- Hasen hadis

Adsense kodları


Hasen hadis

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
sidretül münteha
Sun 12 June 2011, 04:55 pm GMT +0200
3- HASEN HADÎS

 



Hasen hadîs: Şâz ve illetten salim olarak, zabtı mükem­mel olmayan râvîler tarafından muttasıl bir senedle rivayet edilen hadîstir. [546]Sahîh ile hasen arasında bir karışıklığa meydan vermemek için bu tarifte dikkate alınacak husus, sahîh hadîs râvîsinin zabt bakımından mükemmel olmasına mukabil, hasen hadîs râvî­sinin bu bakımdan noksan olduğudur. Her iki hadîs de şâz ve illetten salim olup ihticâc ve istişhâda elverişlidir.

Hasen hadîs iki çeşittir:

1 -Li zâtihî hasen.

2 - Lİ ğayrihî hasen.

Mutlak olarak söylenen Hasen hadîs sözüyle li zâtihî hasen kastedildiğine göre burada onu tekrar tarif etmeye lüzum yoktur. Li zâtihî hasen denişinin sebebi de, ondaki hüsnün (güzelliğin) bizzat kendinde bulunup dışarıdan gelmeyişidir. [547] Hasen hadîs her ne kadar râvîlerinin zabtı bakımından sahîh hadîsten aşağı ise de, şartları itibariyle sahîh hadîs seviyesindedir.

Liğâyrihî hasen hadîs'e gelince: Senedindeki râvîierden biri çok hatâ yapacak kadar dalgın ve kizb ile müttehem olmamakla beraber, ehliyetli veya ehliyetsiz olduğu anlaşılmayacak kadar kapalı bulunmasıdır. Ayrıca hadîsin metni mütâbic ve şâhidle takviye edilmiş olacaktır. [548]

Lizâtihî ve liğayrihî hasen hadîsin tarifi hakkında söylenmiş pek çok söz ve münâkaşalar vardır ki, onlardan bahsetmeye ne lüzum görüyor, ne de bir fayda bekliyoruz.[549]

Her ne kadar Tirmizî'nin hasen hadîs tarifi hakkında bir çok söz söylenmişse de, onun Câmi'i yine de hasen hadîsin kaynağıdır. Hasen hadîs tarifini ilk defa ortaya atan da Tirmizı'dir. [550] Hadîsleri ilk olarak sahih, hasen ve zayıf şeklinde taksim eden yine odur.

Muhaddisler zayıf hadîsi iki kısma ayırırlar:

a) Amel edilebilecek olan zayıf hadîs ki, bu Tirmizî'nin ıstılâ-hındaki hasen hadîse benzer.

b) Terkedilrnesi zarurî olan zayıf hadîs ki, işte bu büsbütün de­ğersiz olan hadîstir. [551]

Tirmizî'nin Camiinde, iyice bilinmediği takdirde bâzı karışık­lıklara yol açabilecek olan iki tâbir vardıı. Bunlardan bîri ifâdesi, diğeri de ifadesidir. Hasen olarak bilinen bir rivayetin, diğer tariklerden sıhhat şartlarını hâiz olduğu anlaşılınca, Tirmizî bu rivayet   hakkında tâbirini kullanmaktadır. Ona göre bu hadîs hasenden üstün, sahihten de aşağı bir mertebededir. [552] Hafız İbnu Hacer şu misaliyle bu mesele hakkındaki bütün şüpheleri dağıtmıştır. İbnu Hacer diyor ki:

"Bunun bir benzeri de muhaddislerin râvî hakkında söyledikleri  tâbirleridir. Bunlardan birincisi sâdece

sahîh  hadîs   râvîleri   derecesinde olanlar hakkında, ikincisi de bu derecede   olduğu   kabul   edilenler hakkında kullanılır.   Her ikisini irleştirerek söylemekte nasıl ki, hiçbir mahzur yoksa sahîh ile hasen tizlerini birleştirerek söylemekte de hiçbir mahzur yoktur.

"Hasen-Sahîh" hadîs hakkında garîb sözünün kullanılmasına gelince: Sahîh hadîs bâzan bir tarîkle rivayet edildiği için garîb olur. Şu hâle göre, sahihin dûnunda olan hasen hadîs'in, garîblikte tav­sifi daha münâsip olur.

