Eslemnur
Fri 1 October 2010, 01:10 pm GMT +0200
Hilâfet-i İlâhiye'den Maksad Nedir?
Kur'an-ı Kerim'de işaret edilen başka bir mesele de Hilâfet-i İlâhiye mefhumunun apaçık anlatılmış bulunmasıdır.
"Biz Emanet'i göklere, yere ve dağlara teklif ettik; onlar bunu üzerlerine almaktan çekindiler ve bundan korktular. İnsan ise bunu yüklendi. İşte insan şüphesiz zalim ve habersizdir."
(Ahzâb: 72)
Bu âyet- Kerime'deki Emanet'ten maksad, "İhtiyârat": (Freedom of choice): "Seçme serbestisi" ve bunun mesuliyeti (Responsability) dir.
İşaret-i İlâhî'yeden, maksat şudur: Gökler, yer ve dağlar bu yükün altından kalkacak durumda değillerdi; onlarda bu yükü kaldıracak kudret ve takat yoktu. İnsandan önce bu ağır yükü yüklenecek ve bu ağır yükün altına girecek durumda bulunan hiçbir mahlûk olamazdı. Nihayet insan yaratıldı ve bu çok ağır yük insanın üzerine yüklendi. Bu beyandan şu çeşitli noktalar ortaya çıkmaktadır:
1. İnsandan önce yeryüzünde ve göklerde, bu emanetin yükünü kaldıracak kabiliyette hiçbir mahluk yoktu. İnsan, bu yükü yüklenen ilk mahluktur. Bunun için, o, bu Emânet hususunda herhangi bir mahlukun yerine geçmemiştir. (Succesor): bir evvelkinin yerine gelip oturan olmamıştır.
2. Sûre-i Bakara'da, Hilâfet diye bildirilen bu şey, burada "Emanet" kelimesiyle anlatılmıştır. "Emanet" ıstılahı ve sözü kullanılmıştır. Nitekim Meleklere de ispat edilmiştir ki, siz "hilâfete" layık varlıklar değilsiniz. Bu işi görecek vasıflara malik bulunmuyorsunuz. Ancak însan bu hilafete ehliyet sahibidir. Bu ağır mesuliyet yükünü ancak insan taşıyabilir. Yine buyurulmaktadır ki yerde ve gökte bizim emanetimizin yükünün altından kalkacak vasıflara sahip, herhangi bir mahluk yoktu. Yalnız ve ancak insan bu yükü yüklenebilir ve ancak insan bu yükün altından kalkabilir...
3. "Hilâfet" ve "emanet" mefhumları aydınlatılmak istenmiştir. Bu iki kelime şu nizamı âlemde, insanın sahih haysiyetini, mukaddes memuriyetini ve hususiyetlerini aydınlatmaktadır. İnsan yeryüzünün hükümdarı, idarecisidir. Fakat bu hükümdarlık, bu idarecilik, "bilasâle" (kendisine ait) değildir. Bu hükümdarlık "bilemâne" (kendisine emanet edilmek suretiyle: Delegated) dir. Bunun için Allahu Taalâ, ver etmiş olduğu bu seçme serbestisini (Delegoted power) "Emanet" diye vasıflandırmıştır. İnsan da emanet edilmiş olan bu ihtiyarâtı elinde bulundurup bunları kullandığından insan bir "Halife": (Vicegerent) dir diye söylenmiştir. İşte bu açıklamaya göre, "halife" nin mânası şu oluyor ki, bu iş kime hangi şahsa verilirse, o kimse, o şahıs veren kimsenin yerine, veren zat tarafından bu seçme serbestisini kullanacaktır. İngilizce bir tâbirle (Person Exercising Delegated Powers) olur. Yani "kendisine emanet edilen ihtiyarât seçme serbestliği kuvvetlerini kullanacak olan kimse."