sumeyye
Fri 17 June 2011, 12:49 pm GMT +0200
HENDEK (AHZAB) SAVAŞI
1063- Hazreti Câbir (Radıyallahu Anh) derki:
Hendek savaşı için bütün ashab hendek kazarken,- kazmaların işlemediği sert bir tabakaya rastladık. Ashab durumu Peygamber Sal-îallahu Aleyhi ve Sellem'e bildirdiler. Peygamber Hazretleri:
«Ben inerim» buyurdu. Sonra (açlığ'a karşı) mübarek karınlarına taş bağlamış oldukları halde kalktılar. Nitekim hendek kazarken üç gün yiyecek namına hiç bir şey tadmamiştık. Resûlüllah hendeğe indi ve kazmayı alarak o sert tabakaya vurunca kum gibi parçalanıp
dağıldı.
— Ya, Resûlallah! dedim. Bana izin ver de, evime kadar gideyim.
Sonra evime gittim ve zevceme dedim ki, bugün Hazreti peygamberde bir hal gördüm ki, dayanılacak gibi değil* Yanında yiyecek bir şey. var mıdır? Zevcem, bir oğlak ile bir parça arpamız var, dedi. Hemen ben o keçi yavrusunu kestim. Etini ve arpayı pişirdim. Sonra Hazreti Peygamberin huzuruna giderek:
— Ya Resûlallah! Evimizde birazcık yemek var. Birkaç ashab ile beraber evimize kadar teşrif eder misiniz, dedim. Hazreti Peygamber bana sordu:
«Evinizdeki yemek ne kadardır?» Ben de, miktarı şu kadardır,
diye bildirdim. Hazreti Peygamber:
«Çoktur, iyidir.» buyurdu, ve ilâve etti:
«Sen evine dön ve hanımına söyle: Ben gelinceye kadar tencereyi âteşten ve ekmekleri tandırdan çekmesin.» Sonra Hazreti Peygamber bütün ashaba hitab ederek:
«Kalkınız!.. (Cabir bize sofra hazırladı.)» buyurdu. Bu davet üzerine, muhacirin ve ensar hep kalktılar ve evimize geldiler. Ben de hemen zevcemin yanına koşup: Allah sana iyilik versin. Bütün ensar ve muhacirler Hazreti peygamberle geldiler. Şimdi ne yapacağız?
dedim. Zevcem:
— Hazreti Peygamber, yemeğin ne kadar olduğunu sordu mu?
dedi. Ben de-.
— Evet, sordu, dedim. CO halde bunun bir hikmeti vardır.) Sonra Hazreti Peygamber buyurdu:
«Haydin (onar onar) giriniz. Geniş oturunuz, birbirinizi sıkıştırmayınız.» Sonra Hazreti Peygamber tandırdan ekmek çıkarıp doğruyor ve üzerine et doğradıktan sonra tencere ve tandın örterek sofrayı ashabının önüne koyuyor; Sonra tekrar et ve ekmek çıkarıyordu. Hepsi doyuncaya kadar et ve ekmek doğramaya devam etti. Bir miktar da arttı. Resûl-i Ekrem, Cabir'in karışma) şöyle buyurdu:
«Bunu sen ye ve bir kısmını da ikram et. Çünkü halk kıtlığa uğramıştır.»
1064- Süleyman bin Sured (Radıyallahu Anh) der ki:
Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem, Hendek (Ahzab) savaşı esnasında: «Biz onlarla (kâfirlerle) savaşırız; fakat onlar bundan böyle bizimle savaşamazlar.» buyurdu.
