- Her mescitte güneşten mihrabım var !

Adsense kodları


Her mescitte güneşten mihrabım var !

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
hafız_32
Mon 25 October 2010, 01:26 pm GMT +0200
 

131. Senin güzel yüzünün nürundan her mescitte benim güneşten bir mihrabım var!

Mefa'îlün, Mefa'îlün, Fe'ulün
(c. 1, 295)

• Ey güzel yüzü yüzlerce "ay"a bedel olan sevgili! "Gece oldu, vakit geçti." deme, acele etme!

• Ey can Kabesi! Senin yüzünün nürundan her mescitte benim güneşten bir mihrabım var.

• Yanlış söyledim. Ben öyle bir nüra yönelmişim ki, bizim mescidimizde güneş kapının dışında bulunur ve kapıcılık eder.

• Dünya nimetlerinin sarhoşluğu ile kendimize hayatı zehir ettik ve binlerce kuyuya düştük. Ancak onun aşkı bizi çengel gibi tutar, dışarıya çeker, çıkarır.

• Senin yüzünden can meclisi öyle nurlu, öyle parlaktır ki, dostların canı gözlerdeki nür, orada yanan çerağ, aydınlığı hep can meclisinden, senin nürundan alırlar.

• Gönül bahçesi o devlet selvisinin yüzünden güler, kanımız, o unnab dalının yüzünden coşar, kaynar!

• Ey sevgili! Sen ferahlık içinde ferahlıksın. Allah'ın makbul kulları için açtığı kapıların anahtarı sensin.

 

132. Gözler hırsla, göz çukurlannda cıva gibi kararsız hale gelmiş!

Fe'ilatiin, Mefa'ilün, Fe'ilat
 (c.I, 315)

• Gözler uykudan açılmıyor. Kendini zorla! Gözünü aç da içinde bulunduğun insanlara, topluluğa ibretle bak!

• Bak da gör, insanlar dünya nimetlerine nasıl dalmışlar, huzuru, mutluluğu kaybetmişler, gözler hırsla göz çukurlarında cıva gibi kararsız bir gelmiş.

• Gece uzadı, halk bu mehtaplı gecede yıldızlar gibi ay ışığına düştü.

•Bütün düşünceler, yapraklar gibi döküldü. Bütün sebeplerin üstüne tozkondu.

•Akıl şaşırdı kaldı, bir köşeye çekildi de diyor ki: "Haydi, akıl eğer senin aklınsa beni bul bakalım, ben neredeyim?"

 

133. Bu dünyada başa gelen bela lokmalarını yiyip sindirmeyen ilahî aşka ulaşamaz.

Mef'fllü, Fa'ilat, Mefa'îlii, Fa'ilat
(c.I, 309)

•Aşk benim gönlümü yıktığı, harap ettiği için bu gönül harabesine güneşin rahatca, engelsiz vurması gerek.

• Padişah bana dua etmiş, kendi duasını da kendisi kabul etmiş. Bu haberi yunca utandım, ayakta duramadım, yerlere yıkıldım.

•Beni huzura kavuşturmak için çok defalar yüzünü gösterdi. Ben "O'nun zünü gördüm." dedim ama aslında o gördüğüm yüz değildi. Yüzünün gül bir örtüsü idi.

•O'nun yüzündeki örtünün nüru bile bütün alemi yakıp yandırıyor.

•Ya Rabbi! 0 padişah yüzündeki örtüyü kaldırsa da, yüzünü örtüsüz olarak gösterse alemin hali nice olur?

•Aşk benim yanımdan geçti, ben de onun ardına düştüm. Koşmaya başladım. Geri döndü, beni görünce kızdı. Kartal gibi üstüme saldırırdı. Beni bir lokma edip yutuverdi.

•0 beni yutunca, ben zamaneden de geçtim, dünyadan da kurtuldum. Artık ; bir emelim, arzum kalmadı. Sanki çok tatlı bir denize daldım. Azabdan da kurrtuldum, elemden de.

• Bu dünyada başa gelen bela lokmalarını yiyip sindirmeyen, îlahî aşk şarabının lezzetini tatmamış kişidir.

• Bu gerçeği bildikleri, bu gerçeğe güvendikleri için, peygamberler başlarına gelen belalardan şikayet şöyle dursun, onları şerbet gibi içtiler. Çünkü su, hiç bir zaman ateşten korkmaz.
 

134. Dünyada gördüğün güzellerin gül gibi olan yanaklarındaki renkler de o bahçedendir.

Mefa'îlün, Mefa'îlün, Fe'uliin
(c.I, 294)


• Artık kamil insanlar görünmez oldular. Dünyada akan mana ırmağının suyu kesildi. Ey ilkbahar! Göklerden, ötelerden su gönder de şu değirmen dönsün, yani insanlar yeniden manevî hayatı yaşasınlar.