îbnu Hacer bu ıstılahı bir başka şekilde daha açıklamıştır. Buna göre Tirmizî, hasen hadîs'i mutlak olarak tarif etmemiş, onu kita­bında kendine mahsus bir ıstılah olarak kullanmıştır, Tirmizî bâzı hadîsler hakkında bâzıları hakkında veya  tâbirini kullandığı gibi, diğerlerinde de bir kısmında ve diğer bâzılarında da denmektedir. Onun yaptığı tarif, ilk defa zikri geçen haseri hadîs hakkındadır. Nitekim kitabının sonundaki şu ifâde de bunu göstermektedir:[553]

"Bu kitabımızda dediğimiz zaman, bu sözle isnadı bizce hasen olan hadîsi kasdetmişizdir. Kizb ile ittihâm edilmeyen râvî tarafından rivayet edilip başka tarîklerden de onun gibisi gelen ve şâz da olmayan hadîs bizce hasendir". Bundan da anlaşılıyor ki, o sâdece hasen dediği hadîsi tarif etmiştir. Yalnız .at" veya yalnız

dediklerini tarif etmediği gibi, dediklerini de tarif etmemiştir. Diğer nev'îler, hadîscüer arasında meşhur olduğu için Tirmizî onları tarife lüzum görmemiş, yalnız dediğini tarif etmiş olsa gerektir. Bunun sebebi de herhalde bu tâbirin ya müphem oluşu, yahut  yeni bir ıstılah oluşudur. Nitekim - Hattâbî[554]'nin yapüğı gibi  bu tâbiri hadîscilere nisbet etmemiş, "bizce" diyerek sınırlandırmıştır.[555]

Li zâtihî hasen olan hadîs başka bir tarîkten de rivayet edil­mişse, iki taraftan takviye edilmesi sebebiyle hasen derecesinden sahîh mertebesine yükselir. Zîrâ hasen hadîsin râvîsi, sıdk ve mestûru'l-hâl olarak meşhur olmakla beraber, zabtı kuvvetli hafız derecesine çıka­mamıştır. Bu durum karşısında râvînin hadîsi bir başka tarîkten rivayet edilirse, mütâbi' ile takviye edilmiş olur ve böylece râvisinin sû-i hıfzı cihetiyle beslenen endîşe giderildiği gibi, hadîsi de hasen mertebesinden sahîh mertebesine çıkmış olur. Meselâ: Ümmetime zor gelmeyeceğini bilseydim, her abdest alışlarında misvak kullanmalarını emrederdim", hadîsinin senedi şöyledir Seneddeki Muhammed b. Amr'a her ne kadar birçok hadîsciler sıkadır, diyorlarsa da, hıfz, zabt ve itkân bakımlarından müttehemdir. Buna göre mezkûr hadîs, lizâtihî hasen ve liğayrihî sahihtir; zîrâ hadîs. Muhammed'in şeyhinden, şeyhinin de şeyhinden rivayet edilmektedir. Ayrıca onu Ebû Hurey-re'den, aralarında A'rec b. Hürmüz ve Sa'îdu'î-Makburî'nin de bulun­duğu birçok râvîler rivayet etmektedir. [556]

Hasen tâbirini ilk defa ortaya atan Tirmizî olmakla beraber, daha Önceki tabakaya mensup olan Ahmed b. Hanbel ve Buhârî gibi zeva­tın kitaplarında ve Tirmizî'nin şeyhlerinin bâzı rivayetlerinde haseıı adım verebileceğimiz birtakım hadîslerin bulunduğunu görmekteyiz. [557] Bunlar mertebece sahihten aşağı, zayıftan da üstündür. Zehebî'nin, hasen hadîsin sahihin bir nev{i olduğu hususundaki delilini zikret­tikten sonra,  Ahmed b. Hanbel'in Müsned'i bir tarafa - Sahîh-i Bu-hârî'de bile hasen'in bulunuşunu garîb görmüyoruz.

Îbnu's-Salâh, Ebû Davud'un Sünen'ini hasen hadîsin çokça bu­lunduğu eserlerden biri olarak kabul eder. Buna delil olarak da Ebû Davud'un şu sözlerini nakleder:

"Sahîh hadîsi, sahihe benzeyeni ve ona yakm bir durumda olanı zikrettim. Kendinde son derece za olan hadîsleri de açıkladım. Hakkında hiçbir şey söylemediğim hadîs sâlihtir; ,bir kısmı diğerin den daha sahihtir. [558]Ibnu Salâh. Ebû Davud'un bu sözlerini şöyle tenkîd eder:

"Sahîheyn'den birinde bulunmadığı ve hiçkimsenin de sahîh  duğunu söylemediği hâlde Ebû Davud'un Sünen'inde mutlak olarak zikredilen hadîsler ona göre hasendir. [559]

Îbnu's-Salâh'm kendi metodu gereğince böyle bir tenkîd yaparak sahîheyn'de bulunmayan ve imamlardan biri tarafmdan sahîh olduğu söylenmeyen herhangi bir hadîse, müteahhirînin sahîh diye hükmet­mesini önlemek zaruretini hissettiği meydandadır. Bu sebepledir ki, Hâkim'in sahihtir dediği fakat diğer güvenilir âlimlerin, hakkında sahihtir veya zayıftır şeklinde bir hüküm vermediği hadîslerin zaftnı gerektiren bir illet görmedikçe hasen oldukları kabul edilir. Hafız tIrâkî[560]'nin, isnâd ve illetleri tetkîk etmeye muktedir olan bir müte­hassısın, herhangi bir hadîsin sahîh veya zayıf olduğuna hükmetmeye yetkili olduğunu söylemesi çok doğru bir sözdür. [561]

