neslinur
Thu 22 July 2010, 04:25 pm GMT +0200
Bismillahirrahmanirrahim
DOKUZUNCU KELİME
بِيَدِهِ الْخَيْرُ بِيَدِهِ dır.( “O, kendisine asla ölüm ârız olmayan Hayy-ı Ezelîdir.”) Bundaki hüccete gayet kısa bir işaret şudur:
Görüyoruz ki, bu kâinatta her daire, her nevi, her tabaka, hattâ her fert, herâzâ, hattâ her bedendeki herbir hüceyrenin ihtiyat rızkını taşıyan bir mahzeni, bir deposu ve levazımatını yetiştiren, muhafaza eden bir tarlası ve hazinesi var ki, gayet intizam ve mîzanla ve nihayetsiz hikmet ve inayetle, vakti vaktine, muhtacın iktidar ve ihtiyarı haricinde, bir dest-i gaybî tarafından o muhtacın eline veriliyor.
Meselâ, dağlar, zîhayata ve insana lâzım olan bütün madenleri, ilâçları ve hayata lâzım şeyleri taşıyor ve birinin emriyle ve tedbiriyle gayet mükemmel bir hazine, bir ambar olduğu gibi; zemin dahi bütün o zîhayatın erzaklarını bir Rezzâk-ı Hakîmin kuvvetiyle yetiştiren kemâl-i mîzan ve intizamla bir tarla, bir harman, bir matbahtır.
Hattâ her insanın ve cismindeki herbir uzvun bir deposu ve mahzeni, hattâ bir hüceyrenin dahi bir ihtiyat mahzenciği bulunması gibi, git gide tâ dâr-ı âhiretin bir mahzeni dünyadır; ve Cennetin bir tarlası ve deposu, bu âlemdeki hüsünleri ve hasenatları ve nurları mahsul veren âlem-i İslâmiyet ve hakikatli insaniyet; ve Cehennemin bir ambarı ise, şerleri ve çirkinleri ve küfürleri mahsul veren ve şer olan ademden gelen ve hayır olan vücut âlemlerini telvis eden pis maddeler, taifeler; ve yıldızların hararet mahzeni, Cehennem; ve nurlar hazinesi, bir Cennettir ki, “Bütün hayır Onun elindedir.” kelimesi, bütün o hadsiz hazinelere işaretle pek parlak bir hücceti gösteriyor.
Evet, bu kelime ile ve (yani, “Herşeyin anahtarı Onun elindedir”) cümlesiyle nihayetsiz geniş ve hadsiz harikalı bir hüccet-i rububiyet ve vahdet, bütün bütün kör olmayana gösterir.
Meselâ, hadsiz o hazine ve ambarlardan yalnız buna bak ki, herbiri bir koca ağacın veya bir parlak çiçeğin cihazatını ve mukadderatının programını taşıyan küçücük mahzencikler olan çekirdekler ve tohumların anahtarları elinde bulunan bir Mutasarrıf-ı Hakîm, bir çekirdeğin kapıcığını “Uyan!” emriyle ve irade anahtarıyla tam mizan-ı nizamlaaçtığı gibi, zemin hazinesini dahi yağmur anahtarıyla açarak, mahzencikleri ve nebatatın nutfeleri olan bütün habbeleri ve hayvanatın menşeleri ve kuşların ve sineklerin su ve havadan nutfeleri olan bütün inkişaf emrini alan katreler mahzenciklerini beraber, hatâsız açtığı vakitte, kâinatta küllî ve cüz’î, maddî ve mânevî bütün hazine ve depoları hikmet ve irade ve rahmet ve meşîet eliyle herbirine mahsus bir anahtarla açtığını bilmek ve görmek istersen, senin bir nevi mahzenciklerin olan kendi kalbine ve dimağına ve cesedine ve midene ve bahçene ve zeminin çiçeği olan bahara ve ondaki çiçeklere ve meyvelere bak ki, kemâl-i nizam ve mîzan ve rahmet ve hikmetle bir dest-i gaybî tarafından emr-i “(Cenâb-ı Hak) birşeyin olmasını murad ettiği zaman, Onun işi sadece ‘Ol’ demektir; o da oluverir.” (Yâsin Sûresi, 36:82.) tezgâhından gelen ayrı ayrı anahtarlarla açıyor. Bir dirhem kadar bir kutucuktan bir batman, belki bazan yüz batman taamları kemâl-i intizamla çıkarıyor, zîhayatlara ziyafet veriyor.
Acaba böyle muntazam, alîmâne, basîrâne nihayetsiz bir fiile ve tesadüfsüz, tam hikmetli bir san’ata ve yanlışsız, tam mizanlı bir tasarrufa ve zulümsüz, tam adaletli bir rububiyete, hiç mümkün müdür ki, kör kuvvet, sağır tabiat, serseri tesadüf; câmid, cahil, âciz esbab müdahale edebilsin? Ve bütün eşyayı birden görüp ve beraber idare edemeyen ve zerratla seyyarat yıldızları emrinde bulunmayan bir mevcut, bu her cihetle hikmetli, mu’cizeli, mizanlı tasarrufa ve idareye karışabilsin?