• Yeryüzü ile gökyüzü kova ile testiye benzerler. Fakat insanların rühlarının susuzluğunu kovadaki, testideki su gideremez. Çünkü onların işine yarayacak su yeryüzünden de dışardadır, gökyüzünden de. 0 su ötelerdedir.

• Ey insanoğlu! Günahlarla, cinayetlerle dolu şu dünyadan kurtulmak için acele, yeryüzıinden de, gökyüzünden de dışarı çık; çık da ötelerde mekansızlık alemindeki suyu gör!

• Senin can balığın kirlenmiş olan şu havuzdan kurtulur da, ucu bucağı bulunmayan berrak, tatlı mekansızlık denizine kendini atar, kana kana su içer. Susuzluktan kurtulur.

• Sen o mekansızlık aleminde öyle bir denize dalarsın ki oradaki balıklar Hızır kesilmişlerdir. Orada balık da ölümsüzdür, su da!..

• Gözlere nür oralardan gelir; mana damlarının oluklarından akan su da o denizdendir.

•Dünyada gördüğün güzellerin gül gibi olan yanaklarındaki renkler de, kokular da o bahçedendir. Bütün gül bahçeleri de o dolaptan akan su ile sulanır.

 

135. Madem ki aşkın yok, git bol bol uyu!

Mefa'îlün, Fe'ilatün, Mefa'îlün, Fe'ilün
(c.I, 314)

•Madem ki aşkın yok, aşık değilsin, sana uyumak yaraşır; git bol bol uyu. O'nun aşkı ve gamı bizim nasibimizdir.

•Biz sevgilimizin gam güneşinin tesiri ile zerre zerre olduk. Çünkü biz onn gelen gamı da seviyoruz. Madem ki senin gönlünde böyle bir duyguyle bir heves uyanmamıştır, git bol bol uyu!

•Onu bulmak, ona kavuşmak ümidi ile köpürerek, ağlayarak başını taştan taşa çalan, dağlardan denize doğru koşan sular gibi biz de koşup duruyoruz,ou arıyoruz. Sende ise "Sevgili nerede? Onu nasıl bulurum?" arayışı, üzüntüsü yok. Sen git bol bol uyu!

•Aşk yolu yetmiş iki milletin inancının dışındadır. Madem ki senin aşkın,inancın taklitten, gösterişten ibarettir, sen git uyu!.

•Bizler aşkın eline düştük, kendimizden kurtulduk. Bakalım aşk bize ne yapacak? Sen ise kendindesin, kendi elindesin, kendine tapıyorsun. Senin için uyumak gerekir, git bol bol uyu!

 

136. Uyku geldi, bütün insanları kaptı uyuttu. Ama ben uyumadım. Seni düşündüm.

Fe'ilatün, Fe'ilatiin, Pe'ilatün, Fe'ilün
 (c.1, 300)

• Bütün gece güzel yüzünü seyrederek, tatlı sözlerini dinleyerek lütuflara nail oldum.

• Her ne kadar gönlüm pervane gibi senin güzelliğinin mumunda yandı, yakıldı ise de, ben bütün gece güzel yüzünün mumu etrafında pervane gibi uçup durdum.

• Gece kıskançlığından ötürü aya benzeyen yüzünü bana göstermemek için karanlığı ile bir çadır kurdu. Fakat ben ayın bulutları yırttığı gibi gecenin karanlık çadırını yırttım, güzel yüzünü seyre daldım.

• Gönlüm arı kovanı gibi uğultularla dolu idi. Ben de, ey bal madeni, bütün gece senden bal aldım.

• Gece tuzağı olan uyku geldi, bütün insanları kaptı, uyuttu. Ama ben uyumadım. Kuşun küçük yüreği gibi bütün gece uykunun tuzağında çırpındım, durdum.

• Bütün canlar güvercinler gibi onun hükmündedir. Işte ben de bütün gece hükmünün tuzağında onu aradım, onu istedim.

 

137. Ey güzellerin padişahı! Sakın bu gece uyuma! 

Mef'ulil, Mefa'îlün, Mef'ulü, Mefa'îliin
 (c.I, 293)

 Ey can! Ben bu gece senin misafirinim. Yalvarırım sana sakın uyuma! Ey canımın ve gönlümün misafiri olan güzel! Sen de sakın bu gece uyuma!

• Senın ayın ondördü gibi nürlu, parlak güzel yüzün gelince, bu gece bize kadir gecesi oldu. Ey bütün dünya güzellerinin padişahı! Sakın bu gece uyuma!

•Ey yüzlerce bahçenin servisi! Mest olanların gönüllerinin huzuru, rahatı gönlümüde, canımı da aldın götürdün. Sakın bu gece uyuma!

•Ey gülen hoş bağ! Sensiz benim için iki dünya da zindan gibidir. Her şey senindir. Sen çok üstün bir güzelsin. Sakın bu gece uyuma!

