- Hendekten ayrılış

Adsense kodları


Hendekten ayrılış

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

rray
hafiza aise
Wed 27 April 2011, 10:24 am GMT +0200
Hendek 'ten Ayrılış

Ahzab ordusuna yine, geldikleri gibi gitmek düşmüştü! Uhud ve Hamrôiil-Esed'ı unutamayan müşrikler, arkadan takip ederler korkusuyla Halid İbn Velid ve Amr İbn As kumandasındaki iki yüz kişilik bir süvariyi orada bırakmış ve böylelikle kendilerini bir nebze garanti altına almak istemişlerdi. Sabah olduğunda, karşı tarafta bir tek düşman askeri bile kalmamıştı!

210 Verilen vazifeyi tamamlayıp da olup bitenleri Allah Resülü'ne anlattıktan sonra Hz. Huzeyfe, oracıkta uyuya kaldığını ve o halde sabahladığını anlatmıştır. Sabalı olunca Allalı Resülü (s.a.s.) yanına gelmiş ve ona: "Ey uykucu! Kalk!" diye seslen­miş ve onu namaza kaldırınıştır! Bkz. Müslim, Sahih, 3/1414 (1788); İbn Hibban, Sahih, 16/76 (7125); Bezzar, Müsned, 7/317-318 (2916)

Arkalarından bakarken Resı1lullah (sallallahu aleyhi ve sellem), hamd makamında şunları söyleyecekti:

- O ki, O'ndan başka ilah yoktur; askerlerini aziz kılmış, kuluna inayeriyle mukabelede bulunup yardım etmiş ve düşmanlarını hezi­mete uğratıp Ahzab'ın da hakkından gelmiştir! Bundan sonra böyle bir şeyolmayacaktır; bundan böyle artık, savaş için üstümüze gelen­ler onlar olmayacak, savaş meydanlarında belirleyici biz olacağız!

Hendekten ayrılırken Ebu Süfyan, EbU Üsôme el-Ciişemi eliyle Efendimiz'e bir mektup bırakmıştı; şöyle diyordu:

- Lat ve Uzza'ya yemin ederek ve Allah'ın adıyla başlarım!

Büyük ve kalabalık bir ordu ile üzerine yürüdüm; bir daha Senin­le karşılaşmamak üzere ve kökünü kesrnek için gelmiştim! Görüyo­rum ki, bizimle karşılaşmayı istemiyorsun; hendeğin arkasına sığın­mışsınl Ancak benimle Senin aranda, kadınların bile boğazlanacağı Uhud gibi bir gün mutlaka olacaktır!

Er meydanında yenilgiye uğrayanın güreşe doymayacağı aşi­kardı; bunca hezimete rağmen Ebu Süfyan da, erliğine halel getir­memek için uzaktan meydan okumaya devam ediyor ve kaçarken bile tehdit savurmayı ihmal etmiyordu.

Mektubu Allah Resülii'ne Übeyy İbn Ka'b okumuştu; sonuna kadar dinledikten sonra cevaben şunları yazdırdı Efendiler Efendisi (sallallahu aleyhi ve sellem):

- Sadede gelince; senin mektubun Bana ulaştı. Çokluğuna gü­venerek hala gururunun esiri olmaya devam ediyorsun; halbuki sö­zünü ettiğin gibi sen, üzerimize yürürken kökümüzü kazımaktan başka bir şey düşünmüyordun! Oysa ki bu, seninle bizim aramızda Allah'ın takdir edeceği bir meseledir ve Allah (celle celaluhü), afiyeti bizim için takdir etmiştir! Unutma ki Allah, Lat, Uzza, İsaf, Naile ve Hübel'i yerle bir edeceğim günü sana gösterecektir! Bugünden Ben, bunu sana hatırlatıyorum, ey Beni Galib'in sefihi!

Demek ki, er meydanlarında kılıcın hakkını vermek gerektiği gibi sair zamanlarda da kalemi konuşturma lüzumu vardı ve Allah Resülü (sallallahu aleyhi ve sellem) de, bunca gelişmeye rağmen haia ho­rozlanan Ebu Süfyarı'a ağzının payını veriyor ve bundan sonra başı­na gelecekleri hatırlatarak aklını başına almasını istiyordu!

Müşrikler geri çekildiğine göre artık Hendek'te kalmanın da bir manası kalmamıştı; bunun için Efendiler Efendisi (sallallahu aleyhi ve sellern), Medine'ye dönüş emri verdi. Ancak Beni Kurayza'yı düşün­düğü için henüz ashabının yüzünde geri dönüş sevincinin tezahür etmesini istemiyordu; zira onlarla görülecek bir hesap vardı!

Aslı astan olmayan bahanelerle savaştan kaçan münafıklar ise, hala Ahzüb ordusunun geri çekilmesinden habersizlerdi ve:

- Hala yok olup gitmediler, diyerek mü'minlerin hezimete uğ­rayacağı haberini almak için sabırsızlıkla bekleşiyorlardı! Efendimiz ve ashabının, sağ salim olarak geri dönüş haberine en çok üzülecek­lerin başında yine onlar, bir de yaptıklan ihanetin neticesi olarak Efendimiz'in üzerlerine yürüyeceğinden şüpheleri olmayan Beni Kurauza vardı. Kendilerine çok umut bağladıklan Ahzôb ordusu da eli boş gittiğine göre şimdi meydanda tek başlarına yapayalnız kala­kalmışlardı!

Neredeyse bir aya yakın bir zamandır devam eden bu savaşın bilançosu olarak sadece üç tane müşrik öldürülmüş ve ashab-ı ki­ramdan da sekiz kişi şehit verilmişti. Bu arada Cibril-i Emin de gel­miş, adeta Hendek'i özetler mahiyette her bir grubun iç yüzlerini de deşifre ederek baştan beri yaşanılanlan anlatıyordu.?"

Bilal2009
Wed 1 May 2019, 03:09 pm GMT +0200
Esselamu aleyküm Rabbim paylaşım için razı olsun