları Necran’da yoğun bir şekilde bulunuyorlardı. Buraya Hristiyanlık Habeş hakimiyeti döneminde girmiştir. Bizans imparatorları da nüfuzlarını ve ticaretlerini genişletmek için Hristiyanlığı bir araç olarak kullanmışlar, bu amaçla Necran’a papaz göndermişler ve buraya Necran Kâbesi diye anılan bir de manastır yaptırmışlardır. Roma İmparatoru, 343 yılında İran aleyhine bir ittifak kurmak üzere Yemen'deki Himyerîlere bir elçilik heyeti göndermiştir. Heyet üyeleri arasında bir piskopos ile çeşitli rahipler bulunuyordu. Yahudiler aynı zamanda dinî bir amaçla gelen bu heyetin faaliyetlerine engel olmaya çalışmışlar ve bunun için çeşitli girişimlerde bulunmuşlarsa da başarılı olamamışlardır. Piskopos, üç kilisenin inşa edilmesi için Himyer kırallarından izin almıştır. Bu kiliselerden birini o dönemde Himyerîlerin başşehri Zafâr'da, diğerini Aden'de, ötekini de Basra körfezi kenarında yaptırmıştır.[29]
Daha sonra ikinci Habeş hakimiyeti döneminde de başta Ebrehe olmak üzere Habeş valileri Hristiyanlığı yaymak için büyük çabalar sarfetmişlerdir. Fil Olayı bu teşebbüsleri açık bir şekilde göstermektedir. Hristiyanlık Hicaz bölgesinde Mekke, Medine ve Tâif’te de, yayılmamakla birlikte, biliniyordu. Bu merkezlerde kölelerden ve hatta eşraftan Hristiyanlığı kabul eden bazı kişilere rastlanmaktadır. Ancak Hristiyanlık Orta Arabistan’daki putperestler üzerinde önemli bir etkide bulunmamıştır. Bununla beraber Yesrib’de Ebû Âmir adlı bir şahıs bu dini kabul etmiş ve Evs kabilesinden birtakım insanları da etrafına toplamıştı.
29. Günaltay, s. 89-94.
Hristiyanlık Arap Yarımadası'nın kuzey bölgesinde, özellikle Gassânîler ve Hîreliler arasında yayılmıştı. Birinciler, ikincilerden çok önce Hristiyanlaşmışlar ve Ya’kûbî mezhebini kabul etmişlerdi. Çünkü Gassânîler Bizans imparatorluğu ile sıkı ilişki içinde bulunuyorlardı. Ya’kûbîlik Suriye’deki Arap kabileleri arasında da yayılmıştır. Irak bölgesinde ise Hristiyanların çoğu Nastûrî mezhebini benimsemiş ve Hîre’de bir Hristiyan Arap topluluğu oluşmuştu. Hîre’de hüküm süren ve başlangıçta putperest olan krallık ailesi uzun süre Hristiyan misyonerlerin faaliyetlerine karşı direndi. Ancak en sonunda onlar da bu dini kabul ettiler. Hîreliler Sâsânî imparatorluğuna bağlı bir uydu devlet olmalarına rağmen İran’ın resmi dini Mecusîlik bunlar arasında rağbet görmemiştir. Hristiyanlık, Irak ve Suriye’de Gassânîler ve Hîreliler yanında Tenûh, İyâd, Lahm, Cüzâm, Tağlib ve Bekir gibi birçok Arap kabilesi arasında da geniş bir şekilde yayılmıştır.
Hristiyanlığın Yemen ve Güney Arabistan'daki durumuna gelince, bu dinin mensupları Necran’da yoğun bir şekilde bulunuyorlardı. Buraya Hristiyanlık Habeş hakimiyeti döneminde girmiştir. Bizans imparatorları da nüfuzlarını ve ticaretlerini genişletmek için Hristiyanlığı bir araç olarak kullanmışlar, bu amaçla Necran’a papaz göndermişler ve buraya Necran Kâbesi diye anılan bir de manastır yaptırmışlardır. Roma İmparatoru, 343 yılında İran aleyhine bir ittifak kurmak üzere Yemen'deki Himyerîlere bir elçilik heyeti göndermiştir. Heyet üyeleri arasında bir piskopos ile çeşitli rahipler bulunuyordu. Yahudiler aynı zamanda dinî bir amaçla gelen bu heyetin faaliyetlerine engel olmaya çalışmışlar ve bunun için çeşitli girişimlerde bulunmuşlarsa da başarılı olamamışlardır. Piskopos, üç kilisenin inşa edilmesi için Himyer kırallarından izin almıştır. Bu kiliselerden birini o dönemde Himyerîlerin başşehri Zafâr'da, diğerini Aden'de, ötekini de Basra körfezi kenarında yaptırmıştır.[29]
Daha sonra ikinci Habeş hakimiyeti döneminde de başta Ebrehe olmak üzere Habeş valileri Hristiyanlığı yaymak için büyük çabalar sarfetmişlerdir. Fil Olayı bu teşebbüsleri açık bir şekilde göstermektedir. Hristiyanlık Hicaz bölgesinde Mekke, Medine ve Tâif’te de, yayılmamakla birlikte, biliniyordu. Bu merkezlerde kölelerden ve hatta eşraftan Hristiyanlığı kabul eden bazı kişilere rastlanmaktadır. Ancak Hristiyanlık Orta Arabistan’daki putperestler üzerinde önemli bir etkide bulunmamıştır. Bununla beraber Yesrib’de Ebû Âmir adlı bir şahıs bu dini kabul etmiş ve Evs kabilesinden birtakım insanları da etrafına toplamıştı.
29. Günaltay, s. 89-94.