Beğavî, [562]Mesâbîhu's-sünne adlı eserinde sahîh ve hasen hadîs­leri tefrik etmek için kendine hâs ıstılahlar kullanmıştır. Ona göre Seyhan'ın veya onlardan birinin tahrîc ettiği hadîs sahîh; Ebû Dâvûd, Tirmizî ve benzerlerinin rivayet ettiği hadîsler de hasendir. Birçok âlimler buna îtiraz ederek Beğavî'nİn husûsî ıstılahına makbul bir îzâh yolu bulamamışlardır. Kaldı ki onun Mesâbîh'İnde Nevevî'nin de dediği gibi âdil ve zabıt olmayan râvîlerin infirat ettiği münker hadîsler vardır. [563]



[546] Şerhu'n-nuhbc, s. 11; krş. Suyûtî, Elfiyye, s. 42, not.

[547] Şerhu'n-nuhbe, s.   11,

[548] Tavzîhu'l-efkâr, c. I, s.  188. "Sahih-hasen-zajif hadîsler arasında müşterek olan ıstılahlar" kısmında muiâbi' ve şâhid'dtn bahsedeceğiz. Şimdilik bu iki keli­menin, liğayrih^ hasen hadîsi, lâfızları aynı olan başka rivayetlerle veya mânâca aynı başka hadislerle takvi>eye yaradığını ve î'tibâr için kullanıldığını bilmemiz kâfidir.

[549] Bu münâkaşalar arasında Hattâbî'nin hasen hadîs tarifi ve âlimlerin onu tenkîdleri, sonra Tirmizî'nin tarifi ve onun tenkîdleri, daha sonra da bu iki tarifi uzlaştırma çabaları bulunmaktadır (Misâl olarak bk. Tedrîbu'r-râvî, s. 49-52).

Muhaddisler, hasen hadîsin târifindeki bu anlaşmazlığın ilk bakışta onun sahîh hadîsle zayıf hadîs araşma girmiş gibi görünmesinden çıktığını söylemekte­dirler; hatta hasen hadîsin hafızın iyice ifâde edemeyişi yüzünden bir hatâ eseri olarak vuku'-bulduğunu belirtirler. Biz burada münâkaşayı bırakarak hasenin hu­dutlarını çizen en basit ve en sağlam tarifi almakla yetineceğiz.

[550] thtisâiu 'ulûmi'l-hadîs ve şerhi, s. 43.

[551] İbnu Teynıiye'nin fetvalarından  birinde geçen sözünden  alınmıştır   (Ka-vâ'idu't-tahdîs, s. 83).

[552] îhtisâru 'ulûmi'i-hadîs, s, 47.

[553] Tedrîbu'r-râvî, s. 53.                                               

[554] Hattâbî, hafız Hamed'dir. Abdullah'ın rivayet ettiği üzere mim'in fethasıyle olup mim'den sonra hemze yoktur- Abdullah Hattâbî'ye ismini sormuş, o da Hamed'dir demiştir; fakat halk Ahmed diye yazmıştır. Hattâbî, fakîh, edîb ve muhaddistir. Birçok eserleri vardır: Ebû Davud'un Sünen'ine şerh olarak yazdığı Me'âlimu's-sünen de bunlar arasındadır. Kitab matbûdur. Ayrıca Sahlh-i Bu-hâri'yi şerh etmiş, ona da î'Iâmu's-sünen adını vermiştir. Zaman zaman nisbet edildiği Büst'de 388 târihinde vefat etmiştir.

[555] Şerhu'c-nuhbe, s,   12.

[556] Tedrîbu'r-râvî, s. 57.

[557] thtisâru 'ulûmi'I-hadîs ve şerhi. s. 43,

[558] Tedrîbu'r-râvî, s. 55; Tavzîhu'l-efkâr. c. I, s.  196.

[559] Ihtisâru 'ulûini'l-hadîSj 3. 44,

[560] Aüâme hafız Abdurrahman b. Hüseyin, Zeynüddîn el-Bağdâdî el-'Irâkî'dir. îmâm, mukrî, fakîh ve usûlcü olup şâii'î mezhebinde idi. 'TJIûrau'l-badîs sabasında pek çok kitapları vardır. Elfiyye'sİ meşhurdur. H. 806 târihinde vefat etmiştir.

[561] el-Bâ'isu'l-hasîs, s, 29.

[562] Hafız Ebû Muhainraed el-Hüse^in b, Mes'ûd elrFcrrâ el-Bcğavî (v. 5i6)'dir.

[563] Tedrîbu'r-râvî, s. 55.

Dr. Subhi es-Sâlih, Hadis İlimleri ve Hadîs Istılahları, Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları: 129-133.