Eslemnur
Tue 2 November 2010, 11:48 pm GMT +0200
e. Hoşgörülü ve Müsamahakâr Olmalıdır
Çocuklara her zaman ve her hususta sevgi ile davranılması, İslâmî prensiplerden biridir.[512] Kur'ân-ı Kerim'de baba-oğul ilişkisini içeren ayetlere bakıldığında, her defasında babanın oğula hitab tarzının "yavrucuğum; oğulcuğum" şeklinde olduğu görülecektir.[513] Aynı özellik hadislerde de göze çarpmakta ve Hz. Peygamber (sav)'in bütün çocuklara karşı genellikle "yavrucuğum" şeklinde sevgi ve şefkat ifadesiyle hitab ettiği görülmektedir.[514]
İslâm'ın temel prensiplerinden biri olan hoşgörü ve müsamahanın en güzel örneklerini Hz. Peygamber'in hayatında bulmak mümkündür. Özellikle O, çocuklara karşı engin hoşgörü ve müsamahasıyla dikkat çekmektedir.[515]
Din eğitimi-öğretiminin gerçekleştirilmesi esnasında çocuk bazen ilginç, bazen anlamsız, bazen de dinî açıdan uygun olmayan sorular sorabilir. Bu durumda "çocukların buluğ çağına kadar dinen sorumlu sayılmadığı.." hatırlanarak, [516] çocuk sert biçimde eleştirilmemelidir. Zira bu hadise göre, kişinin çocukluk çağında yapacağı hatalar, yanlışlar, günahlar yetişkin insanların yaptıklarının sonucunu doğurmayacaktır.[517] İslâm'ın çocuklara tanıdığı bu müsamaha ifadesi, yeri geldiğinde onlardan esirgenmemelidir. Özellikle büyüklerin bile zaman zaman yapmaktan kaçınamadıkları küçük hatalar ve kusurlar, çocuklar tarafından işlendiğinde, bunlar, birer günah olarak telkin edilmemelidir. Bu konuda Rousseau, "Doğmak üzere bulunan zevklerine cepheden yürüyerek karşı koyduğunuz ve hissettiği yeni ihtiyaçlara suç imişler gibi muamele etmeğe başladığınız zaman çocuğunuzun sizi uzun müddet dinlemeyeceğinden emin olunuz" demektedir.[518]
İsimlerinden biri de Halim (kullarına karşı hoşgörü ve hilm sahibi) olan Allah Teala'nın Hz. Musa ile Hz. Harun'u -yaptığı zulümleriyle tanınan- Firavuna gönderirken:
"Firavun'a gidin, doğrusu o azmıştır. Varın ona yumuşak söz söyleyin, belki öğüt dinlerveya korkar"buyurmuş olması dikkat çekicidir.[519]
Hz.Peygamber'in, yaramazlık yapan çocuklara hemen müdahale edilmesini yasaklayan hadisi[520] ile, Rousseau'nun "Arzu ettikleri vakit çocuklar sıçramalı,koşmalı ve bağırmalıdırlar. Zira çocukların bu hareketleri, kuvvetlenmeye yeltenen bünyelerinin ihtiyaçlarıdır. Çocuğun oyunlarına, eğlencelerine, sevimli insiyaklarına daima hürmetkar olunuz"görüşünü[521] birleştirerek, çocuklara karşı müsamahakâr davranılması gerektiğini ifade etmek mümkündür.
Çocuğun yapmış olduğu hataları düzeltirken ona sert davranmanın zararlı olacağını belirten İbn Haldun, bunların çocuğun gönlünü alarak ve ona karşı yumuşak davranarak düzeltilmesi gerektiğine inanmaktaydı.[522]
Bu başlık altında değinilmesi gereken bir başka husus ise "affetmek" dir. Hoşgörü ve müsamahanın en üst noktası olarak da görülebilecek affetme, gerek Kur'ân'da, gerekse hadîslerde en güzel örnekleriyle yer almaktadır.[523] İslâm eğitimcileri de, çocuğun yaptığı hatalara ilk defa rastlanıldığında bunları affetmenin gereğini ifade etmişlerdir.[524] Nitekim örencilerin bir kısmı (% 5) yapılan olumsuz davranışta hemen cezalandırılmak yerine affedilmelerinin daha olumlu sonuçlar verebileceğini belirtmişlerdir.