Mütercim:
Bu hadîs-i şerif, Hazreti Peygamberin mucizelerindendir. Şöyle ki: Ahzab sûresinin dokuzuncu ayeti kerimesinde mealen Cenabı: Hak «Ey iman edenler! Allah'ın üzerinizdeki nimetini anın: Hani (Hendek savaşında sizi yok etmek için kâfirlere ait) ordular size gelmişti de, biz onların üzerine (şiddetli) bir rüzgâr ile görmediğiniz (meleklerden ibaret) ordular salıvermiştik. Allah ne yapmakta olduğunuzu görüyordu.» şeklinde beyan ettiği üzere, bütün kabileler bir araya gelerek müslümanları yok etmek için onbin kadar asker toplamışlardı. Kesin bir zafer kazanmak niyeti ile Medine'ye geldiler ve çevresine kondular. İslâm askerlerinin sayısı üç bin civarında idi. Hazreti Peygamber Medine şehrinin etrafına hendek kazdırdı ve iç tarafa çekildi. Bir aya yakın düşmanla karşı karşıya bulunularak karşılıklı olarak birbirlerine ok ve taşlar atıldı. Hak Tealâ Hazretleri müminlere yardım için bin melek gönderip askerlerin etrafında tekbir getirdiler. Kâfirler o melekleri görmeyip seslerini işittiler. O esnada bir de fırtına halinde şiddetli bir rüzgâr çıktı. Düşmanların yüz ve gözlerine kum ve toprak saçarak ateşlerini söndürdü, çadırlarını söktü. Hayvanlarını ve eşyalarını darmadağın etti. Bu hal sebebiyle Allah tarafından kalblerine kprku sokuldu. Bu hengâmede içlerinden Tuleyha bin Huveyîid adındaki kâfir seslendi:
— Haberiniz olsun! Muhammed size sihir yapmağa başladı. Canınızı kurtarmak isterseniz selâmet tarafına koşunuz. Bunu duyan askerler dağınıklık içinde ve perişan bir halde Mekke'ye doğru kaçıp gittiler. Bu savaşa dair geniş bilgi siyer kitaplarında vardır.
Bu olay üzerine Hazreti Peygamber bir müjde olarak ashabı kirama: «Artık bundan böyle biz onlarla savaşırız. Onlar bize savaş açamayacaklar,» buyurarak mucizelerini gösterdiler. Zira Hendek savaşının ertesi yılı Hudeybiye andlaşması oldu. Ondan bir yıl sonra da Ömre niyeti ile Mekke'ye gidilip hac vazifesi yerine getirildi ve orada üç gün kalındıktan sonra emniyet ve güven içinde selâmeti© Medine'ye dönüldü. Sonra Kureyş öncüleri andlaşmayı bozduklarından ertesi yıl Mekke fethedildi. Böylece Hazreti Peygamberin açık mucizesi gerçekleşti.
1065- Ebû Hüreyre'den (Radıyallahu Anh) rivayet edilmiştir!
Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem Hendek (Ahzab) savaşı münasebetiyle şöyle buyururdu:
«Allah'dan başka hiç bir ilâh yoktur; birdir Ordusunu aziz Cşanlı ve üstün) kıldı. Kuluna yardım etti. Müttefikleri (Hendek savaşma katılan hizipleri) hezimete uğrattı. Birdir. O ve O'nun dışında hiçbir şey (güç) yoktur.»[37]
BENİ KURAYZA GAZASI
1066- Ebû Saîd EI-Hudrî (Radıyallahu Anh) der ki:
Benî Kurayza adındaki Yahudi kabilesi, Hazreti Peygamber tarafından onbeş gün muhasara edilip sıkıştırıldıktan sonra, onlar Sa'd bin Muaz (Radıyallahu Arih) Hazretlerini hakem tayin ederek onun vereceği hükme razı oldular. Kale ve savunma mevzilerinden aşağıya indiler. Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem de Sa.d bin Muaz Hazretlerine haber gönderdi. Sa'd, Hendek savaşında yaralanmış ve yarası da ağır olduğundan Medine'de bir çadırda yatmakta ve tedavi edilmekteydi. Sa'd Hazretleri bir merkebe bindirilerek yola çıkarıldı. Sa'd Hazretleri, daha önce Benî Kurayza yurdunda bulunduğu sırada kendisine mescid (namazgah) edindiği bir yere yaklaşınca, Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem ashaba hitaben şöyle buyurdu:
«Efendinizi veya en hayırlınızı kalkıp karşılayınız.» Bu emir üzerine ashab ayağa kalktılar. Sonra Hazreti Peygamber Sa'd Hazretlerine hitaben:
«Şunlar (Beni Kurayza yahudileri) senin vereceğin hükme razı oldular (bunlara ne yapılması gerekiyorsa fikrini ve hükmünü bildir) .» buyurdu. Sa'd bin Mustz cevab verdi:
— Bunların savaşçılarını öldürür, diğerlerini esir alırsın. Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem Hazretleri, Sa'd Hazretlerinin bu hükmüne karşı şöyle buyurdu:
«Sen, bu Yahudiler hakkında Allah'ın hükmü ile hüküm verdin (yahud Meleğin hükmü ile hüküm verdin, gerçeği ifade ettin).» (Sa'd bin Muaz, Hendek savaşında aldığı yaranın tesirinden kurtula-imyarak öldü.)[38]
[37] Ömer Ziyaeddin Dağistâni, Zübdetü’l-Buhari, Hisar Yayınevi:706-709
[38] Ömer Ziyaeddin Dağistâni, Zübdetü’l-Buhari, Hisar Yayınevi:709-710