seymanur K
Wed 6 July 2011, 04:56 pm GMT +0200
Hâris'in Tasavvuf Mezhebi
Haris, ilkeleri ve ilk şeyhinin öğretileri itibarı ile son derece açık ve net bir tasavvuf mezhebinin lideri olarak tanınmaktadır. Ne var ki aşırılıklardan arınmış ve dengeli bir yol olan bu tasavvuf anlayışı onun kelamı anlayışı ile karışık olup tam bir ayrım son derece güçtür.
Biz burada onun kendine özgü tasavvuf anlayışına bir nebze açıklık getirmeye çalışacağız. Bunu yaparken Hâris'in tasavvuf anlayışında Allah'ın kitabına oranla aklın yerini belirlemek üzere kendi eserlerinden alıntı yapmaya ihtiyaç olduğunu düşünüyoruz. Haris diyor ki:
Her şeyin bir cevheri vardır; İnsanın cevheri akıl, aklın cevheri ise Allah'ın tevfikidir.
Onun sufî kelam mezhebi; "Kur'ân'ın gölgesinde akıl" başlığı ile isimlendirilebilir. Haris şunları söylüyor:
Her zahidin zühdü marifeti, marifeti aklı, aklı da imanı oranındadır.
Bu ifadeye göre akla hakim olan ve onu yönlendiren unsur iman gücüdür. Fehmu'l-Kur'dn'da, Kur'ân'a ilişkin: " Allah'ın insanlara imam olmak üzere indirdiği ve insanlar arasmda hüküm sahibi olmasından hoşnut olduğu..." ifadelerini kullanmakta; bunun nedenleri sadedinde de şu ifadelere yer vermektedir:
Çünkü Kur'ân bir ışıktır, hakikat yolcuları ancak onunla aydınlanabilir; bir finaldir, yarışmacılar ona koşarlar; bir programdır, hakikat yolcusu ancak bu programı izleyerek amacına ulaşabilir, bu program aydınlığında yolunu aydınlatabilir ve ancak muhkem ayetlerinin irşadı ile gerçeği bulabilir.
Bu alıntılardan sonra artık Muhâsibî mezhebinin genel özelliklerine geçebiliriz: [250]
[250] Haris El- Muhasibi, El- Akl Ve Fehmü’l Kur’an, İşaret Yayınları, İstanbul, 2003: 102-103.