 

138. Rebab aşk kaynağıdır.

Mefa'îliin, Fe'ilatün, Mefa'îlün, Pa'îlün
 (c.I, 313)

•Rebab aşk kaynağıdır. Arkadaşların dostudur, en yakınıdır. Araplar da faydalı olduğu için buluta rebab adını vermişlerdir.

•Bulut nasıl gülü, gül bahçesini sularsa, rebab da gönüller gıdasıdır, ruhlar sakisidir..

•Ateşe üflendiği zaman alevleri artar, yükselir. Yere üflenirse tozlardan başka bir şey kalkmaz.

•Rebab doğan kuşu için bir çağrıdır. "Padişahın yanına gel! Koluna kon!"diye doğanı çağırır durur. Fakat davul çalmakla karga kalkıp padişahın yanına gelmez. Yani rebab sesi aşıklar için Hakk'a bir çağrıdır.

•Eşek nerede? Hz. îsa'nın îlahî aşkından bahsetmek nerede? Darda kalanlara kapılar  açan Allah, ona bu kapıyı açmamıştır.

•Aşk, kavuşma, buluşma saadeti olup Hakk'la aramızdaki perdeleri kaldırarak gönül evinin içine girmek için bir can elbisesi gibidir. "Ademoğullarını üstün kıldık." gerdanlığıdır.

"İsra suresi, 17/70. ayete işaret edilmektedir: "Ademoğullannı bütün varlıklara üstün kıldık."

•Şehvet peşinde koşanlara, bedenlere gönül verenlere aşktan pek söz açma! Çünkü onlar, korku ve ümit arasında yaşamakta, sevap ve günah hesabıyla uğraşmaktadırlar.

 

139. Rebab inleyerek, gözyaşları dökerek neler söylüyor?

Fa'ilatün, Fa'ilatün. Fa'ilün
(c.I, 304)


• Hiç biliyor musun: Rebab ne söylüyor, gözyaşları dökerek, içi yanarak neler anlatıyor?

• Diyor ki: "Ben etinden ayrılmış, uzaklara düşmüş bir deriyim. Ayrılık acısı beni azab içinde bıraktı. Nasıl ağlamıyayım, nasıl feryat etmeyeyim?"

• Rebabda bulunan deri bunları söylerken, önde bulunan tahta da dile gelmiş diyor ki: "Ben yem yeşil bir dal idim. Beni acımadan balta ile kestiler, bıçkı ile biçtiler. Rebab yaptılar."

• Ey Hakk aşıkları! Ey mana padişahları! Bizler ayrılık garipleriyiz. Biz sonunda dönüp dolaşıp huzuruna varacağımız Allah'a yalvarmada, yakarmada, feryat etmekteyiz. Ne olur bu feryadımızı duyun anlayın!

• Önce Hakk'tan aynldık da bu dünyaya geldik. Fakat biz halden hale, şekilden şekile girerek, döne dolaşa yine ona gidiyoruz.

• Ey misafir! Hiç bir menzile, hiç bir durağa gönül verme ki ondan ayrıldığın zaman, onu kaybettiğin vakit için yanmasın! Gönlün yaralanrnasın!

• Çünkü babanın tohumundan gençlik çağına gelinceye kadar çok menziller aştın, çok şekillere girdin!

• Rebabın bu feryadı ister Türk olsun, ister Rum olsun, ister Arap olsun, aşık ise onun dilincedir, onun dilidir.

• Bu ses altı yönden de dışarı çıkmış, göklere yükselmiştir. Yönden kaç; ay ışığından çık kurtul!

 

140. Yanını yere koyup uyuma! Sevgili yanındadır.

Müstef'ilün, Fe'ulün, Müstef'ilün, Fe'ulün
(c.I, 307)

•Bütün dostların işi bu gece altın gibi halis ve parlaktır. Hak aşıklarını çekemeyen hasetçilerin canları ise bu gece kördür, sağırdır. Onlar hakîkati göremezler, hakîkati bildiren sözleri işitemezler.

•Allah'ın güzellik deryası dalgalanınca, bu gece sevgilinin ayak bastığı topraktan anber kokuları yayılmaktadır.

•Biz daima ezelî sevgili ile hoşuz, o bizden razı, biz de ondan razıyız. Fakat Allahın lütfu ile bu gece o da başka türlüdür, biz de başka türlüyüz.

•Ey gönül! Bu gece uyuma! Varacağın menzile doğru yürü. Çünkü gizli şili hep bizi gözetlemektedir.

•Yanını yere koyup uyuma ki, sevgili senin yanı başındadır. Sevgi sırrını da sakla ki, bu gece yüzünden o sır çok hoştur, çok latiftir.

•Elinden  tutacak olan geldi. Bu gece elinden tuttu. Bu sebeple bu gece devlet saadet dalı yemyeşil olarak oynamaya başladı.

•Allah'a yemin ederim ki, bu gece uyku, bana haramdır. Çünkü su kuşu olan can, kevsere kavuştu, kevseri buldu.