İşte, her hayır elinde, herşeyin anahtarı yanında bulunan böyle bir Mutasarrıf-ı Rahîmi, bir Rabb-i Hakîmi tanımayan ve inkâra sapana, elbette “Neredeyse öfkeden parçalanacak!” (Mülk Sûresi, 67:8.) âyetinin dediği gibi, Cehennem ona kızıyor ve kızışıyor ve hadsiz azabıma müstehaktır, merhamete hiç lâyık değildir diye lisan-ı hal ile der. (Şualar, 15. Şua, Elhüccet-üz Zehra)
Bediüzzaman Said Nursi
SÖZLÜK:
Âciz : Zayıf, Güçsüz
Adem : Yokluk
Âlem : Dünya, Evren
Âlem-İ İslâmiyet : İslâm Dünyası
Alîmâne : Herşeyi Çok İyi Bilerek
Ambar : Depo
Âzâ : Uzuvlar, Organlar
Basîrâne : Görerek, Bilerek
Batman : Yaklaşık 8 Kg. Ağırlığında Bir Ağırlık Ölçüsü
Câmid : Cansız
Cihazat : Cihazlar, Âletler
Cihet : Yön, Taraf
Cüz’î : Ferdî, Küçük
Dâr-I Âhiret : Âhiret Yurdu
Dest-İ Gaybî : Görünmeyen El
Dimağ : Akıl, Bilinç, Beyin
Dirhem : Yaklaşık Üç Grama Denk Olan Bir Ağırlık Ölçüsü
Emr-İ Kün Feyekûn : Allah’ın Birşeye “Ol” Deyince Onu Hemen Olduruveren Emri (Bakara Sûresi)
Erzak : Rızıklar, Yiyecek Ve İçecekler
Esbab : Sebepler
Gayet : Çok
Habbe : Dane, Tohum
Hadsiz : Sınırsız
Hararet : Isı, Sıcaklık
Hasenat : İyilikler, Güzellikler
Hayvanat : Hayvanlar
Hikmet : Fayda, Gaye
Hüccet : Güçlü Delil, Kanıt
Hüccet-İ Rububiyet Ve Vahdet : Allah’ın Rablık Ve Birlik Delili
Hüsün : Güzellik
İhtiyar : İrade, Tercih, Dileme
İhtiyat : Yedek
İktidar : Güç, Kuvvet
İnayet : Bütün Yararların, Hikmetlerin Ve Faydaların Kaynağı Olan Nizam, Düzen
İnkâr : Reddetme, Kabul Etmeme
İnkişaf : Açığa Çıkma, Gelişme
İntizam : Düzen, Tertip
İrade : Dileme, İstek, Seçim Yapma Gücü
İrade : Dileme, İstek, Seçim Yapma Gücü
Kâinat : Evren, Bütün Yaratılmışlar
Katre : Damla
Kemâl-İ İntizam : Mükemmel, Kusursuz Düzenlilik
Kemâl-İ Mizan : Mükemmel Ve Kusursuz Bir Ölçü
Küllî : Büyük, Kapsamlı
Levazımat : Gerekli Olan Şeyler
Mahsul : Ürün
Mahsus : Özel, Özgü
Mahzen : Depo
Matbah : Mutfak
Menşe : Kaynak, Esas
Meşiet : İrade, Dileme
Mevcut : Var Olan
Mîzan : Denge, Ölçü
Mîzan : Tartı, Ölçü
Mizan-I Nizam : Düzen Ölçüsü, Terazisi
Mu’cize : Benzerini Yapma Noktasında Başkalarını Âciz Bırakan Olağanüstü Şey
Mukadderat : Allah Tarafından Takdir Olunmuş İşler, Başa Gelecek Olaylar
Muntazam : Düzenli
Mutasarrıf-I Hakîm : Herşeyi Hikmetle Yapan Ve Dilediği Gibi Kullanan Sonsuz Tasarruf Ve Yetki Sahibi
Nebâtât : Bitkiler
Nevi : Çeşit, Tür
Nihayetsiz : Sonsuz
Nihayetsiz : Sonsuz
Nutfe : Sperm
Rabb-İ Hakîm : Her İşi Hikmetle Yapıp Herşeyi İdare Ve Terbiye Eden Allah
Rahmet : Şefkat, Merhamet
Rezzâk-I Hakîm : Herşeyi Hikmetle, Belirli Gayelere Yönelik Olarak, Mânâlı, Faydalı Ve Tam Yerli
Rububiyet : Rablık; Allah’ın Herbir Varlığa Yaratılış Gayelerine Ulaşmaları İçin Muhtaç Olduğu Şeyleri Vermesi, Onları Terbiye Edip İdaresi Ve Egemenliği Altında Bulundurmasıseyyarat : Gök Cisimleri, Gezegenler
Taam : Yiyecek
Tabiat : Doğa, Canlı Cansız Varlıklar, Maddî Alem
Taife : Grup, Topluluk
Tasarruf : Dilediği Gibi Kullanma
Tedbir : İdare Etme, Çekip Çevirme
Telvis Eden : Kirleten
Tesadüf : Rastlantı
Ulunan Sonsuz Tasarruf Ve Yetki Sahibi Allah :
Uzuv : Organ
Vücut : Varlık
Zemin : Yeryüzü
Zerrat : Zerreler, Atomlar
Zîhayat : Canlı, Hayat Sahibi