saniyenur
Mon 23 January 2012, 09:29 am GMT +0200
2- Hıristiyanlığa Göre Ölüm
Hıristiyanlıkta hayatın anlamı, onun sonu (ölüm) içerisinde tam olarak ifadesini bulmuştur. Bu yönelim, ahlakî ve dinî olduğu kadar, ekonomik ve siyasî olarak da hayatın bütün alanlarında pratik bir öneme sahiptir [147]. Bu bağlamda Hıristiyanlığa göre insan ruh ile bedenden müteşekkildir ve ölen sadece bedendir. Eflatun'un ruh hakkındaki görüşlerini kendilerine adapte eden ilk Hıristiyanlara göre ruh, bir müzisyenin müzik aletini kullanması gibi vücudu kullanan bir şey olarak kabul edilmiştir ve ölümden sonra Rabbine dönmektedir [148].
Hz. İsa'nın yeniden diriltilmesinin, yeni bir ortamın oluşumunu zorunlu kılacağına inanan Hıristiyanlara göre ölüm, böyle bir evren ve bu hayat için zorunludur. Allah tamamen hür bir şekilde kaderimizi takdir ederken olumu de zorunlu kılmıştır [149]. Kitabı-ı Mukaddes, eski Sami inancı ve diğer geleneksel inançlara paralel bir şekilde, ölümü ilk insan çiftinin itaatsizliklerinden dolayı Allah tarafından cezalandırılmaları sonucu bir ceza olarak değerlendirmektedir[150]. Bu perspektiften bakıldığında ölüm, tesadüfi değil zorunlu bir olaydır. Hıristiyan teologlar Kitab-ı Mukaddesteki bu hikayeyi gerçek bir şekilde yorumlamışlar ve ölümü, tabii düzenin bir ihlâli olarak değerlendirmişlerdir. Hıristiyanlar ancak daha sonraları yavaş yavaş ölümü insan hayatının normal bir sonu olarak görme noktasına gelmişlerdir. Fakat bu inancın tamamen ortadan kalktığını söylemek zordur, Zira şimdiki modern teologlarm bazıları, ölümün eziyet veren ve ızdıraplı veçhesini, Hz. Adem ve Havva'nın günâhlarına atfetmektedir [151]. Bununla birlikte Hıristiyanlara göre, ölüm sayesinde Hz. İsa'nın ölümüne geçildiğinden, yine de ölümden korkmaya gerek yoktur. Ölümle hayat sona ermemekte, fakat tırtılın gelişerek kelebek halini alması gibi, daha güzel bir şekle bürünmektedir[152]. Mesih'in yeniden diriltilmesi, inananların diriltilmesinin garantisidir [153]. Hz. İsa'nın yeni bir düzen kurmak üzere yakında yeryüzüne döneceği fikri, Hz. İsa taraftarlarını, ölümü aşmanın mümkün olduğuna inandırmıştır .[154]
Esasen “İsa (Tanrı) ruhumu alır” şeklindeki cümle, basit bir şekilde bütün Hıristiyan ölüm teolojisini özetleyebilir. Nitekim bu cümleye göre Hıristiyan için ölüm, ruhunu, canını yani iç varlığını İsa'ya vermesinden ibarettir. Buna göre başkalarını seven ve onlar tarafından sevilen, dini görevlerini yapan için ölüm, o kadar da korkulacak bir şey değildir. Herhangi bir Hıristiyan ölümü düşündüğü zaman, hemen aklına Hz. İsa'nın ölümü gelir. Onun ölümü de birbirlerinden ayrılmaz bir surette yeniden diriltilmesine bağlanmıştır. Ölüm bîr son değil, bir başlangıçtır. Bir kayıp değil, yüce bir kazançtır. Hıristiyan ölümün kaçınılmaz olduğunu gözardı etmediği sürece, ona gerçekçi bir şekilde yaklaşabilir. O, ölümün nahoş görünümünü inkâr etmez, fakat onun ötesine bakar. Çünkü Hz. İsa ile ölümün üstesinden gelinmiş, ölüm biçim değiştirmiştir. Gerçekte Hz. İsa'nın yeniden diriltilmesine inanmak, yeniden diriltilmeyi onunla paylaşmak demektir. Zira, bunu Hz. İsa için yapan Tanrı, diğer insanlar için de yapacaktır [155].
Ayrıca, Hıristiyanlara göre Hz. İsa, aynı zamanda bir insandır. İnsan olması hasebiyle o, kendi duygularına dayanarak, diğer insanların ölümü düşünmekten nasıl kaçındıklarını ve onların sanki ölümün yalnız başkalarının başına gelecek bir olay olduğunu sanmalarını da bilmektedir [156]. Hz. İsa'nın, insanların ölümü düşünmekten kaçınmalarıyla ilgili bilgisiyle, daha sonra üzerinde duracağımız modern insanın ölüm karşısındaki tutumu arasındaki benzerlik dikkat çekicidir.
Geleneksel Hıristiyan doktrininde, ölümün bir günâhın neticesinde meydana geldiği görüşünden zamanla uzaklaşan çağdaş protestan teologlar [157], ölümün nedeni hakkında bir fikir beyan edecekleri zaman, ölümü bitki ve hayvanlarla paylaşılan biyolojik bir olgu olarak değil tamamen insana özgü bir fenomen olarak değerlendirmektedirler. Bu yüzden Hıristiyan düşüncesi , ölümün üniversalliği konusunda beyanda bulunurken, biyolojik bir olaydan ziyade insana özgü ve insanla Allah arasındaki ilişkilere uygun hareket eder. Böylece Hıristiyan anlayışı, ölümlülükle ilgili beyanlarında ölümü bir lanet olarak değil, bir armağan olarak değerlendirmekte, ona insan potansiyelinin son sınırı olarak bakmaktadır [158].
Netice olarak Hıristiyanlığın ahirete ilişkin mesajında ölümün hatırlanması, varlığın ilahi hükme bağlanması ve yeniden diriliş unsurlarının birleştiğini söylemek mümkündür. [159]
[147] Krş. Feifel, Atütudes toward Death, s Lİ5.
[148] Krş. Mc Gowan, Eschatology in, s. 59.
[149] Krş. Bowker, The Meaningsof Death, s. 229.
[150] Krş. Randles-Hough, Öteki Dünya, s 24.
[151] Krş. Lepp, Death and İts Mysteries, s 42; Mc Gowan, Eschatology m, s. 53.
[152] Bk. James Scully, “A Christian View of Death”, in Dzath and Dymg, Ed. David L. Bender- Richard Hagen, Greenhaven Press, Minnesota 1980, s. 21; Krş. Toohey, A Christian Vıew of Death, s. 69
[153] Krş Mehmed Paçacı, Kur'an'da ve Kitab-ı Mukaddes'te Ahiret İnancı, Nun Yayıncılık, İstanbul 1994, s. 267
[154] Krş. Randles-Hough, Öteki Dünya, s. 24
[155] Bk Scully, A Christian View of Death. s. 19-20
[156] Bk. Scully, A Chrisüan View of Death, s. 19-20..
[157] Bk. Mc. Gowan, Eschatology in, s. 53.
[158] Krş. Mc Gowan, Eschatology in, s. 55.
[159] Yrd. Doç. Dr. Faruk Karaca, Ölüm Psikolojisi, Beyan Yayınları: 55-58.